aofsorular.com
HUK118U

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

6. Ünite 20 Soru
S

Avrupa Konseyi'nin kurucu devletleri kimledir?

Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, İngiltere, Danimarka, Norveç, İrlanda, İtalya, İsveç, savunma hariç insan haklarını ve demokrasiyi koruyup geliştirmek ve sağlık, sosyal refah, eğitim, kültür, çevre, yerel yönetimler ve adalet gibi konulardan oluşan çok geniş bir alanda faaliyet göstermek amacıyla 5 Mayıs 1949'da Londra’da toplanarak Avrupa Konseyi Statüsü’nü imzalamışlardır. Bu saydığımız 10 devlet Avrupa Konseyi'nin kurucu devletleridir. Türkiye bu kurucu devletler arasında yer almamıştır. Konsey daha sonraları genişleyerek Kasım 1998 itibariyle 40, Eylül 2001 tarihi itibariyle 43, Haziran 2002 tarihi itibariyle 44, Ekim 2003 itibariyle 45, Eylül 2018 itibariyle de 47 üyeli bir uluslararası örgüt haline gelmiştir. Konseye en son katılan devlet 2007'de Karadağ olmuştur.

S

Avrupa Konseyi'nin temel kuruluş amaçları nelerdir?

II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupalı devletler insan haklarının ve özgürlüklerinin korunmasının uluslararası barışın, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal refahın önemli bir bileşeni olarak görmüştür. 1948 yılındaki La Haye'de toplanan Avrupa Kongresi'nin hemen sonrasında "Avrupa Hareketi" örgütü doğmuş, Avrupa Konseyi de bu örgütün bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa Konseyi'ne üye devletlerin hepsi üyelik şartı olarak 3. Madde'de belirtilen "hukukun üstünlüğü prensibini ve hükmü altında bulunan her şahsın insan haklarından ve temel hürriyetlerden faydalanma" prensibini kabul eder. Dolayısıyla Avrupa Konseyi Avrupalı devletler arasında siyasi işbirliği yapmak maksadıyla kurulmuş bir örgüt olmanın ötesinde, aynı zamanda insan haklarının korunmasını ve insan haklarına saygıyı bu işbirliğinin temeline yerleştirmiş bir örgüttür.

S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "yaşama hakkı"nı düzenleyen hükmünün temel amacı nedir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'nin yaşam hakkı hükmü kişinin yaşamını kayıtsız şartsız korumaktadır. Diğer yandan madde, kişiye belirli bir yaşam düzeyi sağlamayı güvence altına almamıştır. AİHS'de yaşam kalitesi ya da yaşamın kendisi değil "yaşam hakkı" korunmaktadır. Bu noktada hükmün iki temel amacının olduğu söylenebilir; kişinin hayatının devletçe korunması ve insan yaşamının devlet tarafından keyfi bir şekilde sona erdirilmesinin önlenmesi. Bunun anlamı devletin bir yandan alacağı önlemler ile kişileri tehlikeden koruması, diğer yandan da öldürme fiilini suç olarak belirleyip müeyyideye bağlamasıdır. Yaşam hakkına saygının sağlanması kişinin kendisine karşı korunmasını, kişinin üçüncü kişiye karşı korunmasını, kişinin topluma-devlete karşı korunmasını ve ideolojik nedenlerle yaşam hakkına saldırının korunmasını gerektirir.
S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşama hakkı maddesinin "mutlak zorunluluk halinde" güç kullanımına izin veren istisnaları nelerdir?

Yaşama hakkı maddesinin 2. fıkrasında yaşam hakkının istisnalarından bahsedilmektedir. Ancak burada yer alan istisnalar kişinin öldürülmesine değil, "mutlak zorunluluk hâlinde" güç kullanımına izin vermekte ve kullanılan güç sonucu, "istenmeden" ölüm meydana gelmiş ise bu durum yaşam hakkının ihlalini oluşturmamaktadır. Bu istisnalar kısıtlayıcı niteliktedir ve harp halinde dahi devletler 2. maddeye aykırı önlemler alamazlar. Maddede sayılan bu istisnai durumlarda kişinin yaşam hakkına son verilmesinin Sözleşme’ye aykırılık oluşturmayacağı belirtilmiştir. Bu istisnai durumlar;

  • Kişilerin cebir ve şiddet olaylarına karşı korunması,
  • Usulüne uygun olarak bir kimsenin yakalanması ve tutuklunun kaçmasının önlenmesi,
  • Bir ayaklanmanın yasal çerçevede bastırılmasıdır.
S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Konseyi'nin işkence konusunu ilk olarak değerlendirdiği olay nedir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHM) çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Konseyi (AİHK) işkence konusunu ilk olarak Yunanistan’ın 1956’da İngiltere’yi Kıbrıs’ta uyguladığı kırbaç cezası ve diğer toplu cezalandırma yöntemleri nedeniyle yaptığı şikayet ile değerlendirmiştir. AİHK’nin İngiltere hakkında verdiği tazminat kararına karşın Kıbrıs sorununun Londra ve Zürich Antlaşmalarıyla çözümlenmesi ile Bakanlar Komitesi herhangi bir önlem almaya gerek görmemiştir. AİHM’nin işkence ve insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele kavramlarının tanımını yaptığı asıl önemli olay ise İngiltere’nin Kuzey İrlanda’daki uygulamalarına ilişkin olarak İrlanda Cumhuriyeti’nin 1971’de yaptığı şikayettir. Bu olayda önce AİHM sonra Mahkeme hükümde kademeli üç basamak şeklinde yer alan işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin ne anlama geldiğini saptamıştır. İrlanda Cumhuriyeti’nin İngiltere aleyhine yaptığı bu başvuru üzerine AİHM yaptığı incelemede İngiltere’nin "beş teknik" (duvar duruşu, kukuleta giydirme, gürültüye maruz bırakma, uykusuz bırakma ve yiyecek ve içecekten yoksun bırakma) uygulaması altında yaptığı soruşturmayı işkence olarak nitelemiştir. Daha sonra olayı inceleyen AİHK, tekniğin birey üzerindeki etkisine bakarak olayın işkence değil fakat insanlık dışı muamele olduğunu saptamıştır.

S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kişi özgürlüğü ve güvenliği maddesi hangi iki temel konuyu düzenlemektedir?

Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı diğer bütün özgürlüklerin kullanılmasının ana koşulu, bireyin iktidar karşısında hukuksal güvenliğinin güvencesi, diğer özgürlüklerin sert çekirdeği olarak nitelenen haklardan birisidir. Bu madde genel olarak iki konuyu düzenlemektedir; gözaltına alma ve tutuklamanın kanunlara uygunluğunun denetimi ve tutuklular için öngörülen yargısal güvenceler. Maddede önce yakalama ve tutuklamanın kanunlara uygun sayıldığı haller belirtilmiş daha sonra kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılarak tutuklanması halinde bu önlemin ancak bu maddede öngörülen güvence ve şartlara uygun bir şekilde alınması zorunluluğu getirilmiştir.

S

Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin korunmasına dair ilk kayıt hangi belgede yer almaktadır?

Kişi özgürlüğü ve güvenliği kavramları birbirlerini tamamlayan kavramlardır. Özgürlük ve güvenlik deyimleri bir bütün olarak, bir paranın iki yüzü olarak değerlendirilmektedir. İnsanlık tarihinde kişinin keyfi olarak tutuklanıp özgürlüğünün ortadan kaldırılamayacağına ilişkin ilk kayıt, İngiltere’de 1215 yılında kabul edilen Magna Carta Libertium'da bulunmaktadır. Konuyu sağlam temellere oturtan ilk belge ise 1679 tarihli Habeas Corpus Act'tir. Öyle ki bugün kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına Habeas Corpus Güvencesi de denilmektedir

S

Ceza muhakemesinde temel hak ve özgürlüklere müdahale açısından kabul edilmiş olan en ağır koruma önlemi nedir?

Tutuklama, ceza muhakemesinde temel hak ve özgürlüklere müdahale açısından kabul edilmiş olan en ağır koruma önlemidir. Çünkü tutuklama ile kişi hakkında kesinleşmiş özgürlüğü kısıtlayıcı bir mahkûmiyet hükmü verilmeden, yani daha cezaya çarptırılmadan kişi özgürlük hakkından yoksun bırakılmaktadır. Bununla birlikte kabul edilir ki hakkında bir suçtan dolayı ceza verilen kişinin bu cezasını çekmek üzere tutuklanması doğaldır.

S

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre "makul şüphe" terimi neyi ifade eder?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesinin (1) (c) bendine göre bir suç işlediği şüphesi altında olan yahut işlemesine veya suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zarureti inancını doğuran makul sebeplerin mevcudiyeti dolayısıyla bir kimse yetkili adli makam önüne çıkarılmak üzere yakalanıp tutuklanabilir. Mahkeme "makul şüphe" teriminden anlaşılması gerekenleri de Murrey/İngiltere davasında ele almıştır. Buna göre makul şüphe objektif bir gözlemciyi iknaya yeterli emare ve bilgilerin varlığına işaret eder. Makul şüphe kavramı suçlamayı gerektiren şüphe kadar yoğun değildir ve gözaltı süresi ile doğru orantılıdır.

S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre kişinin yetkili adli makam önüne çıkarılmak üzere yakalanmasının meşru olduğu durumlar nelerdir?

Sözleşme’nin 5(1) (c) maddesinde kişinin 3 nedenle yakalanabileceği belirtilmiştir. Bu üç halde de geçerli olan ortak konu kişinin yakalandıktan hemen sonra mümkün olan en kısa sürede bir adli makam önüne çıkarılması gerektiğidir. Bu "kısa bir zamanda" terimi ne derhal veya hemen anlamına gelecek kadar dar ne de makul kavramı kadar geniştir. Kişinin yakalanmasının meşru olduğu bu üç duruma göre, kişi hakkında suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe varsa, olayda kaçma şüphesi varsa ve delillerin karatılması şüphesi söz konusu ise kişi tutuklanabilir.

S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin beşinci maddesinde sayılan, gözaltına alınan/tutuklanan kimselerin hakları nelerdir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin beşinci maddesinde sayılan, gözaltına alınan/tutuklanan kimselerin hakları şunlardır;

  • Suç İsnadından En Kısa Zamanda Haberdar Edilme Hakkı
  • İvedilikle Bir Yargıç veya Yasayla Adli Görev Yapmaya Yetkili Kılınmış Başkaca Bir Kamu Görevlisinin Önüne Çıkarılma Hakkı
  • Yakalama ve Tutuklamanın Yasallığının Denetimi
  • Tazminat İsteme Hakkı
S

Adil yargılanma hakkının kapsamında olan medeni hak ve yükümlülük niteliğindeki idari işlemler nelerdir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi adil yargılanma hakkının kapsamında olan medeni hak ve yükümlülük niteliğindeki idari işlemleri belirtmiştir. Bunlar:

  • Mülkiyet hakkı ve mamelek ile ilgili olan idari işlemler,
  • Bir meslek, zanaat veya başka bir iktisadi faaliyetin yürütülmesi ile ilgili idari kararlar,
  • Reşit olmayan çocukları ana-babadan ayırarak korunması amacı ile idari önlemler alınması,
  • Çalışma hayatı, sosyal sigorta, iş sözleşmesinin bozulması, işten çıkarmayla ilgili idari işlemler,
  • İdarenin kusurundan doğan zararın tazminine ilişkin davalar,
  • Taşınmaz devrine ilişkin işlemin yetkili idari makamca onanması hakkına ilişkin uyuşmazlıklardır.
S

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre kamusal yönü ağır basan ve medeni hak ve yükümlülükler kavramının dışında kalan davalar hangileridir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi somut olaylarda aldığı kararlar ile kamusal yönü ağır basan ve medeni hak ve yükümlülükler kavramının dışında kalan davaları da belirtmiştir. Bunlar:

  • Siyasi haklar,
  • Yabancıların ülkeye kabulü ve sınır dışı etme,
  • Vergilendirme,
  • Kişi özgürlüğünün kısıtlanması,
  • Kamu fonlarından yapılan ödemeler,
  • Devlet memurluğu statüsüne ilişkin davalardır.
S
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi makul sürede yargılanma hakkı kapsamında makul süreyi araştırırken hangi ölçütleri kullanmaktadır?
 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi genel olarak, yargılamada makul süreyi araştırırken üç ölçüt kullanmaktadır:

  1. dava konusunun niteliği,
  2. yargılama sırasında şikâyetçinin tutumu,
  3. ulusal yargılama makamlarının tutumu.
S

Ceza yargısının adil yargılanma ilkelerinden olan masumluk karinesi neyi ifade eder?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 2. fıkrası "bir suçla itham edilen herkes, suçluluğu kanuna göre kanıtlanıncaya kadar masum sayılır" demektedir. Maddedeki "bir suçla itham edilen herkes" ifadesinden anlaşılacağı üzere masumiyet karinesi, ceza hukuku kapsamı içindeki suçlardan zanlı olan kişilere uygulanır. Tarih içerisinde ceza hukukunun en temel ilkelerinden birisi haline gelen bu kurala Sözleşme’de de yer verilerek insan hakları içerisine alınmış ve böylece Sözleşme’nin denetim kapsamına dahil edilmiştir. Türk ceza yargısının da en temel ilkelerinden olan bu ilke kapsamında mahkemeye başvuru diğer ilkelere nazaran nispeten azdır.

S

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin özel hayat saydığı konular nelerdir?

AİHM’nin tanımına göre özel hayat; bir ölçüde bireyin kendi kişiliğini gerçekleştirmesi ve geliştirmesi için diğer kişilerle özellikle duygusal ilişkiler kurmak ve bunu devam ettirmek hakkıdır. Mahkemenin özel hayat saydığı konular:

  • Bireyin kimliğine ilişkin bilgi ve kayıtlar,
  • Cinsel hayata ilişkin davranışlar ve düzenlemeler,
  • Kişinin beden ve ruh bütünlüğüne ilişkin düzenlemeler,
  • Bireye ait özel yerlerin ve evrakın aranması ve zaptı,
  • Telefon konuşmalarının dinlemesi ve kaydı, posta gönderilerinin açılması ve okunması,
  • Kişinin adı ve fotoğrafı, nam ve şöhreti, şerefi yaşam tarzı, kamuya yanlış tanıtılması gibi hususlardır.
S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre ifade özgürlüğüne müdahaleyi meşru kılan sebepler nelerdir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre ifade özgürlüğüne müdahaleyi meşru kılan sebepler şunlardır:

  • Milli güvenlik ve kamu düzeni,
  • Toplum sağlık ve ahlakının bozulması,
  • Başkalarının şeref ve haysiyetlerinin korunması,
  • Yargının etkinlik ve saygınlığının korunması.
S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin I Numaralı Protokolü kapsamında yer alan haklar nelerdir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin I Numaralı Protokolü kapsamında yer alan haklar şunlardır:

  • Mülkiyet hakkı,
  • Eğitim ve öğretim hakkı,
  • Seçim hakkı.
S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin genel bir ayrımcılık yasağını öngören ek prokolü hangisidir?

Genel bir ifade ile 12 no.lu Ek Protokol, genel bir ayrımcılık yasağı öngörmektedir. Aslında AİHS’nin 14. maddesinde ayrımcılık yasağı hakkından söz edilmiştir. İlgili maddeye göre AİHS’ce tanınan hakların ve özgürlüklerin kullanılmasında herhangi bir ayrımcılığa müsaade edilmemesi bir haktır. Ancak AİHS’nin bu ayrımcılık yapmama hükmü sınırlı bir haktır çünkü maddede düzenlenen ayrımcılık yasağı yalnızca AİHS’nin güvence altına aldığı bir ya da diğer haklardan yararlanılmasında ayrımcılık yapılmasını yasaklamaktadır. Oysa AİHS’ye ek 12 no.lu bu Protokol bu sınırlamayı kaldırmayı amaçlamıştır. Buna göre Protokol hiç kimsenin herhangi bir kamu makamı tarafından herhangi bir zeminde ayrımcılığa maruz bırakılmayacağını garanti eder.

S

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin XIII Numaralı Protokolü hangi konuda düzenleme getirmiştir?

Bu Protokol en temel insan haklarının içerisinde gösterilen yaşam hakkının AİHS’de yer alan son istisnasını da ortadan kaldırmaktadır. AİHS madde 2’de yer alan yaşam hakkının, maddenin 1950’deki haliyle usulüne uygun verilen idam cezası ile sınırlandırılması mümkündür. Bu sınırlandırma önce 6 no.lu Protokol ile daraltılmış sonrasında ise 13 no.lu Protokol ile ortadan kaldırılmıştır. 13 no.lu Protokol ile her ne şartta ve koşulda olursa olsun yani savaş ve yakın savaş tehdidinde işlenen suçlar da dahil olmak üzere her koşulda ölüm cezasını yasaklamaktadır. Protokol’ün 1. maddesine göre "Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez". Sözleşme’nin 15. maddesine dayanılarak bu Protokol’ün hükümleri askıya alınamaz ve Sözleşme’nin 57. maddesine dayanılarak bu Protokol’ün hükümleriyle ilgili hiçbir çekince konulamaz. Bu Protokol ile AİHS’de yer alan yaşam hakkının hiçbir istisnasının olamayacağı kabul edilmiş olmaktadır.