aofsorular.com
İLH1006

Kur’ân’ı Anlama ve Yorumlamada Yeni Yönelişler

10. Ünite 32 Soru
S
Tarihselliğin tanımı nasıldır?
Tarihsel olanın varlık biçimi, zamana bağlılık, gelip geçicilik; tarihsel koşulluluk ve bir şeyin sadece tarihsel olarak var olduğudur.
S
Günümüz İslâm dünyasında tarihselci bakışa dair hangi yaklaşımlar vardır?
• 1. grup ; tarihselciliği İslâmî ilimlerin tecdidi noktasında zorunlu bir mecra olarak gören anlayıştır. Modernist yaklaşımlar çerçevesinde ele alınacak olan düşünürleri bu kategoride değerlendirmek mümkündür. • 2. grup ; tarihselci yaklaşımı bütünüyle reddeden ve kökeni itibarıyla Batılı olan bu yaklaşımın - muharref kitaplar açısından kurtarıcı olsa datahrife uğramayan Kur’ân açısından yıkıcı sonuçları olacağını savunur. • 3. grup ; varoluşsal bir durum olarak tarihsel materyallerden yararlanmak gerektiğini, esasen nâsih-mensûh, esbâb-ı nüzûl gibi İslâmî tefsîr geleneğindeki pek çok Kur’ân ilminin tam olarak bu meseleyle ilgili olduğunu, dolayısıyla tarihselci bakış açısının geleneğimize bütünüyle aykırı düşmediğini söyler.
S
Semantik ne demektir?
Kök itibarıyla Grekçe’den gelir. İlmî bir disiplin olarak semantik, bir dilin temelini oluşturan kelimeleri ayrıntılı bir şekilde tahlil ederek anlamlarını doğru bir şekilde ortaya koyma demektir.
S
Semantik yöntemi nasıl çalışır?
Bir kelimenin anlamını öncelikle lügavî/etimolojik açıdan doğru bir şekilde tespit etmeye çalışır. Daha sonra bu kelimelerin kendi dönemi içerisinde geçirmiş olduğu anlam değişikliklerini inceler. Son aşamada ise kelimelerin tarihî süreç içerisinde kazandığı ya da kaybettiği anlamları araştırır.
S
Semiyotik bilimi nedir?
Canlı varlıkların birbirleri arasında bildirişim amacıyla kullandıkları her tür işaret sistemini ele alan bilimdir.
S
Semiyotik süreç, hangi aşamalardan oluşur?
Algı, bilme, anlam ve açıklama.
S
Semiyotik süreçte algı ne anlama gelir?
Koklama, görme, işitme ve dokunma duyularına dayanan ve somut âlemde var olan maddî bir şeyin duyu organlarımızla algılanmasını ifade eden duyusal düzeydir.
S
İslâm alimleri o gün suçlu olanları, gök gözlü (zürkâ) olarak bir araya toplayacağız (Tâhâ (20), 102) âyetini semiyotik’ten istifade ederek nasıl açıklamışlardır?
Zemahşerî ve Beydâvî, semiyotik bir okumaya tâbi tutmuştur. Buna göre âyet, mavi gözlü Romalıları anlatmaktadır; çünkü Romalılar o dönemde Araplar tarafından düşman olarak bilinmektedir. Mavi gözlü olmak, Arap kültüründe bir düşmanlık göstergesi gibi algılandığından, Münker-Nekir’in gözlerinin de mavi renkli olduğu söylenir. Ancak Arap tasavvurunda gök gözlü insanın düşman anlamına geldiğini söylemek ve âyetteki ifadenin sadece o güne ait tarihsel bir durumu anlattığını iddia etmek, doğru olmasa gerektir.
S
Kur’ân’ı anlama ve yorumlamada semiyotik ne derece etkili olabilir?
Kur’ân’ı anlama ve yorumlamada semiyotikten istifade etmek mümkün ise de bunu Kur’ân’ın tamamına uygulamanın imkânsız olduğu açıktır.
S
Hermenötiğin anlamı nedir?
Söylemek, izah etmek ve tercüme etmek anlamlarından oluşan üç manası vardır
S
Teolojik hermenötiğin Kur’ân için uygulanabilecek alanları olsa da Kitab-ı Mukaddes üzerinde icra edilen bu tür edebî kritikler Kur’ân için asla söz konusu olmayışının sebebi nedir?
Kur’ân’da ilahî bir mesaj bulunduğu ve bu mesajın bir yorum aracılığı ile elde edilebileceği doğrudur. Ancak Kur’ân bunu, tahrife uğramamış metni üzerinden sunar. Metni aşan hiçbir yorumu kabul etmez.
S
Fazlurrahman Kur’ân’ı anlamaya yönelik çalışmalarında nasıl bir yol izler?
Fazlurrahman’ın önerdiği Kur’ân’ı anlama yönteminin Batı hermenötik geleneğinden etkilendiği bariz bir biçimde görülse de Fazlurrahman’ın bütünüyle Batı düşüncesine bağlı bir tefsîr yöntemi uygulamaya çalıştığı söylenemez. Almış olduğu sıkı dinî eğitim ve eserlerinde yoğun bir şekilde kullandığı İslâm düşüncesinin klasik kaynakları, onun Müslüman dünya görüşüne bağlı kaldığını gösterir.
S
Kur’ân’ı anlama ve yorumlama yöntemimiz, Fazlurrahman’a göre ikili bir anlama faaliyetine ihtiyaç duyar bunlar nelerdir?
• Âyetlerin tarihî ortamlarını ve cevap olarak geldikleri meseleleri derinlemesine tahlil etmektir. • Tespit ettiğimiz bu bütünlük içerisinden süzerek ahlakî, içtimaî ilkeler çıkarmaktır.
S
Fazlurrahman’ın eleştirilen yönleri nelerdir?
Geleneği eleştirirken bu kadar rahat davranan Fazlurrahman’ın, Batı düşüncesi karşısında aynı cesaretli tutuma sahip olmayışı ve kullandığı kavramların önemli bir kısmının kaynağı itibarıyla İslâm dünyasına yabancı kavramlar olması ya da görünüş itibariyle İslâm dünyasına ait olsa da içerik itibariyle artık değişmiş olması, bir handikap olarak karşımızda durmaktadır. Öte yandan içtihat anlayışında, birinci derecede Kur’ân lafzını esas alan geleneksel içtihat anlayışından farklı olarak Kur’ân’ın indiği tarihsel arkaplanı dikkate alan bir bakış açısına sahip olması, Sünnet’in işlevselliği konusunda geleneksel algılarla uyuşmayan görüşleri savunması.
S
Hasan Hanefi’ye göre Kur’ân metni kaç kategoriye sahiptir?
1. Kadim olan Allah kelamıdır ki künhüne vakıf olunması imkânsızdır. 2. Levh-i Mahfuz’da yazılı olan kelam. 3. Peygamber’e ulaştırılması için Cibril’e verilmiş olan kelam. 4. Cibril’den Peygamber’e, muayyen bir zaman diliminde aktarılan kelam. 5. Kulakların dinlediği, dillerin okuduğu kelamdır ki Peygamberce yanlış anlamalara karşı tashihi ya da yeni bir vahiy ile değiştirilmesi söz konusuydu. 6. Her asırda yorumlanan ve tefsîre tâbi tutulan kelam. 7. Daha üst düzeyde yorumlanan kelam.
S
Ebu Zeyd’in Kur’ân’ı anlama konusunda gündeme getirdiği en önemli iddialardan birisi nedir?
Kur’ân ile olgu arasındaki bu ilişkiye dair açıklamalarıdır. Buna göre, bazen Kur’ân olguyu belirlediği gibi bazen de olgu Kur’ân’ı belirler. Dolayısıyla Kur’ân ile olgu arasında bir teşkil-teşekkül ilişkisi söz konusudur. Hiç bir nass, içinde bulunduğu ortamdan ayrı bir varlığa sahip değildir. Binaenaleyh bir metnin içinde var olduğu ortamdan ayrı olamaması, zorunlu olarak nassın olgudan etkilenmesi anlamına gelir. Hal böyle olunca, ilahî metinleri bu dilsel bağlamın dışına taşırmaya yönelik her tür çaba, velev ki iyi niyetli olsun, onları hurafeler ve efsaneler yığınına dönüştürür.
S
Türkiye’debasılanözgünçalışmalarniteliğindekiilk Kur’ânmeâli hangisidir?
Meselâ Hasan Basri Çantay’ın meâli.
S
Türkiye’deki mevcut meâllerin en önemlilerinden sayılan meal hangisidir?
Elmalılı Hamdi Yazır’ın 1930’lu yıllarda hazırlamış olduğu tefsîr çalışmasının meâl bölümü.
S
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın meâli’nin adı nedir?
Hak Dini Kur’ân Dili Meâli .
S
Ömer Rıza Doğrul’un meâli hangisidir?
Tanrı Buyruğu.
S
Hasan Basri Çantay’ın meâli hangisidir?
Kur’ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerîm.
S
Çantay’ın meâliyle ilgili bazı eleştiriler nelerdir?
Meselâ anlaşılır bir Türkçe konusunda az da olsa bazı problemlerin bulunduğu, esas metinde bulunan zamir ya da ism-i işaretleri de paranteze aldığı şeklinde -esasen çok da önemli olmayan- eleştiriler bunlardandır.
S
Türkiye’de Meâlcilik hareketinin doğuşunu hazırlayan sebepler nelerdir?
Bu sahada teorik ve pratik çalışmaları bulunan Soyalan’ın da ifade ettiği gibi, çağın ve Müslümanların gereksinimleriyle yakından ilgilidir. Kur’ân’ı anlama ve yorumlamada ortaya çıkan yeni yönelişleri oluşturan şartlar, meâlcilik hareketini de etkilemiştir. İslâm dünyasının Kur’ân’a yabancılaşması, geleneksel anlayışların Kur’ân’ın zengin anlam dünyasına ulaşılmasına engel olmaya başlaması, siyasî ve mezhebî kaygıların dinin önüne geçmesi, taklitçiliğin Müslüman toplumları ciddi anlamda etkilemesi ve Kur’ân’la ilişki kurmada Arap dilinin Arapça bilmeyen kitleler açısından bir problem 249 olarak öne çıkması, meâlci söylemlerin toplumda kabul görmesine yol açmıştır.
S
Türkiye’deki meâlci kesimi derinden etkileyen eserler ve yazarları hangileridir?
1970’li yıllarda Seyyid Kutub’un Türkçe’ye tercüme edilen Fi Zilâli’lKur’ân adlı tefsîri ile Yoldaki İşaretler adındaki kitabı, daha sonra neşredilen Mevdûdî’nin Tefhîmu’l-Kur’ân’ı ile Kur’ân’da Dört Terim’i ve usûl sahasında İsmail Cerrahoğlu’nun Tefsîr Usûlü.
S
Meâlcilik hareketinin temel argümanı nedir?
Kur’ân’ın mübîn (açıklayıcı ve anlaşılır) bir metin olduğudur. Mademki Kur’ân bütün edebî metinlerden daha beliğ ve fasihtir; mademki Kur’ân insanlar anlayabilsin diye kolaylaştırılmıştır, o halde Kur’ân’ı anlamamak diye bir şey söz konusu olmamalıdır. Şâyet böyle bir zorluk ya da engel varsa bu, kesinlikle Kur’ân dışı bir unsurdan kaynaklanmaktadır.
S
Muhammed Esed Kur’ân Mesajı adlı eserini hangi amaçla kaleme almıştır?
Kur’ân’ı muasır dünyaya anlaşılır bir dille sunmak amacıyla kaleme alınmıştır.
S
Muhammed Esed hangi ekolden etkilenmiştir?
Rasyonel bakışta Batı düşüncesinden, metot ve düşüncesini Kur’ân ve hadis ile sınırlandırma hususunda selefî düşünceden, âyetleri mecazî yoruma tâbi tutmada İslâm kültüründen, sembolik yaklaşımlarda ise kısmen Batı ve Hint-Pakistan alt kıtası düşünce ekollerinden etkilenmiştir.
S
Kur’ân’ı nüzûl sırasına göre yorumlayan tefsîrlerin en önemlileri hangileridir?
lki Muhammed İzzet Derveze’nin et-Tefsîru’lHadîs’idir. Türkçe’ye de tercüme edilen bu tefsirin müellifi ile aynı dönemde yaşayan Abdülkadir elFurâtî’nin kaleme aldığı el-Beyânü’l-Meânî adındaki tefsîr de ikinci sırada yer alır.
S
Muhammed İzzet Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs adlı eserini yazma amacı nedir?
Modern dönemde İslâm dünyasının Kur’ân’ı anlama noktasında ihtiyaç duyduğu meselelerde onlara yardımcı olmaktır.
S
Derveze’nin tefsîr yöntemi nedir?
Öncelikle tarihsel arkaplanı dikkate alan bir yöntemdir. Denebilir ki tefsîrinin her aşaması, bu tarihsel yöntemi öne çıkaran olgularla doludur.
S
Derveze’nin tefsîrini özgün kılan yönlerden biri nedir?
Hem bir ilim adamı hem de bir aksiyoner olmasıdır.
S
Derveze’nin tefsîrinde eleştirilebilecek en ciddi görüş nedir?
Kur’ân kıssalarının anlatımında önemli olanın, verilmek istenen mesaj olduğunu iddia etmesidir.