aofsorular.com
FEL402U

MARX'IN TARİH TASARIMI VE MARKSİST TARİH KURAMI

4. Ünite 20 Soru
S

Marx ve Engels'in tarihe bakış açıları Alman İdealizmi'nin bakış açısından nasıl ayrılır?

Marx ile Engels sürekli olarak gerçek insan etkinliğinden, insanın maddi üretim etkinliğinden hareket ederek tarihe baktıklarını söylemişlerdir. Böylece tarihe Alman İdeolojisinin idealist bakışının yerine materyalist bir bakışla yaklaşmışlardır.

S

Marx'ın insan anlayışını açıklayınız. 

Marx’ın insan anlayışı, yaptığı Hegel eleştirisinden çıkmıştır. Buna göre gerçek insan üretim etkinliğinin öznesi olan insan, her türlü tarihsel oluşumun da öznesidir, oysa Marx’a göre Hegel’de gerçek insan özne olan Tin’in bir nesnesi olmuştur. Bu yüzden de Marx Hegel’in tersine tarihi oluşturanın gerçek özneler olarak insanlar ve onların üretici pratik etkinliği olduğunu ileri sürer.

S

Marx'ın tarihte aklın yerine ilişkin fikri Hegel'inkinden nasıl farklılaşır?

Marx Hegel gibi tarihin öznesi olarak ‘dünya Tini’ni ya da ‘akıl’ı görmez. Marx için de tarihte bir akıl vardır ama bu akıl kendini tarihte açan, kendi kendini belirleyen bir akıl değildir, hele bir töz asla değildir. Tersine bu akıl, maddi ilişkilerce belirlenen bir bilinç durumudur. Yani varlığı ve tarihi belirleyen bilinç değil, bilinci belirleyen şey varlık ve toplumdur. Tarihi belirleyen şey tinsel bir töz değil, maddi ilişkiler ağı olarak toplumun sosyoekonomik yapısıdır.

S

Marx ve Hegel'in tarih felsefesini tarihi tarih yapan kavramlar üzerinden karşılaştırınız. 

Marx’a göre Hegel’in sandığı gibi tarihi yapan kavramlar değil, insanlardır yani insanın amaçlı üretmesidir, çalışmasıdır. Marx Hegel’in hukuk felsefesinde, felsefi uğrağı, “şeyin mantığı değil, mantığın şeyi oluşturmaktadır” der. Yani Hegel’de mantık devleti tanıtlamaya değil, tersine devlet mantığı tanıtlamaya yaramaktadır. Bu yüzden Marx’a göre, Hegel’in felsefesinde aslında bir hukuk felsefesi ile değil, mantık biliminin bir bölümü ile karşı karşıyayız.

S

Marx ve Engels tek bilim olarak neden tarihi tanırlar?

Marx ve Engels bir tek bilim olarak tarihi tanıdıklarını söylemişlerdir. Doğabilimi bile tarihin bir ürünüdür. Onlara göre tarihin özü insan etkinliğinde yani praksistedir. Böyle olunca da maddi ilişkiler, üretim ilişkileri toplumsal, siyasal ve tinsel yaşamı belirlerler. Bu yüzden ilk tarihsel eylem üretim eylemidir. Doğabilimi insanın doğayı emeğiyle biçimlendirmesinin ürünü olsa da aynı zamanda insan ve toplum doğanın da ürünüdür. Bu yüzden tarihte de doğa yasaları egemendir.

S

Marx ve Engels'in tarihsel süreci üretim ilişkilerinin belirlediği fikrini açıklayınız. 

Bütün tarihsel süreci üretim ilişkileri belirler derken kastedilen tarihe, insanların pratik etkinliği olarak üretim etkinliklerini, karşılıklı üretim ilişkilerini belirleyen yasaların yön verdiği ve bu yasaların da tarihi zorunlu olarak yönettiği düşüncesidir.

S

Marx idealist filozofların tarihsel sürece ilişkin açıklamalarını hangi açılardan eleştirir?

Marx idealist filozofların tarihsel süreci açıklamasını Hegel’in Hukuk Felsefesini eleştirdiği nedenlerle eleştirir. İdealist olarak adlandırdığı filozofların ilkelerin, ilkelerin yerini almasıyla her şeyin salt düşünce alanında olması, her şeyin Mutlak Tin’in ayrışması süreci içinde meydana gelmesi yollu düşüncesini eleştirir. Söz gelişi bir Hegelci her şeyi Hegel’in mantık kategorilerinden birine indirgeyince kavramaktadır. Ama Marx’a göre kendi hareket noktasını oluşturan öncüller keyfi temeller, dogmalar değil, gerçek öncüllerdir. Bu öncüller de deneysel olarak oluşturulabilirler. Dolayısıyla tüm insanlık tarihinin ilk öncülü doğal, canlı insan bireyinin varlığıdır. Bu yüzden ilk saptanması gereken olgu, bu bireylerin fiziksel örgütlenişleri ve doğayla olan ilişkileridir. Her tarih yazımı bu doğal temellerden ve tarih boyunca insan eyleminin bu temellerde meydana getirdiği değişiklerden hareket etmelidir.

S

Marx'a göre tarihsel gelişimin koşullarından birisi olan "her gün kendi yaşamlarını oluşturan insanların diğer insanları oluşturmaya, kendi türlerini üretmeye başlaması" ifadesini açıklayınız. 

Tarihsel gelişmenin koşullarından birisi, “her gün kendi yaşamlarını oluşturan insanların diğer insanları oluşturmaya, kendi türlerini üretmeye başlamalarıdır” söz gelişi kadın ve erkeğin ebeveyn ile çocuğun ilişkisi olarak aile ve bir toplumsal ilişki olarak aileden başka toplumsal ilişkilerin çıkmaya başlaması (Marx 2004a: 121). Burada Marx’ın yaşamın üretimi ile anlatmak istediği şey hem çalışmayla insanın kendi yaşamını üretmesi hem de üremeyle canlı yaşamın üretimidir. Başka bir deyişle “bir yanda doğal bir ilişki diğer yanda toplumsal bir ilişki olarak” söz konusudur yaşamın üretimi.

S

Marx'a göre tarihin itici gücü nedir? Açıklayınız. 

Marx’a göre din, felsefe ve başka bütün kuram biçimleri gibi tarihin de itici gücü idealist eleştiri değil, devrimdir. Tarih “Tin’in idesi” gibi “kendi kendisinin bilincine varma”ya dönüşmekle sona ermez, tersine tarihin her aşamasında maddi bir sonuç, bir üretici güçler toplamı bulunur; bireylerle doğa arasında ve bireyler arasında tarihsel olarak yaratılmış olan bu üretim ilişkileri her kuşağa bir önceki tarafından aktarılan bir ilişkidir ve bu maddi sonuç da yeni kuşak tarafından değiştirilir.

S

Marx'a göre tarih niçin siyasaldan çok iktisadi ilkelerle açıklanabilir?

Marx’a göre “gelmiş geçmiş bütün toplumların tarihi sınıf savaşımları tarihidir”. Tarih boyunca ezenler ve ezilenler, efendiler ve köleler sürekli bir çatışma hâlinde ya toplumun devrimci bir biçim değiştirmesiyle ya da çatışan sınıfların birlikte çökmesi sonucunu veren bir mücadele yürütmüşlerdir. Böylece, Marx ve Engels’e göre, tarih siyasal ilkelerle açıklanacak bir süreç olmaktan çok ekonomi ilkeleriyle açıklanacak bir süreçtir.

S

Marx, tarihsel gelişimin zorunluluğuyla ilgili olarak hangi noktada Hegel'den ayrılır?

Marx tarihi aynı Hegel gibi aşamaları olan zorunlu bir gelişme süreci olarak ele almaktadır ama Hegel’den farklı olarak Marx tarihsel gelişmenin bir sonraki aşamasından söz etmektedir yani geleceğe yönelik bir öndeyide bulunmaktadır. Marx’a göre “Komünizm yakın geleceğin zorunlu biçimi ve dinamik ilkesidir”. Sosyalizmde insan doğasının güçleri yeniden ortaya çıkar, insan doğası yeniden zenginleşir oysa özel mülkiyette bunların önemi tersine dönmüştür. Özel mülkiyette “herkes başkasının üzerinde dışsal bir egemenlik kurup kendi bencil gereksemelerini doyurmaya bakar”. Özel mülkiyette ya da kapitalist aşamada insanın gereksemelerinde ve bunların karşılanma araçlarında bir yanda incelme olurken diğer yanda bu bir “barbarlaşmaya”, tam bir gerekseme basitliğine yol açar. İnsanın yalnız insanca gereksinimleri değil, hayvanca gereksenimlerinin bile ortadan kalktığını ileri sürer Marx. “Gereksinim ve doyurulma araçlarının artışıyla gereksinim ve araçlarının nasıl ortadan kalktığı” görülebilir.

S

Marx'ın tarihsel materyalizm kavramını hangi anlamda kullanmıştır?

Marx’ın adına tarihsel materyalizm dediği materyalist tarih anlayışı tarihin tamamen maddi insanın üretim etkinliğiyle biçimlendirdiği bir varlık alanı olarak tasarlanmasıdır, üstelik de bu temeller üzerinde aşama aşama gelişen bir süreç olarak tasarlanmasıdır. Tarihin ilerlemesinin aşamalı olarak tasarlanması bu ilerlemenin kendisinin bir gelişme süreci olarak ele alınması demektir.

S

Marx'a göre tarihe şekil veren kaç tip üretim tarzı vardır?

Marx'a göre toplumun ekonomik yapı temelindeki biçimlenişinde “Asya türü, ilkel, feodal ve modern burjuva” olmak üzere dört tip üretim tarzı vardır. 

S

Marx Kapital adlı eserinde, eseri yazma amacını nasıl açıklar?

Marx, Kapital’i yazma amacının modern toplumun ekonomik devinim yasalarını ortaya koymak olduğunu ve yine toplumun ekonomik biçimlenişinin evrimini de doğal tarihin bir süreci olarak gördüğünü belirtir. 

S

Marx insanın kurtuluşunu özgürlükle bağdaştırırken, bu özgürlüğün nasıl ortaya çıkacağını iddia eder?

Marx’da da insanın kurtuluşu düşüncesi insanın özgürlüğü olarak ortaya konur ama Hegel’in aksine insanın bu kurtuluşu “Tin’in özbilinci” gibi kuramsal bir temelden değil, insanın pratik etkinliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan maddi koşulların zorunlu bir sonucu olacaktır.

S

Marx'ın ortaya koyduğu mülkiyet biçimlerinden "feodal mülkiyet" kavramını açıklayınız. 

Feodal mülkiyet döneminde üretici sınıf olan kölelerin yerini serf adı verilen küçük köylü sınıfı almıştır. Bu tarihsel dönemin sınıf karşıtlığı ya da diyalektiği soylular sınıfıyla kırsal kesimdeki serfler ve kentlerdeki zanaatçiler arasındadır. “Böylece” der Marx, “feodal dönem boyunca mülkiyet başlıca bir yandan toprak mülkiyeti ve ona bağlanmış olan serf emeğinden, diğer yandan kalfalarının emeğine küçük sermayesiyle egemen olan bireyin kişisel emeğinden oluşmaktaydı”.

S

"Her tarihsel dönem kendi içinde kendisini ortadan kaldıracak maddi koşulları taşır" önermesini Marx'ın tarih felsefesi açısından değerlendiriniz. 

Her tarihsel dönem kendi içinde kendisini ortadan kaldıracak maddi koşulları taşır. Bu koşulların belirli bir dönemde içkin olması bu koşulların doğal olduğu anlamına gelir. Ayrıca kendini ortadan kaldıracak koşulları taşıyan bir dönemden yeni bir dönemin doğması da ilerlemenin diyalektik devinimini göstermektedir. Bu dönemler arası geçişler diyalektik bir zorunlulukla olup bitmektedir. Bu zorunluluk Marx tarafından şöyle dile getirilmiştir: “Bu üretim ve değişim araçlarının belirli bir basamağında, feodal toplumun üretim ile değişim ilişkileri, tarım ve imalatın feodal örgütlenmesi, kısacası feodal mülkiyet ilişkileri artık çok gelişmiş olan üretici güçlere uymaz olmuştu. Üretimi destekleyeceklerine köstekliyorlardı. Bir yığın engele döndüler. Yıkılmaları gerekiyordu, yıkıldılar.”

S

Marx'a göre belirlediği tarihsel aşamalardan hangisi insanlığı kurtuluşa götürecektir? Neden?

Komünist aşamayı insanın kurtuluşu olarak gören Marx’ın tarihin bu son dönemini neden insanın kurtuluşu olarak ele aldığı Marx’ın yabancılaşma kavramıyla ilgilidir. Çünkü bütün dünya tarihi yabancılaşmanın aşılmasının tarihinden başka bir şey değildir. Hegel’de de tarih aslında Tin’in kendine yabancılaşmasının aşılmasının tarihiydi. Marx da, Hegel’in bir takipçisi olarak tarihi yabancılaşmanın aşılması olarak ele alır. Marx’a göre bütün dünya tarihi yabancılaşmanın aşılmasının tarihi ve özgürlüğe doğru insanın yürüyüşü olduğundan bir ilerleme olarak görülmelidir. Komünizm özel mülkiyetin ve insanın kendine yabancılaşmasının aşılmasıdır, “toplumsal bir varlık olarak insanın kendisine tam dönüşü”dür. Komünizmin dünya tarihinde ortaya çıkışıyla Marx ve Engels’e göre sınıflarıyla, sınıf karşıtlıklarıyla eski kentsoylu toplumunun yerini “her bir kişinin özgür gelişiminin herkesin özgür gelişiminin koşulu olduğu” toplumsal bir birlik alır.

S

20. yüzyıl düşünürlerinden olan ve Marksist tarih geleneği içerisinde değerlendirilen Gramsci'nin tarih felsefesini açıklayınız. 

Gramsci ekonomi yasalarının her tarihsel dönemi belirlemese bile belirli tarihsel dönemlerdeki toplumsal yapıyı belirlediklerini düşünür. Gramsci’ye göre “Marksizm, her şeyi açımlayan bir din ya da tüm varlık alanlarını taşıyan bir ontoloji değil, bir genel tarih metodolojisidir”. Bu metodoloji de tekillikler olarak tarihsel olaylardaki eğilim yasalarına yönelir. Bu yasalar da temelini tarihteki toplumsal yapılarda bulurlar. Gramsci ayrıca tarihin hem felsefe hem de siyaset ile özdeş olduğunu düşünür. Gramsci’ye göre insan geçmişi her zaman eylem içinde yorumlar. Geçmişi yorumlayan insan ise şimdinin insanıdır ve şimdiyi eylemleriyle yapmaktadır. Bu yüzden her tarih aslında şimdinin tarihidir. Şimdi yaşayan ve şimdiyi yapmakta olan insanın geçmişi yorumlamasıdır.

S

Marx'ın tarihte art arda gelen ve zorunlu olarak birbirini izlemesi gerektiğini düşündüğü toplum aşamaları nelerdir?

Marx’ın tarihte ardarda gelen ve zorunlu olarak birbirini izlemesi gerektiğini düşündüğü dört toplum aşaması; köleci toplum aşaması, feodal toplum aşaması, kapitalist toplum aşaması ve henüz gerçekleşmemiş olan sınıfsız toplum aşamasıdır.