aofsorular.com
FEL402U

AYDINLANMA VE İLERLEME İDEASI:KANT VE HERDER

1. Ünite 20 Soru
S

Aydınlanma felsefesinin temelinde hangi tür bilgi vardır?

Aydınlanma dönemine hakim olan anlayış akıl eleştirileri yanında akla duyulan güvendir. Aklın yanlış kullanımı eleştirilirken doğru kullanımı yüceltilir. Aydınlanma felsefesi genel olarak insanın bilme yetilerinin eleştirisini yaparken insan aklının neleri bilip neleri bilemeyeceği üzerine odaklanarak aklın hem bir eleştirisini yapmış hem de aklın ancak bilebileceği konular üzerinde bilgi ortaya konabileceğini ileri sürerek aklı, doğru kullanımında bilimi, bilgiyi ortaya çıkarabilecek tek bilme yetisi olarak ele almış ve yüceltmiştir.

S

Aydınlanma felsefesinin ortaya çıkışında Fransız Devrimi'nin ne gibi bir etkisi olmuştur?

On sekizinci yüzyılın sonlarına doğru patlayan Fransız Devrimi, bir bakımdan bu düşüncelerin politik-sosyal alana uygulanmasından doğmuştur. Tocqueville Fransız Devrimi’nin geleneksel alışkanlıklardan değil, insan aklının kullanılması ve doğa yasasından çıkan yalın temel kurallar konulması olduğu inancından esinlendiğini ileri sürer.

S

Voltairé’e göre insanlığın ilerlemesinin önündeki en büyük engel nedir? Açıklayınız. 

Voltairé’e göre savaşlar ve dinler hümanitenin ilerlemesinin önündeki en büyük engellerdir, eğer onları ortaya çıkaran önyargılarla birlikte ortadan kaldırılırlarsa dünya daha hızlı ilerleyebilir. 

S

Rousseau'ya göre insanlığın mutlu olacağı bir mutlu çağ varsa, bu çağ neden gelecekte değil de geçmişte aranmalıdır?

Rousseau ise doğa durumunda mülkiyet ve devlet olmadığından insanların gerçekten özgür ve eşit olduğunu ileri sürerek Aydınlanmanın kültür anlayışını eleştirmiştir. Ona göre insanlığın mutlu olacağı bir altın çağı varsa bu çağ gelecekte değil, geçmişte aranmalıdır. Bu zaman geçmişte “çok uzaklarda” kalmıştır ve “insanın mutsuz geleceğini tehdit eden nedenlerin şimdiki koşulları” yüzünden insan geçmişe bile dönmek isteyebilir. Böylece Rousseau’ya göre, tarihin gidişinde bir yükselme değil, bir gerileme, bir alçalma görülebilir.

S

Immanuel Kant, aydınlanmayı, "insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır" diye tanımlarken neyi kastediyordu?

Kant’a göre “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır”. Kant burada insanın kendi aklını yanlış kullanması sonucu bir ergin olmama durumu içine düştüğünü, ama yine aklını kullanarak bu ergin olmayış durumundan kurtulacağını kastetmekdir. Bu yüzden de Kant “aklını kendi kullanma cesaretini göster” der. Bu düşünce bir ilerleme tasarımını varsayar. Kant insanın kendi aklına güvenmesi, aklını doğru kullanması ile bir aydınlanma sürecine gireceğini ileri sürmektedir. Bu da insanlığın bir akıl eleştirisine gerek duyduğu anlamına gelir. Böyle bir akıl eleştirisi insanlığın ilerlemesinin önündeki engelleri de kaldıracaktır.

S

Johann Gottfried Herder ile Immanuel Kant'ın tarihe bakış açılarını karşılaştırınız. 

Herder, Kant gibi tarihe dışarıdan bir ölçüt getirmez, bunun yerine doğrudan tarihin kendisine bakar; “tarihin kendisinde, verisinde kalır, tarihin birliği ve anlamını yine tarihin kendi içinden çıkarmak ister” (Gökberk 1997: 136). Herder’e göre tarih içiçe geçmiş aşamaların bir oluşudur. Ayrıca Herder, Kant gibi doğa dünyası ile tarih dünyasını birbirinden ayırmaz, tersine bu iki dünyayı birarada bir bütün olarak görür; öyle ki doğa ile tarih içten bir bağla birbirine bağlı olduklarından tarihin yasaları aslında daha yüksek dereceden doğa yasalarıdır.

S

Johann Gottfried Herder Aydınlanma felsefesinin "ilerleme" tasarımını hangi açılardan eleştirmiştir?

Herder 18. yüzyılın, Aydınlanma döneminin bir düşünürü olmakla birlikte kendi çağının egemen anlayışı olan insanın akıl varlığı olması ve bütün çağlarda tekrar eden bir genellik olduğu yollu düşüncelere karşı çıkarak Aydınlanma’nın ‘ilerleme’ tasarımının da karşısında olmuştur. Herder’e göre insanlık tarihinde ortaya çıkan ulusların kendilerine özgü tekrar etmeyen ayırdedici nitelikleri vardır ve bu nitelikler tarihin bütün çağlarını açıklayan soyut bir kavrama gidilerek genelleştirilemezler. Her çağın insanı kendi çağının anlayışından hareketle tarihi değerlendirebilir ama bu değerlendirme mutlak bir değerlendirme olamaz.

S

Johann Gottfried Herder'e göre insanı diğer canlılardan ayıran özellikler nelerdir?

Herder’e göre insanı diğer canlılardan yapıca ayıran en önemli şey insanın dik yürümesidir. Bu sayede insanın aklı gelişmiş, aklının gelişmesiyle de insan dili kullanmaya başlamış ve böylece de sanat ve bilim geliştirmiş, kültür dünyasını oluşturmuştur. Bütün bunlar da insanı bütün yeryüzünün efendisi kılmıştır. Doğa insanı bütün yeryüzüne egemen kılmak için bir biçim vermiştir. İşte bu biçim insanlığın en son ereğinin din ve hümanite olduğunu gösterir. Doğa insana din ve hümanite ereğine uygun bir biçim vermiştir. Herder’in felsefesinde ‘hümanite’ kavramının büyük bir önemi vardır. Buna göre “hem doğanın hem tarihin erek bildiği hümanite (Humanität), insanı öteki yaratıklardan ayıran çizgilerin bütünüdür.”

S

Johann Gottfried Herder'e göre insanlığın gelişimi ve tarihinde eğitimin önemi nedir?

Herder’e göre Hümanite eğitim yardımıyla düzenlenebilir. Bu düzenlemeler de insanın yaşamına yön verirler. Dolayısıyla insan, yaşamına kendisi için kurup tasarladığı ve var kıldığı bu anlam dünyasının içinde yine kendisi yön verir. Söz gelişi insan kendisinin barınması için konut yapmayı, çevresini düzenlemeyi, geçimi için üretmeyi, çeşitli yasalarla yönetim biçimlerini bulmuştur.

S

Johann Gottfried Herder'in ilerleme anlayışı diğer Aydınlanma dönemi felsefecilerininkinden nasıl ayrılır?

Herder kendi çağı olan Aydınlanma çağının ilerleme anlayışından farklı bir ilerleme anlayışına sahiptir. Aydınlanmadan farklı olarak bütün tarihin ilerlemesinin her evresinde bir hümaniteye doğru bir adım görmüştür. Herder kendi çağının önceki çağların üzerinde yükseldiğini düşünmektedir. Aydınlanma çağının diğer düşünürleri gibi önceki çağları reddeden bir anlayışı yoktur. Tarihe önem veren tutumu da bu anlayışından kaynaklanır görünmektedir.

S

"Tarih felsefesi" kavramını ilk olarak kim kullanmıştır?

Fransa’da Aydınlanmanın en büyük temsilcisi olan Voltairé aynı zamanda “Tarih Felsefesi” adının da bulucusudur.

S

Fransız düşünür Condorcet'in ilerlemeye bakış açısını açıklayınız. 

Fransız düşünür Condorcet tarihi tiranlık, kölelik ve dinsel bağnazlıktan kurtulmanın tarihi olarak ele alarak insanlığın özgürlük ve mutluluk içeren bir geleceğe doğru ilerlemekte olduğuna inanmıştır.

S

Fransız düşünür Condorcet'e göre uygarlık tarihi üzerine çalışmanın faydaları nelerdir?

Condorcet’ye göre uygarlık tarihi üzerine yapılacak çalışmanın iki yararı vardır: Biri, insanı ilerleme olgusunu kurmaya yönlendirir; diğeri de ilerlemenin gelecekteki yönünün belirlenebilmesini sağlar. Başka bir deyişle gelecekteki olguları önceden görmeyi olanaklı kılar. “Toplum fenomenlerinin genel yasaları bilinirse olguları önceden görmek olanaklı olur ve bu yasalar da geçmiş tarihten türetilebilir.”

S

Rousseau'ya göre aklın ve bilim ilerleyişi ile insanlığın ilerleyişi arasında bir doğrusal ilişkiden söz edilemez?

Aydınlanmacı tavır insanlığın mutluluğunu şimdide ya da gelecekte ararken Rousseau sanat ve bilimlerdeki ilerlemenin insanlığın moral olarak da ilerlemesini sağlayacağı yollu Aydınlanmacı tavrın karşısında olmakla aklın ve bilimin gelişmesiyle insanlığın ilerlemesi arasında zorunlu bir ilişki olduğunu yadsımıştır. Tarihin gidişindeki sürekli artan bir eşitsizlikten dolayı tarih aslında eşitsizliğin tarihidir, özgürlüğün değil. Bu anlamda Rousseau’ya göre aklın tarihteki ilerleyişi “bir hastalığın tarihi gibi okunabilir.”

S

Immanuel Kant'a göre insanlığın bir plana göre işleyen yasalarını yazmak neden olanaksız görünür?

Kant’a göre insanlar amaçlarını ne sadece doğal içgüdüyle ne de yalnızca akla dayanan bir plana göre belirlediklerinden, insanlığın bir plana göre işleyen yasalara bağlı tarihini yazmak olanaksız gibi görünür. Üstelik de dünya tarihinde bilgeliğe dayalı eylemler çok seyrek ortaya çıkar; bunun yerine daha çok akılsızlık, çocukça haylazlıktır karşımıza çıkan.

S

Immanuel Kant'a göre aklın kullanımına yönelik neden bireyde değil de türde gelişebilir?

Bu bakış açısının olanaklılığını sağlayan şey, aklın kullanımına yönelik doğal yeteneklerin bireyde değil ancak türde gelişebilir olmasıdır. Çünkü doğal yeteneklerinin hepsinin nasıl kullanılacağını öğrenebilmesi için her tek insanın çok uzun yaşaması gerekirdi. Bu yüzden bu doğal yeteneklerin hepsinin kullanımın öğrenilebilmesi ancak insan türünde kendini gösterecektir. Bir anlamda doğal yeteneklerin gelişmesi insan türünde ortaya çıkacaktır. Bu gelişmenin varacağı zaman noktası da insanın aklındaki bir ide olarak çabalarının hedefi olmalıdır. Yoksa insanın doğal yeteneklerinin büyük kısmı boşunaymış ve amaçsızmış gibi görünür.

S

Immanuel Kant'a göre felsefi tarih yazmak için tarihe ne tür bir bakış açısıyla bakmak gerekir?

Kant'a göre insan türünün bütün tarihi doğanın gizli bir planının gerçekleşmesi olarak görülebilir. Bu plan da Kant’a göre, insanlığın bütün doğal yeteneklerinin gelişebilmesini sağlamaktır. Doğanın en üstün amacı da dünya yurttaşlığı düzenidir. Kant’a göre tarihe ancak böyle bir bakış felsefi tarih yazmak için bize bir temel sağlayabilir.

S

Herder'in insanın yaşamı ile onun doğa dünyasındaki konumu arasında nasıl bir ilişki kurmuştur?

Herder yapıtında “insan yaşamını onun doğa dünyasındaki konumuyla yakından ilişkili görür”. Ayrıca yine evrende yaşamın derecelenmesine ilişkin olarak evrimci bir gelişme teorisi de sunar. Ama doğaya ilişkin genel görüşleri açıkça erekseldir. Herder insan türünün doğa yapısı içinde tarihini inceler. Dört bölümden oluşna yapıtının ilk iki bölümü doğa dünyasını, son iki bölümü de tarih dünyasını inceler. Dolayısıyla Herder’in aslında yaptığı insanlığın tarihini doğanın oluşumuyla birarada ele alarak ortaya koymaktır. Herder’e göre bütün evrenin tarihine bakılırsa en basit yaşamdan en karmaşık yaşama doğru bir evrim görülür. Yeryüzü sürekli bir oluş sahnesidir; burada maddeden oraganik yaşama, organik yaşam içinde de en yüksek örgütlenimlere doğru bir yükseliş vardır. Bu evrim içinde gelişmiş en yüksek canlı da insandır. Herder’e göre insanı diğer canlı varlıklardan yapıca ayıran yanın ne olduğu sorusuna verilecek yanıt insanı insan yapan niteliğin ne olduğunu da belirleyecektir.

S

Herder insanlığın ortak amacını tartışırken dini bir otoritenin konumunu nasıl tartışmıştır?

Herder’e göre insanı mekanik bir kadere zorunlu bırakan bir yaratıcı varlık olsaydı, bu varlık oldukça zalim bir varlık olurdu. Üstelik insanı zorunlu olarak bir iyiye yönlendirmiş bir varlık olsaydı bile, insanın yaratıcısı, yine de “yetkinlikten uzak, zalim bir varlık olurdu çünkü kendimizin olmayan bir amaca yönelik harekette hiçbir iyi yoktur”. Oysa insanlık tarihine bakılacak olursa durumun bunun tam tersi olduğu görülür. Örnekse “kendi içkin yasalarına göre tanıdığımız insanlığa” bakılacak olursa görülür ki “insanda, hümanitenin üstüne konulabilecek daha yüksek hiçbir amaç yoktur”. O hâlde insanlık tarihi insanlığın en yüksek amacının hümanite olduğunu göstermektedir. Herder’e göre bunun nedeni şurada da açıktır: İnsan melekleri ve tanrıları düşündüğü sırada bile, bu varlıkları idealleştirilmiş yüksek insanlar olarak tasarlar.

S

Herder'e göre tarihsel çağları birbiriyle karşılaştırmak tarihin içindeki hakikati anlamak açısından neden manasızdır?

Herder’e göre tarihin içindeki dönemler kendilerini kendi doğalarından dolayı birbirlerine bağlarken onlarla birlikte “Zamanın çocuğu” olan insanlık da farklı aşamalarıyla birbirine bağalanır. Bir bütünün parçaları gibi birbirine bağlanmadır bu da. Sonuçta ortaya çıkacak tablo bu parçaların toplamından daha başka bir şey olacaktır. İşte bu yüzden de Herder’e göre çağları birbiriyle karşılaştırarak tarihin içindeki hakikati yakalamak olanaksızdır.