aofsorular.com
FEL401U

TARİH FELSEFESİNİN ORTAÇAĞDAKİ KÖKENLERİ- I: HIRİSTİYAN ORTAÇAĞI VE AUGUSTİNUS

3. Ünite 20 Soru
S

Plotinos' un önemi nedir?

Ortaçağ’ın din temelli düşünce yapısının, bazı felsefe tarihçilerince, bir geçiş dönemi düşünürü sayılabilecek olan Plotinos’tan (203-270) başlatıldığını söyleyebiliriz. Plotinos, mistik-panteist bir düşünce ortaya koyarak her türlü maddeciliğe tutarlı biçimde karşı çıkmış düşünürlerdendi.

S

Plotinos' a göre gerçek nedir?

Plotinos, mistik-panteist bir düşünce ortaya koyarak her türlü maddeciliğe tutarlı biçimde karşı çıkmış düşünürlerdendir . Plotinos’a göre gerçek maddeden oluşmaz, salt tinsel niteliktedir . Ayrıca, gerçek varlığa daha yakın özellikler sergileyen ruh, Plotinos’ta, bedeni bir araç olarak kullanan, bölünemez bir birliğe sahip, anımsamalarına bağlı olarak hep kendisiyle özdeş bileşik bir yapı olan bedenden önce var olmuş bir temel neden ya da ilkedir .

S

“Antik Felsefenin sona erdiğinin dıştan belirtisi” olarak yorumlanan olay nedir?

İmparatoru Iustinianus’un, Platon tarafından kurulan ve o sıralarda Yeni-Platoncu eğilimi benimsemiş olan Akademia’ yı kapatarak, Hıristiyanlığa aykırı gördüğü Yunan felsefesinin okutulmasını yasaklaması, düşünce özgürlüğü ve farklı görüşlere tahammül açısından Hıristiyan Ortaçağının genel tutumuna ilişkin benzersiz bir örnektir. Gökberk, bu olayı, “Antik Felsefenin sona erdiğinin dıştan belirtisi” olarak yorumlamıştır.

S

Kilisenin "barbar"lar üzerindeki etkisi ne olmuştur?

Kilise’nin Antikçağ felsefesine ilişkin benimsediklerini, “barbar” kabul ettikleri Roma-Germen toplumlarına öğretmesiyle, Antikçağ düşüncesi, Hıristiyanlaşarak Avrupa’da yayılmaya başlamıştır.

S

Ortaçağ düşünürleri ile Antikçağ düşünürleri arasındaki fark nedir?

Antikçağ’da Yunan toplumunun tartışmalarla, çatışmalarla geliştirdiği düşünce, önce dinden uzaklaşıp salt bilmenin kendisi için bilmeden-yani theoria etkinliğinden- duyulan mutlulukla başlayıp gitgide praxis ’in ahlâk ödevlerinin ve dinsel özlemlerin yörüngesine doğru evrilirken; Ortaçağ Hıristiyan dünyasındaki düşüncenin gelişimi, Yunan düşüncesiyle ilgili söylediklerimizin tam tersine bir yolu izlemiştir: Ortaçağ düşünürleri, Antikçağ’a ilişkin benimsenen düşünceleri ve felsefeyi, “bulunmuş bir doğru” olarak benimseyip, deyim yerindeyse “hazır paket program” kabul ettikleri bilgi toplamının bazı tutarsızlıklarını gidererek bu toplamın çeşitli kısımlarında onarımlar, düzeltmeler yaparak işleme yolunu seçmişlerdir.

S

Patristik Felsefe nedir?

Kilise Babaları, Ortaçağ’a temel karakterini veren Hıristiyan felsefesinin zeminini hazırlayan düşünürler için kullanılan bir addır. Kilise Babaları’nın Hıristiyan dogmalarını Antikçağ Yunan felsefesinin araçlarıyla biçimlendirerek inancı da kavramsal bir forma dönüştürdükleri bu döneme Patristik Felsefe de denir.

S

Kilise Babaları Dönemi’nin önemi nedir?

Ortaçağ felsefesinin ilk ana bölümünü oluşturan bu dönemde yazılanların önemli çoğunluğunu Hıristiyanlığı diğer inançlara karşı savunan, genel dinler tarihi ve Hıristiyan dogmalarının tarihini ilgilendiren metinler oluşturmuş olsa da Kilise Babaları Dönemi’nin felsefeye değinen, felsefeyle ilgili yönlerin de bulunduğu bir düşünce çığırı olduğunu söyleyebiliriz .

S

Kartacal› Tertullianus' a göre iman nedir?

Kartacalı Tertullianus, gnostiklere karşı olan bir düşünürdür. Felsefe tarihinde en iyi bilinen sözü,“Credo quia absurdum est”-yani “Akıl almaz olduğu için inanıyorum” olan Tertullianus’a göre gerçek îman, kişinin Tanrı önünde kibrini kırması ve nefsini alçaltmasıdır. Bu anlayışa göre, tanrısal sırların bilinçte veya akılda doğmasını beklemek, Tanrı’ya karşı en büyük küstahlıktır.

S

Clemens’e göre insanın nihai ereği nedir?

Hıristiyan Gnostiklerinden olan İskenderiyeli Clemens’e göre, inanmak, bilmekten önce gelir ve bilmenin temelini oluşurur, fakat insanın nihai ereği, Tanrı hakikatini anlamaktır.

S

Ortaçağ Avrupa düşüncesinde Yahudiliğin yeri nedir?

Ortaçağ Avrupa düşüncesinin bütününü belirlemiş olan Hıristiyanlığın tarih anlayışı, önemli ölçüde Yahudiliğin tarih anlayışından etkilenmiştir . Yahudilik, insanın yaratılışını başlangıç noktası kabul eden ve İsrailoğulları toplumunun Tanrı tarafından yönlendirilmesiyle ilişkili biçimde geliştirilmiş, dolayısıyla tarihsellik temeline oturtulmuş bir din olma özelliği gösterir.

S

Wartenburg’a göre dinlerin önemi nedir?

19. yüzyıl düşünürlerinden Wartenburg’a göre Yahudilik ve Hıristiyanlık, insantoplum yaşamına ilişkin Antikçağ Yunan düşüncesinin tanışık olmadığı yeni ve özel bir zaman anlayışı geliştirmiştir ve bu zaman anlayışı, Yeniçağ ile birlikte ne kadar dünyevîleşmiş olsa da, Batı düşüncesindeki neredeyse tüm tarih felsefecilerinin düşüncelerine sinmiştir .

S

“Çizgisel Zaman" nedir?

“Çizgisel Zaman”, Yahudi Hıristiyan tarih anlayışıyla şekillenen yeni zaman anlayışı için sık kullanılan bir addır. Bu anlayışta, tarih olaylarının bir daha tekrar etmeyen, düz bir çizgi üzerinde sürekli belirli bir sona ya da hedefe ilerleyen yapıda olduklaro düşüncesi ön plandadır.

S

Etiénne Gilson' a göre  Hıristiyan tarih anlayışının başlıca nitelikleri nelerdir?

1. Hıristiyanlığın getirdiği tarih anlayışı daha çok ereklidir. Hıristiyanlık, doğanın bir parçası olan insanı doğaüstü bir amaca yönlendirerek, kendi zamanındaki tarih kavrayışını ve tarihsel bakış açısını değiştirmiştir , zaman anlayışı da bu erek temelinde oluşturulmuştur 

2. Hıristiyanlık, Tanrı’nın başlangıçsızlığı ve sonsuzluğu ile varlıkların gelip geçiciliği arasında salınıp duran insana, İsa Peygamber aracılığıyla, sonsuzluğa kavuşmanın yolunu açmıştır 

3. Yunan düşüncesindeki döngüsellik ve sonsuz dönüşün yerini süreklilik kavramı almıştır: zaten ereğin-amacın olmadığı bir yerde, gelişme sürecinden söz etmenin anlamı olmaz 

4. Hıristiyan düşüncesinde, insanlık tarihinin toptan bir gelişme sürecinde olduğu fikri baskındır. Fakat bu, belirsiz ve sınırsız bir süreçte gelişen değil, kusursuz bir ereğe doğru ilerleyen, düzenli olaylardan örülü bir tarihtir 

S

Collingwood' a göre "çağ açan olay" nedir?

Anlatı, İsa Peygamber’in tarihsel yaşamını önceki ve sonraki tüm tarih olaylarının kendisine göre yorumlanacağı bir ölçüt olarak kabul edecek ve tarihi, bu bakış açısıyla, vahiy öncesi ve vahiyden sonra olmak üzere iki ana bölüme ayıracaktır. Geçmişi vahiy öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak, diğer alt bölümlere ayrımın da yolunu açacak; böylelikle tarih, her biri kendine özgü nitelikleri olan ve her birinin kendisinden öncekiyle sınırı, bu çeşit tarih yazımının dilinde, “çağ açan olay” denen bir olayla çizilmiş çağlardan/dönemlerden ibaret bir olaylar zinciri olarak anlaşılacaktır

S

Augustinus’un önemi nedir?

Hıristiyan tarih anlayışını, tanrıbilimden de faydalanarak en yetkin biçimde temellendirmiş düşünür Augustinus’tur. Ona “ilk tarih filozofu” yakıştırması yapılmasının nedeni de Hıristiyanlığın ana unsurlarından yararlanarak tarih düşüncesini kendine özgü bir yorumla temellendirmede gösterdiği başarıdır.

S

Augustinus’a göre zaman nedir?

Augustinus’a göre Tanrı, zamanın dışında, O’nun tarafından yaratılmış her şey zamanın içindedir. Zaman, içinde bulunulan anda var olmayan geçmiş, bir boyuttan yoksun olan şimdi ve henüz var olmamış gelecek arasında bulunan ve bundan dolayı yalnızca şimdi yaşamakta olan kişinin anımsaması ve beklentisi sayesinde anlam kazanan bir yapıdır .

S

"Tanrı Kayrası"  nedir?

İnsan, Tanrı tarafından özgür yaratılmış olsa da güdüleri ve gururu, Adem’den bu yana onu günaha sürüklemiş, ilk günahtan bu yana insan hep kötüye yönelmiştir. Bu günah batağından insanı yalnızca Tanrı Kayrası (Gratia) kurtarabilir.

S

Eskaton nedir?

Iustus Dei, yani Tanrı’nın adaleti, insanı yaptıklarından dolayı ödüllendirecek veya cezalandıracak olan en yüksek ölçüttür. Ödül, günahtan kurtulmadır ve “Tanrı’nın oğlu” İsa Peygamber, “seçilmiş” insanlara-yani Hıristiyanlar’a kurtuluşu müjdelemek ve kurtuluşun yolunu göstermek için yeryüzünde beden olarak görünmüştür (bedenlenme-Inkarnation). Bu görünme, sonu Eskaton (Tanrı mahkemesi, kıyâmet) olan tarih sürecinin de başlangıcıdır.

S

Augustinus, Tanrı Devleti’ni nasıl tanımlar?

Augustinus, Tanrı Devleti’ni, “gelecekte kurtuluşa ermiş olan insanların kuracağı devlet” olarak tanımlar

S

Augustinus’a göre  bu dünyadaki mücadelenin anlamı nedir?

İnsan için bu dünyada Tanrı Devleti gibi tam ve salt yetkin bir devlet kurma olanağı bulunmasa da insanlar, böyle bir devleti örnek alarak, “iman dolu bir savaş vererek”, güdülerin ve bedenin yönlendirdiği kötülüklere değer vermeyerek, bu dünyadaki hayatlarını “kurtuluş” ile noktalayacakları eylemleri seçebilirler, çünkü Tanrı insanı en başından özgür yaratmıştır.