aofsorular.com
TRZ402U

Sürdürülebilir Turizmde Ziyaretçi Yönetimi

7. Ünite 20 Soru
S

Turizmin olumsuz etkilerinin çoğunluğunun kaynağına yönelik eleştiriler nereye yoğunlaşmaktadır?

Turizm, zengin doğal ve kültürel kaynaklara sahip birçok bölge için, gelir ve istihdam yaratmada ana ekonomik faaliyet konumundadır. Ancak bu ekonomik önem, turizmin doğal ve sosyokültürel etkilerinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. 1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların başından itibaren turizmin doğal ve sosyal maliyeti göz önüne alınmaya başlanmış ve konu ile ilgili birçok tartışma ortaya çıkmıştır (Pforr, 2001). Turizmin olumsuz etkilerinin çoğunun, kitle tüketiminden kaynaklanmakta olduğu yönünde eleştiriler yoğunlaşmaktadır. Genel olarak kitle turizmi, hızlı gelişen yapısı gereği yerel kaynaklara karşı en hassas olan turizm türüdür. Kitle turizminin olumsuz etkisi, zaman ve ortamda yoğunlaşmasından ileri gelmektedir. Kitle turizminin sezonluk oluşu, belirli zamanlarda yüksek talebin oluşmasına ve yerel kaynaklar ile altyapıya aşırı yüklenilmesine neden olabilmektedir (Kozak ve Martin, 2012). 

S

Sürdürülebilirliğin tanımını yapınız?

Sürdürülebilirlik: Bir toplumun, eko-sistemin ya da sürekliliği olan herhangi bir sistemin, işlevini kesintisiz, bozulmadan, aşırı kullanımla tüketmeden ya da sistemin yaşamsal bağı olan ana kaynaklara aşırı yüklenmeden sürdürülebilmesi yeteneğidir. 

S

Ziyaretçi yönetimi kavramını açıklayınız?

Ziyaretçi Yönetimi: Arz açısından ziyaret edilen açık ya da kapalı rekreasyon alanlarının taşıma kapasitesinin gözetilerek sürdürülebilir hâle getirilmesi ve talep tarafında da ziyaretçilerin deneyim kalitesinin yükseltilmesi için, gözetilmesi gereken bir yönetim biçimidir. 

Ziyaretçi yönetimi, ziyaretçilerin kaliteli ve sürdürülebilir bir deneyim elde etmesini sağlayan, bölgenin genel hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olan ve ziyaretçi deneyiminin kalitesini en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan bir açık ya da kapalı alan yönetim biçimidir. Ziyaretçi yönetimi eylemleri arasında ziyaretçi sayısının, grup büyüklüğünün ve kalış süresinin düzenlenmesi, caydırıcı yaptırımların kullanılması, ziyaretçilerle iletişim kurulması ve eğitim sağlanması yer almaktadır (Pearce, 2017). 

S

Son yıllarda turizmin olumsuz etkilerini azaltmanın önemli bir çıkış yolu olarak görülen,  turizmin etkilerini özellikle çevresel açıdan ve aynı zamanda sosyokültürel ve ekonomik olarak yönetmenin önemli yollarından biri olarak tanımlanan yönetim biçimi  nedir?

Ziyaretçi yönetimi, özellikle son yıllarda turizmin olumsuz etkilerini azaltmanın önemli bir çıkış yolu olarak görülmektedir (Mason, 2005). Ziyaretçileri yönetmek, açık hava rekreasyon alanlarında turizmin etkilerini kontrol etmeye ve özellikle olumsuz etkileri azaltmaya çalışmanın önemli bir yoludur. Ziyaretçi yönetimi, bu alanlarda etkilerin azaltılması ve ziyaretçi deneyiminin iyileştirilmesi olmak üzere iki ana amaca hizmet etmektedir (Jim, 1989). Ziyaretçi yönetimi, kapasite yönetimi, yorumlama, fiyatlandırma, işaretleme ve bölgelere ayırma gibi yollarla destinasyonlardaki ziyaretçi davranışını etkilemek için tasarlanmış kamu ve özel sektör sistemleri ve uygulamalarıdır (Medlik, 2003). 

Ziyaretçileri yönetmek, turizmin etkilerini özellikle çevresel açıdan ve aynı zamanda sosyokültürel ve ekonomik olarak yönetmenin önemli yollarından biridir. Ziyaretçi yönetimi, özellikle son yıllarda turizmin olumsuz etkilerini azaltmanın önemli bir çıkış yolu olarak görülmektedir (Mason, 2005). Ziyaretçileri yönetmek, açık hava rekreasyon alanlarında turizmin etkilerini kontrol etmeye ve özellikle olumsuz etkileri azaltmaya çalışmanın önemli bir yoludur. Ziyaretçi yönetimi, bu alanlarda etkilerin azaltılması ve ziyaretçi deneyiminin iyileştirilmesi olmak üzere iki ana amaca hizmet etmektedir (Jim, 1989). Ziyaretçi yönetimi, kapasite yönetimi, yorumlama, fiyatlandırma, işaretleme ve bölgelere ayırma gibi yollarla destinasyonlardaki ziyaretçi davranışını etkilemek için tasarlanmış kamu ve özel sektör sistemleri ve uygulamalarıdır (Medlik, 2003). 

S

İngiltere Çevre Bakanlığı, İstihdam Bakanlığı ve İngiliz Turist Kurulu tarafından ortaklaşa hazırlanan ve 1991 yılında yayımlanan Turizm ve Çevre: Dengeyi Koruma  isimli, çevre ile ziyaretçi arasındaki ilişkiye odaklanmış olan raporda önerilen, ziyaretçileri yönetmenin üç ana yolu nelerdir?

Ziyaretçi yönetimi, farklı ölçeklerde ve çeşitli yerlerde bir dizi farklı kurum ve kuruluş tarafından kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde ziyaretçi akışını kontrol etme girişiminde önemli bir araç hâline gelmiştir. Örneğin, 1990’lı yılların başında İngiltere’de, çevresel kaynaklara verilen gerçek ve potansiyel hasarla ilgili artan endişelere yanıt olarak hükûmetin bir iş kolu, ziyaretçi yönetiminin kilit bir strateji olduğu bir turizm raporu hazırlamıştır. İngiltere Çevre Bakanlığı, İstihdam Bakanlığı ve İngiliz Turist Kurulu tarafından ortaklaşa hazırlanan ve 1991 yılında yayımlanan Turizm ve Çevre: Dengeyi Koruma (Tourism and the Environment: Maintaining the Balance) isimli rapor, çevre ile ziyaretçi arasındaki ilişkiye odaklanmış ve ziyaretçileri yönetmenin üç ana yolu olduğunu önermiştir (Mason, 2005): 

  • Ya sayıları kapasiteye uyacak şekilde sınırlayarak ya da sayıyı yüksek sezonda yoğunlaştırmak yerine yıl geneline yayarak ziyaretçi sayısının kontrol edilmesi,
  • Kaynağın, ziyaretçi hacmiyle başa çıkacak ve dolayısıyla daha az zarar görmesini sağlayacak şekilde uyarlanması,
  • Ziyaret edilen alanın özelliğine göre, ziyaretçi davranışının gözden geçirilmesidir.

Görüldüğü gibi, alanda ortaya çıkabilecek aşırı yoğunlaşmanın çözüm yollarından biri, belirli bir döneme sıkışmak yerine yıl boyu ziyarete açık olunmasının sağlanmasıdır. Bu şekilde, günlük ortalama ziyaretçi sayısı daha kontrol edilebilir bir düzeye indirgenmiş olacaktır. Talep açısından ise yoğunluk dışında ziyaretin gerçekleştirilmesi konusunda ziyaretçilere tavsiyelerde bulunulabilir ya da ziyaret sırasında yoğunluk olması durumunda belirlenmiş kurallara uyulması konusunda kendilerine bazı önerilerde bulunulabilir. Yapay zeka gibi teknolojik uygulamaların geliştirilmesi ile birlikte, yoğunluğun olduğu mekânlarda ve saatlerde tur rehberlerine uyarı giderek daha sakin saatlerde ziyaretin gerçekleştirilmesi sağlanmaktadır. Bu gibi öteleme ya da erteleme şeklindeki ziyaretçi davranışları, bir bakıma, gelişen şartlara göre değişim göstermiş olacaktır. 

İlgili literatür ışığında dört tür taşıma kapasitesinden bahsetmek mümkündür. Birincisi, mekânın sahip olduğu fiziksel özellikler ve olanaklara bağlı olarak kabul edilebilecek maksimum ziyaretçi sayısını gösteren fiziksel taşıma kapasitesidir. İkincisi, elde edilecek gezi deneyimin kalitesinde düşüş meydana gelmeden her ziyaretçinin eşit düzeyde hizmet alabileceğini gösteren sosyal taşıma kapasitesidir. Üçüncüsü, alanın sahip olduğu ekolojik yapıda telafisi güç bir değişimi meydana getirmeyecek şekilde uygun bir ziyaretçi sayısını ifade eden ekolojik taşıma kapasitesidir. Sonuncusu ise sahip olunan ekonomik ve beşeri kaynakların etkin yönetimi açısından hizmet sunulabilecek maksimum ziyaretçi sayısını gösteren yönetim taşıma kapasitesidir. 

S

Ziyaretçi yönetimi türlerini sıralayınız? 

Açık hava rekreasyon alanlarının önemli kültürel turizm çekim merkezi olduğu ve birçoğunun ulusal kimliğin simgesi olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. Bu alanlara gelen ortalama bir ziyaretçinin ya kültürel mirasa ilgi ya da doğal dünya sevgisi motivasyonu ile geldiği varsayılsa da durum her zaman bu şekilde olmayabilir. Bu alanların ziyaretçileri, ayrıca macera veya bazı sosyal işlevler için kullanma arzusuyla motive edilebilir. Ziyaretçi motivasyonundaki bu çeşitlilik, dünya çapında bir bağlamda ziyaretçi yönetimi eğilimleri hakkında genelleme yapmayı oldukça zorlaştırmaktadır. Ziyaretçi yönetimini, koruma altındaki alanların ruhunun korunması, suç–güvenlik ve kültürel duyarlılık olmak üzere üç başlıkta incelemek mümkündür (Shackley, 2006): 

  • Koruma altındaki alanların ruhunun korunması: Ziyaretçilerin koruma altındaki alanları, o ortamların ruhunu ve doğasını bozmadan amaçlarına uygun bir biçimde dolaşmaları sağlanmalıdır. Böylece ziyaretçiler en üst düzeyde haz alarak o ortamdan ayrılmış olacaklardır. Tüm bunlar yapılırken alanın taşıma kapasitesi dikkate alınmalı ve alanı tehlikeye atacak, kalıcı hasarlara yol açacak her türlü uygulamadan kaçınılmalıdır. 
  • Suç ve güvenlik: Son yıllarda meydana gelen terör eylemleri güvenlik önlemlerinin artırılmasına neden olmaktadır. Koruma altına alınan alanların tek olmaları, ulusların simgesi hâline gelmiş olmaları ve daha çok farkındalık yaratmaları, bu alanları terör eylemlerinin odak noktası hâline getirmektedir. Güvenliği tehdit eden durumlar her zaman bu denli tehdit edici olmak durumunda değildir. Ziyaretçilerin yasal olmayan bir şekilde alanlardan hatıra amaçlı aldıkları eserler de güvenlik sorunu olup mevcut alandaki varlıkların sürdürülebilirliği konusunda sakıncaları da beraberinde getirecektir
  • Kültürel duyarlılık: Her topluluğun ait olduğu bir kültür ve bu kültüre ait özel kültürel miras alanları bulunmaktadır. Her topluluğun alanları kendi gelenek, görenek ya da dinî değerleri açısından önem arz etmekte olduğu için karşılıklı saygı gösterilmesi gerekmektedir. Kilise ziyareti sırasında ayinin akışını bozacak bir davranışta bulunulmaması, kadınların saçını kapatarak cami ziyaretinde bulunmaları ya da herhangi bir ortamda yer alan mevcut resim ya da heykel gibi eserlere zarar verecek davranışta bulunulmaması gibi. 

Kapalı alanlara oranla, millî parklar gibi coğrafi büyüklüğe ve farklı giriş noktalarına sahip açık alanlarda ziyaretçi akışını düzenlemek genellikle zordur ve ziyaretçi yönetimi sorunlarının çözümü yıllar alabilmektedir. Ziyaretçi yönteminin nihai amacı, ziyaretçilerin bu alanlara gereken değeri vermeleri, alanları uygun şekilde tüketmeleri ve alanların anlamı üzerinde düşünmelerini sağlamak olmalıdır. Kültür turizmine artan ilgi, bu tür alanlara duyulan ilginin artarak devam edeceğini göstermektedir. Bu gelişme de ziyaretçi yoğunluğunun, güvenlik ve emniyet sorunlarının devam edeceğinin bir göstergesi olmaktadır. Bu tür olumsuzlukların önüne geçebilmek için, ileriki bölümlerde, ziyaretçi yönetiminde uygulanan sistemlere göz atmakta yarar vardır. 

S

Destinasyon yönetiminin amacı nedir?

Destinasyon yönetiminin amacı, yatırımcılar, işgörenler, yerel halk ve ziyaretçiler gibi bütün paydaşlar için maksimum faydayı sağlamak amacıyla turizmde çekim özelliğine sahip bir yörenin/bölgenin sahip olduğu altyapı ve üstyapı olanaklarının yanı sıra pazarlama ve fiyatlandırma gibi unsurlarının etkin yönetiminin yapılmasıdır.

Destinasyon yönetimi, bir destinasyonu oluşturan turizm yöreleri, olanaklar, erişim, pazarlama ve fiyatlandırma gibi tüm unsurların koordineli yönetimidir. Ziyaretçi yönetimi ise destinasyon yönetimi planlarının yalnızca bir bileşenidir. Destinasyon yönetimi, pazarlama, organizasyon, hizmet kalitesi, kaynak yönetimi ve ziyaretçi yönetimini içermektedir (Pearce, 2017). Ziyaretçinin, yerin ve ev sahibi topluluğun potansiyel olarak rekabet eden ihtiyaçlarını ortak bir paydada buluşturmayı hedefleyen bir süreç olarak tanımlanan ziyaretçi yönetimi, turizmin olumsuz sosyokültürel, çevresel ve ekonomik etkilerini yönetmenin ve azaltmanın önemli bir yolu olarak kabul edilmektedir (Hassanli, 2017). 

S

UNESCO, Dünya Mirası Komitesine göre, ziyaretçi yönetimi için stratejiler geliştirmek amacıyla yapılması gereken ön çalışmalar  nelerdir?

Doğal ve kültürel varlıklar, sadece belirli bir ülkenin varlığı ya da sorunu değildir. Aksine dünyanın her bölgesinde mevcut olduğu ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiği için konuyla ilgili evrensel düzeyde kabul görecek uluslararası stratejilerin geliştirilmesine duyulan ihtiyaç ortadadır. Bu kapsamda, kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün bir alt yapılanması olan Dünya Mirası Komitesine göre, ziyaretçi yönetimi için stratejiler geliştirmek amacıyla yapılması gereken ön çalışmalar şunlardır (Pedersen, 2002): 

  1. Mevcut politika ve yönetim hedeflerinin analiz edilmesi:
  • Ziyaretçi yönetimi ile ilgili ulusal düzeydekiler dâhil olmak üzere yasa ve politikaların gözden geçirilmesi,
  • Alanların yönetim planının gözden geçirilmesi ve önceki ziyaretçi yönetim hedeflerinin analiz edilmesi,
  • Alanların günümüze değin elde ettikleri turizm deneyimini, kimin neyi yaptığını ve bu çabaların güçlü ve zayıf yönlerini içeren bir taslağın gözden geçirilmesi,
  • Hangi politikaların ve hedeflerin güçlendirilmesi gerektiğinin belirlenmesi ve bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik eylemler hakkında ön önerilerde bulunarak gelecekteki ihtiyaçların vurgulanması
  1. Ziyaretçi verilerinin toplanması:
  • Bir çekim noktasına gelen ziyaretçilerin yerel sakinler mi yoksa yabancı turistler mi olduğunun belirlenmesi,
  • Farklı grupların alanı nasıl kullandığının belirlenmesi (yerel sakinler banyo yapmak için su pınarlarını kullanabilirken yabancılar kuş gözlemciliği için aynı bölgeye gelebilir),
  • Kullanım, eğilimler, seyahat modelleri ve faaliyetlerle ilgili mevcut ziyaret istatistiklerinin toplanması,
  • Turistlere algılarını ve tercihlerini soran bir ziyaretçi anketinin geliştirilmesi ve uygulanması,
  • Destinasyonun komşu çekim merkezleriyle karşılaştırmalarının sağlanması,
  • Ziyaretçi sorunlarının veya belirli ilgi alanlarının tespit edilmesi ve bunların yol haritasına eklenmesi,
  • Turistlerin ihtiyaçlarının ve tercihlerinin tur operatörlerine sorulması ve bölgeyi komşu çekim merkezlerine göre değerlendirmelerinin sağlanması
  1. Görüşmeler veya çalıştaylar düzenleyerek paydaş gruplarıyla bir araya gelinmesi ve sorunlar hakkında bir taslak belge geliştirilmesi:
  • Topluluk liderlerinin planlama, komşu topluluklardaki turizm gelişimi ve toplumda mevcut olan beceri türleri için fikirlerinin elde edilmesi,
  • Yönetim ve idari personelin endişelerinin ve sorunlarının tespit edilmesi,
  • Sahadaki sosyal ve çevresel koşullara ilişkin yerel rehberlerin görüşlerinin alınması,
  • Bilim insanları ve araştırmacıların, ziyaretin etkileri ile ilgili olarak destinasyonun çevresel ve sosyal koşulları hakkında daha fazla bilgi edinmesi,
  • Otel sahipleri ve yöneticilerin yönetim sorunlarına ilişkin görüşlerinin alınması,
  • Tur operatörleri tarafından turistlerin ihtiyaçlarının ve tercihlerinin belirlenmesi
  1. Turizm danışma grubu oluşturulması:
  • Her bir paydaş grubundan danışma grubuna bir temsilci atamasının ve bilgi alışverişi için pratik bir sistem düzenlemesinin yapılması,
  • Üyelere konuların ve endişelerin anlatılmasının sağlanması,
  • Turizm danışma grubu temsilcilerinin sorumluluklarının ana hatlarının belirtilmesi
  1. Turizm politikalarının belirlenmesi: 
  • Danışma grubu ile koordineli olarak ziyaretçi yönetimi politikalarının geliştirilmesi, 
  • İstenen ziyaret türleri ve miktarı konusunda fikir birliği oluşturulması, 
  • Politika/vizyon bildiriminin kamuya açıklanmasının sağlanması 
  1. Yönetim hedeflerinin geliştirilmesi: 
  • Turizm danışma grubu ile vizyon bildiriminin, paydaş endişelerinin ve yönetim tercihlerinin gözden geçirilmesi, 
  • Fırsatları belirlemek ve haritalandırmak için önceki adımlarda geliştirilen haritanın kullanılması, 
  • Tüm yönetim hedefleri üzerinde bir fikir birliğine varılması; buna göre faaliyetler için altyapı geliştirme planlaması yapılması 
S

Ziyaretçi yönetiminde teknoloji kullanımının yerini Barselona Sagrada Familia Katedrali’ndeki uygulama örneği ile anlatınız?

Ziyaretçi yönetimi, sadece otel işletmeleri ya da açık/kapalı rekreasyon alanları için geçerli olmayıp, havalimanlarındaki ya da belirli turizm çekim merkezlerindeki yığılmayı oluşturan insan trafiğinin kontrolünün iyileştirilmesi için de kullanılmaktadır. Son yıllarda geliştirilen büyük, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi araçlar, bir şehir merkezinin belirli mekanlarında insan ya da araç trafiği konusunda meydana gelen yığılmalarını kontrol altına alma konusunda yerel yönetimlere kolaylık sağlamaktadır. 

Örneğin; Barcelona şehir yönetimi, yukarıda adı geçen araçlar yardımıyla, şehre gelen ziyaretçilerin belirli bir alanda ne kadar süreyle zaman geçirdiklerini, Sagrada Familia isimli katedrali ziyaret edip etmediklerini ve en kalabalık ziyaret saatlerinin neler olduğunu ölçmeye çalıştı. Yerleştirilen üç boyutlu sensör cihazlarıyla ziyaretçi trafiğinin daha çok hangi güzergah ve kaldırım üzerinde yoğunlaştığı hesaplandı. Elde edilen bulgular sonucunda, ziyaretçilerin yüzde 50 kısmının Sagrada Familia bölgesinde 40 dakikadan daha az zaman geçirdiği ve sadece yüzde 20’lik kısmının katedrali ziyaret ettiği, en kalabalık saat diliminin ise 10.00 ile 12.00 arası olduğu görüldü. 

Böylelikle turizm trafiği daha iyi analiz edilerek hangi mekanlarda güvenlik güçleri ve ekstra toplu taşıma araçları gibi kamu hizmetlerine ihtiyacın olacağı daha kolay belirlenmekte ve daha etkin kullanımı konusunda yerel yönetimlere yol gösterici olunmaktadır. Yoğunluğun olduğu saatlerde yeni insan ve araç trafiğini önlemek adına güncellenmiş bilgi sunulmakta, böylece ilgili tur rehberleri gruplarının ziyaret saatlerini değiştirme şansına sahip olabilmektedirler. Sonuç olarak, bölgenin fiziksel, sosyal ve yönetim açısından taşıma kapasitesi kontrol altında tutularak hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin yaşam kalitesinde denge sağlanmış olmaktadır. 

İleriki yıllarda, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi teknolojik destekler sayesinde belirli bir çekim merkezinde turist başına yapılan harcama miktarının ve harcama içeriğinin de dahil edileceği yeni ziyaretçi yönetimi sistemlerinin uygulamaya başlaması mümkün görülmektedir. 

S

Kültürel miras alanları veya koruma altına alınan diğer alanların olumsuz olarak etkilendiği durumlar nelerdir?

Aşırı kalabalık/taşıma kapasitesi, yıpranma ve aşınma, trafik/ulaşım sorunu, yerel halk üzerindeki etkiler ve turizm bölgelerinin otantikliği üzerindeki etkiler, kültürel miras alanları veya koruma altına alınan diğer alanların olumsuz olarak etkilendiği durumlardır. Bu tür olumsuzlukları gidermek için ilgili açık alanlara uygulanabilecek çeşitli yönetim uygulamaları önerilmektedir. 

Ziyaretçi yönetimi, sadece turizmin ekonomik faydalarını korumak için değil, aynı zamanda çevresel etkilerini en aza indirmek, tarihî anıtları korumak ve ziyaretçi deneyimini geliştirmek için tasarlanmış stratejileri içermektedir. 

S

Kültürel miras alanları veya koruma altına alınan diğer alanlar ile ilgili ortaya çıkabilecek olumsuz etkileri gidermek için yöneticilerin kullanabileceği stratejiler nelerdir?

Aşırı kalabalık/taşıma kapasitesi, yıpranma ve aşınma, trafik/ulaşım sorunu, yerel halk üzerindeki etkiler ve turizm bölgelerinin otantikliği üzerindeki etkiler, kültürel miras alanları veya koruma altına alınan diğer alanların olumsuz olarak etkilendiği durumlardır. Bu tür olumsuzlukları gidermek için ilgili açık alanlara uygulanabilecek çeşitli yönetim uygulamaları önerilmektedir. Manning ve Lime (2000), yöneticilerin kullanabileceği geniş bir alternatif yelpazesi göstererek açık alanları yönetmek için dört temel strateji sunmaktadır. Bu stratejilerden ikisi arz ve talep üzerine, diğer ikisi de kaynak ve ziyaretçi etkisi yönetimi üzerine odaklanmaktadır. 

  1. Arz Yönetimi Stratejileri: Açık hava rekreasyon alanlarının arzı hem alan hem de zaman açısından artırılabilir. Alanla ilgili olarak yeni alanlar eklenebilir veya mevcut alanlar ek erişim veya tesislerle daha etkin kullanılabilir. Zamanla ilgili olarak bazı rekreasyon kullanımları yoğun olmayan dönemlere esnetilebilir.
  2. Talep Yönetimi Stratejileri: İzin verilen toplam ziyaretçi sayısına veya kalış sürelerine kısıtlamalar getirilebilir. Alternatif olarak belirgin şekilde yüksek sosyal ve/veya çevresel etkilere sahip belirli kullanım türleri kısıtlanabilir.
  3. Kaynak Yönetimi Stratejileri: Rekreasyon alanının sahip olduğu doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunmasını sağlamaktır. Bu tür stratejiler, rekreasyon kaynağının dayanıklılığının artırılmasını içermektedir. Bu, kaynağın kendisini, yoğun bir bakım sağlanarak güçlendirmesiyle veya uygun hizmet alanları ve olanaklarının geliştirilmesi yönünde alınan kararlar ve uygulamalarla sağlayabilecektir.
  4.  Ziyaretçi Etki Yönetimi Stratejileri: Mevcut kullanımın sosyal veya çevresel etkilerinin azaltılmasını önermektedir. Bu, kullanım türü veya karakterini değiştirerek veya kullanımı kullanıcı uyumluluğuna veya kaynak kapasitesine göre dağıtarak veya yoğunlaştırarak gerçekleştirilebilir
S

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan on altı başlık altında toplanan  ziyaretçi yönetim sistemlerini sıralayınız?

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan ziyaretçi yönetim sistemlerini aşağıdaki şekilde on altı başlık altında toplamak mümkündür (Manning ve Lime, 2000; Eagles, McCool, Haynes ve Phillips, 2002; Masters, Scott ve Barrow, 2002). 

  1. Grup Büyüklüğünün Sınırlandırılması: Alanların taşıma kapasitesine göre bir turist kafilesindeki maksimum insan sayısı sınırlandırılmaktadır. Uygulanan bu sistem ile yapılan bisiklet turları, dağ yürüyüşleri ve kamp gibi rekreasyonel aktivitelerin ekosistemde neden olabileceği ekolojik etkilerin veya çevrede neden olabileceği sosyal etkilerin en aza indirgenmesi amaçlanmaktadır. 
  2. Kullanım Düzeyinde Mevsimsel ya da Geçici Sınırlandırma: Bazı mevsim, gün veya farklı zamanlarda belirlenen taşıma kapasitesinin üstünde taleple karşılaşılabilir. Bu gibi yoğunlukların önüne geçebilmek adına, kullanım düzeyinde mevsimsel ya da geçici sınırlandırma uygulaması ziyaretçi yönetiminde kullanılabilecek sistemlerin başında gelmektedir. 
  3. Zonlama (Bölgelere Ayırma): Genel anlamıyla belirli aktivitelerin seçilmiş alanlarda toplanması veya belirli aktivitelerin belirli alanlarda yapılmasının engellenmesi için gerçekleştirilmektedir. Mekânsal veya zamansal olarak bölgelendirme, bu çatışmaları azaltmanın en iyi yollarından biridir. Neyin korunması gerektiğini, hangi tesislerin sağlanacağını, hangi programların nerede ve ne zaman kurulması gerektiğini belirlemek için operatörler, ziyaretçiler ve diğer paydaşlarla birlikte çalışan yöneticilere ihtiyaç duymaktadır. Böylece hangi fırsatın nereden sağlanacağına ilişkin kararların alınması da kolaylaşmaktadır. 
  4. Ateş Kullanımında Uygulanan Kısıtlamalar: Ateş kısıtlamaları, özellikle açık alanlarda ateş kullanımının görünür ve biyolojik etkilerini azaltmayı amaçlamaktadır. Bu yaklaşım, orman yangınlarının potansiyelini ve odun toplamadan kaynaklanan ekolojik etkileri önemli ölçüde azaltmaktadır. 
  5. Kalış Süresinin Sınırlandırılması: Kalış süresi sınırları, bir bireyin veya grubun rekreasyon alanında kalabileceği süreyi belirlemektedir. Arz-talep dengesizliğinin olduğu bölgelerde kalış süresi sınırlandırması yaygın olarak kullanılan uygulamalar arasında yer almaktadır. Bu uygulama ile ziyaretçilerin bölgeyi daha uzun süre ziyaret etme fırsatı azalacaktır. Bir yandan ziyaretçi yoğunluğu azalırken diğer yandan ziyaretçi deneyim kalitesinin artması sağlanmaktadır. 
  6. Ziyaretçi Eğitim ve Bilgilendirme Uygulamaları: Bilinçli bir yerel halk ve ziyaretçi topluluğu, korunan alanlarda sorun yaşanmasını engelleyecektir. Bu nedenle, çevre bilinci ile eğitilmiş ziyaretçiler, ziyaretçi yönetiminin bütünleyici bir parçası hâline gelmektedir. Çevre bilincinin gelişmesi ve doğal süreçlerin daha iyi anlaşılması için ekolojik bilgi ve doğa deneyimleriyle bir araya getirilen çevre eğitimi faaliyetlerinin yürütülmesi gerekmektedir. Böylelikle doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunması, temiz çevre ve sürdürülebilirlik anlayışının yerleşmesi de sağlanacaktır. 
  7. Bariyer Sistemi: Bariyer, ziyaretçi hareketinin önünde kasıtlı olarak oluşturulmuş bir engeldir. Mesela, insanları nadir türlerin üreme alanlarından uzak tutmak için bir çit, insanları hassas bir sulak alana (bataklık vb.) girmekten alıkoyacak bir hendek ve araçları çimden uzak tutmak için alçak bir bariyer bu önlemler arasında sayılabilir. Her bariyerin belirgin bir şekilde olması gerekmemektedir. Bu uygulamada ziyaretçilerin olumsuz etkilerinin ve vandalizmin azaltılması ile insanların alan içinde etkin bir şekilde hareket etmesinin sağlanması söz konusudur. 
  8. Rezervasyon Sistemi: Yoğunluğun yaşandığı dönemlerde ziyaretçi sayısını kontrol altında tutmak için kullanılmaktadır. Ziyaretçilerin en sıcak baktığı uygulamalar arasında olmasına rağmen işleyişi de bir o kadar zor ve masraflıdır. Barselona’daki Sagrada Familia Katedrali ve Nevşehir’deki Kapadokya Balon Turu gibi çekicilikler, rezervasyon usulüyle çalışan dinî ve doğal çekim merkezleri arasında yer almaktadır. Talebin fazla olduğu durumlarda, doğal, kültürel ya da ekonomik birçok çekim merkezi tarafından uygulanması mümkün görünen bir yöntemdir. 
  9. Çekiliş Sistemi: Talepte yoğunluğun yaşandığı dönemlerde alanı ziyaret edebileceklerin veya alanın hangi gün ve hangi saatler arasında ziyaret edileceği çekiliş yolu ile tespit edilebilir. Özellikle kısıtlı zamana sahip olan ziyaretçiler açısından fırsat eşitsizliği gibi bir sonuç ortaya çıkabilmektedir. 
  10. Öncelikli Ziyaretçiler Sistemi: Ziyaretçilerin ikamet adresleri ile rekreasyon alanına olan uzaklıkları, alanda gerçekleştirmek istedikleri aktivite için uygun sertifikaya/uzmanlığa sahip olup olmadıkları, alana kaçıncı ziyaretleri olduğu gibi hususlar göz önünde bulundurularak öncelikli ziyaretçiler veya ziyaretçi grupları belirlenebilmektedir. 
  11. Farklı Ücretlendirme Sistemi: Korunan alanlarda kullanımların sınırlandırılması ve korunan alanlara maddi kaynak sağlaması yönünden etkili ve önemli yaklaşımlardan biridir. Aynı rekreasyon alanı için iki veya daha fazla fiyat oluşturmayı içermektedir. Farklı ücretlendirme politikaları; yoğun tatil günleri, konaklama yeri veya görünümü (manzara), çocuklar ve emekliler, yerli ve yabancı turistler için olmak üzere uygulanmaktadır. Bu uygulama, talebin yoğun olduğu dönemlerde geliri maksimize etmek için faydalı olabilmektedir. 
  12. Ulaşım Sistemleri: Alanlarda ziyaretçi yoğunluğundan öte, yaşanan araç yoğunluğu da gürültüye, tahriplere, erozyona, hava ve toprak kirliliğine, bitki üzerinde ağır metal birikimine neden olmakta ve doğal yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, bazı kısıtlamalar uygulanmaktadır. Araçların belirli bir noktada park edilerek sonrasında hizmete konulan toplu taşıma servisi, bisiklet ve yürüyüş yolları gibi uygulamalarla bu yoğunluğun önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Plaj ve küçük yerleşim birimleri gibi alanlarda bu tür örneklere rastlamak mümkündür. 
  13. Reklam ve Pazarlama: Potansiyel ve mevcut ziyaretçiler genellikle bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu durum, ziyaret edilecek yer, çalışma süreleri ve ücretler hakkındaki basit bilgilerden kültürel tarihin ve yerel ekolojinin çok daha karmaşık yorumlanmasına kadar değişiklik göstermektedir. Yine de bu alanların ziyaretçilere en iyi şekilde tanıtılması gerekmektedir. Gerek internet aracılığıyla gerekse reklam ve film şirketleri tarafından çekilen tanıtım filmleri aracılığıyla bu tür olanaklar sağlanmaktadır. İyi bir çapraz ürün pazarlaması örneği olan bu uygulama, koruma altındaki alanlar için aynı zamanda bir gelir kaynağı da olabilmektedir. 
  14. Teknolojik Uygulamalar: Teknoloji gereksinimleri, turistlerin çevre veya güvenlik nedenleriyle özel ekipman taşımalarını zorunlu kılmaktadır. Örneğin, odun yakılmaması için ziyaretçilerin yanlarında küçük gazlı soba/piknik tüpü gibi pişirme gereçleri bulundurmaları gerekmektedir. Kişisel atıkların imhası için portatif tuvalet gibi teknolojik araçlar kullanılabilmektedir. 
  15. Ziyaretçi Sertifikası: Girişi yalnızca gerekli niteliklere sahip olanlarla sınırlamak için uygulanan bir sistemdir. Rekreasyon alanındaki ilgili aktiviteyi (rafting, dalış, dağcılık gibi) yapabilecek niteliklere sahip olduğuna dair sertifika/lisans belgesine sahip kişilerden girişte bu belgeyi ibraz etmeleri istenebilmektedir. Bu belgeye sahip olan ziyaretçiler belirlenen kullanım süresi içinde tanımlanan rekreasyon faaliyetini gerçekleştirmektedir. Yalnızca gerekli eğitim, ekipman ve grup koordinasyonuna sahip olanlara izin verilmesinin nedeni, korunan alan için daha az tehdit oluşturulmasıdır. Aynı zamanda, güvenlik seviyesi daha yüksek olacağından daha düşük arama ve kurtarma maliyeti ortaya çıkmaktadır.
  16. Rehber Eşliğinde Tur Düzenlemek: Kaynak değerleri koruma-kullanma ilkesine hâkim, ziyaretçilerin doğru bilgilendirilmesinde yardımcı ve yerel halkın olumsuz etkilerden korunmasını sağlamada etkin rol oynayan rehberler eşliğinde düzenlenen turlar ziyaretçi yönetiminde uygulanan etkin bir stratejidir. Küçük ya da büyük hacimli alanlara dönük düzenlenen birçok tur programına rehberlerin eşlik ettiği görülmektedir. 
S

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan ziyaretçi yönetim sistemi başlıklarından biri olan farklı ücretlendirme sistemini açıklayınız?

Farklı Ücretlendirme Sistemi, korunan alanlarda kullanımların sınırlandırılması ve korunan alanlara maddi kaynak sağlaması yönünden etkili ve önemli yaklaşımlardan biridir. Aynı rekreasyon alanı için iki veya daha fazla fiyat oluşturmayı içermektedir. Farklı ücretlendirme politikaları; yoğun tatil günleri, konaklama yeri veya görünümü (manzara), çocuklar ve emekliler, yerli ve yabancı turistler için olmak üzere uygulanmaktadır. Bu uygulama, talebin yoğun olduğu dönemlerde geliri maksimize etmek için faydalı olabilmektedir. 

S

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan ziyaretçi yönetim sistemi başlıklarından biri olan ziyaretçi sertifikası sistemini açıklayınız?

Ziyaretçi Sertifikası, girişi yalnızca gerekli niteliklere sahip olanlarla sınırlamak için uygulanan bir sistemdir. Rekreasyon alanındaki ilgili aktiviteyi (rafting, dalış, dağcılık gibi) yapabilecek niteliklere sahip olduğuna dair sertifika/lisans belgesine sahip kişilerden girişte bu belgeyi ibraz etmeleri istenebilmektedir. Bu belgeye sahip olan ziyaretçiler belirlenen kullanım süresi içinde tanımlanan rekreasyon faaliyetini gerçekleştirmektedir. Yalnızca gerekli eğitim, ekipman ve grup koordinasyonuna sahip olanlara izin verilmesinin nedeni, korunan alan için daha az tehdit oluşturulmasıdır. Aynı zamanda, güvenlik seviyesi daha yüksek olacağından daha düşük arama ve kurtarma maliyeti ortaya çıkmaktadır.

S

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan ziyaretçi yönetim sistemi başlıklarından biri olan rehber eşliğinde tur düzenleme sistemini açıklayınız?

Rehber Eşliğinde Tur Düzenleme, kaynak değerleri koruma-kullanma ilkesine hâkim, ziyaretçilerin doğru bilgilendirilmesinde yardımcı ve yerel halkın olumsuz etkilerden korunmasını sağlamada etkin rol oynayan rehberler eşliğinde düzenlenen turlar ziyaretçi yönetiminde uygulanan etkin bir stratejidir. Küçük ya da büyük hacimli alanlara dönük düzenlenen birçok tur programına rehberlerin eşlik ettiği görülmektedir. 

S

Turistik tüketici kimdir?

Turizm ürününden faydalanmak üzere bir başka bölgeye seyahat eden ve tatil/gezi deneyiminin sonlanmasıyla birlikte tekrar evine dönüş yapan kişidir. 

Farklı amaçlar için seyahat eden değişik nitelikteki turist grupları içinde özellikle nitelikli turist tipleri, tatil amacıyla, eşsiz doğa güzellikleri ve açık hava etkinliklerini bulunan doğal, tarihsel ve kültürel mekânları tercih etmektedir. Bugün de dünya nüfusunun belirli bir kesimi iç dünyalarını canlandırmak ve zenginleştirmek için doğal ve kültürel çevre içinde yaşama amacıyla ülke içi ya da ülkeler arası seyahat etmektedir. Turist; keşif, macera, dostluk, doğa bilinci ya da iç dünyasını geliştirme peşindedir. Bu turist tipleri doğa yürüyüşleri, sırt çantası ile gezintiler, kampçılık, kanoculuk, balıkçılık, avcılık, doğa fotoğrafçılığı, dalış sporları ve doğa turlarını da kapsayan çok geniş bir alanda etkinliklerde bulunmaktadır (Doğan, 2004).

S

Bölgesel ve ulusal turizm sektöründe sürekliliğin sağlanabilmesi, iç dinamizmin yakalanması ve uluslararası turizmden daha fazla pay alınabilmesi için neler yapılmalıdır?

Bölgesel ve ulusal turizm sektöründe sürekliliğin sağlanabilmesi, iç dinamizmin yakalanması ve uluslararası turizmden daha fazla pay alınabilmesi için doğal, kültürel ve tarihsel değerlerin doğru şekilde yönetilerek yaşatılması gerekmektedir. Uygun bir yönetim modelinin oluşturulamadığı, turizmin araç değil amaç olduğu olumsuz koşullarda ise turizm bölgeleri giderek çekiciliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilecektir. Çözüm ise yerel-genel yönetimler, işletmeler, yerel halk ve ziyaretçilerin hep birlikte sorumluluk üstlendikleri sürdürülebilir turizm uygulamalarına önem vermesi ve bunun zamana, mekâna ya da kişiye göre değişmeyen genel bir yaşam biçimi hâline getirmesidir. 

Araştırmalar, turistik tüketici deneyimlerinin demografik değişkenlere göre farklılık gösterdiğine işaret etmektedir. Örneğin, bir çalışma İngiliz ve Alman turistlerin kıyı turizmi kapsamında Türkiye’ye yönelik seyahat kararlarını yönlendiren kişisel tercihlerinde iklim koşullarının ilk sırada, kültür ve tarih değerlerinin orta düzeyde, fiziksel ya da doğaya yakın olma isteğinin ise en düşük düzeyde olduğunu göstermektedir (Kozak, 2002). Buna karşın, Alman turistler, kültür değerlerine ve doğal güzelliklere olan ilgileri nedeniyle İngiliz turistlerden farklılık göstermektedirler. Bu nedenle, kültürel ve doğal çevrenin olmadığı bir bölgede turizm etkinliklerinin de beklenemeyeceği söylenebilir. Başka bir deyişle, bir bölgede doğal çevre ve kültürel değerlerin yok olması, o bölgedeki turizm etkinliklerinin de sona ermesi ve turist hareketliliğinin de son bulması anlamına gelecektir. 

2020 yılında yaşanan salgın nedeniyle durma noktasına gelmiş olan turizm ve seyahat hareketliliği gelecekte bir dönüşüme hazırlanmaktadır. O nedenle, bu tür beklentiler sadece günümüzün turist tipi ile sınırlı kalmayıp ortaya çıkabilecek değişik nedenlere koşut, gelecek kuşakların turizm ve seyahat anlayışı için de geçerli olacaktır. Arz açısından ise doğaya bağlı bir yatırımın ya da işletmeciliğin başarıyla geliştirilmesi ve uygulanması herhangi bir iş kolundaki pazarlama esaslarıyla aynı özeni gerektirmektedir. Başarının anahtarı, ürün, fiyat, yer ve tanıtımın birleşiminde yatmaktadır. Ancak diğer iş kollarından farklı olarak turizm sektörü ve bunun içinde tüketici olarak yer alan turistler, çevre kalitesinden doğrudan etkilenmektedir. Çevre kalitesi, ürün ve mekân/alan açısından en önemli unsurdur. Bu nedenle, çevrenin kalitesi işletme kârlılığını doğrudan etkileyecek ve yürütülen çabaların uzun dönemde başarıya ulaşmasında en belirleyici unsur olacaktır (Meydan Uygur, 2017). 

S

Bir ülkede gözlemlenen sosyal, siyasal, ekonomik ve çevresel değişimlerden, diğer ülkelerin de doğrudan etkilendiği görülmektedir. Bu durumun turizm açısından etkilerini  birden fazla boyutuyla değerlendiriniz?  

Son yıllarda bir ülkede gözlemlenen sosyal, siyasal, ekonomik ve çevresel değişimlerden, diğer ülkelerin de doğrudan etkilendiği görülmektedir. Orta Doğu ülkelerinde yaşanan sosyal ve siyasal çalkantılar, Amerikan ekonomisinin yaşamakta olduğu kriz, İzlanda’da kendisini gösteren yanardağ patlaması, Japonya nükleer faciası vb. Hiç kuşkusuz, buradaki en önemli etken, ülkelerin üretim ve tüketim bakımından birbirleriyle sıkı bir ilişki içerisinde olmalarıdır. Gelişmiş ülkelerin, kendi doğal kaynaklarını kullanmadan, bir başka ülkenin doğal kaynaklarını kullanarak kendilerini çevre kirliliğinden korumaları mümkün değildir. Çünkü kaynakların kıt oluşu ya da oluşan kirlilik, ekolojik dengenin bozulmasına ve sonuçta bütün dünya ülkelerinin zarar görmesine neden olmaktadır (Kaypak, 2014). 

İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesi için gereksinim duyacağı doğal kaynaklar sınırlı düzeydedir. Bu kaynaklardan bazıları (temiz hava, su, enerji vb.) hızla tükenirken, bazılarına da (gıda maddeleri vb.) ekleme yapılarak onların dönüşümü sağlanmaktadır. Bunun nedeni, hiç kuşkusuz, yeryüzündeki kaynakların bilinçsiz bir şekilde kullanılması ve bireysel çıkarların toplumsal çıkarların üzerinde tutulmasıdır (Moran, 2010). Konuya işletme yönetimi açısından yaklaşıldığında daha fazla kâr elde etme, diğer işletmeler ile rekabet ederek onları kendi denetimleri altına alma gibi amaçlar nedeniyle yeryüzündeki bütün canlılara ait olması gereken kaynakların gelişigüzel tüketildiği ortaya çıkacaktır (Rosa vd., 2010). Yine bütün bu uygulamalar sonucunda, ekonomide başarısızlık, çevresel kalitede bozulma ve turizm amaçlı olan ya da olmayan insan ihtiyaçlarının karşılanmasında olumsuzluklar yaşanmaktadır. 

Toplum bazında ekonomik başarıdan söz edebilmek için, kişi başına düşen gelir ve araç sayısı, sanayileşme düzeyi, kentleşme düzeyi ve eğitim durumu gibi çeşitli ölçütlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir (Tıraş, 2012). Günümüzün gelişmekte olan toplumları, refah düzeyi daha yüksek diğer toplum düzeylerine ulaşabilmek için çalışmalarını sürdürürken sonuçta elde edilen başarı pek iç açıcı değildir. Bir yandan, sanayileşme için eski teknolojileri kullanarak kişi başına düşen motorlu araç sayısını artırmak için üretimi ve ithalatı teşvik ederek, diğer yandan plansız bir şekilde köyden kente göçü teşvik ederek ya da şehirler arası/ülkeler arası seyahati teşvik ederek (Max-Neef ve Smith, 2013; Ruben, 2017) çevresel değerlerin yok olmasına ve halk sağlığının tehlikeli boyutlara ulaşmasına neden olunmaktadır. 

S

Turizm, ekonomik başarının elde edilmesine ve  çevresel kaliteye ulaşılmasına nasıl katkıda bulunmaktadır?

Turizm, günümüzde giderek gelişmekte olan yapısının etkisi ile kültürel, sosyoekonomik ve çevresel etkileri dikkate alındığında dünya ekonomisi içinde en önemli sektörlerden biri hâline gelmiştir. Turizm, ülkelerin ve/veya bölgelerin istihdam sorunlarını çözmelerine ve ekonomik anlamda istikrarlı bir büyüme elde etmelerine; çevrenin ve doğal kaynakların etkin kullanımına ve korunmasına; dinlenme, eğlenme ve öğrenme gibi sosyal gereksinimin karşılanmasına yardımcı olan bir sektör konumunu almıştır (Somuncu, 2006). Bu şekilde, ekonomik başarının elde edilmesinde, çevresel kaliteye ulaşılmasında ve turistik ihtiyaçların karşılanmasında olumlu bir sonucun elde edilmesi mümkün olmaktadır. 

Sürdürülebilir ekonomi ve turizm gibi kavramların öneminin farkına varan bazı uluslararası tur operatörleri değişik politikalar altında çalışmalara başlayarak doğal ve kültürel değerlerin korunması konusunda geniş kapsamlı destek istemektedir. Bunlardan birisi, dünyanın en büyük tur operatörlerinden birisi olan Almanya merkezli TUI işletmesi, ziyaret edilen destinasyonlarda yer alan doğal mirasın ve zenginliklerin sürekliliğini sağlamak amacıyla geçmiş yıllarda bir derecelendirme sistemini geliştirmiştir. Belirli bir puanın altında kalan; diğer bir deyimle bu yönde yeterli çaba göstermeyen bölgelere finans ve teknik destek sağlamaktadır. Yüksek puan elde eden destinasyonlar, çevreye duyarlı ziyaretçiler tarafından daha çok ilgi görürken yeterli başarıyı gösteremeyen destinasyonlar satış kataloglarından çıkartılarak bir bakıma cezalandırma yöntemine başvurulmuştur. Ziyaretçi yönetimi açısından, bir bakıma, bilgilendirme ve yönlendirme yapılmaktadır. Böyle bir uygulama ise destinasyonun ekonomik yapısını, çevresel kalitesini ve turistik ihtiyaçlarını doğrudan etkilemiş olmaktadır. 

Doğa ve kültür amaçlı seyahat eden turistler daha uzun geceleme ve daha fazla harcama yapma eğiliminde oldukları için o bölge ekonomisine katkıları, diğer amaçlarla seyahat eden turistlere oranla, daha yüksek olabilmektedir (MacKay vd., 2002; Köroğlu vd., 2012). Başarılı bir ziyaretçi yönetimi uygulaması sayesinde, farklı kültürlerden insanların birbirleriyle karşılaşması sonucunda yerel ve yabancı kültüre daha fazla saygı duyulma olasılığının artması mümkün olabilmektedir. Son ve en önemli gelişme olarak yerel halk ile doğal ve kültürel değerlere duyarlı ziyaretçilerin doğal ve kültürel mirasa daha fazla sahip çıkma eğiliminde olmaları olumlu bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylelikle, turistlere yönelik olarak doğa ve kültür odaklı sürdürülebilir bir turizm hizmetinin sunulması, işletmeler, bölge halkı ve turistler arasındaki ilişkinin olumlu sonuçlanması ve ziyaretçilerin bölgeden her yönüyle memnun olmuş bir şekilde ülkelerine geri dönmeleri sağlanmaktadır. Yerel halkın ise sahip olunan doğa ve kültür potansiyelinin değerinin farkına varması mümkün olmakta ve bu tür değerlerin korunarak sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda daha çok çaba harcanmaktadır (Leask, 2010). 

S

Korunan alanların yönetiminde yaygın olarak kullanılan ziyaretçi yönetim sistemi başlıklarından biri olan reklam ve pazarlamayı açıklayınız?

Reklam ve Pazarlama: Potansiyel ve mevcut ziyaretçiler genellikle bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bu durum, ziyaret edilecek yer, çalışma süreleri ve ücretler hakkındaki basit bilgilerden kültürel tarihin ve yerel ekolojinin çok daha karmaşık yorumlanmasına kadar değişiklik göstermektedir. Yine de bu alanların ziyaretçilere en iyi şekilde tanıtılması gerekmektedir. Gerek internet aracılığıyla gerekse reklam ve film şirketleri tarafından çekilen tanıtım filmleri aracılığıyla bu tür olanaklar sağlanmaktadır. İyi bir çapraz ürün pazarlaması örneği olan bu uygulama, koruma altındaki alanlar için aynı zamanda bir gelir kaynağı da olabilmektedir.