aofsorular.com
ÖGK206U

DURUMSAL SUÇ ÖNLEME

6. Ünite 20 Soru
S

Durumsal suç önlemeyi bir örnekle açıklayınız.

Örneğin, evden her çıkışımızda kapıyı kilitlediğimizden emin olmak, değerli eşyalarımız için bankalarda kasa kiralamak, okula giden çocuklarımıza tavsiyelerde bulunmak, yanımızda fazla parayla gezmemek, gecenin bir vakti kuytu köşeler yerine ışıklı caddelerden eve gitmek, güvenlik alarmı taktırmak ve güvensizlik hissi veren kişi ve yerlerden uzak durmak hep bu türden rutin
tedbirlerdendir. Burada mağdur olma ihtimali olan kişilerin sadece polis ya da başkaca
kamu otoriteleri tarafından korunamayacağı, özellikle mağdur olma potansiyeli olan kişi ve
kurumların kolaylıkla suç önleme çalışmalarına katılabileceği düşüncesi vardır

S

Durumsal suç önleme ne tür tedbirleri içermektedir?

Durumsal suç önleme esasen kamu otoritelerinin çabalarını ‘destekleyici’ ve ‘tamamlayıcı’ tedbirler içermektedir.

S

Durumsal suç önlemede kamunun suç önleme politikalarının oluşturulmasında durumsal önleme kısmında yer alan aktörlerin de mutlaka dâhil edilmeye çalışılması neden önemlidir?

Durumsal suç önleme esasen kamu otoritelerinin çabalarını ‘destekleyici’ ve ‘tamamlayıcı’ tedbirler içermektedir. O nedenle, kamunun suç önleme politikalarının oluşturulmasında durumsal önleme kısmında yer alan aktörlerin de mutlaka dâhil edilmeye çalışılması
önemlidir.

S

Durumsal suç önleme yaklaşımına getirilen çeşitli eleştiriler nelerdir?

Durumsal suç önleme yaklaşımına getirilen çeşitli eleştirilerden de bahsetmek gerekir.
Kimi görüşler, durumsal suç önleyici yöntemlerle ancak belli türde, özellikle de ekonomi temelli, mal varlığına yönelik suçlarda görece bir azalma olabileceğini, cinayet ya da
organize suçlar gibi alanlarda işe yarayamayacağını belirtmektedirler. Bir diğer eleştiri de
durumsal suç önleyici tedbirlerin azalmadan çok ‘suç kayma’sına yol açabileceği endişedir.

S

Suç kayması ne anlama gelmektedir?

Suç kayması, kısaca uygun şartlar olmadığı için bir yerde işlenemeyen suçların kaybolmayıp bir başka yerde işlenmesidir. 

S

Suç kaymasına bir örnek veriniz.

Örneğin, bir süredir ülkemizde yaygın şekilde ortaya çıkan ‘güvenlikli’ sitelerin oluşması burada yaşayanlar açısından suçu azaltıcı bir etki yapsa da burada işlenemeyen suçların kendilerini o düzeyde korunaklı kılamayan kesimlerin yaşadığı bölgelere çekilmesi mümkündür

S

Durumsal suç önleme yaklaşımına "eşitlik" ilkesi çerçevesinde getirilen eleştirileri açıklayınız.

Buna göre, devlet ve kamu otoritesi ‘eşitlik’ ilkesi temelinde herkese eşit ölçüde korunma ve suçtan uzak tutma hizmeti
vermek durumundadır. Oysa yine güvenlikli siteler örneğinde görülebileceği gibi ekonomik gücü daha yüksek olan kesimlerin kendilerini daha iyi koruyabildikleri oysa zayıf
kesimlerin o oranda bunu yapamadıkları tartışması doğmaktadır. Bu durumun devletin
otoritesini sarsabileceği, tıpkı feodal dönemdeki derebeylerinin kendi kendilerinin korumasından sorumlu oldukları kaleler inşa etmeleri ve böylelikle toplumsal etkileşimin
düşmesi, bunun da bölgesel olarak azalan suçlara karşın genel anlamda bir artışa neden
olabileceği dillendirilmektedir (Zedner, 2009).

S

Durumsal suç önlemeye getirilen eleştirileri kaç temelde toplayabiliriz? sıralayınız.

Durumsal suç önlemeye getirilen eleştirileri ‘etik’ ve ‘ideolojik’ olmak üzere iki temelde toplayabiliriz (Clarke, 1997: 3).

S

durumsal suç önleme yaklaşımlarına etik açıdan getirilen eleştiriyi açıklayınız.

Etik açıdan bakıldığında insanların gündelik hayatlarını sürdürürken farkında olmadan kayıt altına alınmalarının, izlenmelerinin ve görüntülerinin çekilmesinin sorunlu olduğu tartışılmaktadır. Bu durumun suç işleyenlerden çok yasalara uyan vatandaşları ‘cezalandırıcı’ olduğu üzerinde durulmaktadır.

S

Durumsal suç önleme yaklaşımına  ideolojik açıdan getirilen eleştiriyi açıklayınız.

İdeolojik açıdan insanları korkutup tedirginleştirerek kendi ideolojisinin hayatın her alanına
nüfuz etmesini sağlayan devletin bir tür ‘güvenlik’ ideolojisinden söz edilmektedir. Sıradan insanlara her an suç işleyebilecek kişiler gibi yaklaşılmakta ve bu durum kişilerle
kurumların ilişkisini güvensizlik temeline oturtmaktadır. Bir diğer nokta, durumsal suç
önlemenin suçun ardındaki esas nedenler olan sosyal, ekonomik ve siyasal faktörleri perdelediği, suça günübirlik, palyatif çözümler getirdiği ama bunun suçu yok etmeyerek sadece örttüğü de yine ileri sürülen eleştirilerdendir. Bütün bunlar daha güvensiz ve tedirgin
bir toplum yapısı oluşmasına neden olmaktadır.

S

Fırsat teorisini açıklayınız?

Fırsat teorisi, bir suçun işlenmesinin arkasındaki motivasyon ya da yarar ne olursa olsun ortada
buna neden olabilecek bir fırsat olmadıkça gerçekleşemeyeceğini savunur. Bu fırsatı genellikle
çevresel şartlar, iyi analiz edilmemiş güvenlik açıkları, koruma sağlayan unsurların devre dışı
kalması gibi nedenler doğurur. Fırsatlar, suç işlemek tam olarak aklında olmayan bir kişiyi bile
buna tahrik edici olabilir. Suçlu kişi burada en az riskle en yüksek faydaya ulaştırabilecek fırsatlar aramaktadır.

S

Rutin faaliyetler teorisini açıklayınız.

Cohen ve Felson (1979) tarafından 1970’lerin sonunda geliştirilen bu teori, bir suçun durumsal olarak oluşmasında üç unsurun bir araya gelmesi gerektiğini ileri sürer: mağdur
olmaya uygun birilerinin olması, potansiyel bir saldırgan ve mağduru saldırgandan yeterli
derecede koruyacak bir korumanın bulunmayışı. Burada korumayı sağlayacak olan insanlar olabileceği gibi teknolojik cihazlar ya da başkaca unsurlar da olabilir. Bu koruma, resmi yani formel ya da gayri-resmi ve enformel olabilir. Bu korumayı, polis devriyesi, özel
güvenlik görevlileri, komşular, kamera sistemleri, alarm cihazları, ışıklandırma, kapı görevlileri vb. gibi çok çeşitli unsurlar sağlayabilir. Burada kritik olan olası mağdurları olası
saldırganlardan koruyabilecek yeterlilikte ve yetkinlikte bir koruma aracının gerektiğinde
devreye girebilecek olmasıdır. Bu teoriye göre işsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk gibi faktörler
suçun arkasındaki ana saikler değildir. Örneğin, II.Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da
birçok ülkede büyük bir ekonomik gelişme yaşanmış, buna bağlı olarak yoksulluk ve işsizlikte önemli bir refaha ulaşılmış olmasına rağmen suç oranlarında da büyük bir artış
yaşanmıştır. Çünkü Cohen ve Felson’a göre yeni oluşan toplumsal yapı suç için birçok
yeni durum ortaya çıkarmıştır. Burada, çalacak şey arttıkça hırsızlık suçu da artar görüşü
vardır. Rutin Faaliyetler Teorisi, fırsat teorisinin alt-dalı gibi de düşünülebilir.

S

Rasyonel tercih teorisini açıklayınız.

Bu teori, suç işleyen saldırganın bu eyleminin getiri ve götürülerini bilinçli bir şekilde hesap ettiğini ve elde edeceği yarar göze aldığı riskin üzerindeyse harekete geçtiğini ileri sürer. İnsan, davranışlarının sonuçlarını hesap edebilen ve buna göre davranışlar sergileyen
bir varlıktır. Bu teori esasen ekonomi biliminin içinden doğmuş ve daha sonra Cornish ve
Clarke (1987) tarafından durumsal suç önleme alanına uyarlanmıştır. Bu teori, suçluların
her zaman zannedildiği gibi irrasyonel davranışlar sergileyen, toplum-dışı ve sapkın kimseler olmayabileceğini, çoğunlukla kendi rasyonaliteleri içerisinde fayda-maliyet analizi
yaptıkları görüşünü benimser. İşin ardındaki motivasyondan hareketle buna neden olan
unsurların ortadan kaldırılmasına yardım eder. Burada suça neden olan motivasyondan
çok saldırgan kişinin para, statü, cinsellik ve heyecan gibi ihtiyaçlarının etkisi önem arzeder. Saldırganın neye göre suç işleme tercihinde bulunduğunu açıklamaya ve dolayısıyla
çevrede ve içinde bulunulan durumda ne tür değişiklikler yapılarak suç işleyebilecek kişilerin tercihlerinin engellenebileceğine odaklanır. Eğer bu ihtiyaçlar dışsal olarak ortadan kaldırılırsa suç nedeninin de ortadan kalkacağı ve suçun engellenebileceğine inanılır.
Dolayısıyladır ki rasyonel tercih teorisi durumsal suç önlemeyle doğrudan bağlantılıdır

S

kırık pencere teorisini açıklayınız.

1980’lerde ortaya atılan ‘kırık pencere teorisi’ toplumdaki suçu ve suç korkusunu azaltmak için sadece suçlularla mücadele etmenin ve yasaları uygulamanın yetmediği tezine
dayanır (Kelling ve Wilson, 1982). Buna göre, gerçek anlamda suçu ve suç korkusunu
azaltmanın yollarından biri insanlarda tedirginliğe neden olabilecek her türlü düzensizliğin henüz daha korkutucu bir boyuta ulaşmadan ortadan kaldırılmasıdır.

S

Suç örüntüsü teorisini açıklayınız.

Rasyonel tercih teorisi ve rutin faaliyetler teorisiyle yakından bağlantılı olan bu teori suçun neden belirli bir bölgede işlendiğini anlamaya ve açıklamaya çalışır. Kanadalı kriminologlar Paul ve Patricia Brantingham (1993) tarafından geliştirilen bu teoriye göre, suç
rasgele, planlı ya da fırsata bağlı gerçekleşen bir şey değildir. Buna göre suç, mağdurun
veya hedefteki kişinin faaliyet alanıyla saldırganın hareket alanının kesişmesi halinde gerçekleşir. Burada faaliyet alanı, kişinin her gün kullandığı ya da ara sıra gittiği ev, işyeri,
okul, eğlence yerleri ve sosyalleşme alanları gibi çok çeşitli yerler içerebilir. Suçun ortaya
çıkabilmesi için mağdurla saldırganın yollarının buralardan birinde kesişiyor olması gerekmektedir. Bu kesişmeyi sağlayan bazen saldırganın mağdura dair bir bilgiyi önceden
bilmesidir; örneğin komşusunun ya da iş arkadaşının ne zaman tatile gittiğini bilmesi gibi.
Ancak suç örüntüsü teorisi, bu kesişmeyi sağlayan faktör olarak ortak alanı bir biçimde
kullanmaya odaklanır. Burada çok sayıda potansiyel mağdur ve saldırganın her gün kolaylıkla kullanabileceği kamusal mekânlar suç riski açısından daha büyük bir problem
taşımaktadır. Bu teori, suçu suçlunun motivasyonu, doğabilecek fırsatlar ya da fayda-risk
analizinden çok belirli bir yer ve mekân üzerinden açıklar. Belli yerler ve belli mekânlar
daha fazla suç riski taşırlar ve olası mağdurlarla potansiyel saldırganların bu yerlerde yollarının kesişmesi halinde suç ortaya çıkar. Bu kesişmede farklı kesimlerin yaşam alanlarını birbirinden ayıran ‘sınırlar’ da önemli rol oynar. Örneğin, bir gecekondu mahallesiyle
hemen yanı başında oluşan yeni yerleşim yerlerinin coğrafi sınırlarında hırsızlık ya da
evden hırsızlık gibi gerçekleşme potansiyeli yüksek suçlar söz konusu olabilir. Kentin nasıl
planlandığı, ulaşım sistemlerinin nasıl biçimlendiği bu kesişimlerde önem arzeder. Bütün
bu gibi durumlar mağdur olma ya da suça karışmanın örüntülerini/kalıplarını belirleyici
ve şekillendiricidir.

S

temel teorik yaklaşımları sıralayınız.

Rutin Faaliyetler Teorisi, Rasyonel Tercih Teorisi, Kırık Pencere Teorisi, Suç Örüntüsü Teorisi.

S

Durumsal suç önleme tekniklerinden Hedefe Ulaşmanın Zorlaştırılmasını açıklayınız.

Burada suç işleme potansiyeli olan kişilerin ulaşmak istedikleri hedef, gerek fiziki gerekse teknolojik ve tasarımda yapılacak değişikliklerle zorlaştırılır. Banka ya da PTT
vb. benzeri yüksek miktarda para dönen yerlerde müşterilerle çalışanlar arasına gerekirse kurşungeçirmez saydam camların yapılması buna örnek olarak verilebilir. Aynı
şekilde araçlara alarm sistemi takılması
ya da direksiyon kilidi de hedefe ulaşmayı zorlaştırıcıdır. Direksiyon kilidinin Almanya’da ilk ortaya çıktıktan kısa
süre sonra araç hırsızlıklarında önemli
bir düşüş sağladığı bilinmektedir. Farklı
amaçlarla kullanılabilecek kilitler, bariyerler, garaj girişlerine yapılan engelleyiciler, kurum girişlerinde tutulan kayıtlar
ve elektronik kart ve turnikeler, evlere ve
sitelere giriş çıkışlarda şifreli sistemlerin
kullanılması ve üzerinde silah ya da benzeri aletler taşıyanlardan bunları girişte
teslim etmelerinin istenmesi de bu kapsamda değerlendirilebilir.

S

Durumsal suç önleme tekniklerinden riskin Artırılmasını açıklayınız.

Suçun doğurduğu riskin arttırılması önemli bir caydırıcılık sağlar. Hedef alınanın gerek
fiziki gerekse teknolojik olarak sürekli gözetim ve denetim altında tutulması gerçekleştirilecek bir suçun daha riskli olduğu hissini verecektir. Kuytu köşelerin iyi aydınlatılması,
okul çocuklarının forma giymesi ya da okullarına dair bir işaret taşımaları, özel güvenlik
görevlileri ya da kullanılacak her türlü alarm sistemlerinin özellikle görünür bir yerde
durması da yine algılanan riski arttırır. Diğer yandan koruma altına alınmak istenen yerin
görünür yerlerine polisin zaman zaman dağıttığı uyarı afişlerinin yapıştırılması ve gerektiğinde kapalı devre alarm sistemiyle sıradan kişi ya da müşterilerin kendi başlarına alabilecekleri önlemlerin hatırlatılması da algılanan riski arttırmaya yardım eder. Burada dikkat
edilmesi gereken bir husus da riski arttırmak kadar algılanan riski arttırmanın önemli olduğudur. Diğer bir ifadeyle, alınan önlem ya da tedbirler kadar ve bazen ondan daha fazla
karşı tarafa yakalanma riskinin büyük olduğunun hissetirmesidir. Algılanan yakalanma
riskinin arttırılması için rutin denetim faaliyetlerinin yanı sıra rutin-dışı (restgele) yapılacak denetimler, ‘her an’ ve ‘her yerde’ bir denetleyici ve koruyucuyla karşılaşılabileceği
algısı yaratır. Bu algının oluşturulması pek çok suç eyleminin önüne geçen bir caydırıcı
işlev görebilir.

S

Durumsal suç önleme tekniklerinden kazanımların azaltılmasını açıklayınız.

Burada işlenecek olası bir suçla elde edilecek kazanımların asgari seviyede tutulmaya çalışması temel amaçtır. Örneğin, banka şubelerinin kasalarında belli bir miktarın üzerinde
paranın tutulmayarak elde edilen paraların gün içinde sık sık daha güvenli ana merkeze
götürülmesi buna örnektir. Aynı şekilde kişilerin gündelik yaşamlarını sürdürürken üzerlerinde çok fazla nakit para taşımamaları, hatlı telefonlar yerine kontörlû cep telefonlarının kullanılması, çocukların yanlarında pahalı eşyalar taşımamaları da bu kapsamdadır.
Bir zamanlar sıkça görülen araç teyplerinin akşam yerinden çıkarılıp eve götürülmesi
kazanım azaltılmasına tipik bir örnektir.

S

Durumsal suç önleme tekniklerinden provokasyonların azaltılmasını açıklayınız.

Bazı durumlarda sırf yeterince özenli bir ortam ve durum oluşturulmadığı için yaşanan
küçük tartışma ve anlaşmazlıkların büyüyerek ciddi suçlara dönüşme ihtimali vardır. Bu
nedenle, hizmet verilirken karşı tarafın gereksiz bir strese girmesi engellenmelidir. Günümüzde bankalarda ve tren garları gibi pek çok yerde uygulandığı türden sıramatiklerin kullanılması, özenli ve saygılı bir tavır gösterilmesi olası provokasyonları azaltıcıdır.
Kişiler, çalışanlar ya da müşterilerle yaşanabilecek küçük anlaşmazlıkların çözümünde
profesyonel ve duyarlı bir tavır gösterilmesi, bu tür durumlarda kimin nasıl yaklaşacağı
ve nihai karar verici merciinin bu işi nasıl yöneteceği önceden planlanmış olmalıdır. Kriz
durumlarında tereddüt ve gereksiz zaman kaybı ya da yeterince kararlı bir tutum sergilenememesi işlerin büyümesine neden olur. Taraftar toplulukları ya da belli bir siyasi görüşe
mensup çok sayıda kişinin bir arada olduğu durumlarda grubun içinde bulunduğu psikolojiye göre hareket edilmesi ve olabildiğince bir karşıtlık ilişkisine girilmemesi gerekir.
Bazı uyarıcı afişlerin suçu azaltmaktan çok arttırmaya kışkırtıcı olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin ‘alkollü araç kullanımı öldürür’ yerine ‘alkollü araç kullanımı hayatlara mal
olur’ gibi aynı mesajı taşıyan ama nispeten yumuşatılmış ifadelerin daha etkili olabileceği
düşünülmelidir. Özellikle kapalı, izdiham yaşanması yüksek risk taşıyan yerlerde provokasyonların oluşmasının mutlaka önüne geçilmelidir.