aofsorular.com
SOS112U

Kimlik ve Yeni Toplumsal Hareketler

6. Ünite 20 Soru
S

Kimlik kavramı Genel Türkçe Sözlük'te nasıl tanımlanmaktadır? 

Genel Türkçe Sözlüğe göre kimlik; i) Sosyal bir varlık olarak insana özgü belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü; ii) kişinin kim olduğunu tanıtan belge, hüviyet; iii) herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan özelliklerin bütün olarak tanımlanmaktadır. 

S

Geleneksel sosyolojide kimlik kavramı hangi özellikleri ile ön plana çıkarılmaktadır? 

Geleneksel sosyoloji kimlik kavramını daha çok “aynılık”ı merkeze alarak tanımlamaya çalışır. Kimlik kavramını “aynılık”ı merkeze alarak tanımlamaya çalışmak, ona bir öz atfetmek anlamına gelir. Yani, bu kullanımda kimlik neredeyse hiç değişmeden aynı kalan, sabit, sürekli ve istikrarlı özellikler bütünü olarak kabul edilir. Oysa “aynılık” yerine “farklılık” öne çıkarıldığında, kimlik artık değişken, süreksiz, parçalı ve hepsinden önemlisi dış etkilere açık hâle getirilmiş olur. Bir başka biçimde söylenirse, kimliğin tutarlı ve hayat boyunca az çok aynı kalan eşsiz bir nüve ya da öz olduğunu varsayan özcü anlayışların tersine, daha yakın zamanlı yaklaşımlarda kimlik süreksiz, inşa edilmiş veya kurulmuştur.

S

Habermas kimlik kavramını nasıl tanımlamaktadır? 

Habermas’a göre kimlik, “belirli bir yaştaki kişilerin edindikleri karmaşık özellikler bütünüdür”. 

S

Habermas'ın kimlik tanımında 'karmaşık özellikler bütünü' olarak bahsettiği özellikler nelerdir? 

Habermas’ın kimlik tanımında önemli bir nokta vardır: ‘karmaşık özellikler bütünü’. Kimlik, sadece tek bir özelliğe, örneğin cinsiyete, ırka, dine ya da başka bir kişisel özelliğe indirgenemez. Aynı anda bir insanın sahip olduğu karmaşık özelliklerin tümünü temsil eder.

S

Kendilik kavramı ne anlama gelmektedir? 

Kendilik: Benlik ile aynı anlamda kullanılan bir kelimedir. İnsanın kendini bedensel ve ruhsal açıdan tüm dünyadan ayırarak ayrı bir varlık olarak kavramasına ilişkin zihinsel tutumunu belirtmektedir. 

S

II. Dünya Savaşı ertesinde kimlik kavramına yaygınlık kazandıran bir isim olan Erik Erikson kavramı nasıl açıklamaktadır? 

Savaş sürecinde yaşananlar Erikson’un ‘kimlik krizi’ kavramı temelinde geliştirdiği analizlere kapı aralamıştır. Onun için kimlik, bireye özgü karakterin sürekliliği için gösterilen çabadır. Bu çaba bütün bir ömür boyunca devam eder. Bireyin karakterinin sürekliliğini sağlamak için gösterdiği çabalar zaman zaman sonuç vermez. İşte bu anlar kimlik krizlerinin yaşandığı evreyi temsil etmektedirler. Fakat birey, her krizi aşarak karakterinin bütünlüğünü tekrar elde etme potansiyeline de sahiptir. Özetle, Erikson kimliği sürekliliği ve derinliği temelinde ele almaya çalışmaktadır. Bu bakımdan, onun kimliği, derinliği, içselliği ve sürekliliği bakımından tanımlayan geleneğin öncüsü olduğunu söyleyebiliriz.

S

Totalitarizm kavramı nasıl tanımlanmaktadır? 

Totalitarizm: Totaliter rejim ve teorileri ifade eden kavram. Totaliter dendiğinde ise, demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubun elinde toplandığı demokratik olmayan devlet düzenleri akla gelir.

S

Cinsiyet/cinsellik, ırk/etnisite, din esaslı kimlik talepleri ne zaman kimlik kavramı etrafında yürütülen tartışmaların merkezine yerleşmiştir? 

Birey ve toplum arasındaki ilişkiyi merkeze alma eğiliminin 1970’lerin başına kadar sosyal bilimler içinde etkinliğini sürdürdüğü söylenebilir. Fakat, bu tarihten sonra artık kolektif kimlikler ya da kimlik politikaları entelektüel gündemin odak noktası hâline gelmiştir. Bir başka biçimde söylenirse, cinsiyet/cinsellik, ırk/etnisite, din esaslı kimlik talepleri, “kimlik kavramı” etrafında yürütülen tartışmaların merkezine yerleşmiştir.

S

Fenomenolojik yaklaşım bireye bakış konusunda yapısal işlevselcilikten nasıl farklılaşmaktadır? 

Durkheim’ın toplumu bireyin önüne koyan bu yaklaşımının karşısına E. Husserl’in öncülüğünü yaptığı fenomenolojik yaklaşımı ve J. P. Sartre’ın varoluşçuluğunu yerleştirebiliriz. Şöyle ki, söz konusu yaklaşımlarda birey ve onun eylemi toplumun önüne geçer. Birey etken bir varlık olarak, toplumun kendisine koyduğu sınırları aşma ve içinde yaşadığı toplumu dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu türden yaklaşımlar özetle Durkheim’ın yapısalcığını ters yüz ederler. Bireyi ve onun öznelliğini toplumsal yapıya karşı koruma altına alırlar.

S

Giddens'ın yapılaşma teorisi birey toplum ilişkisini nasıl açıklamaktadır? 

Söz konusu teoriye göre, insani varlıklar olarak bizler her ne isek, büyük ölçüde, karmaşık bir âdetler dizisi takip ettiğimiz için öyleyizdir. Öte yandan, bu bilgi yeteneğimizi eylemlerimize uyguladığımızda, kendilerini kaynak olarak kullandığımız kurallara ve âdetlere güç katarız. Demek ki, birey bir yönüyle nesneleşmiştir. Yani toplum tarafından belirlenmektedir. Diğer yönüyle ise, öznelliğini muhafaza edebilmektedir. Yani, toplum tarafından konulan sınırların hem belirlenmesinde hem de aşılmasında ciddi anlamda etki sahibidir.

S

Piyasanın kitleleri homojenleştirme çabasının altında yatan neden nedir? 

Tıpkı modern devlet gibi, piyasa da hitap ettiği kitleyi homojenleştirmek ister. Kitle, piyasaya göre homojenleştirilmelidir; çünkü homojenleştirilmiş bir dünyada talepler de homojenleşecektir ve böylelikle daha fazla sayıda müşteriye ulaşılabilecektir. Bu amaçla, piyasa aktörleri, insanlara kendileri için önceden belirlenmiş tek doğal ve uygun davranışı dayatırlar. Böylece birey hem devlet için hem de piyasa için daha kullanışlı hâle getirilmiş olacaktır.

S

Kaynak mobilizasyonu paradigması yeni sosyal hareketleri nasıl ele almaktadır? 

Kaynak mobilizasyonu paradigması, yeni sosyal hareketleri daha çok politik düzeyde ele almaktadır. Mevcut çatışmaları, ya dışlanmış toplumsal grupların topluma katılma mücadelesinin ya da kaynakların farklı biçimde dağıtımı talebinin bir ifadesi olarak açıklamaktadır. 

S

Kimlik yönelimli yeni toplumsal hareketler paradigması yeni sosyal hareketleri nasıl açıklamaktadır? 

Kimlik-yönelimli yeni sosyal hareketler paradigması, yeni sosyal hareketlerin ortaya çıkışlarının merkezine sadece ekonomik ya da politik çıkar elde etme güdüsünün yerleştirilemeyeceği temel düşüncesinden hareket etmektedir. Kültürel ya da kimlik-yönelimli talepler, düşüncelerini kimlik-yönelimli yeni sosyal hareketler paradigması kapsamında değerlendirebileceğimiz teorisyenlere göre, günümüzde toplum içinde şahit olduğumuz çatışmanın temel sebebidir. Dahası, insanların bir araya gelerek bir grup oluşturmalarının ardında da kültürel ya da kimlik-yönelimli talepler yer almaktadır. Bu talepler, kültürel farklılıkları sebebi ile ulus-devletin ve bir kitle kültürü yaratmak üzere yola koyulan küresel ekonominin tahakküm altına aldığı gruplar tarafından dile getirilmektedir.

S

Kimlik politikaları kavramı ilk olarak kim tarafından kullanıma sokulmuştur? 

‘Kimlik politikaları’ kavramı, ilk defa 1979 yılında Renee R. Anspach tarafından kullanıma sokulmuştur. Anspach, kavramı engellilerin hem kendileriyle hem de toplumla ilgili algılarını dönüştürmek üzere engellilerce yürütülen aktivizme işaret etmek üzere kullanmıştır.

S

Neo-liberal ideoloji nasıl tanımlanabilir? 

Neo-liberal ideoloji: İş yaşamı üzerindeki devlet kısıtlamalarının en aza indirilmesiyle gerçekleştirilecek olan serbest piyasa güçlerinin, ekonomik büyümeye giden tek yol olduğuna ilişkin ekonomik inanç olarak tanımlanabilmektedir. 

S

Kimlik politikaları hangi açılardan bir rüyayı temsil etmektedir? 

Kimlik politikaları iki açıdan bir rüyayı temsil etmektedirler. Görmezden gelinen, bastırılan toplumsal grupların tanınma arayışlarına imkân tanıması ve ikinci olarak küresel bir ekonomi ve kültürün yarattığı tahribatın önüne geçmeye yönelik arayışlara aracılık etmesi bakımından kimlik politikaları yabancılaşmanın önüne geçici ve özgürleştirici bir potansiyeli içinde barındırmaktadır.

S

Kimlik kavramının etimolojisinde hangi özellikler ön plana çıkmaktadır? 

Kimlik kavramı, id (o), idem (aynı/özdeş olan), ident (aynı) ve identitatem (aynılık) kelimelerinden türetilmiştir. Kimlik, ilk olarak 1400-1600 yılları arası Fransızcasında karşımıza çıkmaktadır. Kavramın etimolojik kökenlerine bakıldığında “aynı” ve “aynılık” anlamlarının öne çıktığı söylenebilir.

S

The Oxford Dictionary kimlik kavramını nasıl tanımlamaktadır? 

The Oxford English Dictionary’de kimlik için şöyle bir tanım yapılıyor: i) Öz, bileşim, doğa, özellikler veya üzerinde düşünülen belli vasıflar esasında aynı olma niteliği veya keyfiyeti; mutlak veya özsel aynılık, birlik; ii) bir kişinin veya bir şeyin her zaman ve durumda aynılığı; bir kişinin veya şeyin kendi olma şartı ya da gerçekliği; bireysellik, kişilik; kişisel veya bireysel mevcudiyet; iii) hep kendisinin aynısı olan şey.

S

Goffman kimlik kavramını nasıl tanımlamaktadır? 

Goffman’a göre kimlik, başkaları (ötekiler) ile pazarlık içinde oluşan açık ve dinamik bir sürece karşılık gelir. Goffman’ın bir cümle ile özetlediğimiz bu yaklaşımı özcülüğe ve nesnelciliğe bir itiraz olarak görülmelidir.

S

Emile Durkheim'ın yapısal işlevselciliğinde birey-toplum ilişkisi nasıl ele alınmaktadır? 

Birey-toplum ilişkisine yönelik bakış açılarından ilki, Emile Durkheim’ın yapısal işlevselciliğidir. Durkheim’a göre toplum birey ile karşılaştırıldığında daha önceliklidir. Yani, toplum, bireylerin eylemlerinin toplamından çok daha fazlasını temsil eder. Dahası, bireylerin eylemlerinin önüne koyduğu sınırlar ile onu belirler. Bu sınırlara, o, toplumsal yapı adını veriyor. Bu temel görüşten hareket edildiğinde, bireyin hem kimliğinin hem de diğer özelliklerinin mutlak surette toplum tarafından belirlendiğini vurgulamak gerekir.