aofsorular.com
SOS112U

Göç ve Toplum

5. Ünite 21 Soru
S

Akdeniz bölgesinden Batı Avrupa'ya ve eski sömürgelerden sömürgeci ülkelere yaşanan göçlerin ilk aşaması nasıl gelişmektedir? 

Castles ve Miller’e göre, göç hareketleri her ne kadar özgl, tarihi örntler içinde cereyan etseler de, Akdeniz Bölgesi’nden Batı Avrupa’ya ve eski sömrgelerden sömrgeci lkelere yaşanan göçler dört aşamadan geçmektedir: birinci aşamada genç işçilerin geçici emek göç, kazançların ana vatana havalesi ve ana vatana yönelim söz konusudur.

S

Akdeniz Bölgesi'nden Batı Avrupa'ya ve eski sömürgelerden sömürgeci ülkelere yaşanan göçlerin son aşaması nasıl gelişmektedir? 

Castles ve Miller’e göre, göç hareketleri her ne kadar özgl, tarihi örntler içinde cereyan etseler de, Akdeniz Bölgesi’nden Batı Avrupa’ya ve eski sömrgelerden sömrgeci lkelere yaşanan göçler dört aşamadan geçmektedir. Bu aşamalardan son aşama olan dördüncü aşamada sürekli yerleşim söz konusu olup, göç alan ülkenin hükümetlerinin veya halklarının tutumlarına bağlı olarak göçmenler açısından ya güvenli yasal statü ve zamanla vatandaşlığı kazanma imkanı ya da politik dışlanma, sosyoekonomik marjinalleşme ve kalıcı etnik azınlıklar ortaya çıkmaktadır. 

S

Yerel ve uluslararası düzeyde göçü hızlandıran ve kolaylaştıran faktörler nelerdir? 

İlk olarak iletişim ve ulaşım olanaklarının teknolojik olarak gelişmesi göçü daha kolay ve daha ucuz hale getirmektedir. Diğer yandan ülkeler arasındaki ekonomik gelişmişlik, refah farklılıkları ve derin eşitsizlikler, küreselleşmenin az gelişmiş ülkelerde yol açtığı ekonomik krizler ve ticari gelirlerin genel olarak zengin ülkelere gitmesi de göçü tetiklemektedir. Üçüncü olarak iç/etnik savaşlar, açlık, kıtlık ve bazı ülkelerdeki otoriter eğilimler kitlesel göçlere sebep olabilmektedir. Dördüncü olarak, belirli ülkelerdeki düşük nüfus artışı nedeniyle ülkeler nüfus açıklarını göçmen kabul ederek giderme yoluna gidebilmektedir. Son olarak gelişmiş ülkelerdeki kapitalizmin ve piyasanın yarattığı iş gücü talebi yoksul ülkelerden zengin ülkelere göçe sebep olabilmektedir. 

S

Kitlesel göçler gelişmiş ülkeleri hangi iki temel sorunla karşı karşıya bırakmaktadır? 

Kitlesel göçler gelişmiş devletleri iki temel sorunla yüzleşmek zorunda bırakmıştır. Birincisi, her ülkenin “egemenlik” anlayışı açısından kilit önem taşıyan sınırlar üzerinde kontrolün artan insan hareketliliği karşısında nasıl sağlanacağı sorunudur. Yani, bu devletler sınırlarından istemedikleri insanların girmemesini nasıl sağlayacaklardır? İkincisi, gelişmiş devletler, bu kitlesel ve hızlı göçlerin ülkelerinde/ toplumlarında yaratacağı çeşitli etnik grupların topluma uyumunu nasıl sağlayacaklardır?

S

Genel olarak göç yaklaşımlarına yöntemsel açıdan bakıldığında hangi yönelimlerden söz edilebilmektedir? 

Genel olarak göç yaklaşımlarına yöntemsel açıdan bakıldığında temelde iki farklı yönelimden söz edilebilir:

1. Göç olgusunun sonuçlarını ve etkilerini araştırarak, göçün makro düzeyde dinamiklerini (devlet, ekonomik ilişkiler vb.) ortaya koymayı hedefleyen çalışmalar;

2. Göçü yaşayanların, göç deneyimine, bu deneyimin bireyin dünyasındaki anlamına ve algısına odaklanan daha çok mikro düzeyde ayrıntıları ortaya çıkarmayı hedefleyen çalışmalar.

 

S

Neoklasik Makro Göç yaklaşımına göre göç hangi nedenlerden kaynaklanmaktadır? 

1960’lı yıllarda Ranis, Fei ve Todaro’nun öncülüğünde geliştirilen ve neoklasik iktisat teorisinden esinlenen bu teorinin göçn yapısal belirleyicileri zerinde odaklanan yaklaşımına göre göç, sermaye ve emeğin eşitsiz coğrafi dağılımından kaynaklanır.

S

Neoklasik Makro Göç yaklaşımına göre göçün durmasının yolu nedir? 

Bu kurama göre, uluslarası göç, tıpkı iç göç gibi, emek arz ve talebindeki coğrafi farklar nedeniyle ortaya çıkar. Bu yaklaşıma göre, işçilerin uluslararası göçüne ülkeler arasındaki ücret farklılıkları neden olur ve göç ancak ücret farklılıkları ortadan kalktığında duracaktır. Emek piyasaları göçün asıl temel belirleyenidir. Hükümetler için göç akımlarını kontrol etmenin tek yolu göç veren ve alan ülkelerde emek piyasasını düzenlemek ve etkilemekten geçer.

S

Neoklasik Mikro Göç yaklaşımının merkezi kavramı olan insan sermayesi ne anlama gelmektedir? 

Castles ve Miller’e göre, bu modelin merkezî kavramı “insan sermayesidir”; eğitime veya mesleki eğitime yatırım yapmaya karar verebilecekleri gibi, insanlar göçe yatırım yapmaya karar verirler. Çünkü göç insan sermayesini arttırır ve bu da kazanç açısından potansiyel gelecek kazanımları sunar. Gidecekleri ülkede kazanmayı umdukları yüksek ücretler göç sırasında maruz kalacakları maliyetten daha yüksekse insanlar göç edeceklerdir.

S

Neoklasik klasik mikro göç yaklaşımına göre göç eden insanların göç sürecinde göze aldığı maliyetler nelerdir? 

İnsanlar becerilerini ve bilgilerini en üretken olabilecekleri yere taşımayı seçerler; ancak daha yüksek ücretlere ulaşmadan göze almaları ve göğüslemeleri gereken bazı maliyetler vardır. Bu, seyahat etmenin maddi maliyeti, göç ederken ve iş ararken hayatı idame ettirmenin maliyeti, yeni bir dil ve kültürü öğrenme çabası, yeni emek piyasasına uyumda yaşanan zorluklar ve eski bağları koparıp yeni ilişkiler kurmanın psikolojik maliyetlerini kapsar.

S

Neoklasik Mikro Göç yaklaşımına getirilen temel eleştiriler nelerdir? 

Genel olarak, neoklasik yaklaşımlar, piyasa merkezlidir ve göçlerin tarihsel nedenlerini ihmal edip, devletin rolünün önemini görmezden gelmiştir. Neoklasik yaklaşımların bu özellikleri eleştirilere yol açmıştır. 

S

İkili İş Gücü Piyasası yaklaşımına göre göçler neden gerçekleşmektedir? 

1970’li yıllarda Piore tarafından öne sürülen bu yaklaşıma göre, uluslararası göç, modern sanayi toplumlarının içsel iş gücü gereksinimi nedeniyle gerçekleşmektedir. Buna göre, gelişmiş ülkeler dinamik ekonomik yapıları nedeniyle sürekli olarak iş gücüne ihtiyaç duyar. Göç, göç veren yoksul ülkelerdeki itme etkilerinden değil (düşük ücretler veya yüksek işsizlik vb.) göç alan gelişmiş ülkelerdeki çekme etkilerinden (kronik ve kaçınılmaz bir yabancı işçi gereksinimi) kaynaklanır. 

S

Dünya Sistemleri Kuramına göre göçe sebep olan olgu nedir? 

Portes, göçü bireysel faktörler düzeyinde açıklayan kuramsal bakışları eleştirmiştir. Ona göre, bireyler çok çeşitli nedenlerle göç eder. Birtakım “itici” ve “çekici” faktörleri toplayıp liste hâline getirmek göç hareketini ortaya çıkaran yapısal faktörleri açıklayamaz Bu yaklaşımda göç, esas olarak kapitalist birikim srecinin yayılmacı doğasına bağlı olarak ucuz emeğin sermaye için harekete geçirilmesinin bir sonucudur.

S

Türkiye'den Avrupa ülkelerine göçler ilk olarak hangi tarihte ve hangi ülke ile başlamıştır? 

Türkiye’de Avrupa’ya göçlerin tarihi 1950’li yıllara dayanmaktadır. İlk defa, Federal Almanya ve Türkiye arasında 30 Ekim 1961 tarihinde iş gücü gönderme anlaşması yapıldı ve bu anlaşmaya dayalı olarak yüz binlerce işçi Almanya’ya göç etti. Almanya’ya 1961 yılında devlet kurumlarının denetiminde varılan mutabakat çerçevesinde Türk işçilerinin gönderilmesi ile başlayan süreçte daha sonra Avusturya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İsveç gibi iş gücü açığı olan ülkelerle de yapılan sözleşmelerle Batı Avrupa’da sayısı zaman içinde hızla artan bir Türk toplumu ortaya çıkmıştır.

S

Almanya'ya göç eden Türk göçmenlerin 1980'li yıllardan itibaren karşılaştığı temel sorunlar neler olmuştur? 

Almanya’da Türk göçmenlerin 1980’li yıllardan itibaren karşılaştıkları sorunların başında eğitimdeki başarısızlıklar, istihdam alanında yaşanan zorluklar ve toplumsal kabul eksikliği gelmektedir. Hâliyle, Türk göçmen çocuklarının özellikle eğitimdeki başarısızlıklarının ve işsizlik sorunlarının Alman toplumuyla birlikte uyum içinde yaşamalarını zorlaştıran Almanya’nın yapısal sorunları olduğu gözden kaçmamalıdır. Öte yandan, Alman kamuoyunda Türk göçmenlerin Alman toplumunda oluşturdukları kendi etnik niş ekonomileri, sosyal cemaatleri, dernek ve örgütleri aracılığıyla Alman toplumuyla diyalog kurarak değil “paralel bir toplum” olarak yaşadıklarına ilişkin iddialar da söz konusu olmaktadır.

S

Göçmenlerin etnik veya dini kimliklerine sıkıca bağlanıp, tepkisel kimlik edinmelerine ve radikalleşmelerine neden olan sebepler nelerdir? 

Göçmenlerin etnik veya dinî kimliklerine sıkıca bağlanıp, tepkisel kimlik edinmelerini ve radikalleşmelerini sağlayan nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz:

• Göçmenlerin ev sahibi toplum tarafından bu toplumun bir parçası olarak görülmemesi ve göçmenlerin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ciddi bir sosyal dışlanma ile karşılaşmaları,

• Göçmen çocuklarının eğitimdeki başarısızlık kısır döngüsü ve buna bağlı olarak gelişen işsizlik sorunları,

• İş yerinde ve emek piyasasındaki karşılaştıkları ayrımcılıklar,

• Sosyal ve kültürel yaşamda kabul görmemeleri ve yabancı düşmanlığına maruz kalmaları.

S

Kurumsal ırkçılık nedir? 

Kurumsal ırkçılık, sadece yasal değil, tüm toplumsal yapıya işlemiş sistematik ırkçılık olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda, kurumsal ırkçılık, yasalarda herhangi bir gruba karşı eşitsizlik yaratan ayrımcı ifadeler bulunmamasına rağmen, bir grubun diğerine üstün ve ayrıcalıklı konumunu koruyan ve meşrulaştıran birtakım kültürel ve kurumsal uygulama ve eğilimler olarak ifade edilebilir.

S

1990'lardan itibaren Türkiye'nin göç alan bir ülke haline gelmesinin nedenleri nelerdir? 

Tarihsel olarak baktığımızda Afganistan’ın Sovyet Rusya tarafından işgali, İran’daki rejim değişikliği (1979), Irak’taki Saddam Hüseyin rejiminin Kuveyt’i işgali ve buna tepki olarak Amerika’nın Irak’ı işgali (1980’lerin sonu 1990’ların başı), Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği’nin dağılması (1990’ların başı) ve son olarak Suriye’deki iç savaş (2011) dâhil olmak üzere Türkiye’nin yakın çevresindeki değişimler Türkiye’nin göç alan ülkeye dönüşmesini sağlamıştır.

S

Göç endüstrisi neleri kapsamaktadır? 

Göç endüstrisi; seyahat acentaları, göç kanunları uzmanları olan avukatlar, işçi simsarları, aracılar, tercümanlar, otel sahipleri gibi yaşamlarını göç hareketlerini organize ederek kazanan birçok kişiyi kapsamaktadır. Ayrıca, göçmenlerin sınırdan yasadışı geçişlerini organize eden insan kaçakçıları da bu kategoriye dâhil edilebilir.

S

Enformel sektör nedir? 

Enformel sektör, işçiler ve işveren arasında herhangi bir sözleşmenin olmadığı, işçilerin sağlık hakları, sosyal haklar ve güvenceden yoksun bir şekilde çalıştırıldığı istihdam biçimidir.

S

1950-1980 yıllarını kapsayan ilk iç göç döneminde, göçün temel nedenleri nelerdir? 

Özellikle 1960’lı yıllarda hızlanmak zere Trkiye’de ulusal kalkınmacı politikalar hayata geçirilmeye başladı; bu sanayileşme sürecini hızlandırdı, göç ve kentleşmeye yeni bir ivme kazandırdı. Bu dönemde insanların kentlere akın etmesinin temel nedenleri, şehirdeki ekonomik olanakların varsayılan cazibesi ve kırsal işsizlikti

S

Zincirleme göç nedir? Açıklayınız. 

Zincirleme göç, bireylerin daha önce göç etmiş akrabaları, hemşehrileri, arkadaşları veya aile üyelerinin sayesinde karşılaşacakları risklerin ve göç etme maliyetlerinin azalması için bu kişilerin yanına göç etme eğilimine girmesi sürecidir.