Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele
Kişisel gelir dağılımı nedir?
Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen millî gelirin kişiler, aileler ya da nüfus
grupları arasındaki dağılımı kişisel gelir dağılımı olarak adlandırılmaktadır. Kişisel gelir dağılımında, geliri elde edenlerin bu geliri hangi üretim faktörü sıfatıyla
elde ettikleri dikkate alınmaz. Bir diğer ifadeyle, önemli olan elde edilen gelirin
kaynağı ve bileşimi değil, miktarıdır. Kişisel gelir dağılımı
araştırmaları, hanelerin sosyal ve ekonomik yapılarında zaman içinde meydana
gelen değişikliklerin belirlenmesi ve uluslararası karşılaştırmalar açısından oldukça önemlidir.
Fonksiyonel gelir dağılımı nedir?
Fonksiyonel gelir dağılımı ise millî gelirin onu üreten üretim faktörleri, bir diğer
ifadeyle, emek sahipleri, sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve girişimciler arasındaki dağılımıdır. Bu anlamda, fonksiyonel gelir dağılımı gelirin ücret, faiz, rant ve
kâr arasında nasıl dağıldığını göstermektedir.
Bölgesel gelir dağılımı nedir?
Bölgesel gelir dağılımı, bir ülkede yaratılan gelirin coğrafi olarak dağılımını göstermektedir. Genellikle ülkelerin bütün bölgeleri aynı derecede kalkınmış değildir. Ülke coğrafyası içerisinde bazı bölgeler gelirden fazla pay alırken bazı bölgeler de yeteri kadar pay alamamakta ve geri kalmaktadır. Bölgesel gelir dağılımı
adaletinin sağlanması için bölgelerin gelir ve istihdam yapılarının analiz edilerek
her bölgenin kendi yapısal özelliklerine uygun çözümler üretilmesi gerekmektedir
Sektörel gelir dağılımı nedir?
Sektörel gelir dağılımı, bir ülkede yaratılan toplam gelirin üretim sektörlerine göre dağılımını ifade etmektedir. Sektörel gelir dağılımı; tarım, sanayi ve hizmet gibi
başlıca üretim sektörlerinin ulusal gelire hangi oranda katkıda bulunduğunu göstermektedir.
Gelir dağılımı eşitsizliği ölçümünde kullanılan Lorenz eğrisini açıklayınız.
Kişisel gelir dağılımında eşitsizliğin boyutunun saptanması için kullanılan Lorenz eğrisi kutu şeklinde bir diyagram içinde gösterilmektedir. Diyagramın dikey
ekseninde toplam gelirin, yatay ekseninde ülke nüfusunun kümülatif yüzdeleri
yer almaktadır. Dikey eksende gelirin %100’ü, yatay eksende ise nüfusun %100’ü
gösterildiğinden diyagram bir kutu şeklindedir. Orijinle karşı köşeyi birleştiren 45 derecelik doğru eş bölüşüm doğrusudur ve gelirin tam olarak eşit dağıldığı
bir durumu göstermektedir. Eş bölüşüm doğrusu mutlak eşitlik doğrusu şeklinde de ifade edilebilir.
Bir ülkede gelir dağılımında eşitsizlik varsa, mutlak eşitlik doğrusu yanında fiili dağılımı gösteren ikinci bir eğri çizilir. Kişisel gelir
dağılımı eşitlikten uzaklaştıkça fiili gelir dağılımını gösteren eğri (Lorenz Eğrisi) de mutlak
eşitlik doğrusundan uzaklaşır. Kişisel gelir dağılımında eşitsizliğin artmasıyla birlikte Lorenz eğrisi ile mutlak eşitlik
doğrusu arasında kalan alan genişlemektedir.
Gini katsayısı nedir?
Kişisel gelir dağılımındaki eşitsizliğin derecesini gösteren Lorenz eğrisi geometrik
bir yöntemdir. Gini katsayısı ise eşitsizliğin derecesini ölçen bir katsayıdır. Gini
katsayısı, hem bir ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliğinin zaman içerisindeki eğilimini göstermesi hem de ülkeler arasında karşılaştırmalar yapmaya imkân tanıması
açısından önemli bir eşitsizlik ölçütüdür. Gini katsayısı Lorenz eğrisinden türetilmiştir. Lorenz eğrisi ile mutlak eşitlik doğrusu arasında kalan alanın, mutlak eşitlik doğrusu altında kalan 0ZL üçgeninin alanına oranı Gini katsayısını vermektedir. Gini katsaysı 0-1 arasında değişen değerler almaktadır. Katsayının 1’e yaklaşması gelir eşitsizliğinin arttığını, 0’a yaklaşması ise gelir eşitsizliğinin azaldığını göstermektedir.
Kayıt dışı istihdam nedir?
Çalışanların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi nedeniyle vergi ve sosyal güvenlik primleri
gibi yasal yükümlülüklerden kaçınılmasıdır.
Gelir dağılımını belirleyen demografik faktörleri açıklayınız.
Nüfus artışı ve göç gelir dağılımını belirleyen demografik faktörlerin başında gelmektedir. Özellikle, nüfus artışı karşısında yeterli düzeyde yatırımın gerçekleştirilemediği ve buna bağlı olarak da yeni istihdam alanlarının yaratılamadığı gelişmekte olan ülkelerde işsizlik ve kayıt dışı istihdam artmaktadır. Bu durumda
gelir dağılımı emek aleyhine bozulmaktadır. Nüfus artış hızının yüksek olduğu
ülkelerde, özellikle alt gelir grupları eğitim ve sağlık hizmetlerinden yeterli düzeyde yararlanamamaktadır. Benzer bir durum göç olgusuyla da yaşanmaktadır. Nitekim yoğun göç alan bölgelerde eğitim, sağlık, konut gibi hizmetler ve istihdam
olanakları nüfusun gerisinde kalmakta ve gelir eşitsizliklerinin artmasına neden
olmaktadır.
Gelir dağılımını belirleyen faktörlerden rekabet koşullarını açıklayınız.
Bir ekonomide mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşullarından daha çok
aksak rekabet koşulları geçerlidir. Aksak rekabet koşullarının görüldüğü piyasalarda faaliyet gösteren firmalar, üretimlerini suni olarak azaltarak fiyatlarını yükseltmek suretiyle aşırı kâr elde edebilmektedirler. Bu durum ise gelir dağılımını
monopolcü ve oligopolcü firma sahipleri lehine değiştirmektedir.
Gelir dağılımını etkileyen faktörlerden teknolojik gelişme düzeyini açıklayınız.
Teknolojik gelişme düzeyinin yetersiz olduğu ülkelerde gelir dağılımında adaletin
sağlanması için gerekli kaynakları oluşturmak da kolay olmamaktadır. Emek ya
da sermaye yoğun teknolojilerin tercih edilerek üretim sürecinde kullanılması gelir dağılımını yakından etkilemektedir. Geçmişten günümüze, ekonomik ve teknolojik alandaki gelişmelerle birlikte, emek yoğun teknolojiler yerini sermaye yoğun teknolojilere bırakmaktadır. Sermaye yoğun teknolojilerin yaygınlaşmasının
doğal bir sonucu olarak üretimde sermayenin payı hızla artarken emeğin özellikle
de niteliksiz emeğin payı azalmaktadır. Teknolojik gelişme nitelikli işgücünün verimliliğini artırdığı için gelir dağılımı niteliksiz işgücü aleyhine bozulmaktadır.
Gelir dağılımını etkileyen faktörlerden üretim faktörlerinin niteliğini açıklayınız.
Üretim faktörlerinin niteliğindeki farklılıklara bağlı olarak gelir dağılımı da farklılaşmaktadır. Kişisel yeteneklerdeki farklılıklardan dolayı bireyler farklı düzeylerde gelire sahip olabilmektedirler. Eğitim süreci
boyunca elde edilen yetenek ve beceriler, çalışma yaşamı boyunca edinilen deneyimler, emeği daha nitelikli hâle getirmektedir. Teknolojide yaşanan gelişmeler sermayenin verimliliğini; sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi etkinlikler ise
toprağın verimliliğini artırmaktadır. Bazı girişimciler risk almaktan kaçınırken,
bazıları yatırımlarını riski yüksek alanlara yönlendirerek büyük kazançlar sağlayabilmektedir.
Gelir dağılımını belirleyen faktörlerden servet dağılımını açıklayınız.
Gelir dağılımında ortaya çıkan dengesizliklerin önemli nedenlerinden biri de servet dağılımının dengesiz olmasıdır. Gelir dağılımında servete bağlı olarak ortaya
çıkan dengesizliğin giderilmesinde arazi, bina gibi servetler üzerinden alınan dolaysız vergiler önem kazanmaktadır. Servetin değerinin artması sonucu gelir dağılımının servet sahibi lehine bozulması, servet üzerinden alınan dolaysız vergilerle
bir ölçüde giderilmiş olmaktadır. Aksi hâlde, servet dağılımındaki dengesizliğe
bağlı olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da artmaktadır.
Gelir dağılımındaki dengesizliklerin nedenlerinden biri olan servet dağılımı dengesizliğini açıklayınız.
Gelir dağılımında ortaya çıkan dengesizliklerin önemli nedenlerinden biri de servet dağılımının dengesiz olmasıdır. Gelir dağılımında servete bağlı olarak ortaya çıkan dengesizliğin giderilmesinde arazi, bina gibi servetler üzerinden alınan dolaysız vergiler önem kazanmaktadır. Servetin değerinin artması sonucu gelir dağılımının servet sahibi lehine bozulması, servet üzerinden alınan dolaysız vergilerle
bir ölçüde giderilmiş olmaktadır. Aksi hâlde, servet dağılımındaki dengesizliğe
bağlı olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da artmaktadır.
Mutlak yoksulluk nedir?
Mutlak yoksulluk kavramı, asgari geçim düşüncesine dayanmaktadır ve kişilerin
ya da hane halkının asgari geçim düzeyinin altında olma durumunu ifade etmektedir. Bu tanımın, kişilerin ya da hane halkının yaşamlarını sürdürebilmek için
gerekli olan asgari besin bileşenlerini veya kaloriyi esas alması ona mutlaklık niteliğini kazandırmaktadır. Mutlak yoksulluk kavramı, sosyal ya da kültürel ihtiyaçlara değil, beslenme, giyinme, barınma gibi temel ihtiyaçlara vurgu yapmaktadır.
Göreli yoksulluk nedir?
Göreli yoksulluk kavramı insanın toplumsal bir varlık olmasından hareket
etmektedir. Bu kavram, yoksulluğu sadece mutlak anlamda bir yaşamı sürdürme
meselesi olarak görmemektedir. Buna göre göreli yoksulluk, kişi ya da hane halkının
sahip olduğu gelir düzeyinin, içinde yaşadıkları toplumdaki ortalama gelir düzeyinin belirli bir yüzdesi ile karşılaştırılması esasına dayanan ve karşılaştırılan gelir
düzeyinin gerisinde kalma durumu ile açıklanan bir kavramdır. Bu nedenle göreli
yoksulluk kavramı, kişilerin sahip oldukları mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve
refahın dağılımındaki farklılıklara odaklanmaktadır.
Gelir yoksulluğu nedir?
Gelir yoksulluğu, kişilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri ya da asgari bir yaşam
standardında yaşayabilmeleri için ihtiyaç duydukları temel gereksinimlerini karşılayacak gelire sahip olmamaları durumu olarak tanımlanabilir. Gelir yoksulluğu
hesaplanırken genellikle asgari bir yaşam düzeyini sağlamak için gerekli olan gelir, yoksulluk sınırı olarak tanımlanmaktadır. Bu sınırın altında gelire sahip olan
kişiler ya da hane halkları da yoksul olarak adlandırılmaktadır
İnsani yoksulluk nedir?
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 1997 yılında yayınlanan İnsani Gelişme Raporu’nda geliştirilen insani yoksulluk kavramı ise insani gelişme ve insanca yaşam için parasal olanakların yanı sıra temel ihtiyaçların
karşılanabilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel bazı olanaklara sahip olmanın
da gerekli olduğu fikrine dayanmaktadır. Aynı raporda, insani yoksulluğu ölçmek
için geliştirilen insani yoksulluk endeksinde, yaşam süresinin kısalığı, temel eğitim hizmetlerinden mahrumiyet ve kamusal ve özel kaynaklara erişememe gibi
kriterler dikkate alınmaktadır.
Türkiye'de yoksulluk üzerinde etkili olan faktörlerden gelir dağılımını açıklayınız.
Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliğinin özellikle OECD ortalaması ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek olduğuna, Türkiye’de gelir dağılımının incelendiği bölümde
değinilmişti. Dönemsel olarak bakıldığında, Türkiye’de gelir dağılımının özellikle
1980 sonrasında daha olumsuz bir tablo içinde olduğu görülmektedir. İhracata dayalı ekonomi politikasının uygulamaya konulduğu 1980 sonrası dönemde özellikle
izlenen düşük ücret politikasıyla gelir dağılımı ücretli kesim aleyhine bozulmuştur. Türkiye’de planlı dönemde yoksulluk sorununun hafifletilmesinde ise istikrarlı
ekonomik büyüme oldukça etkili olmuştur. Büyüme hızının gerilediği yıllarda,
yoksulluk da artmıştır. Bu nedenle, yoksulluğun hafifletilmesi ve gelir dağılımının
iyileştirilmesi için ekonominin üretim gücünün ve gelir düzeyinin artırılması son
derece önemlidir.
Mikro kredi nedir?
Mikrokredi,
resmî finans kuruluşlarına
erişim olanağı bulunmayan
yoksul ailelerin üretici
faaliyetlere girişmelerine
ve tüketimlerini istikrarlı
hâle getirmelerine yardımcı
olmak amacıyla, çok küçük
meblağlarda (mikrokredi)
sağlanan kredidir.