aofsorular.com
ÇEK202U

Ayrımcılık ve Sosyal Dışlanma

2. Ünite 20 Soru
S

Ayrımcılık kavramını tanımlayarak insan hakları bağlamında açıklayınız.

Sözlük anlamı bir kimseyi herhangi bir niteliği nedeniyle mağdur etme olan ayrımcılık kavramı için genel kabul gören bir tanım bulunmaktadır. Ayrımcılıkla ilgili olarak farklı tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlardan birine göre ayrımcılık; “kişinin bir gruba mensup olması veya niteliği nedeniyle diğerlerine nazaran farklı işlem görmesi ve mağdur edilmesidir”. Diğer bir tanıma göre; “bir devletin veya toplumun bazı üyelerinin ötekilere sağlanan belli hak ve/veya ayrıcalıklardan yoksun bırakılmasıdır”. Özetle ayrımcılık; kişinin toplumsal yaşam içinde diğerlerinin sahip olduğu haklardan yararlanamamasıdır diyebiliriz.

 

İnsan hakları ile ilgili sözleşmelerde ayrımcılık farklı tanımlanmaktadır. Sözleşmelerin bir bölümünde ayrımcılık tanımı yapılmamakta, sadece ayrımcılık yasaklarından bahsedilmezken, bazı uluslararası sözleşmeler ise kendi kapsam ve uygulama alanları ile sınırlı tanım yapmaktadırlar. Uluslararası metinlerde doğrudan referans verilsin ya da verilmesin eşitlik ilkesi yapılan tanımlamaların çıkış noktasını oluşturmaktadır.

S

Ayrımcılık ile ilgili olarak uluslararası düzenlemeleri bir örnek ile açıklayınız.

En genel tanımıyla kişinin toplumsal yaşam içinde diğerlerinin sahip olduğu haklardan yararlanamaması olan ayrımcılık alanında yapılan sözleşmelerin bazılarında eşitlik ilkesine gönderme yapılmadan ancak onun gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla bir tanım yapılmaktadır. Bazı sözleşmelerde ise eşitliğe doğrudan gönderme yapılmaktadır.

 

Ayrımcılık alanında Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 111 sayılı İstihdam ve Meslek Alanında Ayrımcılık Sözleşmesi ayrımcılığı sözleşmesi örnek verilebilir. Sözleşme konusu ile sınırlı olmak üzere “istihdam ve meslek alanında fırsat eşitliğini ortadan kaldırma veya bozma (saptırma) etkisi olan ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüş, ulusal veya sosyal köken temeline dayalı her türlü ayrılık (fark) gözetme, ayrı tutma, dışlama veya üstün tutma, yeğleme” şeklinde tanımlamaktadır.

S

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Birliği (AB) kaç türlü ayrımcılık olduğunu ifade etmektedir, sıralayıp açıklayınız.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 3 tür ayrımcılık olduğunu ifade etmektedir. Bunlar; doğrudan, dolaylı ve sistematik ayrımcılık olarak sıralanabilir. 

Avrupa Birliği (AB) ise direktiflerinde doğrudan ayrımcılık, dolaylı ayrımcılık, taciz,
cinsel taciz, emirle ayrımcılığa özendirme, gebeliğe ve analık iznine bağlı ayrımcılık olmak üzere 6 tür ayrımcılıktan söz etmektedir.

S

Doğrudan ayrımcılık nedir?

Açık ayrımcılık olarak da adlandırılan doğrudan ayrımcılık, uluslararası sözleşmelerin yasakladığı ayrımcılık türlerinin başında gelmektedir. Doğrudan ayrımcılık farklı şekillerde tanımlanabilmektedir. “Bir kişi veya grubun, ayrımcılığın yasaklandığı nedenlerden (dil, etnik köken, cinsel yönelim, engellilik gibi) birine dayalı olarak insan hak ve özgürlüklerinden, aynı veya benzer konumda olduğu diğer kişilerle eşit bir şekilde yararlanmasını ve bunları kullanmasını engelleme veya zorlaştırma niyet ve etkisine sahip her türlü fark, dışlanma, sınırlama veya tercihtir” biçiminde tanımlanabilmektedir.

S

Avrupa Birliği (AB) Direktiflerine göre taciz nasıl tanımlanmaktadır?

Avrupa Birliği'nin (AB) 2000/78 sayılı direktifine göre; taciz, “ırk veya etnik köken, din veya inanç, yaş, engellilik ve cinsel yönelim gibi nedenlerden birine bağlı olarak bir kişinin onuruna zarar verme ve onu yıldırma, ona karşı düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü veya saldırgan bir çevre yaratma amacı taşıyan veya etkisi olan istenmeyen bir davranıştır”. Taciz kişinin herhangi bir özelliği ile alay etme, uygunsuz şakalar, yorumlar, düşmanca hareketler, istenmeyen fiziksel temas, cinsel amaçlı talepler ve fiziksel saldırı gibi fiilerden oluşabilmektedir. Kişi tacizle özel veya çalışma yaşamında karşılaşabilmektedir.

S

Olumlu ayrımcılık nedir? Temel özellikleri nelerdir?

Pozitif ayrımcılık olarak da tanımlanan olumlu ayrımcılık, toplumdan dışlanmış grupların, eğitim, istihdam, siyaset gibi alanlara katılmalarını sağlayarak, bu grupların temsil edilmesini sağlamaya çalışan bir dizi kurumsal politika ve uygulamadır. Olumlu ayrımcılık politikaları; etnik, cinsiyet, ırk, engellilik gibi farklılıklar temelinde şekillenen fiili ayrımcılığın önüne geçilmesi amacıyla bu farklılıklar lehine telafi edici bir ayrımcılık yapılması gerektiğini savunmaktadır.


Olumlu ayrımcılık politikalarının temel özelliği geçmişteki ayrımcılığın etkisini telafi edecek, dolaylı ve doğrudan ayrımcılığı ortadan kaldıracak, eşitliği teşvik edecek etkin önlemler alınmasını öngörmek olarak ifade edilebilir.

S

Cinsiyet ayrımcılığı nasıl tanımlanmaktadır?

Cinsiyet ayrımcılığı “bir kişinin bir kadına/erkeğe cinsiyetine dayalı olarak bir kadına/ erkeğe davrandığı veya davranacağından daha olumsuz veya daha az olumlu davranması (doğrudan ayrımcılık) ve/veya biçimsel olarak eşitlikçi görünen davranış ve uygulamaların sonradan kadın/erkek üzerinde ayrımcı etkiler yaratmasıdır.

Cinsiyet ayrımcılığı denildiğinde ilk olarak akla "kadına yönelik ayrımcılık"tır. Cinsiyet ayrımcılığı cinsiyetlerin ayırıcı özelliklerinin her zaman cinsiyete özgü sözde sınırlar içinde kalması gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığının kökeninde ekonomik, siyasi, ideolojik ve kültürel nedenler yatmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı kapsamına cinsiyet değiştiren veya farklı cinsel yönelimleri olan kişiler de dâhil edilmekte veya bunlara yönelik ayrımcılık cinsel yönelim ayrımcılığı olarak ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır

S

Her insanın yaşamının bir döneminde karşı karşıya kalacağı ayrımcılık türü hangisidir? Kısaca açıklayınız.

Yaş ayrımcılığı “bir kişiye sadece yaşı nedeniyle gösterilen farklı tavır, ön yargı, hareket, eylem ve kurumsal düzenleme” olarak tanımlanabilmektedir. Yaş ayrımcılığı diğer ayrımcılık türlerinden farklı olarak her insanın yaşamının bir döneminde karşı karşıya kalacağı ayrımcılık türü olarak dikkat çekmektedir. Yaş ayrımcılığı, gençlik veya yaşlılık temelinde ortaya çıkabileceği gibi kişinin yaşıtları tarafından da yaratılabilmektedir. Yaş ayrımcılığı ile kişi hem özel hem de çalışma yaşamında karşılaşabilmekte ancak çalışma yaşamında daha belirgin şekilde görülmektedir. 

S

Engele dayalı ayrımcılık nedir?

Engele dayalı ayrımcılık kavramını Birleşmiş Milletler (BM) "Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi" kapsamında açıklamaktadır.  “Engele dayanan ayrımcılıktan" siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, sivil veya başka alanlarda tüm insan haklarının ve tüm temel özgürlüklerin, başkalarıyla eşitlik temelinde, tanınmasını, kullanılmasını veya bu hak ve özgürlüklerden yararlanılmasını tehlikeye koyma veya hiçe indirgeme amacı taşıyan veya sonucu doğuran engele dayalı her tür ayrım, dışlama veya kısıtlama anlaşılmaktadır.

BM, engele dayalı ayrımcılığı, makul düzenlemelerin reddedilmesini de kapsamak üzere, tüm ayrımcılık biçimlerini kapsayacak şeklinde tanımlamıştır. Sözleşme bu tanımla engellilere yönelik her türlü ayırımcılığı yasaklamıştır.

Ancak uygulamada engelliler hem özel yaşamlarında hem de çalışma yaşamlarında özel durumları nedeniyle doğrudan ve dolaylı ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu ayrımcılık engelli kadar engelli olmayanları da olumsuz yönde etkilemektedir.

S

Türkiye’de ayrımcılık yasağı ile İlgili temel düzenlemeler nelerdir?

Türk hukukunda ayrımcılığın önlenmesi ve eşitlik ilkesi temel olarak Anayasa'da düzenlenmektedir.

1924 Anayasası’ndan bu yana tüm anayasalarda ve birçok yasada eşitlik ilkesi ve ayrımcılığın yasaklanması ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. 1982 Anayasası’nın “kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10/1’de “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi görüş, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” denilerek eşitlik konusunda genel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Ayrıca 10. maddenin son fıkrasında tüm devlet organlarına ve idari makamlara bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etme yükümlülüğü getirilmiştir.

S

Türkiye'de Anayasa dışında ayrımcılık yasağı getiren ve eşitlik ilkesini vurgulayan yasal düzenlemelere 5 (beş) örnek veriniz.

Anayasa dışında Türk mevzuatında çok sayıda kanunda eşitlik ve ayrımcılık yasağı ile ilgili düzenleme yer almaktadır.

Bunlar arasında; 22.5.2003 tarih 4857 sayılı İş Kanunu, 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Ceza Kanunu’nun ayrımcılık yasağı ile ilgili 122. maddesi yanında 3, 105, 115, 118, 125, 153 ve 216. maddeleri, 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 4, 13. 14 ve 15. maddeleri; 14.7.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 7 ve 125. maddeleri; 14.6.1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 4.maddesi, 22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun 68. maddesi ve Medeni Kanun’un “Evliliğin Genel Hükümlerini” düzenleyen üçüncü bölümünde eşler arasında eşitliği sağlamaya yönelik hükümler örnek olarak verilebilir.

S

 Türkiye'de 4857 sayılı İş Kanunu’nun çalışma yaşamında eşitlik ve ayrımcılık yasağı ile ilgili düzenlemelerini kısaca açıklayınız.

Türkiye'de çalışma yaşamında eşitlik ve ayrımcılık yasağı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde eşit davranma ilkesi başlığı altında düzenlenmektedir.

Madde ile doğrudan ve dolaylı ayrımcılık kavramları ilk defa mevzuata dâhil edilmektedir. Madde 5/1’de istihdam ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç din ve mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım yapılamayacağı, 5/2’de işverenin esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamayacağı yer almaktadır.

Maddenin 3, 4 ve 5. fıkralarında ise cinsiyet temeline dayalı farklı işlem ve ayrımcılığa karşı koruma öngören düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre; 5/3’de biyolojik ve işin niteliği ile ilgili nedenler zorunlu kılmadıkça iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde cinsiyet ve gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı işlem yapılamayacağı, 5/4 ve 5/5 fıkralarda aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı, işçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılamayacağı belirtilmektedir. 5/6’da işverenin işçilere eşit davranma yükümlülüğüne aykırı davranışlarının hukuksal yaptırımı düzenlenmiştir. 5/7’de 20. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla ayrımcılık durumunda ispat yükümlülüğü işçiye verilmekte ancak işçi bir ihlâlin varlığı olasılığını güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda işveren böyle bir ihlâlin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü tutulmaktadır. “Taciz ve cinsel taciz 5. maddede ayrımcılık biçimlerinden biri olarak tanımlanıp, yasaklanmamış olmakla birlikte, 4857 sayılı İş Kanunu işyerinde işçinin ve işverenin cinsel taciz eylemlerini haklı neden sayarak, hizmet akdini derhal fesih olanağı tanımıştır. Bu konu 24/II-d ve 25/II-c’de düzenlenmiştir.

S

Türkiye'de doğrudan ve dolaylı ayrımcılık kavramları ilk defa mevzuata dâhil edilmesi hangi kanun ile olmuştur?

Türkiye'de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde eşit davranma ilkesi düzenlenmektedir. Bu madde ile doğrudan ve dolaylı ayrımcılık kavramları ilk defa mevzuata dâhil edilmektedir. Madde 5/1’de istihdam ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç din ve mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım yapılamayacağı, 5/2’de işverenin esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamayacağı yer almaktadır.

S

"Sosyal Dışlanma" kavramını tanımlayınız.

"Sosyal Dışlanma" kavramı kişilere, ülkelere, zamana, uluslararası örgütlere göre farklı şekillerde tanımlandığından ortak bir tanım vermek güçtür. Bu nedenle günümüzde genel kabul görmüş bir sosyal dışlanma kavramı bulunmamaktadır.

Ancak genel bir tanım vermek gerekirse;

"sosyal dışlanma, belirli bireylerin veya grupların yapısal ve/veya kişisel nedenlere bağlı olarak mekânsal anlamda olmasa da sosyal katılım anlamında tamamen veya kısmen içinde yaşadıkları toplumun dışında kalmaları ve toplumdaki yurttaşlığa ilişkin tüketim, tasarruf, siyasi ve sosyal nitelikteki eylemler gibi normal eylemlere katılamamalarıdır".

S

"Sosyal Dışlanma" ve "Sosyal Bütünleşme" kavramları arasında tanım düzeyinde nasıl bir bağlantı kurulabilir?

En genel bir tanımı ile sosyal dışlanma, "belirli bireylerin veya grupların yapısal ve/veya kişisel nedenlere bağlı olarak mekânsal anlamda olmasa da sosyal katılım anlamında tamamen veya kısmen içinde yaşadıkları toplumun dışında kalmaları ve toplumdaki yurttaşlığa ilişkin üretim, tüketim, tasarruf, siyasi ve sosyal nitelikteki eylemler olarak sıralanabilecek olan normal eylemlere katılamamaları şeklinde tanımlanabilir".

“Sosyal dışlanma toplumun bir parçası olma anlamına gelen sosyal bütünleşmenin karşıtı olarak ele alındığında ise sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal vatandaşlık haklarından mahrum olma ve edilme durumu olarak tanımlanmaktadır.

 

S

Toplumla bütünleşememe anlamında "sosyal dışlanma" kavramı bağlamında "normal" kabul edilen faaliyetler nelerdir?

Toplumla bütünleşememe bağlamında sosyal dışlanma denildiğinde belirli bireylerin veya grupların yapısal ve/veya kişisel nedenlere bağlı olarak mekânsal anlamda olmasa da sosyal katılım anlamında tamamen veya kısmen içinde yaşadıkları toplumun dışında kalmaları anlaşılmaktadır.

Bu anlamda sosyal dışlanmanın olmaması tüm vatandaşların toplumdaki yurttaşlığa ilişkin normal eylemlere katılamamaları şeklinde tanımlanabilir.

Bu çerçevede ele alındığında "normal eylemler"; üretim, tüketim, tasarruf, siyasi ve sosyal nitelikte eylemlerdir”.

S

Sosyal dışlanmanın unsurları nelerdir?

Sosyal dışlanma birçok unsurdan oluşmaktadır. Bunlar arasında görecelik, çok boyutluluk ve dinamik bir süreç olması sayılabilir.

Sosyal dışlanma göreceli bir kavramdır. Zira farklı zamanlarda, farklı toplumlarda, farklı anlamlar çağrıştırdığından kavramın içerik ve sınırlarının belirlenmesi son derece güçtür.

Çok boyutludur. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanlar gibi birden fazla alanda karşılaşılan sosyal sorunlarla ilgilidir. Bu nedenle sosyal dışlanma sosyal politika yanında farklı bilim dallarının da ilgi alanına girmektedir.

Ayrıca sosyal dışlanma kişilerin temel gereksinimlerini karşılayamamalarından başlayarak toplumla olan bağlarının kopmasına kadar uzanan dinamik bir süreci oluşturmaktadır.

S

Kavram olarak "sosyal dışlanma" ilk kez hangi yıl ve hangi ülkede kullanılmıştır?

Sosyal dışlanma kavramının geçmişi oldukça yenidir. Fransa’da 1960’lı yıllarda yoksullardan ideolojik biçimde dışlanmış olarak söz edilmiş, dışlanma kavramı ilk defa Rene Lenoir tarafından 1974 yılında yazılan bir kitapta kullanılmıştır.

Kitapta dışlanmışlar, ekonomik büyümenin sonuçlarından yararlanamayan kişiler olarak belirtilmiş, dışlanmışların sadece yoksul kişilerden oluşmadığı daha geniş bir kitleyi kapsadığı ifade edilmiştir. Lenoir o dönemde Fransız nüfusunun %10’nun toplumdan dışlanmış olduğunu belirtmiş, dışlanmış olan grupları da zihinsel ve fiziksel engelliler, intihar eğilimliler, hasta-bakıma muhtaç yaşlılar, istismar edilen çocuklar, ilaç bağımlıları, suçlular, tek ebeveynli aileler, sorunlu aileler, marjinal kişiler, a-sosyal kişiler ve diğer sosyal uyumsuz kişiler olarak ifade etmiştir. Ayrıca bu kişilerin sosyal koruma dışında kalan sosyal gruplar olduklarını da belirtmiştir.

S

Sosyal dışlanmanın nedenleri nelerdir?

Sosyal dışlanmanın nedenlerini kesin çizgilerle belirlemek güçtür. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, davranışsal, coğrafi, kişisel birçok faktör veya sorun sosyal dışlanmaya yol açabilmektedir. Kişilerin konuya bakış açısına göre nedenler farklılaşabilmektedir. Ayrıca sosyal dışlanmanın ülkelere göre farklı biçimlerde algılanışına bağlı olarak nedenler değişebilmektedir. Bu doğrultuda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyal dışlanmanın nedenleri birbirinden farklılık göstermektedir.

Hatta aynı ülke içinde bile kişilerin sahip oldukları yaş, cinsiyet, ırk, dil, medeni durum gibi farklılıklar sosyal dışlanmanın nedenlerini farklılaştırabilmektedir. Ayrıca sosyal dışlanmanın neden ve biçimlerinin birbiri ile iç içe geçmiş olması da sorun yaratabilmektedir.

S

Sosyal dışlanma biçimleri nelerdir?

Sosyal dışlanmanın çok boyutlu olması farklı biçimlerde ortaya çıkmasına ve algılanmasına neden olmaktadır. bu nedenle sosyal dışlanmanın biçimleri konusunda literatürde genel kabul gören bir sınıflama bulunmamaktadır.

Ancak literatürdeki farklı sınıflamalar incelendiğinde; sosyal dışlanma biçimleri arasında genelde ekonomik dışlanma, mekânsal dışlanma, kültürel dışlanma ve siyasi dışlanmaya yer verildiği görülmektedir.