aofsorular.com
SMY101U

Ünite 7: Sosyal Medya-Sosyal Medya ve Etik

SOSYAL MEDYAYA GİRİŞ

Ünite 7: Sosyal Medya-Sosyal Medya ve Etik

Etik Kavramının Tanımı

Etik kelimesinin kökeni Yunanca “karakter” anlamına gelen ethos kelimesinden gelmektedir (Zorel, 2016; Torlak ve Erdoğmuş, 2018). Türk Dil Kurumu etik kavramını “töre bilimi; çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü; ahlaki, ahlâk ile ilgili” ifadeleriyle tanımlamaktadır (TDK, 2019). Etik, doğru-yanlış ve iyi-kötüyü tanımlayarak, neyin yapılması ve neyin yapılmaması gerektiğini belirler. Dolayısıyla, iyi ve kötü ayrımı üzerinde çalışır. Bunun içine değer yargılarını ve etkinlikleri de dahil eder (Ertekin ve Ertekin, 2003).

Yapılan etik tanımlarından da yola çıkarak etiğin özellikleri şu şekilde ortaya konulabilir (Bodur, 2017):

  • Etik insanın dünyadaki varoluş amacına odaklanarak insan doğası için iyi olanla kötü olanın neler olduğunu belirginleştirir.
  • Etik insanın gerek kişisel gerekse toplumsal yaşamda karşı karşıya geldiği sorunları bütün unsurlarıyla enine boyuna ele alıp çözüm önerileri ortaya koyar.
  • Etik değere konu olan bütün bir yaşam alanını her yönüyle inceler.
  • Etik her durumda varoluşla ilintili doğru ilke ve bilgilere erişerek, yeni etik yaklaşımları önerir.

Etiğin Ögeleri

Etiğin ögeleri, etiğin oluşumuna katkı sağlayan unsurlardır.

a. Etik ve Kültür: Kültür bir grup insan arasında paylaşılan, birlikte yaratılan, yaşamak için bir dizayn oluşturan norm ve değerler sistemidir. Genel kabul gören şekli ile kültür; bilgi, inanç, sanat, ahlak, örf ve âdetlerden ve insanın toplumun bir üyesi olarak elde ettiği bütün yeteneklerden oluşmuş karmaşık bir bütündür. Kültürü oluşturan yapı taşları aynı zamanda etik kuralları da şekillendirir. Dolayısıyla kültür, insan yaşamını biçimlendirmesi ve insanın ahlaki altyapısının oluşmasında önemli bir unsurdur.
b. Etik ve Din: Etik tamamen özerk bir disiplindir ancak din ile karşılıklı bir ilişkisi söz konusudur. Dinlerin ahlaki boyutu vardır.
c. Etik ve Hukuk: İnsanlar karar aldıkları zaman bu kararı uygulamak için eylemde bulunurlar. Eylemi gerçekleştirmek için ise bir hareket sergilerler. Hareket, baskıdan kaynaklanıyorsa eylemin zorunluluğu hukuksaldır. Ancak eylem, eylemin manevi iyiliğinden dolayı ortaya çıkıyorsa o zaman eylemin zorunluluğu etikseldir. Etikte eylemin “manevi iyiliği” söz konusudur. Hukuk ise, manevi konularla doğrudan ilgilense bile, etik değerler ve standartlar için temel bilgi oluşturmaz.

Etik ve Ahlak Kavramlarının İlişkisi ve Farklı Olan Yönleri

Ahlak kavramının kökeni Arapçadan gelmektedir ve töre, gelenek, görenek, alışkanlık, huy ve karakter anlamlarını taşıyan “hulk” sözcüğünün çoğuludur (Ünal ve Nadarlı, 2010). Bu yönüyle ahlâk bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları ile iyi niyetler ve güzel huyları kapsar.

Türk Dil Kurumunun tanımına göre ahlak, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallarıdır (TDK, 2019).

Dolayısıyla, ahlak daha çok davranışlarla ilgiliyken; etik, doğru davranışının ne olduğu konusu ile ilgilenmektedir (Köksal, 2016). Yani ahlak davranışa odaklanırken, etik ilkelere odaklanmaktadır. İki kavram arasındaki farkı tam olarak anlamak için ahlaki davranışın koşullarına da bakmak gerekir. Ahlaki davranışın üç temel koşulu vardır. Bunlar (Ünal ve Nadarlı, 2010):

  • Ahlaki davranış istemli olmalıdır.
  • Ahlaki davranış bilinçli olmalıdır.
  • Ahlaki davranış özgür olmalıdır.

Görüldüğü üzere istem dışı, bilinçsiz ve özgür iradeyle gerçekleştirilmeyen davranışlar ahlaki davranış olarak kabul edilmemektedir. Bu özelliklerden herhangi birini taşıyan davranışlar da ahlaki davranış olarak kabul edilmektedir.

Sosyal Medyada Etik ve Etik Sorunlar

Geleneksel medyadaki etik sorunlar devam ederken, özel yaşamın gizliliği başta olmak üzere, telif hakları, kullanıcının çok fazla reklamsal içeriğe maruz kalması, genel ahlaka aykırı paylaşımlar vb. gibi daha pek çok etik sorun sosyal medya için de tartışma konusu hâline gelmiştir. Sosyal medya araçlarında kullanıcıların çoğu mahremiyet sınırlarını kaldıran tarzda içerik oluşturduğu ve kişisel bilgilerini paylaştıkları için birbirlerinin özel alanlarına müdahale edebilmektedirler. Bu müdahale, birçok etik dışı davranışın kaynağını oluşturmaktadır (İrvan, 2005; Manavcıoğlu, 2009; Öztürk 2015; Vardal, 2015). Sosyal medyada yer alan etik dışı davranışlar incelendiğinde başlıca etik dışı davranışların şunlar olduğu görülmektedir (Manavcıoğlu, 2009):

  • Kişisel verileri izinsiz kopyalamak ve dağıtmak
  • Kişisel verilerde tahrifat yapmak
  • Ticari firmaların sırlarını ifşa etmek
  • Sahte içerik hazırlayarak kullanıcıları yanıltmak
  • Reklam ve sponsorluk almak için manipüle edici içerik yayımlamak
  • Telif haklarının göz ardı edilmesi
  • Genel ahlaka aykırı içerik oluşturmak ve yaymak
  • Kaynak göstermeden içerik kullanmak
  • Kişilerin gerçek kimliklerini gizleyerek sahte profiller oluşturmak
  • Kurumların tüketicilerini yanıltmak için ücret ödeyerek yanlı içerik hazırlatmak
  • Spam blog oluşturmak

Bunların yanı sıra veya bunlara benzer olan çeşitli etik sorunlara ise aşağıda değinilmiştir (İrvan, 2005; Öztürk 2015; Vardal, 2015):

  • Özel Yaşamın Gizliliği
  • Kişilik Hakları, Eleştiri Sınırının Aşılması, Ayrımcılık
  • İçeriğin ve Haberin Gösterilmemesi
  • Telif/Patent Hakları
  • Üretilen İçeriklerin Olgunlaşmadan ve Doğruluğunun Teyit Edilmeden Yayılması
  • Kişisel Verilerin Güvenliğinin Sağlanamaması
  • Haber ve Ticari Enformasyonun Sınırlarının Belirsizleşmesi
  • Yoğun Reklam İçeriği
  • Yanıltıcı Etiketleme ve Başlıklandırma
  • Nefret Söyleminin Varlığı

Nefret söylemi türleri genelde altı başlık altında toplanmaktadır:

  1. Siyasi nefret söylemi
  2. Cinsiyetçi-kadınlara yönelik nefret söylemi
  3. Etnik kökene dayalı-ırkçı nefret söylemi
  4. Homofobik-cinsel kimlik temelli nefret söylemi
  5. Din-inanç ve mezhep kökenli nefret söylemi
  6. Engelli ve çeşitli hastalıklara sahip bireylere yönelik nefret söylemi
    • Anonimlik Olgusu
    • Troll Olgusunun Görülmesi (Spam Blog)

Sosyal Medyada Var Olan Etik Sorunların Nedenleri

  1. Siyasi nedenler: Sosyal medyada karşılaşılan etik sorunların temel nedenlerinden biri iktidar/ güç mücadelesinden ortaya çıkabilen siyasi nedenlerdir. Siyasi güç sahipleri ellerindeki mevcut iktidarı/gücü kaybetmemek için çıkarları doğrultusunda sosyal medyaya sansür veya denetim uygulamaya kalkışarak etik ihlallere neden olmaktadırlar.
  2. Ekonomik nedenler: Yeni medya teknolojilerini ellerinde ve kontrol altında tutmaya çalışan bazı kapitalist girişimler sosyal medyadaki etik ihlallerin ekonomik nedenlerini teşkil etmektedir. Bu durum, kullanıcıların yoğun reklamsal içeriğe maruz kalması ve haber/reklam ayrımının ortadan kalkması gibi etik ihlalleri ortaya çıkarabilmektedir.
  3. Kültürel nedenler: Toplumun genelini etkileyenhakim kültür, sosyal medyada ortaya çıkan etik ihlallerin nedenlerinden biri olabilmektedir. Kişilik haklarının ihlali ve mahremiyetin çiğnenmesi gibi pek çok konuda bilinç ve eğitim eksikliği kültürel unsurlardan kaynaklanan etik ihlaller arasındadır.

Sosyal Medyadaki Etik İhlallere Karşı Öneriler

Öncelikle içerik sağlayıcılar, etik dışı davranışları önleme adına şu uygulamaları hayata geçirmelidirler (Mavnacıoğlu 2009: Öztürk, 2015):

  • İçerik oluşturanlarla ilgili daha etkin bir kimlik ve veri doğrulama sistemine gidilmelidir.
  • Filtre sistemi sayesinde sahte profillerin önüne geçilmelidir.
  • Veri gizliliği doğrultusunda verilerin ortak paylaşımda kopyalanmasına sınırlama getirilmelidir.
  • Kullanıcı sözleşmesinin yanı sıra bağlayıcılığı olan etik sözleşme hayata geçirilmelidir.

Düzenleyici kurulların, etik dışı davranışları önlemek için hayata geçirebilecekleri uygulamalar ise şu şekilde sıralanabilir (Mavnacıoğlu, 2009):

  • Sosyal medyanın kendine özgü yapısını dikkate alarak içerik paylaşım, oluşturma ile ilgili hukuki ve etik sınırların belirlenmesi,
  • Uluslararası içerik sağlayıcılarla etik dışı ve zararlı içerikle mücadele konusunda işbirliği yapılması.
  • Bunlar sonucunda etik dışı içerik yüzünden bütün kullanıcıların cezalandırılmaması, sadece o etik dışı davranışı gerçekleştiren kullanıcının sorumlu tutulması.

Her kullanıcı, önce kendini denetlerse ve kurumların önlemleri de işlevsel olursa etik dışı davranışlar büyük oranda azalacaktır. Kullanıcı her şeyden önce kendi oluşturduğu içerikten sorumlu olmalı ve içeriğin hangi boyutlarda etki oluşturabileceğini planlayarak yayımlamalı ve dağıtmalıdır. Kullanıcı kendisi ve yakın çevresiyle ilgili kişisel bilgileri paylaşırken bilinçli olmalı, art niyetli kullanıcılara karşı dikkatli olmalıdır. Kullanıcıların özdenetim bilincini kazanması için içerik sağlayıcıların, düzenleyici kurulların ve diğer kullanıcıların üstlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Özdenetim sağlanması ve bilincin artmasıyla etik dışı davranışlar azalacak ve etik kurallara uygun hazırlanmış içerik miktarında artış sağlanacaktır (Öztürk, 2015).

Görüldüğü üzere, sosyal medyadaki etik sorunları ortadan kaldırmada en büyük sorumluluk bireyin kendine yani kullanıcıya düşmektedir. İçerik sağlayıcı ve düzenleyici kurulların denetimi ve alacağı tedbirlerin etkili olması kullanıcıların özdenetimine bağlıdır. Eğer, sosyal medya kullanıcıları bu ortamlarda kendilerini ve çocuklarını bekleyen tehlike ve risklerin bilincinde olurlarsa özdenetimi sağlama konusunda da önemli bir adım atılmış olur. Bu bağlamda, geleneksel medya için hayata geçirilen medya okuryazarlığının yeni medya ve kapsamında bulunan sosyal medya için de hayata geçirilmesi oldukça gereklidir.

Örgütlerde Sosyal Medya Kullanımı ve Etik

Örgütlerde sosyal medya ve etik konusu gündeme geldiğinde, üzerinde durulup tanımlanması gereken kavramlardan biri iş etiğidir. İş etiği, çalışma ortamlarında-iş yerlerinde iyi ve kötünün, doğru ve yanlış davranışın ne olduğunu araştıran, yönetim alanındaki etik sorunları inceleyen, etiğin uygulama alanlarından biridir (Köksal, 2016).

İş etiği kavramının giderek önem kazanmasının temel nedenleri şunlardır (Filizöz, 2011):

  • Ahlaki iş yapmak için kamu baskısıyla gelişen sosyal sorumluluk anlayışı,
  • İyi ahlakın, iyi işle aynı anlama geldiğinin anlaşılması,
  • Örgütsel yaşamda mükemmelliği ve yüksek kaliteyi arama anlayışının gelişmesi,
  • Çalışma yaşamında bazı grupların veya örgütlerin menfaatlerini ön planda tutmaya çalışmaları,
  • Örgütlerin ve çalışanların karşılıklı birbirlerine güvenmelerinin ve birbirlerinin çıkarlarını korumalarının önemli hale gelmesi.

Günümüzde sosyal medyanın bireysel ve kurumsal hayatın önemli bir parçası hâline gelmesi ile birlikte söz konusu iş etiği çerçevesinde belirlenen ilkeler arasına sosyal medya kullanımına yönelik politikalar da ilave olmuştur (Zorel, 2016).

Çalışanların sosyal medya araçlarını iş kullanma nedenleri beş ana başlıkta ele alınabilir (Korkmaz vd., 2015).

  • Yeni müşteriler kazanmak
  • Personel işe almak
  • Müşterilerle ilişkileri güçlendirmek, irtibatta kalmak
  • Pazar ve markete dair bilgi toplamak, gözlem yapmak
  • Boş zamanı değerlendirmek

Genel olarak değerlendirildiğinde işletmeler, çalışanlarını kendilerinin birer temsilcisi ve sözcüsü olarak görmekte ve dolayısıyla çalışanlarının işletme itibarını zedeleyecek herhangi bir davranış sergilemesini önleyecek kurallar belirlemektedir. Etik ilkeler adı altında topladıkları bu kurallar çalışanların iş yapış biçimine yön vermeyi ve işletmenin herhangi bir zarara uğramaması için istenmeyen uygulamaların önüne geçmeyi amaçlamaktadır.