Ünite 3: Sosyal Medya, Siyasal İletişim ve Katılımcı Demokrasi İlişkisi Demokrasi İlişkisi
Ünite 3: Sosyal Medya, Siyasal İletişim ve Katılımcı Demokrasi İlişkisi
Giriş
Medyanın görevi; halkı bilgilendirmek, kamuoyunu oluşturmak, yöneticilerin faaliyetlerini izlemek, denetlemek, eleştirmek, farklı fikir ve görüşlerin dile getirilip tartışılmasına ve halkın siyasete katılmasına imkân vermektir. Bu özellikleri sebebiyle medya, demokratik ülkelerde yasama yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak nitelendirilmektedir. İnternet, sosyal medya uygulamaları, bloglar, mikrobloglar ve çeşitli sosyal ağlardan oluşan ve yeni medya ya da sosyal medya olarak adlandırılan bu yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle geleneksel medyanın tek yönlü iletişimi son bulmuş, sosyal medya iletişimin çok yönlü ve geri bildirimli olmasına imkân vermiştir.
Sosyal Medyada Siyaset ve Sosyal İletişim
İletişimin kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve geri bildirim olmak üzere temelde beş öğesi bulunmaktadır. Kaynak, diğer insanlarla düşüncesini paylaşmak isteyen kişiye, mesaj, kaynağın alıcıya iletmek istediği düşünceye, kanal, mesajın kaynak tarafından alıcıya iletildiği araca, alıcı bildirim ise alıcının kaynağın gönderdiği mesaja verdiği tepkiye denmektedir. Bilindiği üzere gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi geleneksel medya organları, doğası gereği tek yönlü iletişim kurmaktadır. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla beraber geleneksel medyada pasif alıcı konumunda olan bireyler, iletişim süre- cine aktif dahil olmaya başlamış, tepki veren, bilgi ve içerik üreten, aktarılan bilgilerin doğruluğunu kontrol eden, diğer kullanıcılarla iletişim kuran bir konuma gelmiştir.
Başlangıçtan beri var olan siyasetin temelinde, eldeki kıt imkanları paylaşmak için başlatılan mücadele bulunmaktadır. Belli insan, grup veya kesimlerin çıkarlarını savunmak amacıyla kurulan siyasal partiler kamuoyunu etkilemek, yönlendirmek ve kamuoyunun düşünce ve tutumlarını öğrenebilmek için medyanın gücüne ihtiyaç duymaktadırlar. Medyanın modern toplumlarda bilgilendirme, farkındalık yaratma, eğitme, eğlendirme, toplumsallaştırma, kamuoyu oluşturma, gündem belirleme ve halkın siyasete katılmasını sağlama gibi bir çok önemli işlevi bulunmaktadır. Özgür medya modern demokrasiler açısından vazgeçilmez bir niteliğe sahiptir. Özgür medyanın olmadığı toplumlarda demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.
Medyanın temel gücü, gündemi belirlemesinde ve kamuoyunu oluşturmasında yatar, siyasetin temel arzusu ise kamuoyunu etkilemektir. Kamuoyu, belli bir zamanda, belli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına hakim olan kanaattir. Kamuoyunu etkileyebilme özelliğine sahip olan medya, her ne kadar özgürlük, doğruluk, tarafsızlık ve gerçeklik iddiasında bulunsa da halka salt gerçeği aktarmamakta, gerçeğin belli süzgeçlerden geçmiş halini iletmektedir. Medyanın sunduğu olaylar seçim, araştırma, yeniden seçim, ayıklama, biçimlendirme ve yayımlama aşamalarından geçerek haberleştirilmektedir. Siyasetin kamuoyu desteğine olan ihtiyacı ile medyanın toplumu etkileme gücü, siyasetçiler, siyasal aktörler ve yöneticiler bakımından medyayı ele geçirilmesi gereken bir aygıt konumuna getirmiştir.
Temel hedefi halkın çıkarları doğrultusunda iktidar sahiplerini eleştirmek, halkı bilgilendirmek ve halkın siyasete katılmasını sağlamak olan ve bu bakımdan bir kamu görevi gören medya, 1980’li yıllarda uluslararası kapitalizmin tüm dünyada yaygınlaşmasıyla beraber giderek ticarileşmiş, kamu yararı yerine kâr amacı güden ticari kurumlar hâline gelmiştir. Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde yayımlanan 24 Ocak Kararları Türk basınını ekonomik açıdan olumsuz etkilemiş, basına yönelik verilen devlet desteği ve sübvansiyonların kaldırılmasıyla beraber basının ekonomik yapısı bozulmuştur. Darbenin yarattığı baskı ve bunalım, gazeteci cinayetleri, okur sayısının düşüklüğü ve ekonomik sıkıntılar Türk basınının mülkiyet yapısını dönüştürmüş, eski gazeteci aileler yerini iş adamlarına bırakmış, bu durum bir yandan medyanın teknolojik ve ekonomik olarak ilerlemesine fırsat verirken diğer yandan basın özgürlükleri konusunu gündeme getirmiştir. Türk basınına sermayenin giriş nedenleri şu şekilde sıralanabilir;
- Dördüncü gücü paylaşma,
- Siyasi çevrelerde itibar görme ve elindeki (basın) silahla korkutma,
- Bu sayede diğer sektörlerdeki yatırımların etkinliğini artırma,
- Devlet teşviklerinden ve diğer rantlardan öncelik kapma, medyayı diğer banka ve şirketlerinin reklâmlarında kullanma,
- Medyayı kullanarak pazarlama faaliyetlerini artırma.
- Finans sektörünün gözde olduğu 1980 sonrası dönemde itibar, güven finansçılıkta medyadan yararlanma.
Siyasal iletişim, siyasal aktörlerin “ideolojik amaçlarını, belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere çeşitli iletişim tür ve tekniklerini kullanmaları demektir.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan seçim dönemlerinde kendisinden ağırlıkla söz ettiren ve seçmenin oy tercihlerinde belirleyici olmak adına kampanya ve propagandalarla desteklenen siyasal iletişim, seçmenin siyasal kanaat ve tercihlerine etkili olmayı ve bunun sürdürülebilirliğini amaçlamaktadır. Sosyal medya Türkiye’deki siyasal iletişimin de yapısını değiştirmiştir. Günümüzde birçok siyasal aktör sosyal medyayı etkin olarak kullanmakta, olay veya durumlar karşısında görüşlerini anlık olarak takipçileriyle paylaşmaktadırlar.
Sosyal medya, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, yer bildirim ve fotoğraf paylaşım uygulamaları, sosyal ağlar, sohbet siteleri, forumlar gibi paylaşıma ve katılıma izin veren birçok unsuru kapsar. Geniş kitlelere veya ağ içerisinde izin verilen insan topluluğuna hitap eden sosyal medya ile bireyler arasındaki bilgi akışı artmış, hızlanmış ve iletişim kolaylaşmıştır, bu durum bireyler arasındaki etkileşimin ‘maksimum düzeye’ ulaşmasına imkan sağlamıştır. Siyasal aktörler sosyal medyayı bir yandan kendilerini seçmenlere tanıtmak, kendileri ile ilgili haber vermek, gündemde kalmak ve düşüncelerini aktarmak amaçlı kullanırken diğer yandan sosyal medyayı bilgi kaynağı olarak da kullanmakta, benzer siyasal aktörlerin mesajları hakkında bilgi almaktadırlar.
Demokrasi ve Sosyal Medyanın Demokrasiye Katkıları
Halkın egemenliği anlamına gelen Demokrasi’nin üç niteliği; siyasal iktidarın ve nüfuzun eşit dağılımı, halk tarafından yönetim, halk için yönetimdir. Demokrasiler’de özgür, şeffaf ve adil seçim hakkı, vatandaşlara seçilme hakkı, vatandaşlar için özgür iletişim hakkı, alternatif haber kaynaklarına ulaşma hakkı, örgütlenme hakkı, demokratik katılım hakkı ve kendini ifade etme özgürlüğü gibi hakların son derece önemlidir.
Liberalizm, hukukun üstünlüğünü önemseyen, insan hakları, sınırlı devlet ve serbest piyasa ekonomisini savunan, mülkiyet hakkı, özgür iletişim hakkı ve bireyselliği temel alan bir anlayıştır. Bu anlayışta bireyin varlığı diğer halk veya sınıf gibi bütünlerin varlığından daha fazla önemsenmektedir.
Sosyal Demokrasi kuramına göre, “siyasal hak ve ödevlerin, toplumsal ve ekonomik kurumlara ve ekonomik süreçlere yaygınlaştırılmasıyla öncelikle sosyal ve ekonomik demokrasi, daha sonra da hukuki hakların tanzimi ve genişletilmesiyle sosyal uygulamalarda sosyal devlet demokrasisi mümkün hâle gelir.
Katılımcı demokrasi, halkın toplumsal manada ekonomik ve siyasal süreçlere katılmasıyla ideal demokrasinin gerçekleşebileceğini savunur.
Eleştirel demokrasi kuramı, demokrasiye yönelik eleştirilerden esinlenerek oluşturulmuş bir kuramdır.
Müzakereci demokraside, yurttaşlar kendilerini ilgilendiren sorunlar hakkında bir araya gelerek görüş beyan etmekte, müzakere yoluyla sorunların çözümüne katkıda bulunmaktadırlar. Müzakereci demokrasinin diğer demokrasi modellerinden temel farklılığı, farklı din, ırk, cinsiyet, kimlik ve grupların siyasal katılımına olanak sağlaması hatta bunu demokrasinin temel bir zorunluluğu olarak görmesidir.
Demokrasinin tam ve sağlıklı işleyebilmesi için özgür medya, bireylerin iletişim özgürlüğü vazgeçilmezdir. Medya halkı bilgilendirmekle kalmaz, halka bilgiyi aktarırken bunun olumlu ve olumsuz birlikte vererek kamusal tartışmaların başlamasına, belli sorunlarla ilgili kamuoyunun oluşmasına katkıda bulunur. Sosyal medyanın, zaman ve mekândan bağımsız oluşu, az masraflı oluşu, etkileşimli, merkezsiz ve kitlesizleştiren ve kullanıcıların içerik üretmesine imkan veren yapısı demokrasiye önemli fırsatlar sunmaktadır.
Sosyal Medya ve Katılımcı Demokrasi Sorunsalı
Sosyal medyada bilgi akışı yoğunluklu olarak medya kuruluşlarından bireylere doğru gerçekleşmekte, bu durum karşılıklı fakat bir tarafın daha ağır bastığı iki yönlü asimetrik bilgi akışına neden olmaktadır.
Gözetim, tek taraflı düzenli olarak izlemeye dayalı olduğunda doğası gereği baskıcı bir yapıdadır. Bu bakımdan gözetim, insanlarının kendilerini özgürce ifade etmelerinin önündeki temel engellerden biri konumundadır.
Clicktivizm kavramı, genel olarak bir davayı teşvik etmek amacıyla sosyal medya ve diğer çevrimiçi yöntemlerin eylem amaçlı kullanımı olarak tanımlamaktadır. Slacktivizm ise birey klavye başından hiçbir fiziksel aktivitede bulunmadan, çoğu zaman başkaları tarafından yazılmış içerikleri paylaşarak online protestolara katılmaktadır. Medya ve siyaset arasındaki ilişki simbiyotik, yani karşılıklı bağımlılığa dayalı bir ilişkidir. Medya haber kaynakları bakımından siyasete ve siyasal alanda meydana gelen gelişmelere ihtiyaç duyarken, siyasetçi ve yöneticiler de faaliyetlerinin seçmen kitlelerine duyurulması bakımından medyaya ihtiyaç duymaktadır. Gazetecilik içerisinde daima eleştiriyi ve eleştirel bakış açısını barındırmaktadır. Buna rağmen siyasetçiler genellikle eleştiriyi doğal görüp, icraatlarında düzenlemeler yapmak yerine tarih boyunca, genellikle basına yönelik baskı ve sansür uygulamayı tercih etmişlerdir. Medyadaki tekelleşme ve magazinleşme gibi olgular sebebiyle halkın medyaya olan güveni giderek azalmış, bireylerin alternatif iletişim kanallarına olan ihtiyacı giderek artmıştır. Sosyal medya veya yeni medya olarak bilinen iletişim mecrasının, kullanıcılarına içerik üretebilme ve okudukları içeriklere yanıt verme, siyasal içerikli haber ve mesajlara erişimini kolaylaştırma ve kendilerini ifade etmelerine imkan vermesi gibi özellikleri nedeniyle sosyal medyanın demokrasiye olumlu katkılar vereceği düşünülmüştür.