SOSYAL MEDYA VE SİYASAL İLETİŞİM - Deneme Sınavı - 3

Bu bağlamda stratejik bilgilendirme ve iletişim süreci olarak kamu diplomasisinin proaktif bir şekilde sistematik, koordineli, amaç odaklı yapılması, başka ülkelerin kamu oylarının bakış açılarını istenilen şekilde oluşturmak ve gündemlerini yönetmek mümkün hâle gelecektir.

Kamu diplomasisinin uygulama vasıtalarından en çok kullanılan araçlardan birisi olan kültürel araçlar; yazılı ve görsel basın, filmler ve sinemalar, radyo yayınları, popüler kültür araçları, müzik, yabancı dil eğitimi gibi konuları kapsamaktadır. Kültür, içinde bulunduğu ülkenin yaşam tarzını, maddi- manevi değerlerini ifade eden, öğrenilerek gelecek kuşaklara aktarılan değer alanları olarak, bütün yönleriyle toplumların yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü olarak önemli bir etki alanıdır. İnsanlar ve ülkeler üzerinde olumlu etki bırakma hedefine dönük olarak tarihsel ve toplumsal gelişme sürecinde yaratılan değerleri cazibe alanı olarak kullanmak için işe önce kültürden başlamak gereklidir.

2000’li yıllarda gerçekleştirilen seçimlerde genellikle adaylar metin tabanlı web siteleri kullanmaya başlamıştır. Etkileşimli öğeler içeren (kullanıcıların tartışmalara katılmalarını, adaylara bağış yapmalarını ve gönüllü olmalarını sağlayan özellikler dahil) kampanya web siteleri, seçimlerde standart hâle gelmeye başlamıştır. Seçimle ilgili blogların çoğalması ile seçmenlere kurumsal haber kaynaklarına alternatif aracılar sunulabilmiştir.

Debord, Gösteri Toplumu adlı eserinde “gösteri öyle bir birikim aşamasındaki sermayedir ki imaj hâline gelir” (1996:23) der. İmaj, siyasal kampanya sürecinde her zaman önemli olmakla birlikte özel- likle internet ve sosyal medya çağında daha önemli hâle gelmiştir.

 

 

Profesyonel Ruhla Kampanyanın Yürütülmesi

Mesajın Kısa, Net, Anlaşılır Verilmesi

Siyasal Kutuplaşmanın İyi Yönetilmesi

Adayın Kişisel Etkileşimde Bulunması

Siyasî kutuplaşmayı arttırmanın özellikle siyasal sistemin iki partili veya iki temel görüş üzerinden işlediği toplumlarda katılımı ciddi anlamda etkilediği görülmektedir.

Buna karşılık, Clinton kampanyası daha az sıklıkta retweetlendi (tweet’lerinin sadece %15’i retweetti) ve Clinton’un retweetlediği mesajlar halk tarafından değil, ekibinin ilgili kampanya he- sapları tarafından gönderildi.

Siyasal pazarlama, seçmenin ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alan, adayın ve partilerin programların tanıtımının yapıldığı, sadece seçim döneminde değil diğer dönemlerde de tutundurma faaliyetlerini içeren, adayların/partilerin, fikirlerin pazarlandığı, tanıtıldığı süreçtir.

Siyasal İmaj, siyasal kurum ve kişisel düzeyde gerçekleştirilen, hede enen kitle üzerinde arzu edilen görüş ve algı oluşturma çalışmalarıdır.

Siyasal pazarlama sadece partiye üye olanların politik mobilizasyonu ve bilgilendirilmesini değil; asıl olarak partiye oy vermeyenleri partiye çekmeye yönelik faaliyetlerdir. Burada her iki kesim için amaç farklı olduğu için, izlenen yöntem de farklıdır. Üye, yandaş ve oy verenlerin adaya/partiye olan pozitif tutum ve davranışlarını pekiştirme temel hedef iken; partiye oy vermeyen, kararsız seçmen ve partiye karşı ilgisiz seçmenin tutum ve davranışları pozitif yönde en azından nötr yönde etkileme amaçlanır. Bu amaçla en küçük toplantılardan, mitinglere, liderlerin çeşitli mekânlarda konuşmalarına, parti/aday/ temsilcilerin halka dâhil olarak kapı kapı dolaşması siyasal pazarlama olarak değerlendirilir.

Kamuoyu araştırması belli bir zaman diliminde belli sayıda bireyin tutum, davranış, düşünce, nitelik ve ilişkilerinin ölçülme çabasıdır. Kamuoyu araştırmalarında belli bir örneklemden sistematik, bilimsel ve tarafsız bilgi toplamaya çalışılır.

Kamuoyu araştırmalarının etkisini arttıran ve azaltan sonuçlar iki şekilde izah edilir: Bunlardan birincisi kazananın peşine takılma eğilimi (bandwagon effect) olup, yoklama sonuçlarında en önde olana yönelme olarak tanımlanmaktadır. İkincisi ise farklı kaybedeceği varsayılana destek olma eğilimi (under-dog effect) olup, sıralamalarda en gerilerde olan parti ya da adaya destek verme biçiminde tarif edilmektedir (Bektaş, 1996: 238).

Kamuoyu araştırmalarının etkisini arttıran ve azaltan sonuçlar iki şekilde izah edilir: Bunlardan birincisi kazananın peşine takılma eğilimi (bandwagon effect) olup, yoklama sonuçlarında en önde olana yönelme olarak tanımlanmaktadır. İkincisi ise farklı kaybedeceği varsayılana destek olma eğilimi (under-dog effect) olup, sıralamalarda en gerilerde olan parti ya da adaya destek verme biçiminde tarif edilmektedir (Bektaş, 1996: 238).