SOSYAL MEDYA VE PROPAGANDA

Louis Althusser, ideolojiyi devletlerin kendi varlıklarını sürdürmek için kullandıkları araçlar olarak görür.

Gramsci’ye göre hegemonya oluşturan bu ideolojinin etkisinin sona ermesi ancak başka bir karşıt ideolojinin üretilmesiyle mümkün olacaktır.

Chilton ve Schaffner’in ortaya koyduğu teoriden hareketle genel olarak ideolojik propagandanın dört strateji üzerinden gerçekleştiğini öne sürebiliriz. Bunlar sırası ile ikna etme, direnç ya da protesto oluşturma, meşrulaştırma ya da meşruiyetini yok etme, temsil/yanlış temsil biçiminde ortaya çıkabilir.

Direnç; kendisine dayatılan düşünceye boyun eğmeme ve bu düşünceyi sözlü, yazılı, fiziki ya da başka şekillerde protesto etmeye karşılık gelmektedir.

Örtülü propaganda, propaganda yapan kişinin ya da grubun çıkarlarını, taleplerini ve arkasında yatan ideolojiyi belirlemenin zor olduğu bir propaganda biçimidir.

Türkiye’de ilk defa 1960’lı yıllarda televizyon reklamları kullanılarak ideolojik propaganda yapılmaya başlandı.

Sosyal medya üzerinden ideolojik propaganda yapan siyasetçilerin her daim sosyal medyada aktif olarak yer almak gibi bir zorunlulukları yoktur.

Jargon; belli bir grup, çevre ya da ideolojiye mensup olanların kendi aralarında kullandıkları ezoterik ifadeler bütünüdür.

Negatif propaganda olarak tanımlanan, rakip aday, parti ve ideolojileri kötüleme, onları yıpratarak rekabet avantajı sağlama, sosyal medya üzerinden daha kolay biçimde topluma intikal etmeye başlamıştır.