SOSYAL MEDYA VE KURUMSAL İLETİŞİM

Dünya Bankası Bilgi Ekonomisi Endeksi (2012)’ne göre ilk üç sırayı paylaşan İsveç, Finlandiya ve Danimarka’nın gerek inovasyon gerekse de rekabet gücü ve verimlilik potansiyelleri yüksek olan ülkeler olduklarını görebilmekteyiz. Kurumsal iletişim ekonomisinin en önemli unsurları, bilgiyi ve iletişim teknolojilerini iktisadi sonuçlara dönüştürebilmek ve bundan katma değer sağlamaktır

Sosyal Medyanın kurumsal iletişim tarafında pazarlama boyutlarında, işletmelere, müşterileriyle sağlıklı iletişim kurmak, beklentilere cevap verebilmek için sosyal medya platformlarının gücünden yararlanma fırsatı sunar. Yada işletmeler, sosyal medya profillerinde harika içerikler yayınlayarak,

takipçileriyle düzenli olarak etkileşim kurarak ve sosyal medya kampanyaları yürüterek farkındalık yaratabilir, markalarını oluşturabilir, web sitelerine trafik çekebilir ve nihayetinde web sitesi ziyaretçilerini müşterilere dönüştürebilir.

İletişim dünyasında önemli bir tamamlayıcı parça olan sosyal medya ilgisinde Milyonlarca insan sosyal medya platformlarını kullanmaktadır. İşletmeler, ürünleri veya hizmetleriyle ilgilenen hedeflenmiş bir insan havuzuna ulaşabilir. Örneğin, Katar’daki bir oto tamir atölyesi, yerel sakinlere ulaşmak için sosyal medyayı kullanabilir. Sosyal reklamlar oluştururken belirli bir yarıçap veya konumdaki kullanıcıları hedefleyebilirler. Bu, müşterilerin atölyeye çok ucuza gelmesine yardımcı olabilir. İşte görülmektedir. buraya kadar ifade edilen tüm hususlar bir ekonomik maliyeti de beraberinde getirmektedir. Hiç şüphesiz pozitif bir gelişime doğru ilerlemek isteyen her kurum/kuruluş sosyal medya aracılığıyla yani bir ekonomik maliyeti de göz önünde bulundurarak milyonlarca insana çok kısa sürede ulaşmakta ve zaman kaybının önüne geçmekle beraber bununda bir maliyeti olacağını bilerek yapılacak sosyal medya ücret ödemeleri ile işletmenin geleceğini şekillendirebilmektedir. Aslında sonuç olarak küçük maliyetler belki de büyük zararları önleyebilecektir.

Tüm kurumların en önemli unsuru “iletişim” ise; “iki nesne arasında gerçekleşen haber, bilgi, düşünce, yorum vb. şeylerin, mesajların alışverişi süreci”dir. İletişim; insanları birbirine kenetleyen, sosyal bir grup şeklinde birlikte çalışmalarını sağlayan bir bağdır. Fikirler; inanç, görüş ve kültürün bir göstergesi olarak bu bağ içinde yer bulur. Grubun çalışmasının başarılı ve aktif olabilmesi için, grubu oluşturan bireyler arasında bilgi, fikir ve duyguların karşılıklı olarak aksamadan iletilmesi şarttır. İletişim, örgütsel faaliyetin temelini meydana getirmektedir. Bireyler ve gruplar arasında oluşabilen problemler etkili iletişimle çözülebilir. Bu bağlamda kurumsal iletişim, kurum içi inovasyon kültürünün filizlenmesi, gelişmesi ve varlığını sürdürebilmesi amacıyla gerek kurum içinde gerekse kurum dışında sürekli bir bilgi ve düşünce alışverişine imkân sağlayan bir araçtır

Belirli dinamik süreçler ve kurallar etrafında şekillenen kurumsal iletişimin genel amaçları şu şekilde sıralanabilir:

Kurumsal birimleri ve kurum çalışanlarını birbirine bağlayan kurumsal iletişim, temel bir alt sistem fonksiyonu görmekte ve böylece işletme birimlerinin ve çalışanlarının eşgüdüm ve uyum içinde çalışmasını istemektedir.

Kurum bünyesindeki grup ve kişilerin ortak kurumsal amaçlar doğrultusunda iletişimde bulunmalarını sağlayarak kurumsal işlemlerin sürdürülmesini, pozitif bir atmosferin oluşturulmasını ve sorunların çözülmesini istemektedir.

Kurum ile dış çevre arasında sağlıklı bir bilgi alışverişinin sağlanmasını ve hızlı değişen rekabet ve çevre koşullarına kurumsal olarak uyum gösterilmesini sağlamaktadır.

Kurumların, kamuoyu ve kurum vatandaşları tarafından beğenilen, güvenilen ve takdir edilen bir işletme olarak imajının güçlenmesini sağlamaktadır.

Kurumsal iletişimin, esas olarak gerçekleştirme- si beklenen dört işlevi bulunmaktadır:

Kurum içi ve kurum dışı etkinlikleri destek- lemek (düzenleme işlevi)

Kurum ve ürün yönetiminin kimliğini oluşturmak (ikna etme işlevi)

Kurum içi ve kurum dışı hedef kitleye bilgi sunmak (bilgi verme işlevi)

Kurumun vatandaşlığına yakışır şekilde bi- reyleri sosyalleştirmek (bütünleştirme işlevi)

Kurumsal iletişimin kurum içerisinde gerçekleştirmesi beklenilen hedefleri de şöyle sıralanabilir:

Bir işletmenin yönetsel amaçlarına ulaşmak için desteğine gereksinim duyduğu iç ve dış hedef kitlelerinin, paydaşlarının tutumlarını, algılarını etik kurallar çerçevesinde, karşılıklı faydaya, anlayışa ve etkileşime dayalı olarak şekillendirmek, değiştirmek, pekiştirmek,

Onları bilgilendirmek, sempatilerini kazanmak ve gönüllü olarak kurum politikalarının lehine davranış sergilemelerini teşvik etmek,

Kurumu olumlu ya da olumsuz şekilde tesir altına alabilecek eğilimleri, sorunları öngörerek onların krizlere dönüşmesini engel-emeye ya da fırsatlara çevrilmesine destek olmak,

• Kriz durumlarında kurumsal itibarın zarar görmemesine çalışmak; kurumun sosyal sorumluluk bilinciyle davranmasını güdülemek,

• İç ve dış iletişimin kurumsal kimliğe ve kurumsal kültüre uygun akışını düzenleyerek çatışmaları önlemek, uzlaştırmak, bu gibi durumlarda arabuluculuk yapmak,

• Kurumun çevresine ve değişimlere uyumunu, politikalarının, aldığı kararların medyada ve kamuoyunda kabul görmesini kolaylaştırmak,

• Kurumsal itibarı korumak ve arttırmak amaçlarıyla doğrudan ve dolaylı iletişim yöntemlerinin ve araçlarının plânlamasını yapmak,

• Sürekli, düzenli, uzun süreçli, diğer departmanlarla bütünleşik uygulamalarla ölçülebilir hedefler yöneliminde stratejik yönetimi uygulamak.

Yönetim İletişimi: Kurumun yönetim kademesi ile iç ve dış grupları arasında gerçekleşen iletişimdir. Yönetim kademesi, sadece tepe yönetimi değil; aynı zamanda işletme bölümlerinin farklı düzeylerini ve bölüm yöneticilerini de kapsamaktadır.

Pazarlama İletişimi: Temel olarak ürünlerin, hizmetlerin ve markaların satışlarını destekleyen iletişim şekillerinden meydana gelmektedir.

Örgütsel İletişim: Halkla ilişkiler, kamusal ilişkiler, yatırımcı ilişkileri, kurumsal reklâmlar, çevresel iletişim ve içsel iletişimden oluşmaktadır.

Sosyal Medya Pazarlama Süreci: İşletmeler, sosyal medya pazarlama sürecini dört temel adımda yürütürler. Bunlar; dinleme, bağlanma, ölçme ve optimize etmedir.

Dinleme: Müşterilerin ürün ya da hizmetten memnun kalma durumunu, markaya karşı olan sadakatini, yeni ürün fikirlerini, rakiplerin faaliyetlerini ve pazar fırsatlarının durumunu açıklığa kavuşturur. Ve bunun yanında; işletmelerin müşterilerini daha derinden anlamalarını sağlar. Dinlemede, müşterilerin konuşmalarının niteliksel olarak incelenmesinin kazanımlarından biri de tüm ilgili online konuşmaların kendi bağlamlarında neden ve sonuç ilişkisi kurularak analiz edilmesidir.

Dünya Ban­kası Bilgi Ekonomisi Endeksi (2012)’ne göre ilk üç sırayı paylaşan İsveç, Finlandiya ve Danimarka’nın gerek inovasyon gerekse de rekabet gücü ve verim­lilik potansiyelleri yüksek olan ülkeler olduklarını görebilmekteyiz.

Eko­nomik kriz süreçlerinin atlatılmasında finansal kuruluşların iletişim politikalarını yürüten halkla ilişkiler birimlerine ve halkla ilişkiler uygulayıcı­larına da önemli görevler düşmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde düzen­lenen bir seminerde kamuoyuna hitaben kullanıl­mıştır. Bu tarihten sonra 1980’li yıllara kadar çok az kuruluşta ve yayında rastlanılan terim, özellikle 1990’lı yıllar süresince çeşitli işletmelerde halkla ilişkiler bölümlerinin yerine kullanılmış ve giderek diğer ülkelere yayılmıştır.

Kurumsal iletişim, kurum içinde tüm birim­ler arasındaki uyumu, bilgi akışını, motivasyonu, morali, denetimi, işbirliğini sağlamak amacıyla ger­çekleşen iletişim sürecidir. Bu tanım kapsamında bakıldığında kurumsal iletişim süreci, kurumdaki birimleri birbirine bağlayan bir sistemdir

Sosyal medyada tüketicilerin etkin ve yoğun varlığı nedeniyle, tüketicilerin satın alma davranı­şında bir takım farklılıklar oluşmuştur. D.Evans, bu farklılaşmayı “Sosyal Geri Besleme Döngüsü” ile açıklamıştır.

Tüketici satın alma karar süreci, beş aşamalıdır: ih­tiyacın ortaya çıkması, alternatiflerin belirlenmesi, alternatiflerin değerlendirilmesi, satın alma kararı­nın verilmesi ve son olarak satın alma sonrası dav­ranışlardır (Genç, 2015).

Markalar için sosyal ağlarda hesap açmak ve oradan müşterileriyle iletişim kurmak yeterli değildir. Sosyal ölçümleme ve ra­porlama da yapmaları gereklidir.

Sosyal medya pazarlaması fir­malara tüketicileriyle ilişki geliştirme ve sürdürme olanağı verir. Ancak, bunun için firmaların;

• İyi oldukları alanı açıkça belirtmeleri gerekir.

• Sosyal medyaya katılımlarını düzenli olarak göstermelidir.

• Kendi reklâmını sıkça yapmaktan kaçınmalıdır.

• Sunduğu bilgiler, linkler ve kaynaklarla izle­yicilerine bir değer oluşturmalı ve vermelidir.

Tablo 6.1

Temel Unsurlar

Geleneksel Pazarlama

Sosyal Medya Pazarlaması

Basit tanım

Pazar araştırması yapma, tutundurma ve ürün satma süreci

Bir topluluğu sosyalleştirerek meşgul ederek, yetkilendirerek müşterilere ulaşma süreci

Platformlar

Çevrimdışı çevre: Televizyon, Radyo, Gazete, Afiş, Dergi, El İlânları, Dış mekân reklâmları vb.

Bloglar, Çevrimiçi Topluluklar, Sosyal Ağ ve Paylaşım Siteleri, Youtube, Facebook, Twitter, Pinterest vb.

• Aktif tüketiciler ve çift yönlü iletişim ile, in­teraktif bir iletişim süreci meydana getirir.

• Veritabanını esas alarak plânlama ve uygu­lama sağlar.

• İçeriden dışarıya doğru değil; dışarıdan içe­riye doğru plânlama yapılır.