SOSYAL HİZMETE GİRİŞ

Türkiye'de sosyal refah devleti anlayışı, 1961 Anayasası ile yaşama geçirilmiştir. 1924 Anayasasında öngörülen kapitalizme dönük liberal devlet anlayışı yerine 61 Anayasası, sosyal refah devleti ilkesini benimsemiştir. Bu ilke 82 Anayasasında da ilke olarak benimsenmiş ama yaşama geçirilmesinde, 61 Anayasasına göre daha kısıtlayıcı olmuştur. 80 darbesi ve onun ekonomi politikalarının sosyal yaşama aktarıldığı 24 Ocak Kararlarıyla birlikte ise sosyal devlet anlamsızlaştırılmıştır.

Ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal miras; toplumsal yapıyı etkileme bağlamında, 24 Ocak Kararlarıyla ilgili olumsuz miraslardır. Dolayısıyla doğru yanıt C (ahlaki miras) seçeneğidir.

12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında alınan 24 Ocak Kararları sonucu ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal miras çok sayıda insanı yoksullaştırmış, onları sosyal yardıma muhtaç kılmıştır.Böylece yoksulluk, sosyal yardımlaşma ile gündeme gelmiştir.

Sürdürülebilirlik, başarılı bir kalkınma stratejisinin öğelerinden biri değildir.

I, II, III, IV

I, II, III, V

I, II, III, IV

I, II, III, IV

II, III, IV, V

Sosyal adalet

I, II, III, IV

I, II, III, V

II, III, IV, V

I, III, IV, V

İnsanların tüm iyilik durumunu, bu duruma erişmek için gerekli sistemi, bu amacı gerçekleştirmekle yükümlü olan devletin niteliğini belirleme anlamlarında kullanılan terim "sosyal refah"tır.

Uluslararası sermayenin egemenliği, tüm dünyada bir örnek tüketim kültürü oluşturma, farklı kimlik savlarını ve oluşumlarını destekleme ve mikro milliyetçilik akımlarını güçlendirme niteliklerini taşıyan kavram küreselleşmedir.

Son derece karmaşık olan ve karşı konulmaz bir güçle tüm dünyayı etkilemekte olan küreselleşme sürecinde, siyasal ve askeri alanda ABD'nin egemenliği ve ‘dünya jandarmalığı’ rolü söz konusudur. Küreselleşme, ekonomik alanda uluslararası sermayenin egemenliği olarak ortaya çıkmıştır. Küreselleşme kültürel açıdan tüm dünyada bir örnek bir tüketim kültürü oluşturmaya, aynılaşmaya yöneliktir. Kültürel alanda ayrıca farklı kimlik savlarını ve oluşumlarını sonuna kadar destekleyen küreselleşme, mikromilliyetçilik akımlarını da büyük ölçüde güçlendirir.  Sosyal çalışma, küreselleşmenin tüm bu niteliklerine karşın var olmasının bir gereği olarak küresel eşitsizleştirici koşulların karşısında bir duruş sergiler.

19. yüzyılın ikinci yarısında, Avrupa'nın endüstrileşmiş ülkelerinde ve özellikle Almanya’da ortaya çıkan bir kavram olan sosyal politika, gerçekte devletin burjuva toplumu içinde üstlenmesi gereken etkinlikleri göstermek amacıyla ortaya atılmıştır.Sosyal politika bu dönemde,, endüstrileşme ve kentleşme nedeniyle ortaya çıkan sorunlara karşı işçileri korumak amacı taşımıştır.

Modernlikle ilgili olarak aşağıda verilen ifadelerden D seçeneği yanlıştır. Sanayileşme Batı Avrupa ülkelerinin yakın tarihlerinde görülen teknik-iktisadi değişmeyi; modernleşme ise sosyo-politik değişmeyi içerir.

Türkiye'de ilk sosyal hizmetler konferansı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Kızılay,
Çocuk Esirgeme Kurumu gibi büyük sosyal yardım ve sosyal hizmetle ilgili kişilerin yardımı ile
1959 yılında yapılmıştır.