SOSYAL HİZMET UYGULAMALARI

Sosyal çalışmadaki teorik yaklaşımlar kabaca şöyle özetlenebilir: • Problem çözme • Sistem yaklaşımı • Güçler perspektifi • Baskı karşıtı uygulama • Post modern uygulama

Eleştirel sosyal çalışma yaklaşımları şunları vurgular: • Baskı altındaki ve güçsüzleştirilmiş nüfus gruplarıyla aynı yerde durmaya bağlılık • Uzmanlar ve hizmetten yararlananlar arasındaki diyalojik ilişkilerin önemi • Bireysel deneyimlerin ve toplumsal ilişkilerin oluşumunda toplumsal, ekonomik ve politik sistemlerin rolü • Değişim araştırması, değişim için eylem ve değişimi tetiklemeye bağlılık

Uluslararası sosyal hizmet boyutunda sosyal çalışmacılar, sosyal çalışma mesleğinin ülkelerinde daha da gelişmesi için diğer uluslarla, devletlerle ve yabancı uzmanlarla ilişkiler kurarak ve birlikte çalışarak uluslararası sosyal çalışmanın ve uluslararası sosyal hizmetlerin gelişmesine, birbirleriyle karşılıklı – çift taraflı – ilişkilerinin ve iletişimlerinin geliştirilmesine çaba harcarlar. Mesleki çalışma yaptıkları insanların uluslararası ilişkilerinin, iletişimlerinin gelişmesine yardımcı olarak kapasitelerinin gelişmesine yardımcı olurlar. Bu yolla onları aktif ve hareketli kılarlar. Diğer ülkelerdeki sosyal hizmetlerin ve sosyal çalışmaların ülkelerindeki ilgililer tarafından tanınmasına gayret ederler.

LGBTT bireylerle çalışan sosyal çalışmacıların mesleki çalışma sırasında dikkat etmeleri gereken birtakım ilkeler bulunmaktadır: • Sosyal çalışmacılar bu gruba karşı kendi davranış, tutum, inanç sistemi, ahlaki değerlerinin yanısıra önyargı ve ayrımcılık potansiyelini fark etmelidir. • Anlayış ve bilginin eksik olmasından korkmamak gereklidir. LGBTT konusunda profesyoneller arasında bile büyük bir inkar yaşanmaktadır. LGBTT bireylerin algı, ilgi ve deneyimlerini öğrenmek için çok çalışmak gereklidir. • Cinsel yönelimini tanımak ve kabul etmek karmaşa ve belirsizlikle geçen yıllardan sonra kolay değildir. Heteroseksüel olduklarını kanıtlamak için farklı yolları deneyebilirler. Böyle içsel çatışmaların özellikle adölesanlar için zor olduğunu ve bazen intihara yol açabileceğini bilmek gereklidir. • Bazı LGBTT’lerin cinsel yönelimlerini açıklamakta zorlanacaklarını, toplum tarafından kimliklerini saklamaya zorlandıklarını, toplumda reddedilme durumunu da dikkate alarak, müracaatçıya acı, kızgınlık ve adaletsizlik duygularını açıklaması için yardım edilmelidir. • Yardım ilişkisine girmede, ayrımcılık ve önyargı deneyimleri nedeniyle çok incindikleri için tedbirli ve korkulu olabilirler. Sosyal çalışmacıların önyargısız olduğunu anlayana kadar cinsel yönelimlerini açıklayamayabilirler. • Açılma (coming out) müracaatçıyla çalışmanın bir hedefi olmamalıdır. Açılma, özgürleştirici ve politik olarak teşvik edilen bir şey olsa da kişi, ailesine yabancılaşma, işini kaybetme gibi büyük bedeller ödeyebilir. • Eşcinsel bir çiftle çalışırken heteroseksüel çiftlerdeki uzun dönemli sorunlar karşımıza çıkabilir. Parasal, ev/iş sorumlulukları dengesi, çocuk bakımı, başarısız cinsel ilişki, umutsuzluk, şiddet gibi. Bununla birlikte eşcinsel çiftlerin ilişkisi daha farklıdır çünkü yasal bir evliliğin getirdiği statü, koruma ve haklardan yoksundurlar. Bu çiftlere özel, yasal düzenlemeler gerekebilir. Bu yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda sosyal çalışmacılar sosyo-politik bağlamda savunuculuk yapmak durumundadırlar.

Yeni ortaya çıkan sosyal alanda yoksulluk ve dilencilik modern devlet için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Procacci’ye göre, yoksullar ve dilenciler karma ve bundan dolayı da daha tehlikeli bir nüfustur ve sosyal düzeni içeriden çepeçevre sarar. Sosyal düzeni kuşatan tüm tehlikelerin içinde eridiği bir magmadır ve kestirilemeyen, öngörülemeyen kanallardan ilerler.

14 Eylül 1994 tarihli bakanlar kurulu kararı ile yayımlanan Türkiye’ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye’den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik mülteci ve sığınmacılara yönelik ulusal düzeydeki düzenlemelerdendir

Kişinin sosyal çevresinin yasal,politik, sosyal, aile, okul ve iş sistemlerinin kişi üzerinde etkili olduğu düşünülür. Bu sebeple sosyal çevre müdahale için dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla kişinin içinde bulunduğu ekolojik çerçeve bütünüyle ele alınmalıdır. Böyle bir durumda sosyal çalışmacı ekolojik sistemi ihmal eder. Cevap B şıkkıdır.

Eşcinsel çiftlerin ilişkisinde yasal bir bağ bulunmadığı için, yasal bir evliliğin getirdiği statü, koruma ve haklardan yoksundurlar. Bu çiftlere özel yasal düzenlemeler gerekebilir. Bu düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda sosyal çalışmacı sosyopolitik bağlamda savunuculuk yapmak durumundadır. Cevap A'dır.

Sığınmacılara yönelik hizmetlerin bütüncül bir şekilde planlanması için sorunun kökeninden başlayarak neden olan olaylar, yaşanan travmalar, aile bölünmesi, tehlikeli yolculuklar ve Türkiye'de gündelik hayatlarında karşılaşacakları problemler dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla cevap D şıkkıdır.

Böyle bir durumda öğrenci ve ailesi maddi kaynaktan yoksundur. Böyle bir kaynağa ulaşabilmek için öğrenci ve ailesinin ne tür makamlara başvuracağı ve bu işlemin nasıl yapılacağı konusunda bilgilendirmeye ve güçlendirmeye ihtiyacı vardır. Sosyal çalışmacı bu anlamda öğrenci ve ailesini güçlendirmekle yükümlüdür. Dolayısıyla cevap B şıkkıdır.

Bu tür sosyal yardım elemanlarının ön lisans mezunu olması gerekmektedir.

İşçi sınıfının sömürüldüğü ve yoksulluk ve yoksullukla bağlantılı sorunların ortaya çıktığı bir dönem olduğu için bu sınıfın sosyal yardıma ihtiyaç duyduğu ve sosyal alanın ortaya çıktığı bir dönemdir. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren merkezi hükümetler bu gruplara yardım etkinliklerine başlamış ve yoksul işgücünün topluma kazandırılması ve disipline edilmesi için çaba harcamıştır. Dolayısıyla cevap A şıkkıdır.

Annales okulu pozitivist yaklaşıma ilk sistematik ve kurumsal itirazları getirmiş, disiplinler arası yaklaşıma odaklanmış ve sıradan insanın yaşamını ve mikro olayları dikkate alarak tarihin konusu haline getirmiştir. Bu sebeple cevap C şıkkıdır.

Sosyal çalışmadaki teorik yaklaşımlar kabaca şöyle özetlenebilir: 1) Problem çözme 2) Sistem yaklaşımı 3) Güçler perspektifi 4) Baskı karşıtı uygulama 5) Post modern uygulamalar

Sosyal adalet: Temel haklardan ve korumadan eşit yararlanma açısından sosyal adalet LGBTT’lerle çalışmada önemli bir çerçeve sunmakta ve bu grubun karşılaştığı sosyal eşitsizliklerin ortadan kaldırılması önemli bir hedef olmak durumundadır.

Açılma (coming out) müracaatçıyla çalışmanın bir hedefi olmamalıdır. Açılma, özgürleştirici ve politik olarak teşvik edilen bir şey olsa da kişi, ailesine yabancılaşma, işini kaybetme gibi büyük bedeller ödeyebilir.

Sığınmacılara yönelik hizmetlere ilişkin olarak köken ülkeden kaçışlarına neden olan olaylardan başlayarak, kaçıs sırasında yaşadıkları travmalar, aile bölünmesi, tehlikeli yolculuk ve Türkiye’deki gündelik yaşamda karşılaştıkları sorunlar dikkate alınarak hizmetlerin bu bütünlük içinde planlanması gereklidir

1970'lerin başlarında Avrupa’da (özellikle Almanya) yaygınlaşmaya başlayan büyük, 500er, biner konutluk sitelerde oturmaya başlamasıyla yeni bir sorun başladı. Zaten kentleşmenin getirdiği yabancılaşma ve kalabalıklar içinde yalnızlaşma, antisosyalleşme ya da sosyal iletişim ortamı bulamama sorunu büyük sitelerde baskın bir sorun olarak derinleşti. İnsanlar yığınlar halinde bir arada oturur ama birbirleriyle iletişim kuramaz oldular. İşten eve evden işe gidip gelen bir sarkaç örneği yaşamaya başladılar. Hızla insani değerlerden, komşuluk ilişkilerinden, dayanışmadan, yardımlaşmadan uzağa düştüler. Kimi sosyal anominin pençesine düştü, kimi bu girdaptan kurtulmak için çareler aramaya başladılar. Almanya’da çare arayanların başında sosyal çalışmacılar gelir. Site sosyal hizmeti, yani, yığınlaşan insanlar için sosyal çalışma, denilen bir önlemler zinciri geliştirdiler.

Ülkemizde sui generis kabilinden lüzumu bulunan bir alandır. Ülkemiz bilhassa depremlerle birlikte acil durum ve krizler karşısında sosyal çalışmacının konumuna ilişkin bir hayli tecrübe edinmiştir. Esasen sosyal hizmet mesleği bir afet ve acil durum çocuğu olarak tarih sahnesine çıkmıştır. İlk modern sosyal hizmet çalışmaları savaş ikliminde neşet etmiştir.

On sekizinci yüzyıldan önce yaşama dair düşünme biçimlerinin zeminini edebiyat ve felsefe oluşturuyordu.