Özgürleştirici Yaklaşımlar: Eleştirel ve Baskı Karşıtı Uygulama
Eleştirel uygulamada amaç nedir?
Eleştirel uygulamada amaç, baskıcı ve sınırlayıcı sosyal yapılardan bağımsızlaşmak için ortak hareketler geliştirmektir. Aynı zamanda bu süreç insanların güçlenmesinde ve toplumda başarılı biçimde yer almalarının teşvik edilmesinde kolaylaştırıcı olmayı da amaçlar.
Eleştirel uygulama yaygın bir biçimde hangi yıllarda gelişmeye başlamıştır?
Eleştirel uygulamanın tarihçesine bakıldığında özellikle Batıda 1930’lara kadar dönülebilir. Diğer taraftan eleştirel uygulama, görünür biçimde ve yaygın olarak 1960’larda gelişmiştir.
Eleştirel sosyal hizmetin temellerinde hangi kuramların izleri vardır?
Eleştirel sosyal hizmete tarihsel bağlamı içinde ve temelleri itibarıyla baktığımızda içinde radikal, Marksist, feminist, yapısal, ırkçılık karşıtı müdahale kuramlarının bileşenlerine rastlanır.
Marksist teori nedir?
Payne’ye (2014) göre Marksist teori, kapitalist toplumlarda belirli seçkin grupların ve sınıfların siyasal ve sosyal statülerini korumak için ekonomik gücü kullandıklarını, böylece toplumsal gruplar üzerinde egemenlik kurduklarını savunan teoridir.
1931’de Nobel Barış Ödülü alan Jane Addams sosyal yapı ile ilgili olarak hangi konular üzerinde durmuştur?
Addams, kentlerde çok ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan nüfusun sosyoekonomik dezavantajlarının doğurduğu dramatik sonuçlar üzerinde durmuştur. İnsanların çalışma hayatında nasıl sömürüldüğüne, kadınlara ve çocuklara yönelen istismar edici ve sömürücü davranışların sonuçlarının ne kadar ağır ve travmatik olduğuna işaret etmiştir.
Frankfurt Okulu paradigmasının özelliği nedir?
Sosyolojide Frankfurt Okulu olarak bilinen bu paradigma bir bütün olarak sosyal bilimlerin modernist ve düzeltici formlarına ilişkin bir eleştirel bakışı içermektedir. Frankfurt okulu, kapitalist ekonomik sistem ve onun bir ürünü olarak görünen tüketim toplumuna karşı eleştirel ve Marksist teoriyi kullanarak yanıt veren bir fikir grubudur.
Bir sosyal hizmet uzmanının eleştirel uygulamayı yapabilmesi için hangi ayırt edici ilkeleri dikkate alması önerilir?
Bir sosyal hizmet uzmanının eleştirel uygulamayı yapabilmesi için dört ayırt edici ilke söz konusudur. Bunlar; ezilen ve dışlanan kişilerle ve toplumlarla dayanışmak, kişiler arasındaki ve özellikle hizmet alanlarla uzmanlar arasındaki ilişkilerdeki güç farklılıklarını tanımlamak, sosyal, ekonomik ve politik sistemlerin kişilerin ve toplumun süreçlerini şekillendirmedeki baskın rolünü fark etmek, hem sosyal hizmetlerde hem de diğer toplumsal yapılarda ve kurumsal süreçlerde baskıya, istismara veya sömürüye neden olan dinamikleri dönüştürmeye adanmışlıktır.
Eleştirel bir uygulamada müdahale sürecinin her aşamasında mutlaka dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Eleştirel uygulamada sosyal hizmet mesleğinin geleneksel planlı değişim sürecinin aşamaları takip edilebilir. Müdahale sürecinin her aşamasında şunlara dikkat edilmesi önerilir:
- Eşitsizlikleri azaltmaya yönelik tüm girişimlerde insan haklarına ve sosyal adalete vurgu yapılması,
- Sağlık ve engellilikte sosyal modellere odaklanılması ve insanların aktif katılımının teşvik edilmesi,
- İnsanlarla çalışırken eşitlikçi ve diyalojik bir yaklaşımın tercih edilmesi.
Diyalojik nedir?
Diyaloglar yoluyla ve eşit ilişki kurularak danışanlarla çalışmadır. Geleneksel uzman-hizmet alan ilişkisindeki bilgi veren, soru sorana karşı yanıt veren, yönlendiren iletişim tarzı reddedilir.
Eleştirel uygulamanın kaç formu vardır?
Eleştirel uygulamanın üç formu vardır. Bunlar;
- Sosyal düzenin insanların genel yasam kalitesine olan etkisini değiştir.
- Sosyal düzenin toplumsal kimlikler üzerindeki (baskıcı) etkisini ortadan kaldır.
- Eleştirel sosyo-politik analiz uygulaması geliştir.
Birincisinde, mevcut sosyal düzenin insanların (çok boyutlu olarak analiz edilmesi beklenen) yaşam kalitelerine olan etkilerini onların lehine dönüştürmek gerekir. İkincisi, bu dönüşümün tamamlayıcısı olarak, kişinin toplumsal kimlik temsillerine bakılarak baskıyı meşrulaştıran etiketlemeler ile mücadele edilir. Son olarak ise, eleştirel bir sosyo-politik analiz yapılması gereklidir, böylece toplumun eşitlik ve sosyal adalet ihtiyacına yanıt veren içerici sosyal politikaların geliştirilmesi sağlanır.
Baskı karşıtı uygulama nedir?
Baskı karşıtı uygulama, yalnızca bir teori olmanın ötesinde, sosyal hizmet mesleğinin temel misyonları arasında yer alır. Eleştirel uygulamanın bir formudur. Eleştirel bilinç kavramına yaptığı vurgu ile insan haklarına doğrudan katkı sağlamayı amaçlar. Aynı zamanda bir perspektiftir.
Baskı karşıtı uygulamanın gelişmesinde hangi sorunlar yer almıştır?
Sosyal hizmette baskı karşıtı uygulama 1980’lerden itibaren Batı toplumunda yaşanan politik ve toplumsal sorunların etkisi ile gelişmiştir. Özellikle siyahilerin maruz kaldığı ırkçı şiddet eylemleri ve ırksal ayrımcılık sorununun yaygın etkisiyle mücadele etme gerekliliği bu bakış açısının yaygınlaşmasında etkili olmuştur.
Baskı karşıtı uygulamasının temel bileşenleri nedir?
Baskı karşıtı uygulama perspektifi, son yıllarda sosyal hizmet teorisine, uygulamasına ve eğitimine artan biçimde etki ve nüfuz etmeye başlamıştır. İnsanların bütüncül iyilik haline bağlılığıyla baskı karşıtı uygulama, dünyanın birçok yerinde yaygın sosyal hizmet uygulamasının bir parçası olmuştur. Yaklaşımın temel bileşenleri sosyal adalet ve insan haklarıdır.
Sosyal hizmetin rolü ve amacına yönelik kuramlar açısından ortaya konulmuş yaklaşımlar nelerdir?
Baskı karşıtı uygulama, mesleki müdahaleleri insan haklarıyla, sosyal adaletle ve hizmet alanların güçlendirilmesi düşüncesiyle birleştirme amacındadır. Büyük oranda geleneksel sosyal hizmete yönelik eleştirilere bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır. Sosyal hizmetin rolü ve amacına yönelik kuramlar açısından ortaya konulmuş üç temel kuramlar grubu olarak da ifade edilebilen yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar şunlardır: Koruma yaklaşımları, Terapötik yaklaşımlar ve Özgürleştirici yaklaşımlar.
Sosyal hizmette Terapötik yaklaşımdan nasıl yararlanılır?
Terapötik yaklaşım, insancıl psikolojinin öncü isimlerinden Carl Rogers’ın çalışmalarına dayanan danışmanlık teorileriyle ortaya konulmaktadır. Bu yaklaşımda, danışanın kendisini ve diğerleriyle ilişkilerini (özellikle yakın akraba ve arkadaşlarıyla) daha iyi anlaması için danışman tarafından yardımcı olunur ve sorunlarla daha etkili mücadele etme yolları çalışılır. Terapötik yaklaşımda temelde bireye ve psikolojik işlevlerine odaklanılır.
Özgürleştirici yaklaşımlar, sosyal hizmet sürecine nasıl yaklaşmaktadır?
Özgürleştirici yaklaşımlar, koruma yaklaşımı ya da terapötik yaklaşımdan daha geniş bir yelpazedeki uygulamaları kapsar. Baskı karşıtı uygulama, sosyal adaleti sağlama ve insan haklarını geliştirme değerine bağlılığıyla, bu uygulamaları içinde barındıran en güçlü çerçevedir. Özgürleştirici yaklaşımlar; hizmet alan – uzman ilişkisini değiştirerek güçlendirme sürecine odaklanır.
Radikal sosyal hizmet nedir?
Sosyal hizmet araştırmacıları ve yazarları 1970’lerin ortalarından itibaren radikal sosyal hizmet üzerine tartışmaya ve yazmaya başlamıştır. Radikal sosyal hizmet, refah devletine, sosyal hizmetlerin sunumundaki rolüne ve profesyoneller ile danışanlar arasındaki ilişkinin niteliğine sınıf analizi üzerinden odaklanan bir harekettir.
Radikal sosyal hizmet yaklaşımına olan ilginin artmasında etkili olan faktörler nelerdir?
Radikal sosyal hizmet yaklaşımına olan ilginin artmasında etkili olan faktörler arasında, eleştirel sosyolojinin gelişmesi, toplumsal değişim hareketlerinin artması ve yoksulluğun bir halk sağlığı sorunu olarak görülmeye başlaması vardır.
Feminist yaklaşımın savunduğu görüş nedir?
Hem bir düşünce sistemi, hem de eylem alanı olan feminist sosyal hizmet anlayışı, birey ile kendisini baskılayan düzenleyici ve denetimci toplumsal-politik sistem arasındaki ilişkiyi eleştiren radikal sosyal hizmetin görüşlerine ilave olarak toplumsal cinsiyet ve özellikle eşitsizlik sorununu öne çıkarır. Öncü, kapsayıcı ve bilimsel bir kuram olarak gelişen feminist yaklaşım, modern fakat ‘erkek egemen’ bilimin kadının yaşadıklarına ilişkin sunduğu açıklamalar ile kadının mevcut sosyal gerçekliği arasında tutarsızlık olduğunu savunur.
Liberal feminizmin temel argümanı nedir?
Feminizm tek bir hareket ve tekil bir teori değildir, feminizmler vardır. Bunlardan ilki liberal feminizmdir. 19. Yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başları arasında geçen bir dönemi kapsar. Burada temel argüman kadın ve erkeklerin eşit fakat farklı olduğudur. Çalışma hayatının birçok alt alanında kadınların kendine özgü özellikleri ile bir zenginleşme sağlanmalı görüşü savunulur.
Liberal feminizme yöneltilen temel eleştiri nedir?
Liberal feminizme göre kadın ve erkekler eşit fakat farklıdır. Çalışma hayatının birçok alt alanında kadınların kendine özgü özellikleri ile bir zenginleşme sağlanmalı görüşü savunulur. Toplumsal alanda fırsat eşitliğinin geliştirilmesi kritik bir beklentidir. Fakat kadınların erkeklerle tamamen aynı şartlarda çalışmasının mümkün olmadığı gerçeği göz ardı edildiği için bu dalga kadınların ihtiyaç duyduğu bazı pozitif ayrımcılıkların eksikliği yönünden eleştirilmektedir.
Marksist ve radikal feminizm analiz ettiği durum nedir?
İkinci dalga feminizm hareketine Marksist ve radikal feminizm dâhil olmuştur. Hem ataerkil hem de kapitalist sistemlerin kadınlar ve erkekler için doğurduğu toplumsal sonuçlar arasındaki etkileşimler analiz edilmiştir.
Postfeminizmde kabul edilen temel varsayım nedir?
Üçüncü dalga feminizm içinde 1990’lar ile 2000’ler arasında postfeminizm ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımda kadının veya erkeğin toplumsal olarak inşa edilmiş bir kategori olduğu ve kendilerine verilen rollerin biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız olarak şekillendiği temel varsayım olarak kabul edilir.
Postfeminizm yaklaşımının öncüleri arasında yer alan felsefeci ve feminizm teorisyeni kimdir?
Postfeminizmin öncü isimlerinden biri Judith Butler’dır. Buttler, 1990’da toplumsal cinsiyet kimliklerinin ve cinselliğin “akışkan ve sonlu olmayan bir yapı” olduğunu ısrarla savunmuştur. Daha somut ifadeyle, kadınlara ve erkeklere verilen roller ve atfedilen kişilik özelliklerinin tümü onların yapısal özellikleri değildir, bir kurgudan ibarettir.
Irkçılık karşıtı sosyal hizmet hareketinin gelişmesinin nedeni nedir?
Politikaya vurgu yapan radikal sosyal hizmet ile sosyal adalet söylemini imleyen yapısal sosyal hizmet ve toplumsal cinsiyet sorununu görünür kılan feminist sosyal hizmet hareketleri ‘ırkçılık’ sorununa yeterince odaklanmamıştır. Irk ayrımının gerek bireysel gerekse toplumsal düzeyde varoluşuna sosyal hizmetin bir çözüm üretemeyişi ‘Batı-merkezli’ bir disiplin oluşu ile eleştirilmiş ve ırkçılık karşıtı sosyal hizmet hareketi gelişmiştir.
Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisi kitabında neye atıfta bulunmuştur?
Paulo Freire’nin 1972 yılında kaleme aldığı ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ başlıklı kitabında, kendi eleştirel bilinçlerini ve eşzamanlı eylemlerini geliştirmek suretiyle, ezilen insanların nesneleştirilmesini ve insanlıktan uzaklaştırılmasını tersyüz eden özgürleştirici bir pedagojiye atıfta bulunur.
Freire’nin “…eleştirel ve baskı karşıtı uygulama praksis yoluyla gerçekleşir” görüşünde vurguladığı praksis sözcüğünün anlamı nedir?
Freire’nin pedagojisinde “eleştirel ve baskı karşıtı uygulama praksis yoluyla gerçekleştirilir” görüşünde vurguladığı praksis, insanların baskıya, adaletsizliğe ve eşitsizliğe ilişkin yaşantılarını esas alan ve deneyimlerine ayna tutan bir süreç anlamına gelir.
Baskı karşıtı uygulamanın özgürleştirici yaklaşımlar içindeki özgün yönü nedir?
Baskı karşıtı uygulamanın özgürleştirici yaklaşımlar içindeki özgün yönü, özellikle baskı ve dışlanma deneyimlerine odaklanmış olmasıdır. Bu nedenlerle toplumun dışına itilen veya sömürülen marjinal grupların sosyal konumunu geliştirmeyi amaçlar. Ölçeği bakımından eleştirel uygulamadan daha küçük olmakla birlikte, özellikle ayrımcılık karşıtı mücadelelerde kullanılır.
Baskı karşıtı uygulamanın ilkeleri nelerdir?
Yoksullukla ya da renk, inanç, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi diğer sorunlarla mücadele ederken baskı karşıtı uygulamanın esas niteliği bu hareketin tabandan gelişmesi, diğer ifadeyle çözüm sürecinde sorunun sahiplerinin başat olabilmesidir. Bu çerçevede baskı karşıtı uygulamanın ilkelerini Payne (2014) şu şekilde sıralamaktadır:
- İnsanları güçlendiren nitelikte bir yaklaşım olmalı.
- İnsanlarla ‘ortaklığa’ dayalı yapılandırılmalı.
- Asgari düzeyde ‘müdahale’ içermeli.
- Sorunun yapısal bağlamını doğru biçimde kavramalıdır.
Sosyal hizmet nasıl bir meslektir?
Tarihsel gelişimi süresince sosyal hizmet, sosyoloji, psikoloji, tarih, felsefe, ekonomi, hukuk, eğitim ve politika biliminden beslenerek bireyi, grubu, aileyi ve bir bütün olarak toplumu anlamaya, açıklamaya ve karşılaştığı sorunları görünür kılarak kendisini çözümler üretmeye adamış bir meslektir.