Bilişsel Davranışçı Uygulama
Bilişsel davranışçı uygulamanın teorik temellerini açıklayınız.
Bilişsel davranışçı yaklaşımda temel olarak bilişin duygu ve davranışı etkilediği varsayılır. Bu temel varsayım üzerine kurulu olan bilişsel davranışçı uygulama, bilişsel ve davranışçı terapilerin temel ilke ve tekniklerinin bütünleştirilmesiyle geliştirilmiştir.
Davranışçı terapinin tarihsel gelişimini açıklayınız.
Davranışçı terapinin başlangıcı 1900’lerin başında Adler ve Watson ile başlayıp 1940’larda Skinner ile devam eden bir süreci kapsamaktadır. Çağdaş davranışçı yaklaşım 1950’lerde Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Afrika’da eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır. Davranışçı terapinin psikolojide temel bir etken olarak ortaya çıkması ve eğitim, psikoloji, psikoterapi, psikiyatri ve sosyal hizmet gibi alanlar üzerinde önemli etkilerde bulunması ise 1970’lerde gerçekleşmiştir.
Davranışçı terapinin gelişim alanları nelerdir? Bu alanları açıklayınız.
Çağdaş davranışçı terapinin belli başlı üç gelişim alanı bulunmaktadır. Bu alanlar; 1. Klasik koşullanma, 2. Edimsel koşullanma ve 3. Sosyal Öğrenme Kuramı’dır. Klasik koşullanma, istemsiz, tepkisel bir süreç olarak görülür. Bu model bir uyaranla gelişimsel nedenlerle bağlantılı olan tepki arasındaki bir ilişkinin, daha sonra tepkiyi ortaya çıkarabilecek yeni bir uyaranla bağlantılı hâle gelmesidir. Edimsel (Operant) koşullanma, Edward Lee Thorndike ve B.F. Skinner’in çalışmalarına dayanır. Bir öğrenme şekli olup, davranışın ardından ortaya çıkan sonuca bağlı olarak oluşan koşullanma edimsel koşullanmadır. Bu yaklaşım davranışın otomatik olarak ortaya çıktığını savunan klasik koşullanmanın aksine, çevrede gerçekleşen davranışın sonuçları tarafından kontrol edildiğini ve bireyin uyumuna katkı sağladığını vurgular. Buna göre eğer bir davranışın yol açtığı çevresel değişiklikler pekiştirici özellikler taşıyorsa -yani organizmayı bir dereceye kadar ödüllendiriyor ya da itici uyaranlardan uzaklaştırıyorsa- söz konusu davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığı yükselmektedir. Skinner pozitif ya da negatif olsun bir tür pekiştirme olmadan öğrenmenin gerçekleşmediğini ileri sürmektedir. Olumlu pekiştireçler davranışın gerçekleşme olasılığını arttırır, çünkü istenilen davranışın görülmesinin ardından iyi bir şey sunulur. Olumsuz pekiştireçler ise caydırıcı uyaranların kaldırılmasıyla davranışın gerçekleşme olasılığını arttırır. Sosyal Öğrenme Kuramı, Gözlemsel öğrenme olarak da adlandırılan kuram, Albert Bandura ve Richard Walters tarafından geliştirilmiştir. Sosyal öğrenme kuramı karşılıklı etkileşime dayanan, disiplinler arası ve çok modelli bir yaklaşımdır. Temel varsayımı insanların kendilerinin yön verdikleri davranış değişikliklerini gerçekleştirme yetisine sahip olduklarıdır. Bandura, insanların başka insanların davranışlarını gözlemleyerek öğrenebilecekleri fikri üzerinde daha çok durmuştur ve bir davranışı dolaylı yolla öğrenmenin, davranışların çevre tarafından tesadüfen kazandırılmasından daha etkili olduğunu belirtmiştir .
Psikopatoloji nedir?
Duygu, düşünce ve davranış bozukluğu. Bu terim psikiyatride patolojinin hastalık süreci olarak kullanılır. Medikal olmayan psikoloji dilinde, anormal psikoloji de psikopatoloji olarak kullanılır
Albert Ellis’in Akılcı Duygusal Davranış Terapisini açıklayınız.
Albert Ellis tarafından geliştirilen Akılcı Duygusal Davranış Terapisi (ADDT), bilişsel davranışçı terapilerin ilki olarak kabul edilmektedir ve günümüzde önemli bilişsel davranışsal yaklaşımlar arasında yer almaktadır. ADDT, bilişlerin, duyguların ve davranışların belirgin bir şekilde etkileşime girdiği ve karşılıklı neden-sonuç ilişkisine sahip olduğu varsayımına dayanmaktadır. Ellis ABC-DEF modelini geliştirmiştir. Bu modeldeki her bir harfin anlamı ise :
- “A” tetikleyici olayı ifade etmektedir. Bir olgu veya olayın varlığı veya kişinin davranışıdır. A’lar, içsel veya dışsal bir olay olabilir, geçmişte, şu anda veya gelecekte olabilir, gerçekte veya hayali olabilir.
- “B” tetikleyici “A”lar hakkında kişilerin rasyonel ya da irrasyonel inançlara sahip olmasıdır. Bireylerin yaşamlarındaki travmatik olayları düzenleme amacıyla kullandıkları inançlar, düşünceler, değerlendirmeler ve çıkarımlardır.
- “C” ise A ile B arasındaki etkileşimin bireylerde duygusal, psiko-fizyolojik ve davranışsal sonuçlara neden olmasıdır. C; bireyin duygusal veya davranışsal tepkisi veya izleyen sonuçlardır.
- “D” bireyin irrasyonel inançlarının veya düşünce tarzının işlevsiz, engelleyici, kendi kendine zarar verici ve sağlıksız sonuçlarını değiştirmek için müracaatçıların bu inançları aktif bir biçimde tartıştıkları aşamadır.
- “E” bireyin sahip olduğu irrasyonel inançları rasyonel inançlarla yer değiştirme aşamasıdır.
- “F” ise “E” gerçekleştiğinde oluşan yeni duygu grubudur.
Aaron Beck’in Bilişsel terapisinin kullanım alanlarını açıklayınız.
Bilişsel terapi ilk olarak depresyon tedavisi için Beck tarafından geliştirilmiş ve daha sonrasında ise kaygı bozukluklarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Günümüzde ise panik bozukluk, agorafobi, uyuşturucu madde kullanımı ve yeme bozuklukları gibi diğer psikolojik sorunları tedavi etmek için de bilişsel terapi kullanılmaktadır.
Beck’in Bilişsel Terapisini açıklayınız.
Beck’in Bilişsel terapinin temelini oluşturan bilişsel modeli üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, otomatik düşünceler ikinci bölümünde “ara inançlar” üçüncü bölümünde ise “temel inançlar” bulunmaktadır. Otomatik düşünceler bireyin kendisi, dünyası ve geleceği ile ilgili iç diyaloglarıdır. Kendiliğinden ortaya çıkarlar ve bilinçli olarak yönlendirilmemiştir. Bu düşünceler genellikle mantık süzgecinden geçmeyen hızlı bir şekilde ortaya çıkan, kolaylıkla fark edilmeyen ve bireyler tarafından analiz edilmeden koşulsuz olarak kabul edilen düşüncelerdir. Ara inançlar, otomatik düşüncelerin hemen altında yer alır ve kişinin dile getirmemekle birlikte inanmakta olduğu inançları, kuralları ve varsayımları içerir. Ara inançlar, bireyin kendisi, dünyası ve geleceği ile ilgili kurallar, olması gerekenler, emirler ve şartlı sayıltılar şeklindeki mutlak bileşenlerdir. Psikolojik sağlığı bozulmuş bireylerde olumsuz ara inançlar söz konusu iken psikolojik sağlığı normal olan bireylerde olumlu ara inançlar gözlenebilir. Temel inançlar, bireylerin kendileri hakkında doğru olduğuna inandıkları en temel fikirlerdir. Temel inançlar sadece kendimiz hakkında değil aynı zamanda başkaları hakkında ya da genel olarak yaşam hakkında sahip olduğumuz fikirlerdir. İlk deneyimlerle biçimlenen ve genellikle hiç sorgulanmamış algı ve fikirlerden oluşan, en derin zihinsel yapılar olarak nitelendirilmektedir. Beck, temel inançları çaresizlik, sevilmeme ve değersizlik temel inançları olarak üç ana grupta kategorize etmektedir. Bazı kaynaklarda bilişsel kuramı kavramsallaştırırken bilişleri iki ana başlıkta incelemektedir: Otomatik düşünceler ve şemalar. Şemalar, bizim sürekli olarak karşı karşıya kaldığımız bilgi bombardımanını organize eden, dünyayı algılayışımızı sağlayan bilişsel yapılardır. Psikolojik işlevlerimizin en temel birimi şemalardır. Şemalar; ahlaksal, bireysel, mesleksel, cinsel, ailesel, dinsel vb. olarak gruplandırılabilir. Temel ve ara inançlar ise şemaların kişisel yaşantılara dayalı olan içeriğini oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle temel ve ara inançlar şemaların içeriği, otomatik düşünceler ise şemaların ürünleri ya da ortaya çıkardığı sonuçlardır (Karahan ve Sardoğan, 2016). Bireyin çevreye uyumunu sağlamak için gelişmiş bilişsel yapılar olan şemaların içeriği, öğrenme ve yaşantı yoluyla değiştirilebilmektedir. Uyumlu ve uyumsuz şemalar bireyin işlevselliği üzerinde de etki etmesi açısından oldukça önemlidir. İşlevsel olmayan şemalar, bilgi işleme sürecinde bilişsel çarpıtmalara neden olabilmekte, bu çarpıtmanın sonucunda ise olumsuz otomatik düşünceler ortaya çıkmakta ve döngü tamamlanmaktadır.
Şemaların neden olduğu bilişsel çarpıtmalar nelerdir?
Bilişsel çarpıtmalar şunlardır:
- Keyfi çıkarım
- Seçici odaklanma
- Aşırı genelleme
- Küçümseme ya da abartma
- Ya hep-Ya hiç şeklinde düşünme
- Kişiselleştirme
- Felaketleştirme
- Olumluyu yok sayma
- Duygusal akıl yürütme
- Etiketleme
- Başkalarının zihnini okuma
- Meli-malı ve gereklilik cümleleri.
Bilişsel terapinin on ilkesi nelerdir?
Bilişsel terapinin on ilkesi şunlardır:
1. Duygusal bozuklukların bilişsel modeline
dayalıdır
2. Kısa ve süre açısından sınırlıdır
3. Gerekli bir koşul olarak sağlıklı bir terapötik
ilişkiye dayanmaktadır
4. Psikolojik danışman ve danışan arasındaki
işbirliğine bağlı bir çabadır
5. Esas olarak sokratik yöntemi kullanır
6. Yapılandırılmış ve yönlendiricidir
7. Sorun odaklıdır
8. Bir eğitim modeline dayanmaktadır
9. Kuram ve teknikleri tümevarımsal modele
dayanmaktadır
10. Ev ödevlerinin kullanımı merkezi bir rol
oynar
Beck ve Ellis’e göre bilişsel yeniden yapılandırma aşamalarını açıklayınız.
Beck ve Ellis’e göre bilişsel yeniden yapılanma üç aşamayı barındırmaktadır. Bunlar; 1) fonksiyonel olmayan bilişleri tanımlama 2) bunları değiştirme ve 3) fonksiyonel olanları asimile etme. Bunun için öncelikle otomatik düşüncelerin saptanması gerekmektedir. Ardından duyguların belirlenmesi, olumsuz otomatik düşüncelerin değerlendirilmesi, ara inançların belirlenip değerlendirilmesi, ABC modeli ile temel inançlara ulaşma ve alternatif düşüncelerin geliştirilmesini sağlayarak, işlevsel olmayan düşüncelerin işlevsel olanlarla değiştirilmesi söz konusudur.
Bilişsel davranışçı uygulamanın tanımlayıcı unsurlarını sıralayınız.
Bilişsel davranışçı uygulamanın tanımlayıcı unsurları;
- Aktif
- Motivasyonel
- Yönerge
- Yapılandırılmış
- İşbirlikçi
- Psikoeğitim
- Sorun odaklı
- Çözüm odaklı
- Dinamik
- Zaman sınırlı
Bilişsel davranışçı uygulamanın temel teorik ilkelerini açıklayınız.
Bilişsel davranışçı uygulamanın temel teorik ilkeleri şunlardır:
1. Arabuluculuk modeli: Düşünce ve inançların
duygu ve davranışları nasıl belirlediği ile
ilgilidir. Bu modele göre kişilerin bilişleri,
duygu ve davranışları arasındaki ilişkiye
aracılık eder. Kişilerin belirli durum veya uyaranlara
yönelik duygu ve davranışları, bilişsel süreçlerine
göre şekillenecektir.
2. Bilgi işleme: Hatalı veya çarpıtılmış bilişler
psikolojik stres ve bozukluklara yol açar.
Hatalı, çarpıtılmış veya gerçek olmayan temel
inanç ve şemalar geliştirmiş olan kişiler,
karşılaştıkları durum veya uyaranları bu
hatalı bilişleri yoluyla işleyecek ve duygu ve
davranışlarda olumsuz sonuçlar ortaya çıkacaktır.
3. Öz Düzenleme: Psikolojik stres ve bozuklukların
azaltılması veya hafifletilmesi, hatalı
veya çarpıtılmış biliş ve davranışların düzeltilmesi
ve değiştirilmesini gerektirmektedir.
4. Çevrenin önemi: Bir kişinin bilişsel içeriğinin
şekillenmesinde ve etkinleştirilmesinde
sosyoekonomik ve sosyokültürel bağlam
dahil olmak üzere çevresi kritik bir rol oynamaktadır.
Biyopsikososyal yaklaşım nedir?
Biyopsikososyal yaklaşıma göre sağlık hastalık; biyolojik, psikolojik ve sosyal değişkenlerin etkileşimleri ile şekillenmekte ve hiçbiri diğerinden ayrılarak kategorize
edilmemektedir.
Bilişsel terapide kullanılan tekniklerin kullanım amaçları nelerdir?
Bilişsel terapide kullanılan teknikler müracaatçıların amaçlarına ulaşmalarını sağlamak amacıyla kullanılır. Bilişsel tekniklerin bir bölümü müracaatçıların otomatik düşüncelerini ortaya çıkarıp mücadele etmeye odaklanırken bir bölümü ise uyumsuz varsayımlara ya da olumsuz bilişsel şemalara odaklanır.
Bilişsel terapide sıklıkla kullanılan bilişsel teknikleri açıklayınız.
Bilişsel tekniklerden en çok kullanılanları şunlardır:
- Sokratik sorgulama: Müracaatçının düşüncelerini ve inançlarını anlamak ve bu inançları değiştirmek için yönlendirici sorular sormadır.
- Kendine özgü anlamı kavrayabilme: Otomatik düşünce ve bilişsel şemalar çerçevesinde farklı sözcüklerin farklı anlamları olabileceği fikrine dayanır. Terapötik süreçte bu anlamın tam olarak açıklığa kavuşturulması üzerine çalışılır.
- İmajinasyon (zihinsel canlandırma): Otomatik düşüncelerin her zaman sözel olarak ifade edilemeyeceği fikrine dayanan bu teknikte stres yaratan ya da üzen bir yaşantıyı o anda yaşıyormuş gibi hayal etmesini, zihninde canlandırmasını istemektir.
- Mutlaklarla mücadele: Müracaatçılar sıkıntılarını “herkes”, “daima”, “her zaman”, “asla” “kimse” gibi kesin ve mutlak anlam içeren sözcüklerle ifade edebilirler. Bu ifadeleri sorgulamak müracaatçının içinde bulunduğu durumu tam olarak anlayabilmek için kullanılan bir tekniktir.
- Liste tutma: Müracaatçının yaşadığı problemleri yazılı olarak listelemesi ve tek tek bu sorunların çözüldüğünü hayal etmesi istenir. Ardından çeşitli sorularla otomatik düşüncelerin belirlenmesi üzerinde çalışılır.
- Yeniden yükleme: Müracaatçılar herhangi bir durum ya da olayla ilgili kendi sorumluluklarının ötesinde kendilerine sorumluluk yükleyebilirler. Kendini suçlama sonucunda daha fazla suçlu ya da daha depresif hissedebilirler. Bu noktada yeniden yükleme tekniği kullanılarak gündemdeki konu ya da durumla ilgili sorumluluğun doğru bir şekilde paylaştırılması sağlanır.
- Avantaj ve dezavantajları listeleme: Müracaatçının sahip olduğu belli bir inancın ya da davranışın avantajlarını ve dezavantajlarını yazması ve ardından bunların sorgulanarak olumsuz temel inançlar yerine konulabilecek alternatif inançların neler olabileceği tartışılarak en uygun inanç belirlenmesi sağlanır.
- Bilişsel yeniden yapılandırma: Müracaatçının hatalı ve rasyonel olmayan düşüncelerinin daha doğru ve kabul edilebilir düşüncelerle değiştirilerek mevcut sorununun çözülmeye çalışıldığı bir tekniktir.
- Ev ödevi: Müracaatçının bilişsel ve davranışsal değişim için gerekli işleri oturumlar arasındaki boşlukta ve günlük yaşamında da sürdürülmesi sağlanır.
Davranışçı tekniklerin kullanım amaçları nelerdir?
Davranışçı tekniklerin bir kısmı gözlenen davranışa odaklanırken bazıları ise belli bir dereceye kadar içsel olaylara odaklanır. Bu tamamen uygulamanın amacına bağlı olarak değişmektedir. Bazı teknikler uygulayıcı olarak sosyal hizmet uzmanı tarafından kullanılırken, bazıları ise müracaatçının kendi başına kullanabilmesi amacıyla müracaatçıya öğretilir.
Sosyal hizmet uygulamalarında sıklıkla kullanılan davranışsal teknikleri açıklayınız.
Sosyal hizmet uygulamalarında sıklıkla kullanılan davranışsal teknikler şunlardır:
- Model alma: Müracaatçının başka birinin davranışını gözlemesi ve gözlediği davranışı yapması durumunda ortaya çıkar.
- Sosyal beceri eğitimi: Uygun olmayan davranışın belirlenerek hedef davranış ile değiştirilmesini amaçlayan bir tekniktir.
- Atılganlık eğitimi: Atılganlık eğitiminde amaç, müracaatçının yaşanılan olaya ya da duruma uygun olan kendini ifade etme becerisini öğrenmesidir.
- Maruz bırakma: Maruz bırakma korkulan uyarana gerçek anlamda maruz bırakmayı içerecek şekilde in-vivo (yerinde) yapılabileceği gibi bunun mümkün olmadığı durumlarda imgesel olarak da yapılabilir
- Gevşeme teknikleri: Müracaatçının stresli ya da kaygılı durumlarda kullanması için gevşeme becerilerinin öğretilmesi esastır. İki tür gevşeme eğitimi kullanılır. Bunlardan ilki belirli kas gruplarının sırasıyla kasılması ve gevşetilmesidir. İkinci yaklaşımda ise germe-gevşeme işleminin ileri bir formu olarak değerlendirilen gevşeme ile rahatlamadır.
- Sistematik duyarsızlaştırma: Tekniğin uygulanmasındaki ilk adım müracaatçıya aşamalı gevşeme becerisini öğretmek, ardından ise kaygı hiyerarşisi oluşturmaktır. Bu iki adımın ardından gerçek duyarsızlaştırma sürecine geçilir. Müracaatçının gevşemesi sağlanarak hiyerarşik kaygı listesinin en altında yer alan sahneyi ya da aşamayı hayal etmesi istenir. Ardından sosyal hizmet uzmanı müracaatçının tekrar gevşeme durumuna gelmesine yardım eder. Müracaatçının kaygı yaşamadan 10-15 saniye süre zarfında sahneyi hayal etmesi sağlanana kadar süreç tekrarlanır. Daha sonra müracaatçıdan her aşamayı gözünde canlandırması istenir.
- Pekiştirme/simgesel ödüllendirme: Bu teknikte edimsel koşullanmanın temel alınarak, iyi ya da hedeflenen davranışlar için olumlu, iyi olmayan, mevcut davranışlar için ise olumsuz pekiştireç verilmesi esastır.
Bilişsel davranışçı uygulama sürecinde kullanılan terapi yöntemlerini açıklayınız.
Bilişsel davranışçı uyguma sürecinde uygulamanın amacına göre başa çıkma becerileri terapileri, sorun çözme terapileri ve bilişsel yeniden
yapılandırma terapileri olmak üzere üç farklı bilişsel davranışçı terapi tanımlanmaktadır. Bu terapilerin
amaçları şu şekilde özetlenebilir:
• Başa çıkma becerileri terapileri, başa çıkma becerilerinin geliştirilmesi ve pekiştirilmesi yoluyla
müracaatçıların biyopsikososyal stres etkenlerini ve sorunlarını daha etkin bir şekilde yönetmelerine
yardımcı olmayı amaçlar.
• Sorun çözme terapileri, müracaatçıların dile getirdikleri sorunlarını çözmek için yeni stratejiler,
beceriler ve kaynaklar bulmalarına ve yaratmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
• Bilişsel yeniden yapılandırma terapileri, müracaatçıların dile getirdikleri sorunu iyileştirmek için
bilişsel değişim yaratmayı amaçlar.
Bilişsel davranışçı uygulama sürecinin aşamalarını açıklayınız.
Bilişsel davranışçı uygulama süreci değerlendirme aşaması, müdahale aşaması ve sonlandırma aşaması olmak üzere üç temel aşamadan oluşmaktadır.
Değerlendirme aşamasında genel olarak müracaatçının duygu, düşünce ve davranışlarının mevcut sorunlarına nasıl katkıda bulunduğu ortaya çıkarılmaya çalışılır. Bu temel amacın yanında değerlendirme seansının hedefleri şu şekilde sıralanabilir:
- Müracaatçının başlangıç bilişsel kavramlaştırmasını oluşturmak ve vakayı formüle etmek,
- Vaka için uygun bir terapist olup olmadığınızı belirlemek,
- Vaka için uygun zaman ayırıp ayıramayacağınızı belirlemek,
- Birleşik tedavi ve hizmetlerin (ilaç tedavisi gibi) sunulup sunulamayacağını belirlemek,
- Müracaatçı (ve varsa aile üyeleri ) ile terapötik anlaşma başlatmak,
- Müracaatçıyı terapi yapısı ve sürecine alıştırmak,
- Önemli sorunları tespit etmek ve genel hedefler koymak
Müdahale aşamasının birinci seansının ardından ve ikinci seanstan sonlandırma aşamasına kadar benzer çerçevede devam eden bir yapı ve biçim söz konusudur. Yaklaşık 40-45 dakika süren ilk seansta öncelikle müracaatçı ile güven temelli bir ilişki oluşturmak ve yakınlık kurmak hedeflenir. Bu noktada müracaatçının yaşadığı zorluklar normalleştirilir ve müracaatçıya umut aşılanır. Ardından müracaatçının içinde bulunduğu zorluklar, bozukluklar (ruhsal bir bozukluk ile çalışılıyorsa) ve terapi süreci ile ilgili müracaatçı bilgilendirilir ve bu konularda eğitim verilir. Müracaatçıyı kavramsal olarak değerlendirmek için ilave veriler de toplayan sosyal hizmet uzmanı ardından müracaatçı ile birlikte bir hedef listesi oluşturmayı hedefler. İlk seansın son hedefi ise müracaatçı için önemli olan bir sorunu çözmeye başlamak ya da müracaatçı için gerekliyse onu davranışsal olarak aktifleştirmektir. Bu hedefler doğrultusunda ilk iki seansın ve sonraki seansların gündemi Beck (2019) tarafından belirlenmiştir (s:98,Tablo 4.3).
Sonlandırma aşaması bilişsel davranışçı uygulamanın son aşamasıdır. Uygulama süreci müracaatçıların bazı sorunlarının çözüldüğü ve yaşamları boyunca kullanabilecekleri becerilerin öğretildiği bir süreçtir. Sonlandırmanın ardından müracaatçı üç, altı ve on iki ay sonra yapılacak destekleyici seanslarla cesaretlendirilirler. Destekleyici seanslar müracaatçının durumunun değerlendirildiği, öğretilen becerilerin günlük yaşamda kullanımının test edildiği seanslardır. Nükslerin önlenmesi üzerinde terapi süreci boyunca çalışılmış olmasına karşın terapi süreci sonlarında ortaya çıkabilecek güçlüklerle nasıl başa çıkabileceği ve işlevsel olmayan düşünce ve inançlara nasıl cevap vereceğine ilişkin açıklamalar da destekleyici seansların konularındandır.
Nüks nedir?
Bir durumun ya da bir olayın yeniden ortaya çıkmasıdır.
Sosyal hizmet alanında bilişsel davranışçı uygulama ne zaman kullanılmaktadır?
Sosyal hizmet alanında bilişsel davranışçı uygulama depresyon, kaygı, kronik ağrı, madde kullanım bozuklukları, travma ve ilişki sorunları gibi psikososyal arka planı bulunan birçok sorunla çalışırken kullanılmaktadır. Ayrıca araştırmalar, bilişsel-davranışçı terapi ve bilişsel yeniden yapılandırma müdahalelerinin farklı geçmişlere sahip ve farklı gelişimsel yaşam evreleri geçirmiş farklı müracaatçı gruplarına da başarılı bir şekilde uygulanabileceğini göstermektedir (Nurius ve Macy, 2008).