aofsorular.com
TAR120U

SAVAŞ SONRASINDA DÜNYA DÜZENİ (1945-1950)

3. Ünite 20 Soru
S

Tarihte "Yüzdeler Anlaşması" olarak bilinen olay nedir?

1944’teki Moskova Konferansı sırasında, İngiltere Başbakanı Churchill ve SSCB lideri Stalin, savaş sonrasında Avrupa’da kurulacak nüfuz alanları üzerinde “sözlü olarak” anlaştılar. Buna göre, SSCB Romanya’da %90, Bulgaristan’da %75; İngiltere ise Yunanistan’da %90 nüfuza sahip olacaklardı. Macaristan ve Yugoslavya’da ise iki tarafın nüfuzu eşit olacaktı.

S

Potsdam Konferansı'nda Almanya ile ilgili hangi kararlar alınmıştır?

Potsdam’da gündeme gelen en önemli konu Almanya’nın durumuydu. Taraf­lar Almanya’nın Nazizm’den ve askerden arındırılması, Nazi savaş suçlularının yargılanması için bir mahkeme kurulması konularında anlaştılar. Daha sonra Nürnberg’de kurulan mahkemede suçlular yargılandı. Doğusu SSCB, batısı ise Amerikan, Fransız ve İngilizler tarafından işgal edilmiş olan Almanya’da demokrasinin yerleşmesi konusunda bir oydaşma sağlandı. Fakat sonrasında taraf­ların “demokrasi”ye farklı anlamlar yükledikleri ortaya çıktı. Polonya sınırı Oder-Neisse hattından geçirildi ve çözüm Almanya ile yapılacak barışa ertelendi.

S

İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan insan hareketlilikleri sonucunda hangi kuruluş kurulmuştur?

İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan insan hareketleri önceki boyutlarını aştı. Savaşta ve sonrasında yaşanan gelişmeler nedeniyle yalnızca Avrupa’da 30 milyon kişinin yer değiştirdiği hesaplanıyordu. Diğer kıtaları işin içine kattığımızda 100 milyonlarca kişinin evinden, yerinden, yurdundan koparıldığını söyleyebiliriz. Benzer bir hareketlilik, daha küçük ölçekte Birinci Dünya Savaşı sonunda da yaşanmış ve Milletler Cemiyeti (MC) çatısı altında “Nansen Pasaportu”yla geçici bir çözüm üretilmişti. Savaşın ardından kalıcı olacağı ortaya çıkan bu soruna BM el attı ve Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) 1950’de Genel Kurul tarafından kuruldu.

S

Paris Barış Antlaşmaları'nda hangi ülkelerle sınır düzenlemeleri yapılmıştır?

Savaş sonrasında bir barış antlaşması imzalamak üzere 29 Temmuz-15 Ekim 1946 tarihleri arasında 21 devletin katıldığı bir dizi konferans düzenlendi. Sonunda Paris Barış Antlaşmaları 10 Şubat 1947’de imzalandı. Bulgaristan, Finlandiya, İtalya, Macaristan ve Romanya’yla çeşitli sınır düzenlemeleri yapıldı. Almanya’yla (birleşme gerçekleşmediği için) ve Avusturya’yla (işgale uğramış devlet statüsüne sahip olduğu için) barış antlaşması imzalanamadı. Japonya’yla ise ABD ile ayrı bir antlaşma imzaladı.

S

"Demir Perde Ülkeleri" ifadesi ne için kullanılmaktaydı?

İngiltere eski Başbakanı Churchill’in 1946’da Fulton’da yaptığı konuşmada ilk kez dile getirdiği “Demir Perde” ibaresi, ilerleyen yıllarda Doğu Avrupa’daki Sovyet hâkimiyeti altındaki ülkeleri ifade etmek için kullanılacaktır. Doğu Avrupa’daki sosyalist ülkeler için Batı literatüründe uzun süre “Demir Perde Ülkeleri” nitelemesi yapılmıştır.

S

Çevreme politikası ifadesi ne anlama gelmektedir?

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, uluslararası komünizmin SSCB eliyle Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya yayıldığı varsayımından hareketle ve buna engel olmak için ABD’nin izlediği dış politikaya “çevreleme” (containment) adı verilir. Çevreleme politikasının ilk adımı Truman Doktrini oldu. İngiltere’nin Yunanistan’daki birliklerini çekme isteğini ve Orta Doğu’daki diğer yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini bildirmesi üzerine, ABD Başkanı Truman 12 Mart 1947’de Kongre’de bir konuşma yaptı. Truman konuşmasında “...silahlı bir azınlık ya da dış baskılarla boyunduruk altına alınmaya karşı koyan özgür halkları desteklemenin Birleşik Devletler’in siyaseti olması gerektiğine inandığını” söyledi. Sözünü ettiği ilk devlet iç savaşın sürdüğü Yunanistan, ikincisi ise Sovyet istekleri karşısında destek bekleyen Türkiye idi. Truman, Kongre’den 400 milyon dolarlık bir yardım için yetki istedi ve bu yetki 22 Mayıs 1947’de verildi. Truman Doktrini çerçevesinde Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık bir askerî yardım öngörüldü. Böylece Yunanistan’da komünistlerin iktidara gelmeleri engellendi. Türkiye, 12 Temmuz 1947’de imzalanan yardım anlaşmasıyla çevreleme politikası doğrultusunda ortaya çıkmaya başlayan Batı Bloku’nun erken katılımcılarından biri oldu.

S

NATO uluslararası sistemde nasıl bir rol oynamaktadır?

NATO, gerek iki kutuplu sistemde ve gerekse sonrasındaki uluslararası yapıda çok önemli rol oynamıştır. İki kutuplu sistemde kutuplardan biridir. ABD’nin barış döneminde Avrupa devletleriyle ilk ittifakıdır. Çevreleme politikasının askerî boyutunun ilk adımıdır. İleride incelenecek “dehşet dengesi”ne giden silahlanma sürecinin başlangıcıdır. Hiç kuşkusuz karşı bloğun askerî örgütlenmesi olan Varşova Paktı’nın kurulmasının en önemli nedeni olmuştur.

S

Marshall Yardımlarının amacı ve kapsamı nedir?

ABD’nin Avrupa’da istikrar ve güvenliği sağlamaya yönelik ikinci adımı Marshall Yardımı’ydı. Avrupa’da savaş nedeniyle ekonominin çökmesi, Sovyet birliklerinin varlığıyla pekişerek komünizm tehdidini ortaya çıkarıyordu. Oysa ABD’de bir üretim fazlası söz konusuydu. ABD, 1924’te Dawes Planı’yla Almanya’yı nasıl yeniden sistemin içerisine dahil etmeye çalıştıysa benzer bir planı Avrupa’nın batısı için uygulamaya soktu. Plan ilk kez, 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesi’nde konuşma yapan Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından dile getirildi. Plan uyarınca Avrupa’ya ekonomik yardım sağlanarak yeniden inşa edilecekti. Yardımın uygulanmasına ilişkin 12 Temmuz’da Paris’te Avrupa Ekonomik İşbirliği Konferansı toplandı. 3 Nisan 1948’de 17 milyar dolarlık bir kredi onaylandı ve uygulamayı yönetmek için 16 Nisan 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü kuruldu (Bu örgüt 1960’ta Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, OECD adını alacaktır). Truman Doktrini ile Marshall Yardımı farklılıklar gösterir. Biri askerî diğeri ekonomik yardımı içerir. İlki ulusal, ikincisi bölgesel düzeydedir. Son olarak ABD Marshall Yardımı’nı engellemeye çalışacak devletleri tehdit etmiş, bu ise Avrupa’yı yararlanan ve yararlanmayan devletler olarak ikiye bölmüştür.

S

Demokrasi cephesinin dağılmasının ardından SSCB nasıl bir politika gütmüştür?

Savaş sırasındaki “demokrasi cephesi” dağılınca SSCB “iki kamp teorisini” benimsedi. Buna göre kapitalizmle komünizm birbirlerine düşman iki dünya sistemiydi ve birinden biri yok oluncaya değin aralarındaki mücadele sürecekti. SSCB’de savaş sonrasında 1950’ye değin süren Sovyet sistemini inşa süreci, bu projeyi bizzat yürüten Jdanov’un adıyla anılır. Jdanovçina döneminde SSCB’de “proletarya” adına “burjuva” olmakla suçlanan Batı dünyasından her alanda bir kopuş yaşanmıştır.

S

Komintern nedir?

Komintern, Komünist Enternasyonel örgütünün kısaltılmış adıdır. Örgüt SSCB tarafından 1919’da kurulmuş, 1943’te feshedilmiştir.

S

Kominform nedir?

Kominform, Komünist ve İşçi Partileri Enformasyon Bürosu adlı örgüt 1947’de SSCB tarafından kurulmuştur. 1956’da Stalincilikten kurtulma süreci sonucunda feshedilmiştir.

S

SSCB'nin ekonomik alanda ne tür faaliyetleri olmuştur?

SSCB, önderlik rolünü ekonomik alanda da oynamaya çalıştı. 1949’da SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın katılımıyla COMECON kuruldu. Marshall Yardımı’nı yürütmek için kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne yanıt niteliğinde kurulan örgütün amacı, iş birliği ve eş güdüm yoluyla üye devletlerin ekonomik kalkınmalarını desteklemekti. Örgüte 1949’da Arnavutluk, 1950’de Demokratik Almanya Cumhuriyeti katıldıysa da beklenen verim alınamadı.

S

Komintern ve Kominform'un SSCB dış politikasında nasıl bir rolü vardır?

Doğu Avrupa’da Sovyet benzeri rejimlerin kurulmasıyla SSCB “tek ülkede sosyalizm” ilkesinden ayrıldı. 1917’deki Bolşevik (Ekim) Devrimi’nin ardından Trotski’nin savunduğu “dünya devrimi” politikasına karşı Stalin’in savunduğu “tek ülkede sosyalizm” politikası benimsenmiş ve SSCB kurulmuştu. 1919’da toplanan Komintern (3. Enternasyonal) ise 1943’te dağıtılıncaya kadar SSCB’nin dış politika araçlarından birine dönüşmüştü. Şimdi, artık birden fazla sosyalist devlet olduğuna göre “tek ülkede sosyalizm” politikası benimsenemezdi. Böylece Sovyet dış politikasının Soğuk Savaş’taki en önemli kaygılarından biri gündeme geldi: Diğer sosyalist devletlerin önderi konumunu sürdürmek. Bunun için 1947’de Avrupa’daki 9 komünist partinin katılımıyla Kominform kuruldu (Polonya, SSCB, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, İtalya ve Fransa). Amaç, tüm Avrupa’daki komünist parti eylemlerini eş güdümlemekti. 1948’de Yugoslavya’nın örgütten ihracı bu hedef­ten daha başından sapıldığının göstergesi oldu.

S

Soğuk savaş terimi ne anlama gelmektedir?

Soğuk Savaş” terimi çok basit bir tanımla, taraf­ların birbirine karşı silaha başvurmaktan kaçındıkları çatışma durumudur. İlk kez XIV. yüzyılda İspanya’da prens Juan Manuel tarafından kullanılmıştır. Bizim sözünü ettiğimiz Soğuk Savaş terimi ise ilk kez 1947’de kullanılmıştır ve kısaca 1945’ten sonra Hitler karşıtı koalisyonun dağılmasının ardından ABD ile SSCB arasındaki mücadeleyi anlatır. Daha kapsamlı bir tanım verecek olursak: “Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, birbiriyle yarış hâlindeki iki süper gücün ve bunların başını çektiği iki kutuplu uluslararası sistemin geçerli olduğu süreçtir”.

S

"İki kutuplu sistem" terimi ne anlama gelmektedir?

Nasıl ki XIX. yüzyılda Avrupa’daki uluslararası ilişkiler düzeni “Avrupa Uyumu” olarak adlandırılıyorsa “iki kutuplu sistem” de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından geçerli olan ve günümüzde olmadığı saptanan bir sistemdir. Kısaca “iki kutuplu sistem”, diğer devletlerin güvenliklerini onların aracılığıyla sağladıkları birbirine düşman iki süper gücün var olduğu sistemdir”. Sistemde iki düşman blok vardır. Bu bloklar kendi içlerinde rejimlerinden ekonomik yapılarına, silahlarından, demir yollarındaki ray genişliklerine kadar yeknesaktırlar ve süper gücün denetimi altındadırlar.

S

Mccarthyizm ne anlama gelmektedir?

Cumhuriyetçi Parti’den 1947-1957 yılları arasında ABD senatörü olan Joseph McCarthy’nin adıyla anılan politik davranış biçimi. McCarthy, Soğuk Savaş’ın başlangıç yıllarında binlerce Amerikalıyı SSCB’yle iş birliği yapmakla suçlamıştı. McCarthyizm, muhalif siyasi duruşu baskı altına almak için uygulanan, çoğu zaman dayanaksız suçlama ve iftiraları tarif etmek için kullanılır.

S

"İkinci vuruş yeteneği" kavramı ne anlama gelmektedir?

Nükleer silahların yayılmaya başlamasıyla geliştirilen bu tabir, taraflardan biri saldırdığında, saldırıya uğrayan tarafın, karşılık vererek saldırganı yok etme yeteneğine sahip olması demekti. Kısaca çıkacak bir nükleer savaşın kazananı olmayacaktı. Buna duruma “karşılıklı yok etme garantisi ”(mutual assured destruction) adı verildi.

S

Savaş sonrasında Orta Doğu'da gerçekleşen dünya çapında en etkili gelişme hangisidir?

Savaş sonrasında Orta Doğu’da gerçekleşen ve belki de dünya çapında etkileri olan gelişme İsrail devletinin kurulmasıydı. Üç büyük din için kutsal sayılan topraklarda bir Yahudi devleti kurulması Orta Doğu’daki dengeleri bir daha sağlanamamak üzere bozdu. Tüm Yahudileri İsrail’de toplamayı hedef­leyen Siyonist hareketin ilk kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanmıştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Filistin’deki Osmanlı yönetiminin sona ermesi Yahudi devletinin kurulmasının önündeki en önemli engeli kaldırdı. Daha savaş bitmeden 2 Kasım 1917’de, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Siyonist hareketin önderlerinden Lord Rothschild’e yazdığı mektupta Filistin’de Yahudi halka bir yurt sağlama konusundaki desteğini dile getirdi. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan İngiliz manda yönetimi Filistin’e Yahudi göçünün önünü açtı. Hitler’in iktidara gelmesiyle Almanya’dan önemli sayıda Yahudi Filistin’e göçtü. 1928’de 150 bin olan sayı, 1937’de 400 bine, 1947’de 570 bine ulaştı (Arapların sayısı 1.2 milyondu). Bir yandan göçlerle çıkan Arap-Yahudi anlaşmazlıklarını bastırmak İngiliz yönetimi için her geçen gün daha da zorlaşıyordu. Diğer yandan, Haganah örgütü ve onun vurucu gücü Palmah ile İrgun, Lehi gibi silahlı milis grupların 1944’ten sonra bağımsız bir devlet kurmak için İngiliz yönetimine karşı mücadele başlattılar. İngiltere 2 Nisan 1947’de konuyu BM’ye götürdü. Mayıs’ta kurulan Filistin Özel Komisyonu (UNSCOP) çatışmanın kaynaklarını araştırmak ve çözüm yolları önermekle görevlendirildi. UNSCOP, Filistin’de iki ayrı devletin kurulmasını ve Kudüs’ün BM denetimine bırakılmasını önerdi. Arapların başından başlayarak BM ile işbirliğini reddetmeleri, Yahudi soykırımının Batı’da yarattığı Yahudi sempatisi ve Siyonistlerin lobi çalışmaları sayesinde Kasım 1947’de BM Genel Kurulu bölünmeyi onayladı. Kararın ardından İngiltere 15 Mayıs 1948’den itibaren Filistin’deki birliklerini geri çekeceğini ilan etti ve Nisan ayında çekilmeye başladı. Çekilmenin sona ermesinden bir gün önce, 14 Mayıs’ta Ben Gurion İsrail devletinin kurulduğunu ilan etti. Ertesi gün Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak birlikleri İsrail’e saldırdı. Sekiz ay süren çatışmaların ardından Araplar büyük bir yenilgiye uğradı. Mısır’dan başlayarak (Şubat) Lübnan (Mart), Ürdün (Nisan) ve Suriye (Temmuz) ile İsrail arasında ateşkes anlaşmaları imzalandı. Sınırı olmadığı için Irak böyle bir anlaşma imzalamadı. Savaşın sonunda İsrail topraklarını genişletti ve Kudüs’ün yarısını ele geçirdi. 1 Milyona yakın Filistinli yerlerinden edildi ve “mülteciler sorunu” ortaya çıktı. Mısır’da Kral Faruk devri kapandı. Yarbay Cemal Abdunnâsır’ın önderleri arasında yer aldığı “Hür Subaylar Komitesi” 23 Temmuz 1952’de yönetime el koydu. Özellikle Nâsır’ın başını çektiği Arap milliyetçiliği bundan sonraki çeyrek yüzyıl boyunca Orta Doğu’daki gelişmelere damgasını vurdu. Son olarak, savaşın sonunda bir barış sağlanamadığı ve İsrail devletinin yanında bir Filistin devleti kurulamadığı için bundan sonra yapılacak savaşların önü açılmış oldu.

S

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'de ne gibi gelişmeler yaşanmıştır?

Potsdam’da taraf­ların görüşlerini ayrı ayrı dile getirmeleri kabul edildi. SSCB de bu doğrultuda 8 Ağustos ve 24 Eylül 1946 tarihlerinde iki nota yollayarak Boğazlar rejiminin Karadeniz’e kıyıdaş devletlerce belirlenmesini ve Boğazlar’ın güvenliğinin ortaklaşa sağlanmasını istedi. Türkiye bunu açık bir dille reddetti ve ilişkiler kopma noktasına geldi. “Sovyet istekleri”nin nedenleri sorgulandığında şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Bir kere, toprak talebinin sözlü olarak dile getirildiği ve daha çok bir pazarlık unsuru olduğu görülüyor. İkincisi, SSCB Boğazlar’da güvenliğin sağlanmasına ilişkin kaygılarını Montrö görüşmelerinde (1936), Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nun Moskova ziyaretinde (1939) ve savaş sürerken defalarca dile getirmişti. Verdiği notaları ise Potsdam’da alınan karara dayandırdı. Üçüncüsü, bu isteklerini elde etmek için güce ya da güç kullanma tehdidine başvurmadı. Yine de SSCB’nin 1925 anlaşmasının süresini uzatmayacağını bildirmesi, Ankara’da derin bir endişeye sebep oldu. SSCB Yönetimi, Stalin’in ölümünün ardından 30 Mayıs 1953’te verdiği bir notayla “isteklerini” geri çekecektir. Genel olarak bakıldığında Sovyet isteklerinin altında güvenlik kaygısının yattığı söylenebilir. Türkiye açısından sonucu ise Batı Bloku’na kayması oldu. Türkiye, Soğuk Savaş içerisinde izlediği katı blok politikasını “Sovyet tehdidi” üzerine inşa etti.

S

Savaştan sonra Japonya'da yaşanan gelişmeler nelerdir?

Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarının ardından 14 Ağustos 1945’te kayıtsız koşulsuz teslim olan Japonya ile 2 Eylül’de bir silah bırakışması imzalandı. Japonya zaferine imzasını atan General Mac Arthur 30 Ocak 1946’da Japonlara bir işgal anlaşması dikte ettirdi. Yeni bir anayasa yazılarak işgal altındaki Japonya’da demokratikleşme ve silahsızlanma ön plana çıkarıldı. Savaş suçluları Tokyo’da kurulan ayrı bir mahkemede yargılandı. Ama, Çin’de işler kötüye gitmeye başlayınca, 1948’den başlayarak ekonomik yardımlar başladı. ABD bir yandan Japonya’daki askerî üsleri aracılığıyla diğer yandan Japon ekonomisinin yeniden canlanması yoluyla bölgede güç dengesini ve güvenliği sağlamayı hedef­ledi.