Avrupa’da Güç Mücadelesi ve Westphalia Düzeni
Fransa’da ilk mutlakiyetçi adımlar hangi dönemde atılmaya başlanmıştır?
Fransa’da mutlakiyetçi adımlar XI. Louis zamanında atılmaya başlandı.
XI. Louis'in, yüzyıllardır ülke siyasetinde etkili olan büyük toprak sahiplerinin bu gücünü azaltmaya yönelik olarak attığı adımlar nelerdir?
Fransa’da, XI. Louis’nin 1461’de kral olmasıyla birlikte, yüzyıllardır ülke siyasetinde etkili olan büyük toprak sahiplerinin bu gücünü azaltmaya yönelik adımlar atılmaya başladı. Yerel dükleri etkisizleştiren, Fransız kentlerini yeni yollarla birbirine başlayan ve ticaret panayırları düzenleyerek ülke için ticaretin gelişimine katkı sağlayan XI. Louis, Fransa’yı güçlü bir ulusal monarşiye dönüştürmeye çalışıyordu.
Kanuni’nin, V. Charles karşısında Fransa’ya destek vermesinin amacı nedir?
Kanuni’nin, V. Charles karşısında Fransa’ya verdiği destek I. François 1525’teki Pavia Savaşı’nda yenilerek V. Charles’a esir düşmesi sonrasında giderek artacak, Osmanlı donanması Fransızlara yardım için gönderilecek, 1535’te Fransa’ya ticari kapitülasyonlar verilecektir. Osmanlı İmparatorluğu, iki güçlü Katolik devlet arasındaki mücadeleden istifade etmek suretiyle, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun etkisini ortadan kaldırmak ve coğrafi keşifler sayesinde Osmanlı karşısında güçlenmeye başlayan rakibini Orta Avrupa’dan tamamen çıkartmak istiyordu.
İngiltere’de 1485’te Tudor ailesinden VII. Henry’nin tahta geçmesiyle birlikte ülkenin yeniden güçlendirilmesi için adımlar nelerdir?
İngiltere’de 1485’te Tudor ailesinden VII. Henry’nin tahta geçmesiyle birlikte ülkenin yeniden güçlendirilmesi için adımlar atılmaya başladı. Fransa’yla uzun savaş ve iç mücadeleler sırasında boşalan hazineyi tekrar doldurabilmek için aristokratlara yüksek vergiler koyan VII. Henry, bakanlar kurulu işlevi gören Kraliyet Konseyi’ni oluşturarak ülkede ilk hükümet deneyimini başlattı. Kendisine sadık olmaları şartıyla feodal beylere karşı hoşgörülü davranan VII. Henry, aksi durumda olanları yolsuzluk ve suiistimal ithamlarıyla sindirdi. XIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkan Huzur Yargıçları kurumunu güçlendirerek yerel yöneticilerin kendisine itaat etmesini sağlamaya çalıştı.
VII. Henry, ülkesinin Avrupa güç dengesi dışında kalmaması için hangi girişimlerde bulunmuştur?
Yüz Yıl Savaşları sırasında İngiltere’nin Fransa’ya karşı kaybettiği toprakları geri almak için önemli bir askeri girişimde bulunmayan VII. Henry, yine de ülkesini Avrupa güç dengesinin dışında tutmadı. 1489’daki Medina del Campo Antlaşması’yla, birliğini sağlayan İspanya Krallığı’nı tanıdı. 1502’de oğlu Arthur’u, Ferdinand ve İsabella’nın Kızı Catherine ile evlendirerek İspanya ile akrabalık bağı kurdu. Arthur bu evlilikten kısa süre sonra ölecek, Catherine ise 1509’da VII. Henry’nin diğer oğlu, yeni kral VIII. Henry ile evlendirilerek İngiltere Kraliçesi olacaktır.
VIII. Henry-Papa gerginliğinin temel nedeni nedir?
Anglikan Kilisesi’nin kurulmasına ve İngiltere’nin Katolik dünyasından ayrılmasına yol açacak olan VIII. Henry-Papa gerginliği, Kraliçe Catherine’in erkek çocuk doğurmamasıyla ilgilidir. VII. Henry Catherine’den boşanmak ve başka bir eşle evlenmek istemektedir. Papa, Katolik inancına göre yasak olduğunu ileri sürerek ama daha ziyade Catherine’in ailesi olan İspanya tahtını rahatsız etmemek için bu boşanmaya izin vermedi. Bunun üzerine VIII. Henry, 1534’te yeni bir kilise kurarak başına geçti. Ardından da İngiltere’de Katolik Kilisesi’ne ait olan manastır ve vakıflara el konuldu, Latince ayin yasaklandı. 1535’te Galler’i İngiltere topraklarına kattı. İhanet Yasası çıkartarak, Kralı yeni kilisenin başı olarak tanımayanların ölüme mahkûm edilmesini düzenledi.
İlgiltere'nin "Altın Çağı" olarak görülen dönem hangisidir?
VIII. Henry’nin ikinci eşi Anne Boleyn’den olan kızı I. Elizabeth 1558-1603 yılları arasındaki hükümdarlığı sırasında, İngiltere’nin Avrupa’nın en güçlü devletleri arasındaki yerini sağlamlaştırmasını sağlayacaktır. Çoğu tarihçi I. Elizabeth Dönemini, İngiltere’nin “Altın Çağı” olarak nitelendirir. İngiltere’nin bu konuma ulaşması ise, İspanya ile girdiği güç mücadelesinden başarıyla çıkmasıyla mümkün olacaktır.
XVI. yüzyılda devletler arası ilişkilerde öne çıkan durum nedir?
Kutsal Roma İmparatorluğu ile Fransa arasında İtalya’ya sahip olmak için yürütülen savaşlarda, V. Charles, I. François’ya karşı üstünlük sağladı. Bu savaşlar sırasında Katolik Fransa’nın, Protestan Alman prenslikleri ve Müslüman Osmanlı İmparatorluğu’yla, ile Katolik Kutsal Roma İmparatorluğu’nun ise İngiltere’yle iş birliği yapması, XVI. yüzyılda artık “din kardeşliği”nin değil, “ulusal çıkar”ın devletler arası ilişkilerde geçerli olmaya başladığının çarpıcı bir göstergesidir.
Habsburg-Avusturya Arşidükü'nün Osmanlı sadrazamıyla eşit mevkide olduğunu kabul ettiği antlaşma hangisidir?
1533’te yapılan İstanbul Antlaşması’yla, Ferdinand Macaristan üzerindeki veraset iddiasından vazgeçmek zorunda kaldı. Habsburg-Avusturya Arşidükü bu antlaşmayla, Kanuni’yi “baba” olarak tanıdı; Osmanlı sadrazamıyla eşit mevkide olduğunu kabul etti.
V. Charles-Kanuni çekişmesinin diplomasi tarihi açısından önemi nedir?
V. Charles-Kanuni çekişmesinin diplomasi tarihi açısından önemli bir özelliği, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kutsal Roma İmparatorluğu’na karşı Fransa’yla, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun ise Osmanlı’ya karşı Safevilerle ittifak içine girmesidir.
Kutsal Roma İmparatorluğu'nun hukuken bölünmüşlüğünün kabul edildiği antlaşma hangisidir?
Kutsal Roma İmparatorluğu'nun hukuken bölünmüşlüğünün kabul edildiği antlaşma 1555 tarihli Ausburg Antlaşmasıdır.
1555 Ausburg Antlaşamsı sonrasında yapılan düzenlemeler nelerdir?
1555’te V. Charles ve Protestan devletlerin yöneticileri arasında kararlaştırılan Ausburg düzenlemeleriyle, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun hukuken bölünmüşlüğü kabul edildi. Martin Luther’in kurduğu Luteryen Kilise, İmparatorluk tarafından resmen tanındı. “Prens hangi dindense, halkı da o dindendir” ilkesi kabul edilerek Katolik veya Luteryen hükümdarların topraklarında yaşayan halkın, o hükümdarın dinini seçmeleri zorunluluğu getirildi. Dinlerini değiştirmek istemeyen ailelerin, kendi dinlerinden olan hükümdarın topraklarına yerleşmelerine izin verildi.
Utrecht Birliği adıyla İspanyollara karşı güçlerini birleştiren yedi Hollanda bölgesi hangi tarihte bağımsızlıklarını ilan etmiştir?
Utrecht Birliği adğyla İspanyollara karşı güçlerini birleştiren yedi Hollanda bölgesi 1581’de bağımsızlıklarını ilan etti. II. Philip bu bağımsızlık ilanını tanımadı. İspanya karşısında İngiltere’nin korumasına sığınan Hollandalılar 1588’de cumhuriyet ilan ettiler. Hollandallar ile İspanyollar arasında 1609’da imzalanan ateşkes anlaşmasıyla, İspanya Hollanda Cumhuriyeti’ni resmen tanıdı.
Hollanda Cumhuriyeti'nin XVII. yüzyıl boyunca devam eden "Altın Çağı"nın sona ermesine neden olan unsurlar nelerdir?
Dünyanın birçok yerinde ticaret kolonileri kuran Hollanda’nın “Altın Çağı” XVII. yüzyıl boyunca devam edecek, ülke içi karışıklıkların yanısıra Fransa ve İngiltere ile yürütülen savaşların ekonomik ve ticari hayatı yıpratması, özellikle “merkantilizm politikası” bu ülkenin düşüşe geçmesine yol açacaktır.
Otuz Yıl Savaşları'nın Büyük Avrupa Savaşı olarak nitelenmesinin nedeni nedir?
Avrupa’da devam eden din savaşların son halkasını oluşturan Otuz Yıl Savaşları esas olarak Almanya topraklarında Katolikler ve Protestanlar arasında yürütülmüştür. Bununla birlikte, 1618-1648 döneminde devam eden savaşlar aynı zamanda Habsburg Avusturyası ile Burbon Fransası arasında Avrupa’da süren siyasi hâkimiyet mücadelesinin bir yansımasıdır. Savaşların farklı aşamalarında İspanya, İsveç, Danimarka, İngiltere, Savua Dükalığı, Osmanlı İmparatorluğu, Polonya, Rusya ve Hollanda gibi devletler de bu çatışmaya taraf olmuşlardır. Bu haliyle Otuz Yıl Savaşları, Büyük Avrupa Savaşı olarak da nitelendirilebilir.
Otuz Yıl Savaşları'nın temel nedeni nedir?
1555 tarihli Ausburg Barışı ile 225 Alman devletinin yöneticisinin her birinin Katoliklik ve Luteryenlik arasında tercih yapmakta serbest bırakılmış fakat Kalvinistlere ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Kalvinizmin Almanya’da hızla yayılmaya devam etmesi ve en kalabalık üçüncü din hâline gelmesiyle birlikte, Ausburg’ta herhangi bir hak elde etmemiş olan Kalvinistlerle, bunlara karşı baskı uygulayan Katolik ve Luteryen Alman prensleri arasında gerilim yaşanmaya başladı. Almanya’da bu gerilim tırmanırken, İspanyol Hollandası’nı ve İtalya’nın bir bölümünü elinde bulunduran İspanya, kendi ticaret yollarının güvenliği açısından Almanya’daki durumla yakından ilgilenmekteydi. İsveç ve Danimarka, Baltık Denizi’ne kıyısı olan Protestan Alman devletlerinin zayıflamasının kendi işlerine gelmeyeceğini düşünüyorlardı. Fransa ise Kutsal Roma İmparatorluğu ve Habsburglarla uzun süredir sürdürdüğü mücadelenin bir devamı olarak, Protestan Alman devletlerinin Habsburglara karşı zafer kazanmasını istiyordu. Savaşın temel nedeni, Almanya topraklarındaki Katolikler ve Protestanlar arasındaki çatışma olmakla birlikte savaş, Habsburg Avusturyası ile Burbon Fransası arasında süren siyasi hâkimiyet mücadelesinin de bir yansımasıdır.
İlk seküler antlaşma olma özelliğine sahip antlaşma hangisidir?
Otuz Yıl Savaşları'nın ardından yapılan Westphalia Antlaşması, o zamana kadarki devletler arası protokolde hep en üst sırada yer alan Papa’nın temsilcisinin bulunmaması nedeniyle ilk seküler antlaşma olma özelliğine sahiptir.
Westphalia Barışı'nın dinsel alana getirdiği düzenleme nedir?
Westphalia’yla getirilen en önemli düzenlemeler Otuz Yıl Savaşları’nın çıkışının asıl sebebi olan dinsel alanda olmuştur. Tüm tarafların 1555 tarihli Ausburg Barışı’nın ilkelerini aynen kabul ettikleri Westphalia düzenlemeleri ise, Katolik ve Luteryenler gibi Kalvinistler de kendi dinlerini serbestçe yaşayabilme imkânına sahip olmuşlardır.
Westphalia Barışı'nın uluslararası ilişkiler açısından önemi nedir?
Westphalia’dan sonra egemen devletlerin, bir bölgeyi ya da tüm sistemi yönetecek şekilde güçlenen bazı devletlere karşı ittifaklar içine girdiği “güç dengesi” uluslararası ilişkilerin standart kurallarından biri hâline gelmiştir. Diğer taraftan, Westphalia “egemen devletlerin eşitliği” yaklaşımının uluslararası alanda ilk kez benimsendiği düzenleme olma özelliğini de taşımıştır.
Westphalia Düzeni nasıl bir uluslararası sistemi ifade etmektedir?
Modern uluslararası ilişkilerde XXI. yüzyılın başlarına kadar devam eden tüm devletlerin birbirleriyle eşit oldukları ve başkalarının içişlerine karışmanın yasaklandığı yapıya “Westphalia Düzeni” adı verilmiştir.
Bir dönem dünyanın en büyük ordusuna ve donanmasına sahip olmasına rağmen Çin'in küresel bir güç hâline gelememiş olmasının nedenleri nelerdir?
Dünyanın en büyük ordusuna ve donanmasına sahip olmasına rağmen Çin'in izlediği politikalar sebebiyle küresel bir güç hâline gelemedi. 1405-1433 yılları arasında 317 gemilik bir filoyla gerçekleştirilen yedi ayrı seferde Çinliler, Sumatra, Malakka, Java, Seylan, Hindistan, İran, Arabistan ve Doğu Afrika kıyılarına ulaştılar. Bununla birlikte Avrupalıların coğrafi keşiflerinin aksine, Çinliler bu bölgelerde ticari üsler ya da koloniler kurmadılar. Bunun en önemli sebebi, kaynakların olası bir Moğol tehlikesine karşı kullanılmaması ve boşa harcanmaması gerektiğine ilişkin resmi politikaydı. Bu ise Çin’in içine kapanık kalmasına yol açtı. Kısa süre sonra ise Portekizli gemiciler Çin’e kadar gelecek ve 1557’de Makao’da ilk ticaret üslerini kuracaklardır.