SINIF YÖNETİMİ

Sınıf konuşmalarında emir dili değil, istek dili; yargılayıcı değil, betimleyici dil kullanılmalıdır. Emir, alan için olduğu kadar, veren için de hoş olmayan bir durum yaratır, gereksiz üstünlük duygusu, olgun insanda hoşnutsuzluk uyandırır. istek, rica şeklindeki söylemler de anlatım olarak emire yakın anlam verirler ama onun gibi tepki çekmezler.

Emir Dili: Emir veren dildir; kalk, otur, kapıyı kapat gibi. İstek Dili: istek bildiren dildir; kapıyı kapatır mısın? Yargılayıcı Dil: Eylem veya durumla ilgili yargı bildiren anlatımdır; tembel, beceriksiz, pasaklı, sakar gibi. Betimleyici Dil: Olanı anlatan dildir; dikkat etmezsek, elimizdekini düşürürüz. Çalışmadığımız için iyi not alamadık gibi. Doğru cevap A seçeneğidir.

Kuralların rastgele yazılıp söylenmemesi gerekir. Bu iletişim, kurala uymayı sağlayıcı biçimde olmalıdır. Yasak şeklindeki kurallar, genellikle yasağa karşı tepki oluşturur. Emir ve yasak bildiren kurallar yerine, olumlu ve izin verilen davranışlar şeklinde kurallar koymak, uyulmalarını kolaylaştırır. Doğru cevap C seçeneğidir.

ilk günlerin dikkat ve özeninin sürdürülebilmesi için, anlayış, izleme, değer verme, zarar vermeme, nazik olma gibi davranış yönelimleri sürekli kılınmalıdır. Uzun süren tatillerden sonra da, ilk günlerin dikkat ve özenine gereksinim duyulur. Nasıl alışırsanız, öyle sürer sözü büyük ölçüde doğrudur

Sınıfta ilişki biçimleri, bir ucunda düzenliliğin, diğer ucunda değişkenliğin yer aldığı bir çizgi üzerinde yer alır. Düzenlilik, kuralların belirleyiciliğini, bir örnekliği, belirginliği anlatır. Değişkenlik, farklılığı, çeşitliliği, esnekliği içerir.

Yarışmacı düzenin, bireyi daha üst düzey edime yöneltmek, gelişmeyi teşvik etmek, gibi yararları vardır.

Uzun süre birlikte çalışacak olan öğretmen ve öğrencilerin, birbirlerini çok iyi tanımaları gerekir. Sınıfı oluşturan herkes, diğerlerinin amaçlarını, beklentilerini anlayıp yorumlamak, onların niyetlerinden emin olmak durumundadır. Kendi amaçları, beklenti ve davranışları, bu emin oluşa göre düzenlenecektir. Bunların yapılabilmesinin ilk basamağı tanışmaktır.

Emir ve yasak bildiren kurallar yerine, olumlu ve izin verilen davranışları içeren kurallar koymak, sınıf kurallarına uyumu kolaylaştırmaktadır.

Sınıf çalışmalarındaki ilişki düzeninde öğretmenin rolü;  başarıya götüren olumlu bir sınıf iklimi yaratmak, bunun için de dikkatli, özenli, anlayışlı, bütünleştirici, demokratik bir üye olmaktır.

Sınıf konuşmalarında emir dili değil, istek dili; yargılayıcı değil, betimleyici dil kullanılmalıdır.

Sınıf, uzun süre bir arada bulunulan bir ortamdır. Farklı özellik ve kişilikteki öğrencilerin sürekli birlikte olmaları, hoşgörüyü, özür dilemeyi, barış içinde birlikte yaşamayı gerektirir. Demokrasi kavramı bu bağlamda geçerlidir.

Davranışı olumsuz etkileyen bir değişken de aşırı kaygıdır. Öğretmen, öğrencilerde aşırı kaygı yaratmaktan kaçınmalıdır.

Öğretmen, her öğrencinin başarılı olabileceği uygun koşullar yaratmalı, ona başarabileceğini söylemeli,
girişim özgürlüğü tanımalı, yakın destek olmalı ve onu izlemelidir. Böylece öğrenci başarısı artacaktır.

Sınıfta ilişki biçimleri, bir ucunda düzenliliğin, diğer ucunda değişkenliğin yer aldığı bir çizgi üzerinde yer alır. Düzenlilik, kuralların belirleyiciliğini, bir örnekliği, belirginliği anlatır. Değişkenlik, farklılığı, çeşitliliği, esnekliği içerir. Doğru cevap C seçeneğidir.

İlişki biçimini seçme, eğitsel amaçlara, öğrencilerin özelliklerine, öğrenci sayısına ve niyetine göre değişir. Cinsiyet, ilişki biçimi seçmede göz önünde bulundurulması gereken değişkenlerden biri değildir. Doğru cevap B seçeneğidir.

İş birlikçi öğrenme düzeninde öğrenciler, ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalışır, etkinliklere herkes katılır. Bu düzende yardımlaşılarak öğrenilir. Doğru cevap C seçeneğidir.

Öğretmen, öğrencilerinin isimlerini ilk günden öğrenmeye çalışmalı, onlara “sen”, “tombul”, “kırmızı tokalı” gibi genel, utandırıcı sözlerle ya da onlar bir rakammış gibi numaralarıyla seslenmemelidir. Öğretmenin adını bilmesi, öğrenciye gösterdiği ilginin belirtisidir. “Öğretmenim beni tanıyor, başkalarından ayırıyor.” düşüncesi, öğrenciyi güdüler. Bunun için öğretmen daha öğrencilerle karşılaşmadan, onların fotoğraflarına bakarak, hiç olmazsa birkaçının adını öğrenmeli, ilk karşılaşmada onlara isimleriyle seslenerek, sınıftakilere karşı ilgisini göstermelidir.

Davranışı olumsuz etkileyen bir değişken de aşırı kaygıdır. Öğretmen, öğrencilerde aşırı kaygı yaratmaktan kaçınmalıdır. Aşırı kaygı, insanı sinirli, beceriksiz, huysuz yapar. Kaygının az olanı iyidir, insanı dikkatli, özenli, saygılı yapar. Kaygı yokluğu da aşırı kaygı kadar tehlikelidir. Kaygısız insan, dikkatsiz, özensiz, saygısız insandır.

Örgütleme; amaçlar esas alınarak, görevlerin, görevlilerin ve bunların ilişkilerinin belirlenmesidir. Doğru cevap A seçeneğidir.