SAYISAL FOTOĞRAFA GİRİŞ - Deneme Sınavı - 16

Makinenin beyaz ayarı kesinlikle otomatik (Auto) modunda olmamalıdır. Beyaz dengesi için, güneş ışığı ya da bulutlu hava gibi modlar seçilmelidir ki, renk ısısı her fotoğrafta aynı olabilsin. Otomatik beyaz ayarı, her fotoğraf için farklı değerler seçeceği için, birleşme bölgelerinde sorun yaşlanabilir.

İnsan gözü, ışığın 400nm-700nm arasındaki dalga boyu spectrumunu görebilir. Kızılötesi fotoğraf  ise, ışığın bu görünen spektrumun dışında kalan 700nm-1200nm dalga boyu aralığı “yakın infrared” bölge olarak adlandırılan bölgeyi kapsar.

Sayısal fotoğraf makinasının kızılötesi ışığa uygunluğunu anlamak için en çok uygulanan yöntem, kızılötesi ışık kullanan aygıtların kullanım anında yaydığı ışının fotoğraf makinası ile görüntülenmesidir.  Bu amaçla televizyon kumandasının herhangi bir düğmesine basılarak görüntülendiğinde, beyaz ışık görüntülendiği durumda  fotoğraf makinasının kızılötesi çekim uygun  olduğu düşünülür.

IR-Cut olarak adlandırılan filitrenin görevi, fotoğrafa yansıması istenmeyen kızılötesi ışınların algılayıcı üzerine düşmesini engellemektir.

Koyu kırmızı filtreler yalnızca kızılötesi ışınların geçmesine izin verirler.

Geleneksel fotoğrafın zone tekniği ile benzeştirilen HDR, Ansel Adams’ın doğa fotoğraflarında elde ettiği nötr siyah ile nötr beyaz renk arasında yer alan ton zenginliğini elde etme çabasının sayısal fotoğraftaki uzantısı olarak kabul edilebilir.

Sayısal fotoğraf makinesindeki renk düzeltme(color correction) ayarının düzenlediği renkler yeşil, mavi, sarı, kırmızıdır.

Filtre setleri içerisinde kullanımı ve taşıması en çok sorun oluşturan renk düzenleme filtreleri, beyaz ayarı nedeni ile devre dışı kalmış durumdadır.

RAW formatı çekim sonrasında birçok değişikliği fotoğrafın görüntü kalitesini kayba uğratmadan yapmaya izin verir.

RAW formatı çekimde elde edilen bilgiyi işlemeksizin ham olarak hafızaya aktarır. Bu durum RAW formatının en önemli dezavantajını oluşturmaktadır. Çünkü RAW ile çekilmiş bir fotoğrafın, ilgili bir yazılımla işlenmeden önce kullanımı olanaksızdır. Ayrıca sürekli yazılım değişiklikleri makineler arasındaki uyumsuzluk da önemli sorunlardan biridir.

LCD bakaçların en önemli avantajlarından biri  bakaç içinde yer alan kılavuz çizgileridir. Filmli makinelerde bakaç için özel olarak kullanılan çizgili optik zeminlerin yerini alan bu sistem, hem ek bir harcama gerektirmemekte, hem de ihtiyaç duyulduğunda aktif hale getirilebilmektedir.

50 mm odak uzaklıklı bir objektif, 1.5 odak çarpanı olan makinede 75 mm olarak işlev görebilir. Diğer bir deyişle, 75 milimetrelik objektifin gördüğü kadar alanı görüntüleyebilir.

Fotoğraf dosyası üzerine yapılan kayıtlar 30sn ile 1 dakika uzunluğunda olduğundan müzik dinlemek ses kaydetme özelliği olan fotoğraf makinelerinin özelliklerinden biri değildir.

Fotoğraf terminolojisine “Karar anı” ya da “An fotoğrafı” kavramları fotoğrafçılığın en can alıcı noktalarından biridir. Bu tür durumlarda fotoğraf makinesinin kapalı konumdan açık konuma getirilmesi sırasındaki çekime hazır olma hızı, çok önemlidir; bu hız “Boot Speed” olarak tanımlanır.

Çekim düğmesi hızı sorunu olarak dilimize aktarabileceğimiz bu sorun, fotoğrafçının, görüntülemek istediği anda çekim düğmesine dokunduğunda makinenin devreye girmesi ve fotoğrafın çekilmesi için geçen zamanda görüntünün sona ermesi ile sonuçlanır.

Fotoğraf terminolojisinde sürekli yada seri çekim hızının karşılığı olarak bir saniyede çekilen fotoğraf sayısını ifade eden Frame Per Second(FPS) sözcüğü kullanılır.

LCD ekranda çekilmiş fotoğrafı  incelerken, “Histogram” aracılığı ile az pozlanmış  alanlar, fazla pozlama nedeniyle oluşan patlamalar ise  “Highlight” seçeneği ile görüntülenebilir. Bu özellikler dikkate alınarak  yeni çekim yapılır.

Histogram sayısal fotoğrafçılıkta çekilen fotoğraftaki ışık, gölge ve koyu alanların toplamını gösteren grafik göstergedir.  Bu gösterge, en solda bulunan ve 0 düzeyi olarak tanımlanan tam karanlık nokta ile, 255 düzeyi olarak tanımlanan ve en sağda bulunan tam beyaz nokta arasındaki yatay düzlemi tanımlamaktadır.

Düşlük anahtar, yada düşlük ışık olarak da tanımlanan bu kavram, fotoğraflanan mekanın renk tonlarının yoğunluğu ve dağılımının koyu, karanlık tonları  içerdiğine  işaret etmektedir. Genellikle düşük ışık koşulları altında çekilen, yalnızca bazı ayrıntıların belirgin olarak görülebildiği biçimde aydınlanmış fotoğrafik görüntüler, low key olarak tanımlanır. Kısmi aydınlatılmış stüdyo ve gece fotoğrafları örnek gösterilebilir.

Formatlama işleminin mutlaka fotoğraf makinesi ile yapılması gerekir. Bilgisayarda yapılacak formatlama “digital lobotomy” olarak adlandırılan teknik bir soruna yol açabilir. Bu sorun, kartın okunamaz duruma düşmesi ve kullanım dışı kalmasına neden olur. Doğru olan, kartların makinede ve arka arkaya iki kez formatlanmasıdır.