SAYISAL FOTOĞRAF BASKI TEKNİKLERİ - Deneme Sınavı - 2

Baskı alınacak, özellikle de CMYK olan görüntüler için curves menüsü kullanıcılara çok daha geniş ve esnek seçenekler sunmaktadır. Cevap C seçeneğidir.

Renk bilgisi başlığı altında anlatıldığı üzere renk üç özelliğiyle tanımlanır; bunlar ‘Hue’, ‘Saturation’ ve ‘Lightness’dır. Photoshop’taki bu ayar menüsünden bu üç bileşene ayar yapılabilmektedir. Hue sürgüsü ile rengin ana bileşeni olan renkler arasında geçiş yapılabilmektedir. Saturation ile rengin doygunluğu, Lightness ile de açık ya da koyuluğu ayarlanır. Fotoğraflar ‘saturation’ın düşürülmesi ile siyah-beyaza dönüştürülebilir. “Colorize” seçeneği işaretlendiğinde fotoğrafın tamamı tek bir rengin ton değerlerine dönüştürülebilir, sepya gibi renk tonlama çalışmaları buradan rahatlıkla yapılabilir. Cevap E seçeneğidir.

Selective color ile ana renklerin içinde bulunan diğer renkler temizlenerek saflaştırma yapılabilir. CMYK ve RGB ana renklerinin yanı sıra beyaz, gri ve siyah renklerde de aynı işlem yapılabilmektedir. Cevap B seçeneğidir.

Reduce Noise/Paraziti Azalt: Genel görüntüdeki veya ayrı renk kanallarındaki paraziti azaltır. Özellikle fotoğraf çekimi sırasında oluşan grenli görüntünün düzeltilmesi amacı ile kullanılır. Cevap E seçeneğidir.

Lightroom, fotoğrafçıların temel ihtiyaçlarına yönelik yedi modülden oluşmuştur. Her modül, fotografik iş akışının belirli bir bölümüne odaklanır: Library/Kitaplık modülü, fotoğrafları içe aktarmak, düzenlemek, karşılaştırmak ve seçmek içindir. Develop/Geliştirme modülü, renk ve tonu ayarlamak veya fotoğrafları yaratıcı bir şekilde işlemek içindir. Map modülü, coğrafi etiketleme için olan bölümdür. Slayt Show, Print ve Web modülleri ise fotoğrafların sunum ve gösterim işlemleri içindir. Cevap C seçeneğidir.

PNG kayıt formatı piksel tabanlıdır, vektörel tabanlı değildir. Cevap D seçeneğidir.

Türkçede “Tek Objektifli Sayısal Yansıtmalı Makine” olarak bilinen fotoğraf makinesi DSLR dir. Cevap C seçeneğidir.

Mikro 4/3 sistemler, standart basit sayısal fotoğraf makinelerinin objektif değiştirme özelliği olmamasından kaynaklanan soruna bir tür çözüm olarak üretilmişlerdir. Sistemin en temel özelliği, basit sayısal makinelerin pratik kullanım kolaylığı ile DSLR makinelerin objektif değiştirebilme özelliğinin birleştirilmiş olmasıdır. Cevap E seçeneğidir.

Mikro 4/3 makinelerde kullanılan algılayıcı boyutları, odak çarpanı özelliği olan DSLR makinelerdeki “Four Third System” algılayıcılarla benzer özellikler taşımaktadır. Bu makineleri pratik ve kullanımı kolay hâle getiren en temel özelliklerinden biri de ayna ve pentaprizma barındırmamasının sağladığı küçük boyutları ve hafif olmasıdır. Bu makineler bir anlamda, geleneksel film fotoğrafı döneminin “Rangefinder” fotoğraf makinelerinin sayısal özelliklerle donatılmış biçimi olarak da tanımlanabilirler. Günümüzde profesyonel ya da yarı profesyonel DSLR makinelerin özelliklerini de bünyesinde barındıran bazı aynasız (Mirrorless) fotoğraf makineleri hem güçlü donanım ve yazılım olanakları, hem kolay taşınabilir olmaları hem de tam çerçeve algılayıcı ve çok zengin objektif seçenekleri nedeniyle profesyonellerin de kullanmayı tercih ettiği sayısal görüntüleme araçları hâline gelmiştir. Cevap D seçeneğidir.

APS-C: “Advanced Photography System– Classic” tanımlamasının kısaltmasıdır. Dilimize “Gelişmiş Fotoğraf Sistemi C Tipi biçiminde çevirebilir; kavram, 25.1 x 16.7 mm boyutlarında, 3:2 en boy ya da bu ölçülere yakın oranlara sahip olan, klasik bir görüntü algılayıcıyı tanımlamaktadır. APS-C algılayıcılar genellikle DSLR ve aynasız makinelerde kullanılmaktadır. Cevap B seçeneğidir.

Sayısal dönemin başlangıcından sonra üretilen orta format sayısal fotoğraf makineleri ise, bütünleşik gövde yapısında yer alan görece büyük algılayıcıları (örn.36x46 mm) ve değiştirilebilir objektif sistemleri ile özellikle stüdyo, reklam, tanıtım ve moda fotoğrafçılığı gibi profesyonel çalışmalarda kullanılan görüntüleme araçları arasında önemli yer tutmaktadır. Cevap A seçeneğidir.

Standart çözünürlük (SD): SD formatı 720 x 576 pikseldir ve daha çok basit fotoğraf makinelerinde kullanılmıştır. Standart çözünürlüğü aslında, düşük çözünürlük olarak tanımlamak da yanlış olmayacaktır. Cevap C seçeneğidir.

CMOS algılayıcıların en önemli özelliklerinden biri de daha düşük voltaj ile çalışabilmeleri nedeniyle az güç harcaması ve daha az ısı üretmesidir. CCD algılayıcıların fazla enerji tüketimi ise batarya ile çalışan sistemler için bir olumsuzluk olarak tanımlanabilir. Cevap D seçeneğidir.

Sayısal fotoğraf makinelerinin algılayıcı boyutları makine türüne göre farklılık göstermektedir. 35 mm film görüntü boyutu 24X36 mm ile aynı büyüklüğe sahip algılayıcılar “Full frame” yani tam çerçeve olarak tanımlanırlar. Profesyonel olmayan makinelerin algılayıcı boyutları ise 35 mm film boyutundan daha küçük ölçülerdedir ve odak çarpanı içerirler.  Cevap C seçeneğidir.

Sigma markasının kullandığı 3 katlı bir algılayıcı tipi olan ve “X3 Foveon” adı verilen algılayıcı da bir dönem yeni bir teknoloji ile sektördeki yerini almıştır. X3 Foveon tipi algılayıcı film yapısındakine benzer bir şekilde, ana renkler olan kırmızı. Mavi ve yeşil renkleri ayırt edebilecek bir katmanlı mekanizma ile çalışmaktadır. Sırasıyla, önde mavi, ardından yeşil ve kırmızıya duyarlı katmanın yer aldığı sistemin temel özelliklerinden biri de diğer algılayıcılarda kullanılan kare formundaki piksellerin yerine altıgen biçiminde pikseller kullanması olarak tanımlanabilir. Kullanıldığı megapiksel değerleri düşük olmasına rağmen üç ayrı katman sayesinde yüksek görüntü kalitesi sunabilen X3 Foveon algılayıcıların, dört ayrı algılama hücresi kullanarak oluşturdukları rengin her bir piksele atanması, renk konusunda da önemli bir özelliğe sahip olmasını beraberinde getirmektedir. Cevap A seçeneğidir.

Bazı tarayıcı modellerinin yazılım programlarında yer alan OCR (Optical character recognition/optik karakter tanıma özelliği) sayesinde yazılı metinlerin taranması ve düz metin dosyasına dönüştürülmesi için de kullanılabilmektedir. Cevap E seçeneğidir.

Renk olgusu ışık enerjisinin bir obje ile etkileşimi ve gözlemcinin elde ettiği çıkarımlarının bir sonucudur. Üç bileşen; yani ışık kaynağı, obje ve gözlemci rengin algılanmasını etkiler. Bu üç ögenin hepsi rengin görülebilmesi için var olmak zorunda- dır.

Çok önemli çalışmalara konu olan ışık hakkında en önemli kuramı Isaac Newton geliştirmiş ve parçacık yapısını açıklamıştır

Foton adı verilen atom altı parçacıklar ışığı oluşturmaktadır.

Işık prizmadan geçirildiğinde görülebilir spektrumu oluşturan yedi temel renge ayrılır.