Özel Hastalar ve Yakınlarıyla İletişim
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre (2003) ülkemiz nüfusunun yüzde kaçı engelli kişilerden oluşmaktadır?
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre (2003) ülkemiz nüfusunun yüzde 12’si engelli kişilerden oluşmaktadır.
Engellilik kavramını tanımlayınız.
Sözlük anlamıyla engellilik, normal bir kişinin bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinden belirli bir oranda ve sürekli olarak kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu kişinin normal yaşam gereklerine uyamama durumu anlamına gelir.
Engellilik türleri nelerdir? Açıklayınız.
Engellilik, doğuştan ve kazanılmış olarak iki ana grupta toplanabilir. Doğuştan olan engellilikte doğum öncesi, doğum sırası ve anne ile ilgili faktörler belirleyicidir. Kazanılmış engelliliğe yol açan faktörler olarak ise kazalar, hastalıklar ve doğal afetlerdir.
Komplikasyon kavramını tanımlayınız.
Komplikasyon bir hastalığın gidişi sırasında, hastalığa eklenen ve hastalığı ağırlaştıran tablo.
Hasta-hekim ilişkisini etkileyen etmenler nelerdir?
Hasta-hekim ilişkisini etkileyen birçok unsur bulunmaktadır. Bunlar şöyle
sıralanabilir:
1. Hasta-hekim arasında kurulan ilişki modeli
2. İletişim
3. Bütüncül yaklaşım (hastanın biyopsikososyal açıdan değerlendirilmesi)
4. Güven
5. Hekimin ve çağın hastalık kavramı, tanı ve
tedavi yöntemleri
6. Hekimden kaynaklanan durumlar
7. Hastadan kaynaklanan durumlar
8. Hastalıktan kaynaklanan durumlar
9. Sağlık sisteminden kaynaklanan durumlar
10. Bilimsel ve teknik gelişim-Teknoloji
11. Tıp etiği eğitimi
Empatik iletişimde vurgulanan ilk şart nedir? Açıklayınız.
Empatik iletişimde vurgulanan ilk şart karşıdakine önem vererek onun varlığını kabullenerek onu dikkat ve ilgiyle dinlemektir. Bu sırada göz teması kurarak kişinin davranışı izlenmelidir. Bir taraftan göz teması ve baş hareketleriyle dinlediğini belli ederken diğer taraftan da sorular sorarak hem onu hem söylediklerini önemsediğini belli ederek iletişimi sürdürmek çok önemlidir.
Sağlık personelinin hasta ile iletişim konusunda yeteneklerinin geliştirilmesinin temel amacı nedir?
Sağlık personelinin hasta ile iletişim konusunda yeteneklerinin geliştirilmesinin temel amacı; personelin hasta ile görüşme, öykü alma, fizik muayene yapma ve tedavisini olumlu yönde sürdürme konularında bilgi ve beceri kazanmalarının sağlanmasıdır.
Hasta-hekim ilişkisinde etkili unsurlar nelerdir?
Hasta-hekim ilişkisinde etkili unsurlar; hastanın yaşı, cinsiyeti, eğitim
düzeyi, sosyokültürel özellikleri, kişilik yapısı, psikolojik durum şeklinde özetlenebilir.
Görme engelli kavramını tanımlayınız.
“Görme engelli” terimi, görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliği bulunan bireyler için kullanılmaktadır.
Görme engellilik kaça ayrılmaktadır? Her bir çeşidini açıklayınız.
Görme engellilik genel olarak ikiye ayrılmaktadır:
1. Körler: Her türlü düzeltici tedbire rağmen
en iyi gören gözünün merkezi görme gücü
20/200 ya da daha az olan ve eğitim öğretimde görmesinden faydalanamayacak kadar görme özürü bulunanlara “kör” denir.
2. Az Görenler: Bütün düzeltici tedbirlere
rağmen görme gücü 20/70 ya da daha az
görenler ve görme güçlerini öğrenimlerinde
kullananlar az görenlerdir
Görme sorunlu yetişkin birey ile iletişim kurarken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Görme sorunlu yetişkin birey ile iletişim kurarken dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
• Sağlık çalışanı hasta odaya girdiğinde kendi
ismini vererek konuşmaya başlamalı ve hastaya ismiyle hitap etmelidir. Aksi hâlde hasta kiminle konuşulduğunu anlamayabilir.
• Konuşurken “görmek” ya da “kör” gibi kelimeleri kullanmaktan çekinilmemeli ve hastanın yanından ayrılacağı zaman hasta sözlü
olarak bilgilendirilmelidir.
• Aydınlatma uygun bir şekilde sağlanmalıdır.
• Yazılı bilgi hastanın soru sormasına fırsat
bırakarak sözcüklerle kesin ve anlaşılır biçimde izah edilmelidir. El ile işaret etmenin
ya da göze hitap eden işaretler kullanmanın
yararı yoktur.
• Girişim uygularken ayrıntılı bilgi verilmelidir.
• Kapılar yarı açık bırakılmamalı ve hasta
odanın ortasında yalnız bırakılmamalıdır.
• Odadan ayrılırken hastaya bilgi vermelidir
Dilin öğrenilmesi ve kullanılmasındaki belirleyici faktörler nelerdir?
Biyolojik, kognitif (bilişsel), psikososyal ve çevresel faktörler, dilin öğrenilmesi ve kullanılmasındaki belirleyici faktörlerdir.
Konuşma organları nelerdir?
Konuşma organları; alt ve üst çene, dişler, dudaklar, dil, uvula (küçük dil, yumuşak damağımızın son uzantısı), yumuşak/sert damak, yanak, vokal kordlar (ses teli), oral/nazal kaviteler (boşluklar), farenks, larenks (gırtlak), trakea (soluk borusu), akciğer ve alveollerdir (gaz değişiminin gerçekleştiği akciğer ünitesi).
Konuşma bozuklukları nelerdir?
Konuşma bozuklukları; artikülasyon bozuklukları, akıcılık bozuklukları, ses bozuklukları, motor konuşma bozuklukları olarak sınıflandırılır.
"Artikülasyon” konuşma bozukluğu türünü açıklayınız. Artikülasyon bozuklukları nedenleri nelerdir?
“Artikülasyon”, sesin gırtlak üstü düzenekteyer alan organlar yardımıyla konuşma sesleri olarak şekillendirilip üretilmesidir. Artikülasyon bozuklukları nedenleri; konuşmada yer alan organlardaki yapısal bozuklular, işitme engeli, zekâ engeli, gelişim etkileri ve yanlış öğrenmedir.
Dil bozukluğu kavramını genel olarak açıklayınız. Nedenlerini yazınız.
Genel olarak dil bozuklukları dili anlama algılama, duygu ve düşünceleri formüle edememekten kaynaklanan bozukluklardır. Nedenleri ise anatomik (yarık damak ve dudak, larenjektomi vb), fizyolojik (müsküler distrofi vb), nörolojik (serebral
palsi, parkinson vb), biyokimyasal (anoxia vb), psikolojik/psikiyatrik, gelişim sürecindeki aksaklıklara bağlı (öğrenme güçlüğü, okuma güçlüğü vb), olumsuz çevresel etmenlere bağlı, hiçbir nedene bağlanamayan ya da karmaşık nedenlere bağlı (zihin engeli vb) olabilir.
Sağlık çalışanlarının konuşma sorunlu hasta ile iletişim kurarken dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
Sağlık çalışanlarının konuşma sorunlu hasta ile iletişim kurarken dikkat etmesi gerekenler şu şekilde özetlenebilir:
Mümkün olduğunca yavaş ve akıcı konuşmalı,
• Yüksek sesle konuşmamalı,
• Eğer hasta sizi anlamadıysa konu tekrar
edilmeli, tekrarlarda da mümkünse aynı
cümle kullanmalıdır. Çünkü kelimeleri değiştirmek hastalarda karışıklığa yol açar.
• Tıbbi terimler kullanmamalı,
• Cümlenin en basit formları kullanılmalı; aktif cümleleri pasif cümlelerden fazla kullanmalı (örneğin “doktor sizi muayene edecek”
cümlesi “doktor tarafından muayene edileceksiniz” cümlesinden daha iyi anlaşılır),
• Mantıklı ve açık direktifler verilmeli,
• Kısa ve yoğun açıklamalar yerine, söylenmek istenen şey uzun açıklamalar şeklinde
ifade edilmeli,
• Hastada kafa karışıklığına yol açabilecek örnekler verilmemeli,
• Açıklamakta zorlanıldığı zaman resim ve
modeller kullanılmalı,
• Hiçbir zaman bir seferde çok fazla bilgi verilmemeli,
• Hasta tarafından anlaşıldığından emin
olunmalıdır.
İşitme organımız olan kulak kaç bölümden oluşur, açıklayınız.
İşitme organımız olan kulak üç bölümden oluşur.
(1) Dış kulak, kulak kepçesi ve dış kulak kanalından meydana gelir.
(2) Orta kulak, dış kulak yolundan kulak zarı ile ayrılır. Küçük bir boşluk hâlindedir ve içerisinde çekiç, örs ve üzengi adı verilen üç kemikçik bulunmaktadır.
(3) İç kulak ise salyangoz şeklinde bir yapısı olan koklea, iç kulak sıvılarını ve
tüy hücrelerini içerir. İç kulağa gelen ses işitme siniri
yoluyla beyindeki işitme merkezine taşınır.
Sağlık çalışanlarının işitme sorunlu hasta ile iletişim kurarken dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
Sağlık çalışanlarının işitme sorunlu hasta ile iletişim kurarken dikkat etmesi gerekenler aşağıda özetlenmiştir:
• İşitme engelli biriyle konuşmaya başlarken
kendisiyle konuştuğunuzu fark etmesi sağlanmalıdır. Duruma göre elle işaret edilebilir
ya da kişinin omzuna hafifçe dokunulabilir.
• İşitme kaybı olan kişiler yorgunken ya da
hastayken daha az duyarlar. Bu yüzden konuşmaya başlamadan önce bireyin dikkati
çekilmeli, göz ilişkisi kurulduktan sonra
konuşmaya başlanmalıdır. Yine, gerekirse
eline ya da omzuna hafifçe dokunulabilir.
• Sessiz ve iyi aydınlatılmış ortam etkili iletişim için idealdir. Ayrıca birey tamamen işitme özürlü olmayabilir. Bu yüzden iletişime
geçmeden önce ortamdaki diğer ses ve gürültüler (radyo, televizyon, vb.) azaltılmalıdır.
• Eğer hasta işitme cihazı kullanıyor ise hasta
ile iletişim kurulurken hastanın cihazının
takılı olduğundan emin olunmalıdır.
• Hangi yöntemle iletişim kurmak istedikleri sorulmalıdır. Bu kişilerle dudak okuma
yöntemiyle yazarak onunla ortak bir işaret
dili oluşturarak iletişim kurulabilir.
• İşitme özürlü kişiyle işaret dili tercümanı
aracılığıyla konuşuluyorsa, işitme özürlü
kişiye bakarak konuşulmalı ve onunla göz
teması kurulmalıdır. Kişiye tercümanı aracılığıyla soru sormaktansa, soru doğrudan
kendisine yöneltilmelidir.
• Hastanın yakınında oturulmalı; çünkü bu
durum hastanın daha rahat dudak okumasını sağlayacak ve uzaktaki seslerin etkisini
azaltarak kendi ses düzeyimizi ayarlamamızı
sağlayacaktır.
• Hangi kulağının daha iyi duyduğunu belirleyip o yöne doğru konuşmalıdır.
• Hızlı konuşmamalıdır. Konuşurken sakız çiğnemek, sigara içmek ve elinizle ağzınızı kapatmak gibi hastanın dudak okumasını engelleyecek hareketlerden uzak durulmalıdır.
“Tekerlekli sandalye kullanan bireyler” ile iletişim kurarken dikkat edilecek başlıca noktalar nelerdir?
“Tekerlekli sandalye kullanan bireyler” ile iletişim kurarken dikkat edilecek başlıca noktalar şunlardır:
1. Bu bireylerin kişisel alanına saygı gösterilmelidir.
2. İzin almadan ya da kişinin yönlendirmesi
olmadan tekerlekli sandalye kullanan özürlü bireye yardım etmek onun sandalyeden
düşmesine neden olabilmektedir.
3. Kullanmaları muhtemel araç gereçler ulaşabilecekleri yerlere yerleştirilmelidir.
4. Onlarla konuşurken sağlık personeli göz
kontağı kurabilecek bir mesafe bırakarak
sandalyesini aynı seviyeye getirmelidir.
5. Onların dolaştıkları yollar üzerine onları
engelleyecek eşyalar bırakılmamalıdır.
6. Binalarda tekerlekli sandalye kullanan bireyler için hazırlanmış yol ve rampalar olmalı ve
gerektiğinde bu konuda tekerlekli sandalye
kullananlara yardımcı olunmalıdır.
7. Koltuk değneği kullananlara yardımcı olurken kollarından tutmaktan kaçınılmalıdır;
çünkü kollarından tutulması dengelerini
kaybetmelerine neden olabilmektedir.
8. Hareket zorluğu çeken kişiye oturacağı yeri
gösterirken sandalyenin tutacak yerinin olmasına ve yüksek olmamasına dikkat edilmelidir.