Sağlık Kurumlarında Çalışma Sermayesi Yönetimi
Çalışma sermayesi nedir?
Çalışma sermayesi, bir sağlık kurumunun dönen varlıklara yaptığı yatırımın toplamı; diğer bir ifadeyle kısa vadede faaliyetlerini yürütmek için sahip olduğu mevcut varlıklardır.
Sağlık kuruluşları için dönen varlık unsurları nelerdir?
Sağlık kuruluşları için dönen varlık unsurları şu şekilde özetlenebilir:
- Nakit: Kasada veya bankada bulunan kurumun hemen erişebildiği nakit ile istenildiği zaman değer kaybına uğramadan paraya çevrilme imkânı bulunan varlıklar,
- Kısa vadeli menkul kıymetler: Vadesi 1 yıldan az olan faiz geliri, kâr payı ya da değer artışından faydalanmak amacıyla alınan pay senedi, tahvil ve benzeri menkul kıymetler,
- Alacaklar: Bir yıl içerisinde paraya dönüşmesi öngörülen ve kurumun sağladığı hizmetler karşılığı ortaya çıkan bedeli hastalardan ve geri ödeme kurumlarından isteme hakkı,
- Stoklar: Sağlık hizmetlerinde kullanılmak üzere depolarda hazır olarak bekletilen hammadde, yarı mamul, bileşen ve mamuller,
- Peşin ödenmiş giderler: Kira ve sigorta primleri gibi, kurum tarafından henüz tüketilmeyen veya kullanılmayan mal ve hizmetler için yapılan harcamalar.
Net çalışma sermayesi nedir?
Net çalışma sermayesi, dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar arasındaki farktır. Net çalışma sermayesi, dönen varlıkların kısa vadeli yabancı sermayeden farkı olduğu için pozitif ya da negatif değer taşıyabilmektedir. Pozitif net çalışma sermayesi, kuruma borç verenler açısından kurumun borçlarını ödeyebileceğini gösteren bir emniyet unsuru olmaktadır.
Çalışma sermayesinin türleri nelerdir?
Çalışma sermayesi türleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Sürekli Çalışma Sermeyesi: Sağlık kurumlarının hizmet üretimi düzeyine göre faaliyetlerini aksatmadan yürütebilmesi için sahip olması gereken minimum dönen varlık toplamına sürekli veya sabit çalışma sermayesi denilmektedir. Yani işletmenin fonlarından sürekli olarak ayırmak zorunda olduğu sermayedir.
- Değişken Çalışma Sermayesi: Mevsimsel dalgalanmaların etkisiyle veya işletme yönetiminin izlediği politikalar nedeniyle çalışma sermayesinden ayrıca bir sermayeye ihtiyaç duyulmakta ve bu sermaye dalgalanma göstermektedir. Dalgalanma gösteren çalışma sermayesine, değişken veya geçici çalışma sermayesi denilmektedir.
- Olağanüstü Çalışma Sermayesi: İşletmelerin aniden ortaya çıkabilecek yangın, salgın, grev, deprem, savaş gibi olağanüstü durumlarda karşılaşacakları güçlüklerle başa çıkabilmeleri için ayrıca bir çalışma sermayesine ihtiyaçları vardır. Olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere, ihtiyat amaçlı ayrılan bu çalışma sermayesine olağanüstü çalışma sermayesi denilmektedir.
Sağlık kurumlarında nakit akışlarını etkileyebilecek risk faktörleri nelerdir?
Sağlık kurumlarında nakit akışlarını etkileyebilecek risk faktörleri:
- Sözleşmenin ileriye dönük ödemeleri geri ödememe riski,
- Olası ödeme tutarında varsayılandan daha uzun gerçekleşen yatarak tedavi süresinden kaynaklanan risk,
- Herhangi bir günde verilen hizmetlerle ilişkili maliyetlerin günlük oranı aşması durumunda günlük olarak belirlenmiş orana göre yapılan ödemelerin gerçekleşen ödemeden düşük kalmasından kaynaklanan risk,
- Sigorta şirketlerinin ömür boyu sigortalı olan kişiler için verilen hizmetin tutarına bakılmaksızın her dönemde sabit tutarlarda ödeme yapmasından kaynaklanan kişi başı risklerdir.
Çalışma sermayesi yönetiminde yapılan hataların işletme açısından yaratacağı sakıncalar nelerdir?
Çalışma sermayesi yönetiminde yapılan hataların işletme açısından yaratacağı sakıncaları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Dönen varlıklara yapılan yatırımın bir maliyeti vardır: Finansman şekli ne olursa olsun firmanın aşırı işletme sermayesine sahip olması, kârlılığı üzerinde olumsuz etki yapacaktır.
- Yeterli çalışma sermayesine sahip olmamanın da firma açısından çok yüksek maliyeti vardır: Çalışma sermayesi yetersizliği birçok firmanın tam kapasite ile çalışmasını engelleyeceği için üretimde kesintilere neden olacaktır.
- Çalışma sermayesi yetersizliği, işletmenin süresi gelmiş yükümlülüklerini yerine getirememesine yol açmaktadır: Böyle bir durum, işletmeleri önce teknik açıdan yükümlülüklerini yerine getiremez duruma düşürmekte, gerekli önlemler alınmadığı takdirde, çalışma sermayesi yetersizliği, firmanın nihai olarak iflasına neden olmaktadır.
- İşletmeler, piyasadaki itibarlarını, kredi değerliliklerini artırabilmek hatta koruyabilmek için yeterli bir çalışma sermayesine sahip olmak zorundadırlar: Gerek bankalar gerek kredili satış yapan satıcılar gerek pay senedi ve tahvillere yatırım yapan birikim sahipleri, firmaların çalışma sermayesi durumunu analiz etmektedir. Bu durum yükümlülüklerini yerine getirmede zorluk çeken veya gelecekte böyle bir duruma düşeceği tahmin edilen işletmelerin yeni kaynaklar bulma olanaklarını zorlaştırmaktadır.
Çalışma sermayesinin üç odak noktası nedir?
Çalışma sermayesi yönetiminin üç odak noktası bulunmaktadır. Bunlar;
- İşletmenin ihtiyaç duyduğu çalışma sermayesi miktarının ne olacağının belirlenmesi,
- Belirlenen çalışma sermayesi miktarının dönen varlık kalemlerine nasıl dağıtılacağı ve
- Belirlenen çalışma sermayesi miktarında yapılacak dönen varlık yatırımlarının hangi kaynaklarla finanse edileceğidir.
Sağlık kurumlarında çalışma sermayesi döngüsünün aşamaları nelerdir?
Sağlık kurumlarında çalışma sermayesi döngüsünün dört aşaması;
- Nakit elde edilmesi,
- Elde edilen nakdi, ilaç ve tıbbi malzemeler ve emek gibi üretim girdilerine dönüştürme ve faturaları ödeme,
- Bu kaynakları hizmet sunmak için kullanma,
- Hastaların sunulan hizmetler için faturalandırılması ve döngünün devam edebilmesi için gelirlerin toplanmasından oluşmaktadır.
Sağlık kurumları için çalışma sermayesi miktarını etkileyen faktörler nelerdir?
Sağlık kurumları için çalışma sermayesini etkileyen faktörler aşağıdaki gibidir:
- Teknolojik gelişmeler,
- Enflasyon düzeyi,
- Mevsimlik ve konjonktürel dalgalanmalar,
- Hasta talebinin yoğunluğu,
- Sağlık hizmeti sunum yelpazesi,
- Geri ödeme kurumlarının uygulamaları,
- Sağlık kurumunun büyüklüğü,
- Tedarik koşulları,
- Stok politikası,
- Hizmet sunumu ile tahsilat arasında geçen sürenin uzunluğu,
- Fiyat ve çalışma sermayesi politikası
İşletmelerin izleyebileceği çalışma sermayesi yatırım politikaları nelerdir?
Çalışma sermayesi yatırım politikalarında yöneticilerin riske karşı tutumları önemli bir rol oynamaktadır. Çalışma sermayesi yönetiminde dönen varlıkların büyüklüğü ile ilgili üç alternatif politika mevcuttur:
- İhtiyatlı çalışma sermayesi politikası
- Atak çalışma sermayesi politikası
- Ilımlı çalışma sermayesi politikası
Çalışma sermayesi yönetiminde dengeli finansman stratejisi nedir?
Çalışma sermayesi yönetimide dengeli finansman stratejisi uygulayan bir kurum, dönen varlıklarla kısa vadeli borçları arasında tam bir uyum sağlayacak bir politika takip eder. Böyle bir stratejide duran varlıklar ve sürekli çalışma sermayesi uzun vadeli kaynaklarla, geçici çalışma sermayesi yani çalışma sermayesinin dalgalanma gösteren kısmı ise kısa vadeli kaynaklarla finanse edilir. Bu stratejide kurumun borçlarını zamanında ödeyememe ihtimali yani likidite riski düşüktür ancak maliyeti daha yüksek olan uzun vadeli kaynakların kullanılmasıyla kaynak maliyeti artmakta ve kârlılık oranı da düşmektedir.
Çalışma sermayesi yönetiminde ihtiyatlı finansman stratejisi nedir?
Çalışma sermayesi yönetimide ihtiyatlı finansman stratejisi uygulayan bir kurum, sahip olduğu varlıkların önemli bir bölümünün yani sabit varlıklar ve sürekli çalışma sermayesi ile birlikte geçici çalışma sermayesinin bir kısmının uzun vadeli kaynaklarla finanse eder. Bu strateji likidite riskinin en düşük ancak maliyetin en yüksek ve dolayısıyla kârlılığın da en düşük olduğu stratejidir.
Çalışma sermayesi yönetiminde atak finansman stratejisi nedir?
Çalışma sermayesi yönetimide atak finansman stratejisi uygulayan bir kurumda, sahip olduğu cari varlıkların sabit kısmının finansmanında kısa vadeli borçlar daha çok yer almaktadır. Yani çalışma sermayesinin hem dalgalanan hem de süreklilik gösteren kısımlarının diğer bir ifadeyle çalışma sermayesinin büyük bölümünün kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse edildiği bir stratejidir. En görünür avantajı, kısa vadeli yabancı kaynak kullanımı nedeniyle kaynak maliyetinin düşük olmasıdır ki, bu da kârlılığı arttırır. Buna karşılık diğer stratejilere göre daha risklidir, çünkü likidite derecesi düşüktür.
Nakit yönetimi nedir?
Nakit yönetimi, işletmenin finansal yükümlülüklerini karşılamak için yeterli nakdin sağlanması ile büyüme ve yatırım fırsatlarından yararlanmayı sağlayacak yeterli nakdin bulunmasının sağlanmasıdır. Nakit yönetiminin amacı, nakit fazlası ve açıklarına meydan vermeden, işletmede bulundurulması gereken optimum para tutarını belirlemektir.
İşletmelerde nakit yönetimi kapsamında alınması gereken başlıca kararlar nelerdir?
Nakit yönetimi kapsamında alınması gereken başlıca kararları şöyle sıralayabiliriz:
- Planlama yapılan dönem içerisinde herhangi bir zaman diliminde ortaya çıkacak nakit açığı veya fazlasını tahmin etmek,
- Nakit giriş ve çıkışı tahminleri ışığında ve bunların gerçekleşme derecesini göz önünde bulundurarak, sağlanması gereken ilave likiditenin maliyetini belirlemek,
- İlave likiditenin maliyetini ve nakit yetersizliğinin yaratacağı sorunları bir arada düşünerek bulundurulması gereken optimum nakit miktarına karar vermek,
- Nakit girişlerini hızlandırıcı ve nakit çıkışlarını yavaşlatıcı önlemler almak,
- Nakit mevcudunun kasa, banka ve menkul kıymetler arasında nasıl dağıtılacağına karar vermek.
İşletmelerin nakit bulundurma nedenleri nelerdir?
Diğer tüm işletmeler gibi sağlık kurumları da genellikle üç amaç için nakit bulundururlar:
- İşlem amacı: Sağlık kurumları, sunulan sağlık hizmeti ile ilgili ilk madde ve malzemelerin veya girdilerin satın alınması, çalışanların ücretlerinin ödenmesi, genel giderler için harcama yapılması gibi çeşitli işlemleri gerçekleştirebilmesi için nakit bulundurması gerekmektedir. İşlem amacıyla nakit bulundurulması çalışanlara ve tedarikçilere ödeme yapmak için kullanılan nakitleri ifade etmektedir.
- İhtiyat amacı: İhtiyat nedeni ile nakit bulundurulması, mevsimlik veya dönemsel dalgalanmalara, olağanüstü olaylara karşı hazırlıklı olmak amacıyla nakit tutulmasını ifade etmektedir. Beklenmeyen olaylar (alacağın zamanında tahsil edilememesi, borcun zamanından önce talep edilmesi, doğal afetler, grev vb.) karşısında ortaya çıkabilecek ödeme ihtiyaçlarının karşılanabilmesi, sağlık kurumlarının elinde gündelik işlemler dışında da nakit bulundurmasını gerekli kılar.
- Spekülasyon amacı: Bir satıcı, kurumun kaçırmak istemeyeceği bir fiyat indirimi veya başka bir fırsat sunduğunda ortaya çıkan beklenmedik nakit ihtiyaçları için nakit bulundurulması ise spekülatif amaçlıdır. Spekülasyon amaçlı nakit bulundurulması uygun koşullarda alım yapmak veya yatırım fırsatlarını değerlendirmek amacıyla nakit bulundurulmasını ifade eder.
Nakit bulundurmanın işletmeler için maliyetleri nelerdir?
Nakit bulundurmanın azımsanmayacak bir alternatif maliyeti vardır. Sağlık kurumları likit fon tutmakla, bu fonları kârlı yatırım alanlarında kullanma olanağından yoksun kalmaktadır. Diğer yandan elde tutulan nakit, kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanılarak fonlama riskinin azaltılması ve faiz tasarrufu sağlanmasında da kullanılabilir. Ayrıca kurumun elinde bulundurduğu nakde aşırı ölçüde bağlı kalınması, kısa süreli finansman piyasalarından uzaklaşmasına neden olur. Bu durum ihtiyaç hâlinde para piyasasından fon teminini güçleştirecektir
Optimum nakit düzeyinin saptanması için geliştirilmiş modeller nelerdir?
Optimum nakit düzeyinin saptanması için geliştirilmiş modeller; Baumol Modeli, Miller-Orr Modeli ve Beranek Modelidir.
- Baumol Modeli, nakit maliyetlerini, nakit bulundurma ve nakit tedarik maliyetleri olarak ikiye ayırarak inceler. Bu model, sağlık kurumlarının faaliyetini yürütebilmesi için her seferinde borç alacağı veya diğer kullanım alanlarından çekeceği likit fonların optimum tutarını belirlemeyi bir başka ifadeyle her iki nakit maliyetinin kesiştiği optimum noktayı bulmayı hedefler.
- Miller-Orr Modeli, firmaların net nakit akışlarının rastlantısal olacağı ve gözlem sayısı arttıkça, net nakit akışlarının normal dağılım göstereceği varsayımları altında çalışır. Model, hedef nakit seviyesine bağlı olarak elde bulundurulacak nakit düzeyini belirlemeyi amaçlamaktadır.
- Beranek Modeli ise, mevcut fonların ne kadarının nakit olarak tutulması ne kadarının menkul kıymetlere yatırılması sorununa optimal bir çözüm getirmeye çalışır. Modelde nakit ödemeleri, nakit girişlerine nazaran daha fazla kontrol edilmektedir.
Ekonomik sipariş miktarı nedir?
Ekonomik sipariş miktarı (Qe), toplam stok maliyetlerini minimize etmek için her seferinde sipariş edilmesi gereken miktardır.
Stok maliyetleri nelerdir?
Stok maliyetleri; satın alma maliyeti, sipariş maliyeti, stok bulundurma maliyeti, stok tükenme maliyeti ve fazla stok maliyetlerinden oluşmaktadır.