aofsorular.com
İŞY201U

Proje Finansmanı ve Bütçeleme

6. Ünite 27 Soru
S

Kısa, orta ve uzun vadeli finansman kaynakları nelerdir?

Kısa Vadeli Finansman Kaynakları: • Ticari Krediler • Kısa Vadeli Banka Kredileri • Alınan Avanslar • Stoklar Karşılığı Kısa Vadeli Kredi • Finansman Bonosu • Factoring • Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (Menkulleştirme), ve • Diğer (gider tahakkukları, ödenecek vergi, resim ve harçlar, ana işletmeden alınan kısa vadeli krediler, depozito ve teminatlar vb.) 

Orta Vadeli Finansman Kaynaklar: • Orta Vadeli Ticari Krediler • Orta Vadeli Banka Kredileri • Rotatif Krediler • Forfaiting • Finansal Kiralama (Leasing) Uzun Vadeli Finansman Kaynakları • 

Uzun Vadeli Banka Kredileri: • Öz sermaye (Hisse Senetleri) • Dağıtılmayan Karlar (Otofinansman) • Risk Sermayesi • Tahvil

S

Ticari krediler nedir?

İşletmelerin kredili mal alımından dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle, nakit olarak alınan diğer kredilerden farklıdır. Satıcı kredisi olarak da bilinen ticari krediler işletmeler tarafından çok sık kullanılmaktadır. Ticari kredi kullanımı senet karşılığı olabileceği gibi senetsiz yani açık hesap şeklinde de olabilir. Satıcı işletme kredili satışları dolayısıyla poliçe, bono gibi bir senet talep edebilir. Satıcı işletme kredili mal satımlarında belirli bir vade farkı uygulamasa da bu tür kredilerin işletmeye belirli bir maliyeti olabilmektedir. Ticari kredinin maliyeti satıcı firmanın peşin iskonto uygulaması durumunda ortaya çıkmaktadır. Eğer işletme vadeden önce ödeme yaparak belirli bir iskonto oranından veya indirimden faydalanacaksa ticari kredinin yıllık maliyeti yada ticari kredinin alternatif (fırsat) maliyeti aşağıdaki şekilde hesaplanabilir. Formülde 1 yıl 360 gün olarak kabul edilmiştir. Fakat formül 1 yıl = 365 gün olarak da değiştirilebilir.

S

Kısa vadeli ticari kredilerin özellikleri nelerdir?

Kısa vadeli ticari kredilerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir: • İşletmeler ticari kredileri finansal (nakdi) kredilere göre çok daha kolay bir şekilde elde edebilmektedirler. Kredi değerliliği düşük küçük işletmeler için uygun bir finansman yöntemidir. • Ticari kredinin elde edilmesi satıcı işletme ile sözlü veya yazılı bir anlaşma neticesinde çok kısa bir sürede sonuçlanabilmektedir. Kredi kullanımındaki prosedür finansal kredilere göre çok daha azdır. • Ticari kredi miktarı tüketim mallarında daha düşüktür. Örneğin, gıda maddelerinin kredili satışlarında uygulanan vade daha kısa iken beyaz eşya satımında vade daha uzundur. • İşletmenin mali yapısı güçlü değilse peşin mal alımı yerine daha fazla kredili mal alımına yönelmektedir. Bununla birlikte, satıcı işletmenin mali yapısının güçlü olması daha fazla kredili satış yapmasına olanak sağlamaktadır. • Satışların durgun olduğu dönemlerde işletmeler satışlarını artırmak için daha fazla kredili satışa yönelmektedirler. Bu durum mal satın alan işletmenin daha fazla ticari kredilerden faydalanmasına yol açmaktadır. • Satıcı işletmenin peşin iskonto uygulaması işletmeleri peşin mal alımına teşvik ettiği için ticari kredi miktarını da azaltabilmektedir. • Satıcı işletmenin kredili satımlarda vade farkı uygulaması durumunda ticari kredinin maliyeti artacaktır. • Son olarak, rekabetin yoğun olduğu sektörlerde işletmeler satışlarını artırabilmek için daha fazla kredili satışa yönelmektedirler.

S

Kısa vadeli banka kredileri nelerdir?

İşletmelerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamada ticari kredilerden sonra en yoğun olarak kullandıkları finansman çeşidi banka kredileridir. Alınacak olan banka kredileri döner varlıkların finansmanında kullanılacağı için işletmeler döner varlıkları bir yıl içerisinde nakde çevirerek oluşacak faiz ve anapara ödemelerini zamanında yapabilir. Fakat satışların düştüğü dönemlerde (küresel veya sektörel kriz dönemleri gibi) işletme borçlarını ödemekte zorlanabilir. Bu nedenle işletmeler çalışacakları bankaları iyi belirlemeli ve onlar ile yakın ilişki içerisinde olmalıdır. Özellikle bazı bankalar bazı sektörlerde uzmanlaştıkları için bu sektörde yer alan işletmelere daha kolay kredi sağlamaktadırlar. Bankalar büyük işletmelere veya kredi değerliliği yüksek olan işletmelere herhangi bir teminat olmaksızın açık hesap şeklinde kredi vermektedirler. Fakat küçük veya güvenli olmayan işletmeler genellikle aldıkları kredi karşılığında altın, ticari senetler, kıymetli evrak ve gayrimenkul gibi güvence sunmaktadırlar.

S

Alınan avanslar nedir?

İşletmeler gelecekte yapacakları mal veya hizmet sunumu karşılığında alıcıdan ön ödeme talep edebilirler. Bu şekilde alınan avanslar, mal veya hizmetin sunumu ile geri ödenecektir. Rekabetin olmadığı veya az olduğu sektörlerde uygun bir finansman kaynağı olarak kullanılabilmesine rağmen rekabetin yoğun olduğu sektörlerde alıcıdan ön ödeme talep edilmesi durumunda alıcı başka bir satıcı firmayla anlaşabilir. Bu durum müşteri kaybına yol açabilir.

S

Stoklar karşılığı kısa vadeli kredi nedir?

Stoklar döner varlık grubu içerisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Bir üretim işletmesinde hammadde, yarı mamul ve mamul olarak üç çeşit stok bulunmaktadır. İşletmeler bu stokları karşılık göstererek bankalardan kısa vadeli finansman sağlayabilirler. İşletmenin kredi değerliliği yüksekse başka bir teminat göstermeksizin işletmeler stok karşılığı kredi alabilirler. Bununla birlikte, stokların pazar değeri, yapısı (bozulabilir bir stok olup olmadığı gibi), pazarlanabilirliği veya para dönüşüm yeteneği gibi etkenler dikkate alınarak stok karşılığı verilecek kredi oranı belirlenir.

S

Finansman bonosu nedir?

Finansman bonosu büyük ve tanınmış işletmelerin kısa vadeli finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla çıkarmış oldukları k ısa vadeli borçlanma senetleridir. Teminatsız olarak çıkarılan finansman bonoları iskontolu olarak satılmaktadır. Finansman bonosunun alıcısının getirisi alım fiyatı ile nominal değer arasındaki farktan oluşmaktadır. Finansman bonolarının getirilerinin Hazine bonosunun getirisinden yüksek olması gerekmektedir. Bunun nedeni ise Hazine bonolarının risksiz olması yani ödenmeme riskinin olmamasıdır. Eğer finansman bonosu daha yüksek getiri sunmaz ise yatırımcılar risksiz olan Hazine bonolarını tercih edeceklerdir. Finansman bonolarının Türkiye’deki vadesi 90 günden az 360 günden fazla olmamak şartıyla 30 gün ve katları şeklinde ihraç edilmektedir. Türkiye’de finansman bonosu çıkarmaya anonim şirketler, özelleştirme kapsamındaki kamu iktisadi teşebbüsleri ve mahalli idareler yetkilidir. Bununla birlikte, anonim şirketlerin finansman bonosu çıkarmadan önce Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) izin almaları ve SPK tarafından belirlenen şartları taşıması gerekmektedir.

S

Türkiye'deki ihraç edilebilen tasarruf bonoları nelerdir?

Türkiye’de A, B, C, E ve F tipi olmak üzere beş çeşit tasarruf bonosu ihraç edilebilir. Bunlar; A Tipi: Garanti kaydı taşımayan finansman bonoları, B Tipi: Banka kredisi ile desteklenmiş olan finansman bonoları, C Tipi: Banka garantisi taşıyan finansman bonoları, E Tipi: Hazine garantisi olan finansman bonoları, F Tipi: Anonim şirketin müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla ödeme taahhüdü taşıyan finansman bonolarını içermektedir. 

S

Factoring nedir?

Factoring, işletmelerin kısa vadeli satışlardan doğan alacaklarını vadesinden önce tahsil etmek amacıyla factor adı verilen kuruluşa temlik etmeleri ve factor’ün de ön ödemede bulunduğu kısa vadeli bir finansman yöntemidir. Factor önceden belirlenmiş limitler içerisinde işletmenin alacak tutarının %80’ine varan kısmını i şletmeye hemen öder. Vade bitiminde ise factor alacak tutarını tahsil ettiğinde kalan %20’lik kısmı işletmeye verir. Fakat ödeme yapmadan önce factor alacağı komisyon ve faiz tutarını düşecek ve kalan kısmı alacaklı işletmeye iade edecektir. Factoring işlemini yapan factor kuruluşu ile alacaklı işletme arasında sözleşme yapıldığında factor kuruluşu işletmeye muhasebe, tahsilat ve finansman hizmetlerinin tümünü veya bir kısmını sağlamaktadır. Factor kuruluşun muhasebe fonksiyonunu üstlenmesi durumunda alacaklı i şletme, alacakların takibi ve muhasebesi ilgili işlemlerden kurtulmuş olmaktadır. Ayrıca, factor vade sonunda alacağın tahsil işlemini yerine getirmektedir. Bu hizmetler karşılığında işletmeden belirli bir ücret ve komisyon almaktadır. Bununla birlikte, factor sözleşmede belirtilen limitler dahilinde alacakların tahsil edilememe riskini üstlenmiş olur. Factoring sözleşmesinin alacaklı işletmeye sunduğu en önemli hizmet alacakların vadesinden önce tahsil edilmesi neticesinde alacaklı i şletmenin finansman ihtiyacını karşılamasıdır. Factoring işleminin maliyeti yüksek olabilir veya bazı i ş kollarında factoring işlemi mümkün olmayabilir. Factoring işleminin, yararlanan işletmeler açısından hizmet bedeli karşılığı ödenen komisyon gideri ve iskonto bedeli olarak ödenen faiz gideri olmak üzere iki tür maliyeti söz konudur. Komisyon giderleri factoring kuruluşunun sabit giderleri, kırtasiye, haberleşme ve personel giderleri, risk primi ve factoring kuruluşunun kar marjı tarafından belirlenmektedir.

S

Factoring işleminin aşamaları nelerdir?

Factoring işleminin aşamaları aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 

• Factoring hizmetinden faydalanmak isteyen işletme factoring kuruluşuna başvurarak satış yapacağı işletmeyle ilgili bilgi ve belgeleri sunar. Factoring kuruluşu, satış yapılacak işletmeyle ilgili gerekli incelemeleri yapar. Onay vermesi durumunda işletmeye sunacağı hizmetlerin türünü ve alacağı komisyonu bildirerek sözleşmeyi imzalar. • İşletme satış yapacağı işletmeden siparişleri alır. • İşletme her bir siparişi factor’e bildirilerek factor’den onay bekler. • Factor onay vermesi durumunda işletmeye hangi hizmetleri sunacağını da bildirir. • İşletme malları alıcıya gönderirken fatura ve suretlerine, alacağın factoring kuruluşuna devir edildiği ve ödemelerin factoring kuruluşuna yapılması gerektiği hususunda bir not düşer. • Alacaklı işletme fatura ve sevk evraklarını factor’e gönderir. • Factoring kuruluşu işletmeye ön ödemede bulunur. • Malı alan borçlu işletme vade sonunda ödemeyi factoring kuruluşuna yapar. Factoring kuruluşu da işletmeye alacak tutarının geri kalan kısmını öder.
 

S

Varlığa dayalı menkul kıymetler nelerdir?

Menkulleştirme olarak da bilinen VDMK, alacakların karşılık gösterilerek menkul kıymet ihraç edilmesini ifade etmektedir. Türkiye’de alacakların %90’nına kadar VDMK ihraç edilmekte ve 6 gün içerisinde satılmayanlar ve aracı kuruluş tarafından da alınmayanlar iptal edilmektedir. Ayrıca, Türkiye’de Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13-A maddesine göre alacaklar ve duran varlıklar karşılık gösterilerek VDMK ihraç edilebilmektedir. Buna rağmen, ülkemizde yayınlanan tebliğ ile sadece alacaklar karşılığında ihraç edilecek VDMK’ler düzenlenmiştir. Bankalar, genel finans ortakları, finansal kiralamaya yetkili kuruluşlar, finansman şirketleri ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları VDMK ihraç edebilirler. Türkiye’de VDMK’ler ancak halka arz yoluyla satılabilir. Halka arz yoluyla ihraç edilen VDMK ikincil piyasalarda alınıp satılabilir. Türkiye’de VDMK ihracına konu olabilecek alacak türleri ise tüketici kredileri, konut kredileri, finansal kiralama sözleşmesinden doğan alacaklar, ihracat işlemelerinden doğan alacaklar, Halk Bankası’nın esnaf ve sanatkarlar ile küçük işletmelere açtığı ihtisas kredileri, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının gayrimenkullerinin satışı veya satış vaadi sözleşmelerinde doğan senetli alacakları, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla verilen bireysel kredilerle ilgili olarak Ziraat Bankası’nın senede bağlanmış alacakları ve bankalar dışındaki, mal ve hizmet üretimi faaliyetlerinde bulunan anonim ortaklıklar ile mevzuata göre özelleştirme kapsamına alınanlar dahil Kamu İktisadi Teşebbüslerinin taksitli satışlarından doğan senede bağlanmış alacaklarıdır. Bununla birlikte, Türkiye’de tüketici kredilerine bağlı olarak VDMK ihracı belirsiz bir süre için yasaklanmıştır.

S

Orta vadeli finansman kaynakları nelerdir?

Orta vadeli finansman kaynakları vadesi 1 ile 5 yıl arasında olan kaynakları ifade etmektedir. Bazı kaynaklarda 1 ile 10 yıl arasındaki fonlar orta vadeli kabul edilmesine rağmen uygulamada vadeleri 1 ile 5 yıl arasında olan kaynaklar orta vadeli olarak kabul edilmektedir. Orta vadeli fon kaynakları işletmelerin devamlılık taşıyan fon gereksinimleri yani duran varlıkların finansmanı için kullanılmaktadır. Orta vadeli krediler genellikle bir plan dahilinde ve taksitler halinde geri ödenirler. Bu tür kaynaklar genellikle tevsii, yenileme ve modernizasyon yatırımları için kullanılmaktadır. Geleceğin belirsizlik içermesi nedeniyle yeterince tanınmayan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin orta vadeli finansman kullanırken kredi verenlere daha fazla güvence sunmaları gerekmektedir. Orta vadeli finansman kaynakları aşağıda ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır. 

S

Orta vadeli banka kredileri nelerdir?

İşletmelerin yatırımların finansmanı için bankalardan elde ettikleri orta vadeli kredileri ifade etmektedir. Bu kredilerde vade, kısa vadeli yabancı kaynaklara göre daha uzun olduğu için maliyeti de göreceli olarak daha yüksektir. Aynı zamanda, vadenin uzun olması gelecekle ilgili belirsizliğin artmasına neden olduğundan verilen kredi karşılığında bankalar genellikle maddi teminat istemektedir. Kredi maliyetleri vadeye ve geri ödeme planına göre değişiklik göstermektedir. İşletmenin alınan krediyi eşit taksitler halinde ödemesi durumunda ödenecek eşit taksit miktarı aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir. Bu formül, tüketici kredileri gibi eşit taksitler ile ödenecek kısa ve uzun vadeli borç ödemeleri için de geçerlidir.

S

Rotatif krediler nelerdir?

İşletmelerin yatırım mallarının finansmanı için gereksinim duyduğu fonları ticari bankalardan açık hesap şeklinde elde etmesini sağlayan orta vadeli bir finansman yöntemidir. Bu tür krediler işletmelerin kredi değerliliği göz önünde bulundurularak bazen bir güvence karşılığı bazen de güvence aranmaksızın ticari bankalar tarafından kullandırılabilir. Kullandırılacak kredi tutarı için belirli limitler belirlenmektedir. İşletme borcunun belli bir kısmını geri ödediğinde belirlenen kredi limitine kadar tekrar borçlanabilmektedir. Bu krediler bankaların maaş müşterilerine açmış olduğu ek hesap ile aynı mantık çerçevesinde çalışmaktadır. Diğer banka kredilerinde olduğu gibi belirli bir vadenin olmaması nedeniyle işletmelere ödemelerinde esneklik sağlamaktadır. İşletme finansal durumu uygun olduğunda borçlarını ödeyebilir ve istediği zaman da hiçbir prosedüre gerek kalmadan tekrar limitler dahilinde borçlanabilir.

S

Forfaiting nedir?

Forfaiting mal ve hizmet ihracatından doğan ve uygulamada bir banka garantisinde bulunan senetli veya senetsiz orta vadeli alacakların vadesinden önce forfaiter adı verilen bir kuruluşa veya bankaya satılarak tahsil edilmesini sağlayan orta vadeli bir finansman yöntemidir. Söz konusu alacak senetsiz bir alacak olabilmekle beraber uygulamada genellikle poliçe ve bono gibi senetli alacaklar forfaiting işlemine tabi olmaktadır. Alacakların bir banka garantisi altında olması forfaiter’ın riskini azaltmaktadır. Forfaitinge konu alacağın vadesi 6 ay ile 10 yıl arasında değişmektedir. Forfaiter vadeye uygun olarak belirli bir faiz ve komisyon tutarını kestikten sonra geri kalan tutarı alacak sahibine ödemektedir. Forfaiter’in geri rücu hakkı olmadığı için alacak sahibi olan ihracatçı i şletme bu şekilde alacağın ödenmeme riskinden de kurtulmuş olur. Aynı zamanda yatırım projelerinde kullanabileceği finansmanı elde etmiş olur. Bir forfaiting işleminin aşamaları aşağıdaki şekilde belirtilebilir. • İhracatçı ve ithalatçı arasında bir sözleşmenin yapılması, • İhracatçının malı teslim etmesi, • Mal teslimi karşılığı olarak ithalatçıdan poliçe veya bono alınması. Burada genellikle ithalatçının ülkesindeki bir bankanın garantisi söz konusudur. Banka garantisi forfaiter’ın riskini azaltmaktadır. • İhracatçı işletme ile forfaiter arasında forfaiting sözleşmesinin yapılması, • Forfaiter’ın faiz ve komisyon giderlerini kestikten sonra geri kalan tutarı ihracatçıya ödemesi. Burada iskonto oranı olarak uygulanacak faiz oranı ithalatçı ülkenin ülke riskine göre değişim göstermektedir. • Senet tutarının forfaiter tarafından tahsil edilmesi. 

S

Leasing nedir?

Leasing, belirli bir süre için kiracı ve leasing şirketi (kiralayan) arasında imzalanan, kiracının almak istediği malı (makine-teçhizat) leasing şirketine bildirmesi ile leasing şirketinin malı satın aldığı ve mülkiyeti kendisinde kalmak şartıyla belirli bir kira bedeli karşılığında kullanım hakkını kiralayan işletmeye devrettiği orta vadeli bir finansman yöntemidir. Genellikle leasing yerine finansal kiralama ifadesinin kullanılmasına rağmen leasing deyimi daha geniş kapsamlıdır ve finansal kiralama leasing’in bir çeşididir. Leasing tarafların bulunduğu ülkeye göre yurt içi ve yurt dışı leasing olarak ikiye ayrılır. Burada leasinge konu malın yurt içi veya yurt dışında olması değil kiralayan ve kiracının nerede olduğu önemlidir. Eğer her iki taraf da aynı ülkede ise yurt içi leasing, farklı ülkelerde ise yurt dışı leasingden söz edilir. Bir finansal kiralama sözleşmesinde 3 veya 4 taraftan bahsedilebilir. Bunlar, kiracı, leasing kuruluşu (kiralayan), satıcı ve leasing şirketinin istemesi durumunda bir teminat kurumudur. Kiralamaya konu olan malın ithal edilmediği durumlarda finansal kiralamanın aşamaları şu şekilde sıralanabilir: • Kiracı işletmenin leasing işlemine konu malı seçmesi, • Kiracının leasing şirketine başvurarak projeyi sunması ve leasing şirketinin projeyi ve işletmeyi inceledikten sonra destek kararı verirse kiracıya teklifte bulunması, • Kiracı ve leasing şirketi arasında kira sözleşmesinin imzalanması, • Leasing kuruluşunun istemesi durumunda teminatın sağlanması, • Sözleşmeye konu malın leasing kuruluşu tarafından satın alınarak kiracıya teslim edilmesi, • Kiracının sözleşmede belirtilen süre boyunca kira ödemelerini yerine getirmesi, ve • Son olarak da sözleşmenin sona erdirilmesi gelmektedir. Bu son aşama, sözleşmenin sona erdirilmesi ve malın leasing şirketine teslim edilmesi ile olabileceği gibi kiracı işletme sözleşme süresinin bitiminde malı önceden belirlenen ve genelde düşük bir meblağ karşılığında satın alabilir. Üçüncü bir seçenek olarak da kira sözleşmesinin süresi uzatılabilir (daha düşük bir kira bedeli ile)

S

Uzun vadeli finansman kaynakları nelerdir?

Uzun vadeli finansman kaynakları genel olarak öz kaynaklar ve uzun vadeli yabancı kaynaklar olarak iki gruba ayrılabilir. Uzun vadeli yabancı kaynaklar vadesi 5 yıldan uzun olan kredileri kapsamaktadır. Uzun vadeli yabancı kaynağın maliyeti öz sermaye maliyetinden düşüktür. Fakat uzun vade, kredi verenler açısından gelecek ile ilgili belirsizliği ve dolayısıyla riski artırdığı için kısa ve orta vadeli kredilere göre daha maliyetli olmaktadır. Uzun vadeli yabancı kaynaklar vade uyumu açısından yatırım mallarının veya duran varlıkların finansmanında kullanılmalıdır. Aşağıda uzun vadeli finansman kaynakları ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Uzun vadeli yabancı kaynağın nasıl geri ödeneceği, işletmenin gelecekteki nakit akımlarına bağlı olarak şekillenecektir. Kredi kuruluşları genellikle işletmenin ödeme planını kabul edecektir. Uzun vadeli yabancı kaynağa ilişkin muhtemel ödeme planları şunlar olabilir: • Faiz ve anapara ödemelerinin vadenin sonunda toplu olarak yapılması, • Faizlerin yıllık olarak anaparanın ise vade sonunda ödenmesi, • Toplam borcun anapara taksitlerini ve faizleri içerecek şekilde aylık, üç aylık, alt aylık veya yıllık gibi dönemlerde eşit taksitler halinde yapılması, • Faizlerin yıllık olarak, anaparanın ise yıllık eşit taksitler halinde yapılması olarak sayılabilir. 

S

Öz sermaye nedir?

Öz sermaye işletmenin kuruluşunda ve faaliyet süresince işletme sahipleri (hissedarlar) tarafından ortaklık amacıyla işletmeye sağlanan sürekli fon kaynaklarını ifade eden uzun vadeli bir finansmandır. Bu tür bir kaynağın geri ödenme zorunluluğu veya alınan fonlar karşılığında faiz ödemeleri olmadığı için finansman riski düşüktür. Fakat hissedarlar yabancı kaynak sağlayanlardan daha fazla getiri bekledikleri için öz sermayenin maliyeti işletme açısından daha yüksektir. Halka açık bir işletmede hissedarların getiri beklentisi karşılanmaz ise hissedarlar ellerindeki işletmenin hisse senetlerini satma ve katlandıkları risk ölçüsünde daha fazla getiri elde edebilecekleri alanlara veya hisse senetlerine yatırım yapma eğiliminde olacaklardır. Bu durumda işletmenin hisse senetlerinin piyasa değeri ve toplamda işletmenin piyasa değeri düşecektir. Sonuç olarak da mevcut hissedarların servetlerinde bir azalma söz konusu olacaktır. İşletme üst yönetiminin ve dolayısıyla finans yöneticilerinin asıl amaçlarının hissedarların servetini maksimize etmek olduğu dikkate alındığında, hissedarların servetlerinin azalması üst yönetimin başarısızlığı olacaktır. Bu başarısızlık sonucu, işletme üst yönetimin ve finans yöneticilerinin değiştirilmesi söz konusu olabilir. Öz sermayenin maliyeti hissedarların beklentilerini yansıtmaktadır. Genellikle yabancı kaynak maliyetinden daha yüksektir. Hissedarlar işletmeye yabancı kaynak sağlayanlara göre daha fazla riske katlanmaktadır. Bunun nedeni ise işletme zarar ettiğinde herhangi bir getiri elde edememeleri veya işletmenin tasfiyesi durumunda ilk önce yabancı kaynak sahiplerinin tasfiyeden pay alması ve bundan sonra geri kalan kısımların hissedarlara dağıtılmasıdır. Yabancı kaynak sağlayıcılar işletme zarar da etse belirlenen faiz tutarını alacaktır. Ayrıca, tasfiye durumunda tasfiyeden ilk pay alacak taraf işletmeye kredi verenlerdir. Hisse senetleri sahiplerine birçok haklar sunmaktadır. Bunlar; • Oy kullanma hakkı, • İşletmenin yönetimine katılma hakkı, • Kar payı alma hakkı, • Rüçhan hakkı (yeni çıkan hisse senetlerinden öncelikli alım hakkı). • Tasfiyeden pay alma hakkı, ve • İşletmenin faaliyetleriyle ilgi bilgi edinme hakkıdır. Hisse senedi yoluyla finansman sağlamanın hisse senedi ihraç eden işletme açısından da birçok faydaları ve sakıncaları vardır. Faydalarını şu şekilde özetleyebiliriz: • Öz sermaye yoluyla finansman sağlandığında işletme herhangi bir faiz ve anapara geri ödemesi yapmak zorunda kalmaz. Bununla birlikte, kar elde ettiğinde ortaklarına kar payı dağıtır. • Öz sermayenin herhangi bir vadesi yoktur. İşletme varlığını devam ettirdiği sürece işletme tarafından kullanılabilir. Öz sermaye yoluyla finansman işletmenin sermaye yapısını güçlendirdiği için işletmenin kredi değerliliğine olumlu katkı sağlar. Aynı zamanda, işletmenin daha düşük maliyetle borçlanmasına imkan sağlar. • Öz sermaye ile finansmanın finansal riski düşüktür. İşletmeye sabit ödeme zorunluluğu getirmediği için işletmenin kriz dönemlerini daha rahat atlatmasında önemli rol oynar. Sakıncaları ise aşağıdaki şekilde belirtilebilir: • Yeni hisse senedi çıkartılması işletme yönetiminin ve denetimini kaybedilmesine neden olabilir. • Öz sermaye yoluyla finansmanın maliyeti yabancı kaynak maliyetine göre daha yüksektir. • Kar payları, tahvil faiz giderinde olduğu gibi vergi matrahından düşülemez. • Hisse senedi ihraç giderleri tahvil ihraç giderlerinden daha yüksek olabilir.

S

Dağıtılmayan karlar nelerdir?

İşletmeler karlarının bir kısmını hissedarlara dağıtmayıp işletmede alıkoyabilir ve bu fonları projelerin finansmanında kullanarak uzun vadeli finansman elde edebilir. Bu tür finansman kaynağı otofinansman olarak adlandırılmaktadır. Yeni ortak almak istemeyen veya kredi bulma imkanı sınırlı olan işletmeler için uygun bir finansman kaynağıdır. Otofinansman açık otofinansman ve gizli otofinansman şeklinde gerçekleşebilir. Karların dağıtılmayıp yedekler şeklinde işletmede alıkonması açık otofinansmanı oluşturmaktadır. Bununla birlikte, işletmelerin yüksek amortisman ve karşılıklar ayırması vb. şeklinde karı olması gerekenden daha düşük göstermesi gizli otofinansmana örnek olarak gösterilebilir. Özetle, işletmeler yedek akçeler, amortismanlar ve uzun süreli karşılıklar ayırarak otofinansman yoluna başvurabilir. Dağıtılmayan karların da bir maliyeti vardır. Bu maliyet fırsat yada alternatif maliyetten oluşmaktadır. İşletme ortakları kendi istekleri ile karların dağıtılmamasını isteyebilirler. Özellikle, karlı yatırım fırsatlarının olduğu dönemlerde karların dağıtılmayıp yatırımlarda kullanılması sağlanabilir. Verginin olmadığı bir ortamda dağıtılmayan karların işletmeye maliyeti öz sermaye maliyetine eşit olacaktır. Ortakların kar payı üzerinden vergi ödemeleri durumunda dağıtılmayan karların maliyeti daha düşük olacaktır.

S

Risk sermayesi nedir?

Risk sermayesi, genellikle teknolojiye dayalı bir iş kurma fikrine ve gerekli girişimcilik yeteneğine sahip olan fakat yeterli finansmanı olmayan kişilere fikirlerini gerçeğe dönüştürmek için gerekli finansmanı bulma imkanı yaratan uzun vadeli bir finansman modeli olarak tanımlanmaktadır. Burada belirtildiği gibi risk sermayesi yoluyla yeni bir iş kurma fikrine (yeniliğe dayanan bir iş fikri) finansman desteği sağlanabildiği gibi mevcut işletmelerin projelerine de finansman desteği sağlanabilmektedir. Risk sermayesi yeniliğe dayalı projelere destek sağladığı için riskli yatırımları ifade etmemektedir. Risk sermayesi finansman desteği Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları (RSYO) veya risk sermayesi şirketleri aracılığıyla gerçekleşmektedir. Sağlanan finansman desteği karşılığında RSYO işletmeye ortak olmakta ve destekledikleri işletmelere finansmanın yanı s ıra teknik ve yönetsel destek sunmaktadır. Destekledikleri işletmeler belirli bir başarıya ulaştıklarında RSYO ortaklıktan ayrılmaktadır. Diğer bir değişle, RSYO’nın amacı i şletmeyi ele geçirmek değil belirli bir süre sonra (uzun vade) ortaklıktan ayrılmaktır. Bir risk sermayesi yatırım süreci şekil 6.1’de özetlenmiştir. Buna göre risk sermayesi yatırımları 4 aşama olarak ele alınmaktadır. Bunlar; fonların sağlanması, yatırım önerilerinin toplanması ve değerlendirilmesi, ortaklık payının belirlenmesi ve yatırımdan çıkış. Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları veya risk sermayesi şirketleri değişik kesimlerden topladıkları fonları projeleri desteklemek için kullanmaktadır. RSYO topladıkları fonlar karşılığında fon sağlayanlara katılma belgesi vermektedir. Risk sermayesi şirketleri kendisini gelen çok sayıda projeyi değerlendirerek finansman sağlama konusunda karar vermektedirler. Projeyi destekleme kararı verdiklerinde ise işletme ile karşılıklı pazarlık sonucu ortaklık payını belirlemektedirler. İşletme belirli bir başarıya ulaştığında ise RSYO’ları ortaklıktan ayrılmaktadır. Destek sağladıkları işletmelere olan ortaklıklarından ayrıldıklarında ise genellikle gerçekleşen kazancın %20’sini RSYO almakta geri kalan %80’lik kısım ise kendisine fon sağlayanlar arasında hisselerine göre dağıtılmaktadır.

S

Tahvil nedir?

Tahvil anonim şirketlerin ve kamu iktisadi kuruluşlarının ihraç ettikleri uzun vadeli borçlanma senetleridir. Tahvil işletmelerin ve aynı zamanda devletlerin uzun vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamakta kullandıkları en önemli finansman araçlarından biridir. Tahvil uzun vadeli borçlanma senedi olarak tanımlansa da orta vadeli finansman kaynakları içerisinde de yer almaktadır. Bunun nedeni ise devlet tahvillerinde vadenin en az 1 yıl, özel sektör tahvillerinde ise en az 2 yıl olmasıdır. Orta vadeli krediler vadeleri 1-5 yıl arası olan kredilerdir. Bir tahvil bu vadeler içerisinde yani 2 veya 3 yıl gibi vadeler ile de ihraç edilebilir. Tabi ki bunun yanında vadeleri 5 yıldan fazla olan tahvillerde mevcuttur. Uzun vadeli bir finansman olarak daha çok kabul edilmesinin sebebi işletmelerin tahvili uzun vadeli yatırımların finansmanını karşılamak için daha uzun vadeli olarak ihraç etmek istemelerinden dolayı olabilir. Değişik türde tahvil ihraç edilebilir. Tahvil türleri olarak devlet tahvilleri-özel sektör tahvilleri, primli tahviller-başabaş tahviller, nama-hamiline tahviller, garantili-garantisiz tahviller, sabit-değişken faizli tahviller, endeksli tahviller, kuponsuz tahviller, hisse senetleri ile değiştirilebilir tahviller vb. sayılabilir. Tahvil yoluyla finansman sağlamanın işletmeler açısından sağladığı avantajlar şu şekilde özetlenebilir: • Bir borçlanma senedi olması dolayısıyla ortaklık hakkı vermez. Böylece işletmeler yönetimi paylaşmak zorunda kalmazlar. • Ödenen faizler gider olarak gösterildiği için vergi matrahını düşürmekte ve böylece işletmeler daha az vergi ödemektedirler. Bunun sonucu olarak, tahville borçlanmanın vergi sonrası maliyeti düşmektedir. • Tahvil ihraç ederek finansman sağlamanın maliyeti hisse senedi ihraç ederek finansman sağlamanın maliyetinden daha düşüktür. Bunun nedeni ise hisse senedi alıcılarının ortaklık sıfatıyla daha fazla riske katlanmaları ve bunun neticesinde daha fazla getiri talep etmeleridir. • Finansal kaldıraç etkisiyle tahvil yoluyla finansman işletmenin öz sermaye karlılığını artırabilir (bu konu bir sonraki başlık altında açıklanmaktadır). • Yatırımcı açısından tahvil yatırımı hisse senedi yatırımına göre daha az risklidir. Bunun nedeni ise hisse senedi yatırımcılarının işletmenin zarar etmesi durumunda herhangi bir getiri elde edememesidir. Tahvil sahipleri ise tahvil faiz tutarını her koşul altında elde edecektir. Aynı zamanda, işletmenin tasfiye edilmesi durumunda tahvil sahipleri, hisse senedi sahiplerinden veya ortaklardan önce tasfiyeden pay alacaklardır. • Bununla birlikte tahvil yoluyla finansman sağlamanın bazı dezavantajları ise şu şekilde sıralanabilir: • Tahvil çıkarımı uzun zaman almakta ve ihraç giderleri maliyeti artırmaktadır. • Tahvil ihraç edildiğinde işletme borcunun toplam kaynaklar içerisindeki payı artacak ve böylece işletmenin başka kaynaklardan borçlanma imkanı sınırlanacaktır. • Tahvil çıkarımından sadece büyük işletmeler faydalanabilmektedir. Bir tahvilin piyasa fiyatı tahvilin nominal değerinden (üzerinde yazılı olan değerden) farklı olabilir. Diğer bir değişle, eğer bir tahvil, piyasa faiz oranından veya yatırımcının beklediği getiri oranından daha fazla kupon ödemesi (faiz ödemesi) yapıyorsa tahvil primli yani nominal değerinin üzerinde satılır. Tam tersi durumda ise tahvil iskontolu yani nominal değerinin altında satılır. Tahvilin kupon faiz oranı ile yatırımcının beklentisi veya piyasa faiz oranı aynı ise tahvil nominal değerinden satılır. Bir tahvilin piyasa fiyatı tahvilin gelecekte sağlayacağı nakit akımlarının (dönemsel kupon ödemeleri ve vade sonundaki nominal değer) piyasa faiz oranından veya yatırımcının beklediği getiri oranından bugüne indirgenmiş toplam tutarıdır.

S

Yabancı kaynak kullanımının işletmeye avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Yabancı kaynak kullanmasının işletmeye bazı avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz. • Daha önce de belirtildiği gibi yabancı kaynaklar karşılığında ödenen faiz vergi matrahını düşürdüğü için yabancı kaynağın vergi sonrası maliyeti düşmektedir. • Yukarıda son örnekte belirtildiği gibi finansal kaldıracın olumlu çalışması durumunda yabancı kaynak kullanımı işletmenin hisse başına karını artırabilir. • Yabancı kaynak kullanımı kredi verenlere ortaklık hakkı sağlamayacağı için mevcut ortaklar yönetimi ellerinde tutarlar. • İşletmeler yabancı kaynak kullanımı sonucu ortaya çıkacak faiz ve anapara ödemelerini yapabilmek için daha verimli çalışma yönünde motive olabilirler. • Yabancı kaynak kullanımı satışların düştüğü zamanlarda işletmeleri zor duruma düşürebilir ve finansal riski artırır. İşletmeler satışlar düştüğünde faiz ve anapara geri ödemelerini karşılayacak fonu elde edemeyebilir. • Kredi verenler işletmeye bazı sınırlamalar getirebilir. Bu sınırlamalar, işletmenin bulundurması gereken minimum işletme sermayesi tutarı, minimum net işletme sermayesi (dönen varlıklar – kısa vadeli yabancı kaynak), dağıtılacak maksimum kar payı tutarı, yeni borçlanmalarda uyulması gereken kurallar vb. konularda olabilmektedir. Bu durum ise işletmenin faaliyetlerini etkilemektedir. • Yabancı kaynak kullanımının artması i şletmenin finansal riskini artıracağı için yeni borçlanmaların maliyeti de buna bağlı olarak artabilecektir.

S

Sermaye maliyeti nedir?

Bir firmanın kaynak toplamı öz sermaye (dağıtılmayan karlar ve hisse senedi ihraç edilerek elde edilen fonlar) ve yabancı kaynaklardan (ödünç alınan fonlar) oluşmaktadır. Bu nedenle işletmenin sermaye maliyeti her iki fon kaynağını da kapsamaktadır. Firmanın kullandığı öz sermaye (dağıtılmayan kar ve hisse senedi) maliyeti hissedarlar açısından bir fırsat maliyetini yansıtmaktadır. Fırsat maliyeti, mevcut hissedarlar işletme kazançlarını i şletmede bırakmak yerine kar payları olarak elde etmiş ve fonları kendileri yatırmış olsaydı veya yeni hissedarlar hisse senedi yerine başka bir yere fonlarını yatırmış olsaydı bu fonların getirilerinin ne olabileceğini belirtmektedir. Yeni hisse senedi ihraç ederek elde edilen fonların maliyeti dağıtılmayan karın maliyetini geçmektedir. Bunun nedeni ise hisse senedi ihraç giderlerinin (ihraç maliyetleri) varlığıdır. Gerekli finansman ihtiyacının yabancı kaynaklar yerine öz sermaye ile karşılanması i şletmenin finansman riskini düşürecektir. Bunun nedeni, öz sermaye yoluyla sağlanan finansmanın geri ödenme zorunluluğunun olmamasıdır. Bununla birlikte, öz sermaye maliyetinin genellikle yabancı kaynak maliyetinden daha yüksek olması sonucu işletmenin ortalama sermaye maliyeti artacaktır. Bu nedenle finansman kararı verilirken maliyet ve risk birlikte değerlendirilmeli ve optimal sermaye yapısı oluşturulmalıdır. Firma yabancı kaynak kullanımı sonucu belirli bir faiz giderine maruz kaldığı için firmanın yabancı kaynak maliyetinin ölçülmesi daha kolaydır. Firmalar sermaye maliyetlerini minimum yapacak belirli bir sermaye yapısı veya sermaye bileşenlerinin (yabancı kaynak ve öz sermaye) bir karışımını kullanmaya çalışırlar. Bir firmanın ortalama sermaye maliyeti ne kadar düşükse belirli bir proje için istenen getiri oranı da o ölçüde daha düşük olmaktadır. Herhangi bir projenin net bugünkü değeri kısmen sermaye maliyetine bağlı olduğu için firmalar sermaye bütçelemesini icra etmeden veya projenin yapılabilirliğini belirlemeden önce sermaye maliyetlerini tahmin etmelidirler.

S

Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti nedir?

Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti işletmenin kullandığı tüm finansman kaynaklarının maliyetini içermektedir. Finansman kaynaklarının maliyetleri ve toplam kaynaklar içerisindeki payları dikkate alınarak firmanın ortalama sermaye maliyeti hesaplanmaktadır. Yabancı kaynağın vergiden indirilebilir olması nedeniyle finansman olarak öz sermaye yerine borç kullanımının bir avantajı vardır. Fakat sermaye yapısı içerisinde yabancı kaynak kullanımı öz sermayeden fazla ise işletmenin öz sermayesi yabancı kaynaklar için bir teminat olma özelliğini kaybedecektir. Bu durum faiz giderlerini ve işletmenin faiz giderlerini karşılayamama olasılığını artıracaktır. İşletmenin artan riski karşısında ise potansiyel ve mevcut hissedarlar veya kredi verenler tarafından istenen getiri oranlarında artış olabilecektir. Diğer bir değişle, artan risk karşısında kredi kuruluşları daha yüksek faiz oranları ve hissedarlar ise daha yüksek getiri talep edeceklerdir. Bundan dolayı, genellikle daha ucuz olan yabancı kaynağın belirli bir orana kadar kullanılması durumunda işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti düşürülebilecektir. Finans yöneticileri borcun avantajı (faiz ödemelerinin vergiden indirilebilmesi) ve dezavantajı (artan iflas olasılığı) arasında bir denge oluşturmalıdır. Diğer bir değişle borcun toplam kaynaklar içerisindeki oranı artarken firmanın ortalama sermaye maliyeti başlangıçta düşmektedir. Fakat belirli bir noktadan sonra borcun toplam kaynaklara oranı artmaya devam ederken ortalama sermaye maliyeti tekrar artmaya başlar. Bu durum, firmanın yabancı kaynak kullanımını belirli bir noktaya kadar artırabileceğini ve böylece ortalama sermaye maliyetini düşürebileceğini belirtmektedir. Bu noktadan daha ileriye gitmek firmanın ortalama sermaye maliyetini tekrar artıracaktır.

S

Bütçeleme nedir?

Planlama kapsamında hazırlanacak olan bütçeler geleceğe yönelik olduğu için büyük ölçüde tahminidir. Tahmini veriler bilimsel yöntemler kullanılarak elde edilmektedir. Bütçeler işletmeler için izlenecek yol haritası olarak görev yapmaktadırlar. Bütçelemenin Temel İlkeleri Bütçelemenin işletme açısından faydalı olabilmesi bütçelemenin temel ilkelerinin anlaşılması ve buna uygun hareket edilmesi ile mümkün olmaktadır. 

Bu ilkeleri şu şekilde belirtebiliriz: 

Yönetimin Desteği: Bütçelemenin başarısı üst yönetim başta olmak üzere tüm yönetim kademelerinin desteğini almakla mümkün olabilecektir. 

Katılım: Bütçeleme sürecine tüm ilgili yönetim kademelerinin katılımı gerekmektedir. Böylece bütçenin tüm işletme tarafından benimsenmesi sağlanmış olacaktır. 

Örgütsel Uyum: Bütçeleme yetki ve sorumlulukların açık bir şekilde tanımlandığı bir örgütsel yapı içerisinde kendisinden beklenen faydayı verecektir. Yetki ve sorumlulukların tanımlandığı bir örgütsel yapıda kişiler başarı veya başarısızlıkları sahiplenebilecektir. 

Esneklik: Bütçeler bir yol haritası olup geleceğe yönelik tahmini verileri içerir. Gelecekte öngörülemeyen bir değişim karşısında işletmelerin bütçelerinde gerekli değişiklikleri yapması gerekir. Kısacası, bütçeler değişen koşullara ayak uyduracak esneklikte olmalıdır. 

Sorumluluk Muhasebesi: Bütçeleme aşamasında kullanılan verilerin çoğu muhasebe departmanı tarafından sağlanmaktadır. Bütçelemenin başarısı planlama ve denetim aşamasında kullanılacak olan bu verilere bağlı olduğu için muhasebe sisteminin bu ihtiyaçlara uygun olarak tasarlanmış olması gerekir. 

Gerçekçilik: İşletme bütçeleri ile ortaya konan hedeflerin gerçekçi olması gerekmektedir. Diğer bir değişle, ulaşılması zor hedefler veya ulaşılması çaba gerektirmeyen basit hedefler bütçenin konusu olmamalıdır. Zor hedeflerin belirlenmesi durumunda personel hedeflere ulaşmak için yıpranacak veya hedefe ulaşamadığı için moral bozukluğu oluşacaktır. Kolay hedefler ise çalışanların motivasyonunu azaltacaktır. 

Amaca Yönlendirme: İşletmenin uzun dönem amaçlarına ulaşabilmesi için bütçeleme sisteminde tüm birimlerin hedeflerinin, amaçlarının ve performans kriterlerinin yer alması gerekir. Tam 

İletişim: İşletmede birimler arasında bütçeleme konusunda tam bir iletişimin olması ve tarafların her türlü işlemlerden haber olması gerekir. 

Zaman uygunluk: Planlana ve faaliyetlerle ile ilgili sonuçların değerlendirilmesinin bir zaman çizelgesi kapsamında yapılmasını ifade etmektedir. 

İzleme: Elde edilen sonuçların bütçelerle karşılaştırılması ve buna bağlı olarak performans değerlemesinin yapılması gerekmektedir.

S

Bütçe türleri nelerdir?

Aşağıda bütçe türleri sıralanmaktadır. İşletme açısında ilk bütçe satış bütçesidir. Diğer bir değişle, diğer bütçelerin doğruluğu satış tahminlerinin ve satış bütçesinin doğruluğuna bağlıdır. İşletme son olarak nakit bütçesini hazırlamaktadır. Bütçe türleri; • Satış bütçesi, • Üretim bütçesi, • Direkt ilk madde ve malzeme bütçesi, • Direkt işçilik bütçesi • Genel üretim giderleri bütçesi, • Faaliyet giderleri bütçesi, • Yatırım bütçesi ve • Nakit bütçesidir. 

S

Nakit bütçesi nedir?

Nakit bütçesi, işletmenin belirlenen dönem içerisindeki tüm nakit giriş ve çıkış tahminlerinin gösterildiği tablodur. İşletmeler planlama yaparken proforma (tahmini) bilanço ve gelir tablosu hazırlarlar. Bu tablolar işletmenin uzun vadeli tahminlerini içermektedir. Kısa vadeli tahminlerde ve kısa vadeli finansman kararlarının alınmasında ise nakit bütçeleri kullanılmaktadırlar. Nakit bütçesinde ilk önce peşin satışlar, alacak tahsilatları ve diğer nakit girişleri yer almaktadır. Bundan sonra ise peşin mal alımları, kira ödemeleri, faiz, ücret, vergi, kar payı vb. gibi nakit çıkışlarına yer verilmektedir. Nakit giriş ve çıkışları alt alta yazıldıktan sonra dönemin net nakit akımı ortaya çıkmaktadır. Dönemin net akımına dönem başı nakit mevcudu eklenmelidir. Böylece dönem sonu itibariyle kasa mevcudu ortaya konmuş olur. Bu tutardan elde bulundurulması gereken asgari nakit tutarı düşülür. Eğer olumlu bir fark varsa, bu fon fazlalığını yani yatırılabilecek fon miktarını göstermektedir. Olumsuz farkın mevcudiyeti ise fon gereksinimini göstermektedir. İşletme nakit fazlası olması durumunda bu fazlalığı nerede değerlendirileceğine, nakit açığı var ise bu açığın nereden karşılanacağına şimdiden karar vermeli ve dipnot olarak nakit bütçesinde belirtmelidir. İşletmeler nakit fazlalıklarını kısa vadeli olarak, başka işletmelerin hisse senetleri, devlet tahvili, hazine bonosu, döviz gibi hemen paraya çevrilebilecek varlıklara yatırım yaparak değerlendirebilir. Nakit bütçeleri haftalık, aylık, üç aylık, altı aylık, yıllık vb. dönemler için hazırlanabilir. Eğer işletmenin nakit akımları çok fazla değişkenlik gösteriyorsa, tahminlerin sağlıklı olması açısından daha kısa vadeli nakit bütçeleri hazırlanır. Nakit akımlarının istikrarlı olması durumunda ise daha uzun vadeli nakit bütçesi hazırlanabilir. Nakit bütçesindeki tahminlerin ve dolayısıyla bütçenin doğru olması öncelikle gelecekteki satış tutarının doğru tespit edilmesine bağlıdır. İşletmenin esas nakit girişleri peşin satış ile kredili satışlardan ortaya çıkan alacakların tahsilatından elde edilmektedir. Nakit çıkışlarının bir kısmı da yine bu satış rakamına bağlı olarak tahmin edilmektedir. Nakit bütçesi satış bütçesinden farklıdır. Satış bütçesinde yapılacak satışların miktarı gösterilmektedir. Satışların peşin veya kredili olması ve kredili satışların ne zaman tahsil edileceği gösterilmemektedir. Nakit bütçesinde önemli olan nakit girişleri olduğu için kredili satışların vadesine bağlı olarak ne zaman tahsil edileceği bütçede gösterilmektedir. Hazırlanan nakit bütçesinde nakit girişleri peşin satış ile kredili satışlar sonucu ortaya çıkan alacakların tahsilatından oluşmaktadır. Toplam nakit çıkışları ise ayrıntılı olarak verilmemiş ve her aya ait nakit çıkışları toplam olarak bütçeye dahil edilmiştir. Nakit girişleri ile nakit çıkışları arasındaki fark ilgili ayın net nakit akımını göstermektedir. Bu nakit akımına dönem başı kasa tutarı eklendiğinde ise ay sonu itibari ile toplam kasa tutarı elde edilmiştir. Eğer bu tutar bulundurulması gereken asgari kasa tutarının üzerinde ise aradaki fark kadar nakit fazlası olduğunu göstermektedir. Tam tersi durumda, yani toplam kasa tutarının bulundurulması gereken asgari kasa tutarından az olması durumunda ise aradaki far kadar nakit açığı ortaya çıkacaktır. Örneğimizde nakit fazlalıklarının ilgili ay sonunda yatırıma dönüştürüldüğü (menkul kıymet alımı gibi) veya kullanıldığı, nakit açığının ise kısa vadeli finansman kaynakları kullanılarak karşılandığı varsayılmıştır. Buna göre, örneğimizde Ocak ve Şubat aylarında nakit açığı ortaya çıkmış ve nakit açıkları finansman kaynakları kullanılarak karşılanmıştır. Mart ayında ise 18.000.000’lik nakit fazlası ortaya çıkmış ve kısa vadeli yatırımlarda değerlendirilmiştir. İşletme hazırladığı nakit bütçesi sayesinde nakit açığı ve nakit fazlalığını ortaya çıkmadan önceden fark edebilmektedir. Böylece, nakit açığı ortaya çıkmadan önce bu açığı hangi kaynaklar ile ve en uygun koşullarda nasıl finanse edeceğine karar verebilir. Ayrıca, nakit fazlalıklarını ise nerelerde kullanacağına yönelik planlamasını şimdiden yaparak gelecekte oluşacak belirsizliklerin belli ölçüde önüne geçmiş olur.