PROFESYONEL YAŞAMDA İMAJ VE İTİBAR YÖNETİMİ - Deneme Sınavı - 9

Her ast, tek bir üstten emir alacak şekilde düzenlenmeli olduğundan hiyerarşik düzen içerisinde astların bir çok üstten emir almamaları gerekmektedir. Doğru cevap B'dir.

Konferanslar, bir konuyu aydınlatmak, öğretmek amacı güden didaktik konuşma türü olmaktadır. Öğretici ve bilgilendirici amaçları nedeniyle bilim ve sanat konularında geniş ölçüde yapılırlar. Doğru cevap C'dir.

Dilin, etkili ve güzel bir şekilde kullanılması sanatına Batı kültüründe retorik, Türk-İslam kültüründe ise belagat adı verilmiştir.

Belagatin üç bileşeni vardır: Meani: Sözün yerinde kullanılmasını, muhatabın hâline uygun düşmesini içeren kısımdır. Beyan: Anlamın farklı üsluplarla, çeşitli yollarla ifade edilmesidir. Bedi: Anlamın süslenmesidir.

Buluş (İcat): Konuşmayı oluşturan düşüncelerin kaynağı ve özü. Düzenleme: Konuşmanın kuruluşu ve akışı. Üslup: Konuşmanın konusuna, gereğine ve dinleyenlerin niteliğine göre kullanılan dil. Bellek:  Konuşanın, bilgilerini zihninde tutma ve anımsama gücü.  Deyiş: Konuşmanın ses ve fiziksel yansımasıdır.

Dil kategorisinde olan iletişimde kişiler bilgilerini birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. İnsanların karşılıklı konuşmalarını, dil ile iletişim olarak kabul edebiliriz. Dil ötesi iletişim ise sesin niteliği ile ilgili olan ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi kelimenin vurgulandığı, duraklamalar vb. gibi özellikleri kapsamaktadır.

Sosyal Statü Sosyal statü de dilde varyantlaşma nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Buralar temizlenecek gibi basit bir cümle konuşanın sahip olduğu pozisyona göre, “buraları temizleyeceksin” veya “buraları temizleyeceğim” şeklinde yorumlanabilir. Aynı kelimeler patron tarafından kullanıldığında başka, çalışan tarafından kullanıldığında bambaşka bir anlam ifade edebilir.

Öyküleme; Tasarlanmış veya yaşanmış bir olayın başkalarına anlatıldığı anlatım biçimine öyküleme (hikâye etme denir. Öykülemede zaman akış halindedir ve olaylar bu akış içinde verilir. Öyküleme, belli bir zaman aralığında geçen olayları anlatan film gibidir.

Başarılı bir konuşmacının özelliklerinden bir tanesi; öfkelendirmeden karşı çıkmaktır.

Bir konunun, küçük bir topluluk önünde sohbet havası içinde birkaç kişi tarafından tartışılmasına panel denir.

Aristo ve ondan sonra gelen klasik yazarlar inandırıcı konuşma için beş temel kural belirlemişlerdir. Bunlar arasında etki yoktur. Öteki dört kurala eklenmesi gereken beşinci kural düzenlemedir.

Aristoteles, iyi bir konuşmada Ethos, Pathos ve Logos olmak üzere üç bileşenden söz eder. Bunlardan Ethos konuşmacının kişisel karakteriyle, Pathos dinleyicide yaratılan ruh haliyle, Logos ise konuşmadaki mantıkla ilgilidir.

Sofistler, sordukları sorularla insanların gerçeği kendi kendine bulmalarına önem verirlerdi. Bunu yaparken tartışmayı merkez alırlardı. Öğretim yaklaşımlarının özünde geniş kitleleri etkilemede çok işe yarayan güzel konuşma vardı. Bu nedenle, öğrencilerine retorik öğretirlerdi.

Öykülemede olayları anlatmak esas olduğu için anlatım, belirli bir zaman aralığında geçen olayları işleyen bir film gibidir. Bu nedenle, benzetmeler ve öykülerden geniş ölçüde yararlanılır.

Ünlü Fransız yazar ve düşünürü Voltaire, geniş kitlelerin konuşma gücüyle harekete geçirilebildiğini, hatta yapılan konuşmaların etkisiyle sokaklara dökülüp devrimler yapabildiğine tanık olmuş bir kişi olarak iyi bir konuşmanın duyarlı, kapsayıcı ve canlandırıcı olması gerektiğine işaret etmiştir.

Kalabalık önünde yapılan uzun, etkileyici duygulara yönelik ve ikna edici konuşmalara söylev, nutuk ya da hitabet denir. Günümüzde bu tür konuşmalar özellikle siyasal mitinglerde sıkça kullanılmaktadır. Ancak yalnızca siyaset alanıyla sınırlı olmayıp askeri, dinsel, hukuksa ve akademik alanlarda da yapılmaktadır.

Ortadoğu ve doğu toplumlarının kültürlerinde genellikle ilk ad ile hitap etmek saygısızlık olarak değerlendirilir. İspanyollar ve İngilizler kolay uzlaşma sağlayamazlar. Latin Amerika ve Uzak Doğu kültürlerinde zamandan çalınır ve uzun müzakereler yapılır. ABD’de ise kesinlik, hazırlıklı olma ve zamanı verimli kullanma önemlidir.

İkna sürecinde iletişim kuran mesaj paylaşımı yoluyla karşısındakinin tutum, değer, inanç ve davranışlarını değiştirmeyi amaçladığı için onu inandırmaya çalışır.

Kandırma, manipülasyon ve zorlama bireylerin özgürce ve kendi kendilerini de ikna ederek seçme hakkını kullanmalarına engeldir. Bu nedenle, iknadan çok hile ve baskıdan kaynaklanan bir kabullenme söz konusudur ki bu da ikna sayılmaz.

Bireylerin tutum ve davranışlarını uzun dönemde değiştirmeye dayanan ikna sürecinde önce bireyin önce değişim için güdülenmesi, belirli bir süreçten sonra ikna olması ve bunun karşılığında ödüllendirilmesi gerekir. Bu süreçte özellikle manipülasyon ve ödül nedeniyle değişimden kaçınılmalıdır.