Portföy Yönetim Stratejileri
Pasif portföy yönetiminin özellikleri nelerdir?
Pasif portföy yönetimi genel olarak etkin piyasa hipotezine dayanır. Bu hipoteze göre, menkul kıymet piyasaları etkindir. Her türlü bilgi piyasaya çok çabuk ulaştırılır ve piyasa tarafından değerlendirilerek fiyatlara yansır. Fiyatlar yeni bilgiye göre oluşur ve gelecek bilgi tahmin edilemez. Dolayısıyla pasif portföy yönetiminde temel, teknik ve trend analizlerine gerek yoktur. Pasif portföy yönetiminde çok iyi çeşitlendirilmiş menkul kıymet portföyü oluşturularak belirli bir süre elde tutma stratejisi izlenir.
Aktif portföy yönetiminin özellikleri nelerdir?
Aktif portföy yönetiminde temel, teknik ve trend analizlerinin piyasadaki diğer yatırımcılara göre daha iyi yapılması durumunda iyi firmaların portföye dahil edilebileceğine inanılır. Böylece piyasa getirisinin üzerinde bir kazanç sağlanabileceği varsayılır. Aktif portföy yönetimi; uzmanlık, yüksek maliyet ve çok ciddi bir araştırma gerektirdiğinden genellikle büyük yatırımcılar tarafından
kullanılmaktadır.
Portföy yönetim stratejilerinin belirlenmesinde etkili olan faktörler nelerdir?
Portföy yönetim stratejilerinin belirlenmesinde birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar; yatırımcının amacı, portföyün büyüklüğü, elde tutma süresi, yatırımcının kişi veya kurum olması, vergi durumları, yasal sınırlamalar, yatırımcının risk alma seviyesi ile gelecekte ihtiyaç duyacağı para miktarı, piyasadaki beklentiler, yatırımdan beklenen getiri oranı, yatırımcılarla ilgili bilgiler ve yatırımcıların özel talepleri olarak sayılabilir.
Yatırım stratejisinin bileşenleri nelerdir?
Yatırım stratejisinin bileşenleri; portföye hangi varlılığın ne oranda dâhil edileceği, satın alma-satma politikaları ile risk politikalarından oluşur.
Aktif portföy yönetiminin temel özellikleri nelerdir?
Aktif portföy yönetiminin bazı temel özellikleri bulunmaktadır. Bunlar:
• Aktif portföy yönetiminde yüksek işlem maliyeti söz konusu olduğu için, daha çok büyük
portföylerin yönetiminde kullanılmaktadır.
• Portföydeki menkul kıymetlerin sıklıkla değiştirilmesi ya da oranlarının artırılıp azaltılmasına
bağlı olarak yüksek devir hızı söz konusudur.
• Aktif portföy yönetimi daha çok zaman, uzmanlık, yakın takip, hedefleri gerçekleştirme baskısı,
performans ölçümü, raporların hazırlanması ve sunulması gibi çabalar gerektiğinden daha
yüksek yönetim giderleri ortaya çıkmaktadır.
• Aktif yönetimde, piyasa getirisinin üzerinde bir getiri elde etme amacı olduğundan portföye
yüksek riskli menkul kıymetler alınabilmektedir. Tahminlerin veya beklentilerin karşılanmaması
durumunda yüksek riskli varlıklar büyük kayıplara neden olabilmektedir.
Satın al ve elde tut stratejisinin temel özellikleri nelerdir?
Yatırım stratejilerinin en basitidir. Başlangıçta yatırımcının istek ve ihtiyaçlarına uygun bir kaç menkul kıymet seçilir ve yatırım süresi boyunca portföyde değişiklik yapılmaz. Başka bir ifadeyle, elde tutma süresince piyasa fiyatlarının değişmesine ve teknik göstergelere bakarak alış veya satış yapılmaz. Satın al ve elde tut stratejisinde, yatırımcı başlangıçta temettü, kupon faiz oranı, vade, kalite ve geri ödeme gibi ölçütlere bakarak kendisine uygun olan menkul kıymetleri seçmeye çalışmaktadır. Bu stratejiyi uygulayan yatırımcılar aktif olarak işlem yapılarak elde edilebilecek cazip getiriler yerine, vadesi yaklaşan yatırım araçlarına yönelerek fiyat ve yeniden yatırım risklerini azaltmaktadırlar.
Aktif portföy yönetimindeki en önemli aşamalar nelerdir?
Aktif portföy yönetiminde piyasa zamanlaması ve portföye alınacak menkul kıymet seçimi iki önemli aşamayı oluşturur. Piyasa zamanlamasında, portföye ne zaman pay senedi alınacağı veya portföyden ne zaman pay senedi satılacağı kararı verilmeye çalışılır. Aynı durum sabit getirili menkul kıymetler için de geçerlidir. Başarılı bir piyasa zamanlaması, en iyi tahmini yapmayı gerektirir. Bu tahmin hem düşük fiyatlandırılmış menkul kıymetleri portföye almayı, hem de portföydeki aşırı fiyatlandırılmış menkul kıymetleri satma kararını kapsamaktadır.
Aktif portföy yönetimi ile piyasa başarısından daha fazla getiri elde edebilmenin koşulları nelerdir?
- Bazı bilgiler, bu bilgilere sahip yatırımcılara avantaj sağlayabilir.
- Fiyatı etkileyen faktörleri hesaba katan bazı analiz yöntemleri bu yöntemleri kullanan yatırımcılara avantaj sağlayabilir.
- Piyasada yanlış fiyatlandırılmış menkul kıymetlerden yatırımcılar yararlanabilirler.
Maliyeti ortalama stratejisinin özellikleri nelerdir?
Yöntemin temeli, belirli aralıklarla (aylık, üç aylık, yıllık gibi), eşit tutarlı (her ay T1.000 gibi), aynı finansal varlığa, uzun süreli yatırımlar yapılmasına dayanmaktadır. Böylece, fiyatların ucuz olduğu zamanlarda, fiyatların pahalı olduğu zamanlara nazaran daha fazla finansal varlık satın alınmış olacak ve ortalama alış fiyatı, ortalama piyasa fiyatının altına düşürülecektir. Diğer bir ifadeyle, yatırımcının portföyünde bulundurduğu pay senedinin değeri düşmeye başlarsa, yatırımcı o pay senedinden daha fazla alarak, ortalama maliyeti düşürecek ve portföyün dengesini sağlamış olacaktır.
Maliyeti ortalama yönteminin üstün yönleri nelerdir?
- Satın alınan pay senetlerinin ortalama maliyeti, piyasada oluşan fiyatların ortalamasından düşük gerçekleşir.
- Küçük yatırımlarla büyük bir portföye sahip olunabilir.
- Yatırımcılar, fiyatlar yüksek iken, çok sayıda ve yüksek maliyetlerle pay senedi alma tehlikesinden, bu stratejiyle korunabilirler.
- Pay senedi piyasasında meydana gelebilecek düşüşler, pay senedi satın alma zamanına denk düştüğünde portföye düşük maliyetli pay senedi alma olanağı doğar.
Gelecekteki yükümlülükleri karşılama stratejisinin özellikleri nelerdir?
Yatırımcılar, portföy oluştururken, gelecekteki bazı harcamalarının portföyden elde edilecek gelirlerle karşılanmasını isteyebilirler. Böyle bir durumda, belirli zamanlarda yerine getirilmesi gereken yükümlülüklere eşit tutarda nakdin elde edileceği bir portföy oluşturulmalıdır. Bu şekilde oluşturulan portföyler, daha çok hazine bonosu ve tahvil gibi yatırım araçlarından oluşurlar. Buna göre bu stratejide, portföye alınacak yatırım araçlarının özellikle vadeleri üzerinde durulmalıdır. Nakit akışları kesin, vadeleri ve getirileri belirli menkul kıymetlere yatırım yapılarak, gelecekte ihtiyaç duyulacak fonların sağlanması, portföy oluşturulurken garanti altına alınmış olmaktadır.
Sabit değer stratejisinin özellikleri nelerdir?
Sabit değer stratejisi, yatırımcının sahip olduğu portföyün bir bölümünü, sabit getirili finansal varlıklara ayırmasını, ya da nakit olarak tutmasını öngörmektedir. Böylece, portföyün pay senedine ayrılan ve piyasadaki dalgalanmalardan daha fazla etkilenen bölümünün değeri sabit tutulmaya çalışılır. Bu strateji uygulandığında, pay senetlerinin fiyatlarının yükseldiği dönemlerde, pay senetlerinin bir kısmı satılarak, sabit getirili varlıklara yatırılır. Öte yandan, pay senedi fiyatları düştüğünde, sabit getirili varlıkların bir kısmı satılarak, pay senedi satın alınır. Böylece, portföydeki pay senetlerinin toplam değeri sabit tutulmaya çalışılır. Sonuç olarak, pay senetleri fiyatları yükseldiğinde satış, düştüğünde alış söz konusu olmaktadır.
Sabit değer stratejisini uygulayacak yatırımcıların dikkat etmeleri gereken hususlar nelerdir?
- Yatırıma başlamadan önce, seçilen ve daha sonraki aşamalarda sabit kalacak pay senetlerinin toplam piyasa değeri önemli bir konudur. Bu stratejide fiyatlar makul bir seviyede iken portföy oluşturulmalıdır.
- Bu stratejinin olumlu sonuç vermesi için, fiyatların makul olarak kabul edilen seviyenin üstüne çıkması ve altına inmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, fiyatları sürekli artan veya azalan pay senetlerinden oluşan portföylerde bu strateji iyi sonuç vermeyebilir.
- Yatırımcının pay senetleri dışındaki menkul kıymetlere ne kadar pay ayıracağı önemli bir konudur.
- Portföyün belirli aralıklarla gözden geçirilmesi ve alım-satım zamanlarının belirli ölçütlere bağlanmasında yarar vardır.
Sabit oran stratejisinin özellikleri nelerdir?
Sabit oran stratejisi, varlık tahsisi stratejisi olup, portföydeki değişik menkul kıymetlere yapılacak olan yatırımın oranlarının belirlenmesine dayanmaktadır. Tipik bir sabit oran stratejisine, portföyün %45’inin pay senedi, %45’inin tahvil ve %10’unun para piyasası araçlarına yatırılması örnek olarak verilebilir. Yatırımların değişik yüzdelerle değişik varlıklara bölümlendirilmesi, yatırımcının amacı ve risk toleransı ile belirlenmektedir. Yatırımcının amacının, risk toleransının ya da piyasa şartlarının değişmesine bağlı olarak portföy içerisindeki varlıkların yüzde ağırlıkları da değişebilecektir. İhtiyatlı, riskten kaçınan, emekliliği yaklaşan ve ek gelir elde etme ihtiyacı olan bir kişi için portföy tahsisi %25 pay senedi, %70 tahvil ve %5 para piyasası araçlarına yatırım şeklinde olabilir.
Değişken oran stratejisinin özellikleri nelerdir?
Sabit oran stratejisine benzeyen değişken oran stratejisinde, %50-%50 gibi sabit bir oran belirlenmeyip, yükseliş ve düşüşlerde farklı oranlar belirlenmektedir. Bu stratejiye göre, pay senedi fiyatları arttığında, pay senetlerinin bir kısmı satılarak, sabit getirili varlıklara yatırım yapılır. Böylece, portföydeki pay senetlerinin oranı düşürülür. Ayrıca hisse sentlerinin bir kısmı yüksek fiyattan satılmış olur. Öte yandan, pay senedi fiyatları düştüğünde, sabit getirili varlıkların bir kısmı satılarak pay senetlerinin portföy içindeki oranı arttırılır. Bu uygulamanın amacı, düşük fiyatlardan daha çok pay senedi satın alabilmektir.
Değişken oran stratejisinin sakıncası nedir?
Değişken oran stratejisinin sakıncası, fiyatlar sürekli aşağı doğru inerken, pay senetlerinin portföy içindeki payının da sürekli olarak artmasına olanak tanınması ve böylece önemli sermaye kayıplarıyla karşılaşılabilmesidir.
Endeks içerikli fon stratejisinin özellikleri nelerdir?
Bu stratejiye göre, endeks kapsamındaki pay senetlerine endeks içindeki ağırlıkları korunarak yatırım yapılabilir. Böylece, piyasayı temsil ettiği varsayılan endekse eşit bir getiri sağlanabilir. Strateji, uzun dönemde endekslerden daha iyi getiri elde edilemeyeceğini ve endekslerin tüm piyasayı aynen yansıttığı varsayımına dayanır. Endeks kapsamındaki pay senedi sayısı fazla ise, bazı ölçütlere göre seçim yapılarak portföye girecek menkul kıymetler belirlenir ve bu durum «endeksin kısmen temsil edilmesi» olarak tanımlanabilir. Burada amaç, özellikle portföy oluşturulurken ödenen komisyonlar ile sonraki yönetim giderlerini azaltmaktır.
Kısmen temsil yönteminin türleri nelerdir?
Kısmen temsil yönteminin iki türü bulunmaktadır. Buna göre: 1. Endeksi temsil edeceği düşünülen pay senetleri, çoğunlukla sektör ve piyasa değerleri dikkate alınarak seçilmektedir. 2. Endeksi genel olarak temsil edecek pay senetleri, geçmişteki kârları, büyüme oranları göz önüne alınarak seçilmektedir.
Endeks fon oluşturmada kullanılan yöntemler nelerdir?
Bir endeks fon oluşturmak için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bunlar:
- Kopya yöntemi: Bu yönteme göre fon, endeksten kopya edilerek aynı ağırlıklar korunarak yatırım yapılan pay senetlerinden oluşmaktadır.
- Örnekleme yaklaşımı: Bu yöntemde endeksi teşkil eden büyük firmaların çoğu endeks fon tarafından içerilmektedir. Küçük firmaların ise genel özellikleri korunmakta, ancak örnekleme yapılarak aralarından fonu oluşturacak işletmeler seçilmektedir.
- Kuadratik optimizasyon modeli: Bu modelde seçilen endeks portföyünden minimum riske sahip pay senetleri alınarak endeks fon oluşturulmaktadır.
Portföy sigortasının özellikleri nelerdir?
Portföy sigortası, «çeşitli menkul kıymetlerden oluşan bir portföyü belirli bir süre değer düşüklüğüne karşı koruyan veya bu portföye başlangıçta belirlenen asgari getiri oranını sağlayan bir yatırım stratejisi» olarak tanımlanabilir. Ayrıca, portföy sigortası, kontrol edilebilir bir risk düzeyinde, en yüksek getirinin elde edilebilmesi için, portföy bileşiminin pay senedi ve nakit arasında nasıl ve ne zaman yapılacağını gösteren bir strateji olarak da ifade edilebilir. Portföy sigortası tekniği, piyasanın yönü hakkında net bir tahminin olmadığı ve volatilitenin yoğun olduğu dönemlerde genellikle kurumsal fon yönetim şirketleri tarafından kullanılmaktadır.
Portföy teorisine göre pay senetlerine yatırım yapmış olan yatırımcılar karşı karşıya olduğu riskler nelerdir?
Pay senetlerine yatırım yapmış olan yatırımcılar iki tür riskle karşı karşıyadır. Birincisi, sistematik olmayan risk olup, firmaların kendine özgü faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Bu tür riskler iyi çeşitlendirilmiş bir portföyle ortadan kaldırılabilmektedir. İkincisi, sistematik risk ya da piyasa riski olup, portföyün çeşitlendirilmesiyle ortadan kaldırılamamaktadır. Başka bir ifadeyle, piyasa şartlarındaki değişiklikler pay senetlerinin fiyatlarında değişmelere neden olmaktadır. Dolayısıyla, portföy teorisi, pay senetlerine yatırım yapmış olan yatırımcının piyasa riskinden kaçamayacağı görüşünü ileri sürmektedir.
Portföy sigortalarında hangi çeşitlendirme türleri kullanılmaktadır?
Portföy sigortası, pay senedi portföyünü piyasa riskine karşı, vadeli işlem (futures) piyasalarında pay senedi endeks sözleşmelerinin satılması, pay senedi endeksinin kısa satışının yapılması ya da put (satma opsiyonu) sözleşmesi satın alınması yöntemleriyle yapılmaktadır.
Portföy sigortasının başarısı üzerinde etkili olan ve yatırımcı tarafından kontrol edilebilir olan faktörler nelerdir?
Yatırımcının kontrol edebileceği faktörleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: 1. Kabul edilebilecek asgari getiri oranı, 2. Sigortaya tabi tutulacak portföy oranı, 3. Sigorta edilecek portföyde yer alan menkul kıymetlerin riski, 4. Sigortanın kapsayacağı zaman aralığı. Kontrol edilemeyen faktörler ise şunlardır: 1. Risksiz faiz haddi, 2. Riske karşı ödenen prim, 3. Pay senedi piyasasının değişkenliği.
Portföy sigortası üzerinde etkili olan kontrol edilemeyen faktörler nelerdir?
Risksiz Getiri Oranlarında Değişme: Eğer risksiz getiri oranı düşerse, portföyün sigorta edilen kısmının getirisi de düşer. Bu durum portföy sigortasının risksiz getiri oranının düşük olduğu ortamlarda daha maliyetli olacağı anlamına gelmektedir.
Risk Priminin Değişmesi: Portföy sigortasının uzun dönem maliyetini etkileyen faktörlerden biri de risk primidir. Yatırımın riski fazla ise, yüksek getiri elde etme olasılığı da fazladır. Yatırımcı riskten kaçınmakta ise, elde edebileceği kazanç da düşük olacaktır. Dolayısıyla, aynı mantık portföy sigortası içinde geçerlidir. Riski fazla olan yatırımlar için ödenen risk primi de fazla olacağından sigorta daha maliyetli olmaktadır.
Piyasanın Değişkenliği (Volatilite): Riskli kabul edilen varlıkların değerlerindeki değişkenliğin fazla olması, portföy sigortasının maliyetinin fazla olması anlamına gelmektedir.
İşlem Maliyeti: İşlem maliyetinin artması portföy sigortasının maliyetinin artması anlamına geldiğinden, portföyün beklenen getirisini olumsuz yönde etkilemektedir.
Yatırımcı veya portföy yöneticisinin sigorta maliyetini düşürmek için alabileceği önlemler nelerdir?
1.Yatırımcının sahip olduğu portföyün sigortaya gereksinimi olup olmadığını araştırması ve en az getiri oranını tespit etmesi gerekir.
- Yatırımcı portföyde bulunan varlıkların belirli bir kısmının sigorta edilmesini isteyebilir. Yatırımcı bu strateji ile sigorta maliyetini düşürmesine rağmen, istikrarlı olmayan piyasalarda kaybetme riskini artırmaktadır.
- Yatırımcı portföy sigortasının vadesini uzatabilir. Uzun vadeli strateji portföy sigortasının beklenilen maliyetini belirgin bir şekilde düşürebilir.