aofsorular.com
TAR206U

İskânda Görevli Memurlar ve İskânın Tesirleri

4. Ünite 27 Soru
S

İskan dairesinin kurulmasındaki amaçlar nelerdir?

İskân dairesinin kurulmasının ana sebebi, iskân edilecek olan konar-göçer ve yerleşik ahalinin en iyi şartlarda yerleşmesini temin etmektir. Bu itibarla devlet,
merkezden gönderdiği kadı ve naibler vasıtasıyla bu işi sağlıklı bir şekilde yürütür. Başarıda yerel idarecilerin de katkıları önemli rol oynamıştır.

S

İskân ile ilgili kararlar ve nizamlar nelerdir?

İskân ile ilgili kararlar ve nizamları kısaca şu şekilde belirtebiliriz:
a- Yerleşme arzusu içerisinde olan oymak, cemaat ve aşiret mensuplarına
evlerini inşa etmek ve ziraat yapabilmek için yeterli toprağın verilmesi.
b- Verilen arazilerde ziraî faaliyette bulunup bulunmadıkları sıkı bir şekilde
takip edilecek ve elde edilen ürünlerinden topraklarının verimlilik durumuna göre vergi vermeleri zorunlu hale getirilecekti.
c- Konar-göçerlerin iskân edildikleri yerlere kendilerini kontrol edecek bir
başbuğ tayin edilerek aralarında çıkabilecek anlaşmazlıkları bertaraf etmek
ve kanuna aykırı hareket edenleri tesbit ederek cezalandırmak.
d- Sürülerini yaylağa çobanları ile gönderip kendileri ise aileleriyle birlikte yaz
ve kış iskân mahallerinde kalacaklar; gerektiğinde yerel idarecilerin verdiği
görevleri hemen yapacaklardı. 
e- Oymakları konar-göçer hayattan çıkarıp yerleşik hayata intibak ettirmek
suretiyle hem şekavet olaylarının önüne geçmek ve hem de ekonominin
canlanmasını temin etmek planlanmıştır.

S

İskân memurlarının  görevleri nelerdir?

İskân edilecek olan ahali ve konar-göçerlerin kısa zaman içerisinde yerleştirilmelerini temin etmek, kargaşalığa meydan vermemek, devlet-reaya birlikteliğinin bir göstergesi olarak ifade edebiliriz. Ayrıca merkezden gönderilen memurlarla yerel yöneticilerin birbirleriyle kaynaşmaları sayesinde iskânın süratle gerçekleşmesi sağlanmaktaydı.

S

Konar-göçerler nasıl sınıflandırılır?

Konar-göçerleri kısaca şu şekilde sınıflandırmamız mümkündür:
1- Bir boydan ibaret olan tek başına ve müstakil bir grup halinde bulunanlar.
2- Bir boydan ayrılmış ve zamanla türeyerek sayıları dörtten on altıya veyahut
daha fazla olan oymaklar grubu ki bunlar genellikle reislerinin adıyla anılmaktaydı.
3- Federasyon şekli gösteren gruplar. Bu tarz gruplar ise ana teşekkülden ayrılmış olup, muhtelif oymakların birleşmesiyle meydana geldiği gibi, bir
teşekkülden ayrılmış küçük grupların birleşmesinden de meydana gelebilirlerdi

S

İskân mübaşirinin görevlerini belirtiniz.

İskân mübaşiri: Valinin yanına yardımcı, bazen bizzat bu işin mesul adamı olarak merkezden gönderilirdi. Dergâh-ı âli kapucu-başısı rütbesinde olan mübâşirler bazı ahvalde Anadolu eyaleti, Bozok Sancağı, Ayas, Berendi ve Kınık taraflarındaki iskân hareketini fiilen idare etmişlerdir.

S

İskân dairesini oluşturan meslek sahiplerinden biri olan mimarın görevlerini açıklayınız.

Mimar: İskân dairesini oluşturan meslek sahiplerinden biri olan mimar ise,sürekli olmamakla birlikte, bu daire içinde sulama ve benzeri yapım işleri, ziraata elverişli arazinin keşif ve etüdünde görevlendirilmekteydi. Su kaynağının bulunduğu yerlerde, icap eden tesisatı yapmakla görevli olarak gösterilen lüzum üzerine merkezden gönderilirlerdi. Bununla beraber her iskân mahallinde bu iş için ayrı bir mahallî mimarın olduğu muhakkaktır. Çünkü iskân bölgesini ve ahaliyi tanıyan bu mimar merkezden gönderilen mimar ile birlikte hareket ederek iskânın istenilen bir şekilde olması temin edilmekteydi.

S

İskân işinin teferruatını inceleyen iskan memurlarını ve görevlerini açıklayınız.

İskân işinin teferruatını inceleyen ve “iskân beyleri, kethüdaları, iskânbaşı,alaybeyleri, kadı, defterdar, iskân mübaşiri”’nden teşekkül eden bu büro valinin başkanlığı altında toplanırdı. Sık sık yapılan ve koordine halinde olan bu teşekkül,iskân merkezlerinin seçiminde iskân edilecek olan ahalinin her türlü ihtiyaçlarının nasıl ve ne şekilde karşılanacağını belirlerdi. Bu itibarla da iskâna elverişli yerlerin seçimini özenle belirlemekteydiler.

S

 İskânda görevli olanlar arasında Türkmen ağasının, diğer bir adıyla Voyvodanın görevleri nelerdir?

 İskânda görevli olanlar arasında Türkmen ağasının, diğer bir adıyla Voyvodanın da önemli bir yeri bulunmaktadır. Konar-göçer teşekküllerinden gerek padişah haslarına dâhil olanlar, gerekse bir sancağın vergi dairesine dâhil olarak mâlî bakımdan mukataaya verilmek suretiyle idare edildikleri zaman, voyvoda olarak bilinen kimseye bu topraklar malîkâne suretiyle verilmekteydi. Voyvoda, bir nevi hükümet tarafından tayin edilen bir idareci konumundaydı. Voyvodalar, bağlı oldukları Sancakbeyinin gediklilerinden veya mahallî hanedanlardan, ahalinin rızası alınmak suretiyle voyvoda tayin edildiği için iskâna tabi tutulanlar ile birlikte iskân sahasında bulunmaktaydılar. 

S

Derbentlerin, hanların,köylerin ve hatta kasabaların kurulmasının faydaları nelerdir?

Derbentlerin, hanların,köylerin ve hatta kasabaların kurulması bölgede asayişsizliğin önlenmesinde önemli bir vasıta olduğu gibi, bu suretle de üzerlerindeki baskıların hafifletilmesi veya tamamen ortadan kaldırılmasıyla yerleşik ahalinin emniyeti sağlanmıştır. Böylece,yerleşik ahali, gerek iktisadî, gerekse hukukî bakımdan refaha kavuşurken, konargöçer veya başıboş unsurlar üzerindeki baskı artmıştır. Bu durum, ekonomik ve psikolojik açıdan konar-göçer unsurların etkilenmelerine sebep teşkil etmiştir

S

Derbent teşkilatını açıklayınız.

Derbent: Derbentler, Osmanlılar zamanında Türk kültürünün vücuda getirdiği
önemli sosyal ve iktisadî teşekküllerdir. Ticaret yolları ve geçitler üzerine kurulan
derbentler sayesinde, yolcuların emniyeti sağlanmakla birlikte, yol boyunca onların her türlü ihtiyaçları da karşılanmıştır. Aynı zamanda derbentlerin kurulmasıyla hem iç iskân meselesi çözüme kavuşturulmuş, hem de bölgenin güvenliği temin edilerek, ıssız yerlerin iktisadî ve sosyal açıdan canlandırılması sağlanmıştır.Derbent teşkilatı, temelinde insana hizmet amacını taşıyan kültürümüzün köklü birikiminin, zenginliğinin ve yaratıcılığının bir eseri olarak ortaya çıkmıştır.

S

Derbentler hangi şekillerde ayrılabilir?

Derbentleri, yurtluk ve ocaklık şeklinde belirtebiliriz. Buralara iskân edilen ahali umumiyetle konar-göçer reayadan teşekkül etmekte ve bunlar yaptıkları bu vazifenin karşılığında da vergiden muaf tutulmaktaydılar. Bu itibarla derbentleri, derbent mahiyetindeki kaleler, vakıf şeklindeki derbent tesisleri,derbent olarak kullanılan han ve kervansaraylar olarak tasnif etmek mümkündür.

S

Derbentlerdeki görevlileri açıklayınız.

Derbentlerde, derbentcinin yanı sıra başka görevliler de bulunmaktadır. Müstahkem mevki şeklindeki askerî nitelikli derbentlerde başbuğ, sağ kolağası, bölükbaşı, sol kolağası, zabitan ve neferlerden oluşan bir hizmetliler grubu bulunmaktadır. Askerî kuvvetin bulunmadığı derbentlerde ise derbent ağası, derbentci başı,derbentci bölükbaşısı unvanlarını taşıyan kişiler görev yapmaktadır. Derbent teşkilatına dâhil olan zümreleri ise; Derbentçibaşı, Beldarlar, Martolozlar, Pandorlar ve Geçit bekçileri olarak belirtmek mümkündür

S

Mahiyeti itibarıyla derbentleri hangi şekillerde ayırabiliriz?

Mahiyeti itibarıyla derbentleri şu şekilde tasnif etmek mümkündür;
a- Derbent mahiyetindeki kaleler
b- Büyük vakıf şeklindeki derbent tesisleri
c- Han ve kervansarayların derbent olarak kullanılması
d- Köprü yerlerinde bulunan derbentler

S

Osmanlı Devletinde Köprücülük kavramını açıklayınız.

Köprücülük: Osmanlı Devletinin diğer bir geri hizmetlisi de köprücülerdir. Ülkenin sınırları içerisine dâhil olan bölgelerde, mevcut köprülerin tamir ve bakımı için gerekli tüm tedbirleri almanın yanı sıra, stratejik yollar üzerinde yeni köprüler de inşa etmişlerdi. Bu köprüler başta padişah olmak üzere, saray erkânı,vezirler ve zengin hayır sahipleri tarafından inşa ettirilmiştir. Köprülerin tamir ve bakımı ise, ya köprünün banisi tarafından sağlanıyor yahut tesis edilen vakıfların tahsisatı yahut da belli şahıslara bir mükellefiyet yüklenerek yerine getiriliyordu.Köprücüler de derbentçiler gibi aynı hukuki nizama sahiptiler. Bunlar, köprü tamir etmek ve yapmak gibi görevleri yerine getirmekteydiler. Muhafaza ve inzibat gibi işleri yerine getirdiklerinde derbentçi olurlardı.

S

Menzilde çalışan görevliler kimlerdi?

Menzilde, menzilci, menzil kethüdası, ahur kethüdası, seyis, odacı, sürücü, aşçı gibi hizmetliler ile menzilin asıl yükünü çeken ve “menzilkeş” olarak isimlendirilen, menzilin çevresindeki köy ve kasaba ahalisinden oluşan bir grup bulunmaktaydı.

S

Osmanlı Devletinde kale kavramını açıklayınız.

Kale: Stratejik bir yeri, bir geçidi korumak amacıyla inşa edilen askerî yapı hüviyetine haiz olan bir kurumdur. Genellikle kaleler, yol kavşağı, ana yol, geçit yeri, dağlar arasında boğaz, denize uzanan burun, kıyıdan az uzaktaki adacıklar,köprübaşları gibi stratejik yerlerde inşa edilmişlerdir. Yetkililer söz konusu mevkilerde kalenin inşa edileceği alanı belirlerken az sayıdaki kişi ile savunulabileceği, muhafızların gerektiğinde kaleyi kolayca tahliye edebileceği, uzun süreli kuşatmalarda ihtiyacı karşılayacak su kaynağına sahip olan noktaları tercih etmişlerdir

S

Göçebeler  Orta Asya’da Selçuklular ve Osmanlılar zamanında nasıl bir yaşam sürmüşlerdir?

Göçebeler gerek Orta Asya’da gerek Selçuklular ve Osmanlılar zamanında tam bir kapalı ekonomik hayat yaşamayıp, şehirlerle, köylerle ve içinde yer aldıkları idarî yapılarla sürekli olarak mübâdele, vergiler ve taşımacılık gibi yollarla, temas halinde bulunmuşlardır.

S

Osmanlı devrindeki menzilgâh kervansaraylarını açıklayınız.

Osmanlı devrinde bu uzun yol hanlarının benzeri olarak büyük menzil külliyeleri ile birlikte menzilgâh kervansarayları da yapılmıştır. Bazı menzil külliyelerinin zamanla çevrelerinde bir kasaba, hatta bir şehrin doğup gelişmesi üzerine buradaki kervansaray, halk arasında yanlış olarak bedesten diye adlandırılmış, bu gaye ile de kullanılmıştır. Osmanlı devrinde şehir içindeki han ve kervansarayların çoğu dışarıdan mal getiren tüccarın malı ve hayvanı ile konakladığı tesislerdi.

S

Çarşı, Arasta ve Bedesten kavramlarını açıklayınız.

Çarşı, Arasta ve Bedesten: Türkçeye Farsçadan geçtiği sanılan arasta kelimesi
önceleri “Ordugâhta kurulan Pazar” anlamında kullanılmıştır. Ârâsten “Tanzim etmek, sıraya koymak; çekidüzen vermek, süslemek” manasından gelen arastanın manası “sıraya konulmuş, düzenlenmiş” olup Farsçada “çarşı” anlamında kullanılmamaktadır. Türkçe’de bu anlamı kazanması, dükkânların düzenli biçimde karşılıklı birer sıra halinde dizilmiş olmalarından veya ordugâh pazarlarının askerî disiplin içinde “tanzim edilmiş satış” yapmalarından yahut her iki sebepten bu dükkânların gezgin satıcılara nispetle her hususta düzene konulmuş olmalarından ileri gelmeleri mümkündür

S

Arastalara verilen farklı isimler nelerdir?

Arastalar, sonraları aralarına değişik esnafın da karışmasına rağmen, genellikle aynı malın ticaretini yapan dükkânlardan oluştukları için “Terlikçiler arastası”, “Kürkçüler arastası”, “Baharatçılar arastası” gibi isimlerle de anılmışlardır

S

Osmanlı Devletinde Panayır kavramını açıklayınız.

Panayır: Panayırları, hafta pazarlarından daha ziyade, yılda bir veya birkaç kez belirli zamanlarda bir hafta veya on gün gibi bir süre açık kalan alan pazarları olarak nitelendirmek mümkündür. Panayırlar oldukça geniş sayılabilecek bir bölgenin esnaf ve tüccarları ile bölge halkının bir araya geldiği yerlerdi

S

Osmanlı Devletinde Hafta Pazarı kavramını açıklayınız.

Hafta Pazarı: Osmanlı Devletinde ticaret, sadece şehirlerarasında bu işi yapan tüccar ile sınırlı olmayıp, küçük yerleşim yerlerindeki ahalininin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bu nevi pazarlar kurulmaktaydı. Ticaretin yapıldığı bu mekânları, takas yolu ile malların mahiyeti ve coğrafî bölgenin özelliğine göre hafta pazarları ve panayırlar şeklinde görmek mümkün olmaktadır.

S

Tekke ve zaviyeler bulundukları köy ve mezraların hangi açıdan gelişimine katkıda bulunmuşlardır?

Tekke ve zaviyeler bulundukları köy ve mezraların kültürel ve ekonomik açıdan ilerlemesine önemli ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Söz konusu yerleşim birimlerinde halkın aydınlatılmasında imamın yanı sıra zaviye şeyhi de rol almaktaydı. Bu gibi yerlerde imam ve zaviye şeyhi birlikte halka psikolojik destek vermekteydiler

S

Zaviye şeyhleri, XIII. yüzyıldan itibaren nüfuzları altına aldıkları “Köy Gençlik Ocakları ile ne tür bir fayda sağlamışlardır?

Zaviye şeyhleri, XIII. yüzyıldan itibaren nüfuzları altına aldıkları “Köy Gençlik Ocakları”na tarikat usul ve adetlerini sokmuşlardı. Böylece bunlar da şehirlerdeki ahi teşkilatları gibi kuvvetli bir manevi birlik sağlamışlardı.

S

Dervişlerin görevleri nelerdir?

Dervişler, ıssız yerlerin güvenliğini sağlamak amacıyla kurdukları tesislerde gelip geçen yolculara hizmet etmekte, karşılığında da bulundukları yerler kendilerine vakıf olarak verilmekteydi. Bunlar, aynı zamanda derbent bekleyerek asayişin sağlanmasına da katkıda bulunmaktaydılar. Derbent-geçit yerlerinde kurulan zâviye etrafında zamanla bir iskân topluluğu meydana geliyor, dolayısıyla bu yerler şenleniyordu. Zaviyeler, hükümet tarafından, daha çok asayişin tehlikeli olduğu yerlerde kurulmak üzere teşvik ediliyordu. Yol boyunca derbent bekleyen, zaviye kurmuş olan dervişler serbest olarak topraklarını tasarruf ediyorlardı.

S

 Osmanlı Devletinde Vakıfların görevleri nelerdir?

Vakıf: Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de boşalan ve tahribata uğrayan yerlerin iskânını kolaylaştırıp, güvenliği temin etmek ve ticareti canlandırmak için vakıfların kurulmasını sağlamıştır.Vakfı, kişinin şahsî mallarından bir kısmını kamu hizmeti görecek kuruluşlar haline getirmesi olarak tanımlamak mümkündür. Yeni alınmış toprakların imar ve iskânı için öteden beri bu sistemden yararlanılmıştır. Zira vakıflar yoluyla büyük külliyeler meydana geliyor, bu yolla sosyal imkânları sağlanmış merkezin etrafı dışarıdan gelen halk ile kolaylıkla dolmakta idi.

S

İskan hareketlerinde vakıfların ne tür bir katkısı olmuştur?

Vakıfların iskân hareketlerindeki rolü Osmanlı Devleti, Anadolu ve Rumeli’de boşalan ve tahribata uğrayan yerlerin iskânını kolaylaştırıp, güvenliği sağlamak
ve ticareti canlandırmak için vakıfların kurulmasını sağlamıştır. Vakıflar sayesinde yeni fethedilmiş toprakların imar ve iskânı için öteden beri bu sistemden yararlanılmıştır. Zira vakıflar yoluyla büyük külliyeler meydana gelmekte, bu yolla sosyal imkânları sağlanmış merkezin etrafı dışarıdan gelen halk ile kolaylıkla dolmakta idi. Vakıflar sayesinde bir bölgenin kısa zaman içerisinde şenlendirilmesi sağlanmakta idi.