Metinler
"Sultân Mehmed Gâzî Trabzon gazâsı niyyetine Anadolu’ya geçdi, her ne kim niyyet itdi
Hakk te‘âlâ müyesser itdi. Her vilâyetin hutbesi, sikkesi kendinin oldu, devletle yine tahtına teveccüh itdi. Her tarafın pâdişâhlarından ilçi geldi, Han’a “vilâyet mübârek olsun” deyu."
Yukarıdaki ifadelerde “vilâyet mübârek olsun” ifadesinde kastedilen en doğru hüküm nedir?
En doğru hüküm "Tahta geçişini kutlamak için" olmalıdır.
"Şâh-süvâr’a dahi Rûm pâdişâhından destûr oldı, vardı. Budağı vilâyetinden sürüp çıkardı, yerine kendi pâdişâh oldı. Budak dahi gitdi Şâm’a düşdi. Mısır pâdişâhı eyitdi. "Rûm pâdişâhı benimle yağı oldı” didi. Adâvete bir sebeb dahi bu oldı."
Yukarıdaki metinde koyu yazılmış cümleden kastedilen nedir?
Kastedilen; "Rum padişahı benimle düşman oldu." ifadesidir.
Buluşdı birbirine iki sultân
Gör-imdi nidiser takdîr-i Sübhân
Yukarıdaki dizelerde koyu yazılan ifadenin anlamı nedir?
Allahın takdiri anlamındadır.
"Ve bu mâcerâların târîhi hicretin sekizyüz altmışikisinde vâkı‘ oldı. Sultân Mehmed Gâzî zamanında. Ve bundan sonra nice yıl mahfîce kinâyetle zindegânî olundı, biribirine ilçi göndermediler."
ifadesinde vurgulanmak istenen düşünce nedir?
İki devlet arasındaki münasebetlerin gayri resmi olarak cereyan ettiğidir.
"...Ve bu mâcerâların târîhi hicretin sekizyüz altmışikisinde vâkı‘ oldı. Sultân Mehmed
Gâzî zamanında. Ve bundan sonra nice yıl mahfîce kinâyetle zindegânî olundı, biribirine
ilçi göndermediler. Şâh-süvâr Mısır’a yağı oldı. Mısır pâdişâhı Şâh-süvâr üzerine defe‘âtle leşker gönderdiler. Ve her bâr ki vardı, Mısır leşkeri sındı. Mısırlu Şâh-süvârla ceng ü cidâlde iken Rûm pâdişâhı katından bir âlim-i fâzıl Mekke’ye gitdi. Yolda su bürkeleri vardı. Anları harâb gördi . O bürkeler harâb oldığı sebebden hacılar ziyâde zahmet çekdiler. Ol azîz kim Mekke’den geldi, Rûm pâdişâhına ol bürkelerin harâblığın haber virdi."
Yukarıdaki metinde kastedilen Rum Padişahı kimdir?
Osmanlı Padişahı II. Mehmed(Fatih)'dir.
"Bunun oğlu Murad Han Gâzî’nin ömrü altmışsekiz yıl oldu. Atası vefâtında otuzyedi yaşında idi. Bunun dahi otuzbir yıl hutbesi okundu. Vefâtına sebeb Las Kralı uğraşında şehîd oldu. Allah rahmetine vardı."
Yukarıdaki metinde koyu yazılmış cümlede kastedilen nedir?
Saltanat süresinin otuzbir yıl olmasıdır.
"Bunun oğlu Murad Han Gâzî’nin ömrü altmışsekiz yıl oldu. Atası vefâtında otuzyedi yaşında idi. Bunun dahi otuzbir yıl hutbesi okundu. Vefâtına sebeb Las Kralı uğraşında şehîd oldu. Allah rahmetine vardı."
Yukarıdaki metinde bahsi geçen Las Kralı hangi ülkenin kralıdır?
Sırbistan
"Merreten ba‘de uhrâ icmâl ü tafsîl kılındığı vechile devşirme çocuklarının güzîde ve
münâsibleri sarây-ı hümâyûnlara ahz olunup terbiyye ve telkin-i şerâ’it-i İslâmiyye olundukdan sonra efrâdı sipâh ve silahdâr ve ulûfeciyân-ı yemîn ü yesâr ve gurebâ-yı yemîn ü yesâr dinilen süvârî bölüklerine çıkarılur ve sarây-ı hümâyûnda kat‘-ı merâtib eyleyenleri zikr olunan bölüklerin ağalıklarıyla veyâhûd üzengi ağalıkları ta‘bîr kılınan mîr-alemlik ve mîr-âhûrluk ve kapucılar kethudâlığı ve kapucı-başılık me’mûriyetleriyle çırâğ olunup ba‘dehû mîr-livâlık ve mîrimîrânlık ile taşraya gönderilür idi."
Yukarıdaki metine göre devşirme çocuklarının göze batanları ve seçilmiş olanları hangi bölüklere dağıtılırlardı?
Sipahi ocağına, silahdar ocağına, sağ ve sol ulufeciler cemaatlerine, sağ ve sol garipler denilen süvarî bölüklerine dağıtılırlardı.
"Merreten ba‘de uhrâ icmâl ü tafsîl kılındığı vechile devşirme çocuklarının güzîde ve
münâsibleri sarây-ı hümâyûnlara ahz olunup terbiyye ve telkin-i şerâ’it-i İslâmiyye olundukdan sonra efrâdı sipâh ve silahdâr ve ulûfeciyân-ı yemîn ü yesâr ve gurebâ-yı yemîn ü yesâr dinilen süvârî bölüklerine çıkarılur ve sarây-ı hümâyûnda kat‘-ı merâtib eyleyenleri zikr olunan bölüklerin ağalıklarıyla veyâhûd üzengi ağalıkları ta‘bîr kılınan mîr-alemlik ve mîr-âhûrluk ve kapucılar kethudâlığı ve kapucı-başılık me’mûriyetleriyle çırâğ olunup ba‘dehû mîr-livâlık ve mîrimîrânlık ile taşraya gönderilür idi."
Yukarıdaki metne göre devşirme olmanın temel şartı nedir?
Müslüman olmaktır.
"Dördüncisi tarîk-ı seyfiyyedir ki gerek piyâde ve gerek süvârî ocaklarının zâbıtânı usûl-i mer‘iyyeleri vechile kesb-i terakkī idüp fakat serdârlık ve kumandanlık mertebeleri mîrimîrân ve vüzerâya tefvîz olunagelmiş-idi."
Yukarıdaki cümleden ordu komutanlıklarının yalnızca kimlere verildiği anlaşılmaktadır?
Beylerbeylerine ve vezirlere verilmiştir.
"Vâkı‘â kavânîn-i devlet karîn-i iğtişâş oldukça beylerbeyi ve mîr-livâlar dürlü dürlü
mekârihe meyl ile emvâl-i vafîreye dest-res ola-gelüp hâslar bi’t-tedrîc mukāta‘âta ilhâk kılındı ise de bu sûret mezâlim ü te‘addiyâta ruhsat-ı resmiye ma‘nâsını işrâb eyledi."
Yukarıdaki metne göre hasların, sancakbeyleri ve beylerbeyleri nazarında, gözden düşmesinin nedeni nedir?
Kanunlar bozuldukça sancakbeyleri ve beylerbeyleri çeşitli hilelere başvurarak, büyük miktarlarda servetler ele geçirmişlerdir. Bu nedenle haslar onlar için itibarsızlaşmıştır.
"Binâ’en-alâ zâlik vâlî ve mîr-livâlar hazeriyye ve seferiyye nâmıyla ahâlîye aynî ve
bedelî virgüler tarh u tevzî‘ itmekle ve mahlûl olan ze‘âmet ve tîmârları her kim ziyâde
rüşvet verir ise ona arz eylemeğe ve havza-i hükûmetinde bulunan ağniyâyı birer sebeb
tasnî‘ iderek musâdereye koyuldular."
Yukarıdaki metinde koyu yazılmış ifadelerden kastedilen zaman dilimleri nelerdir?
Hazeriyye:Barış
Seferiyye: Savaş şeklindedir.
"Beylerbeyi ve mîr-livâların vazîfe-i me’mûriyyetleri havza-i hükûmetini tasallut-ı
eşkıyâdan muhârese ve zîr-i idâresinde kal‘a var ise anları muhâfaza itmek ve aşâ’ir-i
kabâ’ili taht-ı fermân-berîde bulundurmak ve mahlûl olan tîmâr ve ze‘âmetleri ehl ü
erbâbına tevcîh itdirmek ve sefere me’mûr oldukda zîr-i livâsında bulunan dirlik ashâbını cem‘ ile ta‘yîn olunan mahalle azîmet eylemek kazıyyelerine münhasır olup mevâdd-ı hukūkiyye ile şehir ve kasabaların mu‘âmelât-ı husûsiyyeleri hükkâm-ı şer‘-i şerîfe ve cizye ve mukāta‘iyyât ve sâ’ir mürettebât-ı mîriyyenin cibâyet ü tahsîli defterdâr ve muhassıl-ı emvâl olanlara â’id vezâ’ifden iken ümerâya medâr-ı te‘ayyüş olan hâsların ekserisi vakten be-vakt ref ‘ ü ilgā olunarak mukāta‘ât-ı mîrîyyeye ilhâk olunmağla ümerânın ta‘ayyüşi bâd-ı hevâ vâridâtına vâbeste oldı."
Yukarıdaki metinde geçinme aracı, geçim kaynağı anlamlarına gelen isim tamlaması hangisidir?
Medâr-ı te‘ayyüş
"Bu sebeble yüzer ve ikişer yüz sekbân ve levendi câmi‘ pek çok bölükbaşılar hâdis olup vüzerâ ve ümerâ hıdmetlerinde imrâr-ı vakt iderler ve kapusuz kaldıkları hengâmda bir mahalle intisâb idinceye kadar köyden köye dolaşup kendülerini ahâlîye besletdirirler idi ki vakten be-vakt zuhûr iden Celâlîlerin menba‘-ı menşe’i bunlardır."
Yukarıdaki metinde koyu yazılmış tamlamanın anlamı nedir?
İmrâr-ı vakt: Vakit geçirmek anlamındadır.
"İşbu yedi (Hicri 1227) senesi evâ’ilinde Mısır’dan âmed ü re münâsebetiyle İzmir’e tâ‘ûn hastalığı sirâyet itmiş-idi. İzmir’den İstanbul’a bir ticâret gemisi gelürken içinde tâ‘ûndan birkaç kişi fevt ve mellâhândan bazıları hasta oldukları hâlde Der-sa‘âdet’e lede’l-vürûd gemiden çıkanlar Galata ve Beyoğlu ve Tatavla’ya dağılup anlardan tâ‘ûn hastalığı sirâyet ile ol taraflarda zuhûr itdi."
Yukarıdaki metne göre veba salgının İzmir'e nereden geldiği düşünülmektedir?
Mısır'dan geldiği düşünülmektedir.
"Lâkin îd-ı fıtr takrîbiyle halkın birbiriyle kesret-i ihtilâtından nâşî illet-i sâriye-i
mezbûre bi-iznillâhi te‘âlâ evâsıt-ı Şevvâl’e doğru gitdikce derece-i vefrete urûc ve yalnız nefs-i İstanbul’dan yevmiyye üçbin kadar mevtâ hurûc itmeğe başladı. Sûre-i şerîfe-i Ahkāf helâk-i kavm-i Âd’ı muhbir olduğu ecilden böyle eyyâmda tilâveti müheyyic-i gazab-ı İlâhî olur dimeğe cesâret iden ba‘zı âlim-i sûrînin kavline i‘tikāden yine üç-beş günden sonra men‘ olundı."
Yukarıdaki metne göre Ahkāf suresinin okunmasından neden vazgeçilmiştir?
Ahkâf suresi Ad kavminin helâkini haber veren bir sûre olduğu sebepten “böyle günlerde okunması Allah’ın gazabını uyandırır” şeklinde görüş bildirenler olmuş, nihayetinde bunların fikri kabul görmüştür.
"Bu kerre Anadolu hudûdunun takviyyeti içün Canik muhassılı olan Hazînedâroğlu Süleymân Ağa uhdesine evâ’il-i Rebî‘ü’l-evvel’de rütbe-i vezâretle Trabzon Eyâleti
tevcîh buyuruldı."
Yukarıdaki metinde koyu yazılmış kısımda kastedilen zaman dilimi nedir?
Rebiülevvel ayının ilk günleridir.
"Bu kerre Anadolu hudûdunun takviyyeti içün Canik muhassılı olan Hazînedâroğlu Süleymân Ağa uhdesine evâ’il-i Rebî‘ü’l-evvel’de rütbe-i vezâretle Trabzon Eyâleti tevcîh buyuruldı. Ve Erzurum vâlîsi ve Şark cânibi Ser-askeri Mehmed Emin Paşa ile ve ol tarafda bulunan sâ’ir serhaddât-ı Hâkāniyye muhâfızları ve vâlîleri ile bi’l-muhâbere Ahılkelek Kal‘ası’yla Tiflis taraflarının feth ü teshîrine dilîrâne sarf-ı makderet eylemesi içün fermân-ı âlî yazıldı. Canik Sancağı dahi dergâh-ı âlî kapucı-başılarından ve Rize vücûhundan Tuzcu-oğlu Memiş Ağa’ya Batum Kal‘ası muhâfazası şartıyla tevcîh edildi. Ve Batum havâlîsinin emr-i istihkâmına ihtimâm ve a‘dânın men‘-i tecâvüzine ikdâm eylemesi içün kendüsine emr-i âlî gönderildi. Ve Karaman vâlîsi Vezîr Ali Paşa’nın kethudâsı olup mukaddemce uhdesine Rumili beylerbeyiliği pâyesi ve rütbe-i mîr-i mîrânî tevcîh olunan Mehmed Paşa’ya Akşehir Sancağı tevcîh buyuruldı. Sâbıkā Akşehir Sancağı Mutasarrıfı Derviş Hasan Paşa’ya dahi kemâ-kân Süzebolu muhâfazası şartıyla Sultanönü Sancağı virildi."
Yukarıdaki metnin ana konusu nedir?
Osmanlı taşra teşkilatındaki görev dağılımıdır.
"Cumâde’l-ulâ’nın onuncu Pazar günü bir sultân tevellüd idüp Şâh Sultân tesmiye buyurulmuş ve anın içün dahi üç gün top şenliği edilmişdir."
Yukarıdaki metne göre meydana gelen olay nedir ve nasıl karşılanmıştır?
Padişahın bir kızı olmuş ve üç gün top atışıyla kutlanmıştır.
"Sâbıkā Anadolu Kādî-askeri Köstendilî Tâhir Efendi tavr-ı kudemâya taklîden lâübâliyâne ta‘rîzât ile bâlâ-pervâzlık itmekde oldığından Cumâde’l-ulâ’nın yirmiüçünci güni arpalığı olan Tire’ye nefy ü iclâ ve orada nâ’ib ta‘yîn itmeyerek bi’n-nefs icrâ-yı ahkâm-ı şerî‘at-i garrâ eylemesi emr olundı."
Yukarıdaki metne göre Köstendilî Tâhir Efendi'nin sürgün nedeni nedir?
Kendinden önceki şöhretli âlimlere özenerek, lâubâli tavırlarla hicivler yaparak, kendisini yükseklerde görmeye başladığından sürgün edilmiştir.