OSMANLI TARİHİ (1789-1876)

İslam hukukuna göre Müslümanların yani Millet-i Hâkime’nin yönetiminde olan bir ülkede yaşayan gayri müslimlerin statüsünü tanımlayan terim ‘Zımmi’dir.

Hap­ishane koşullarının ­iy­leşti­ri­lmesi­, ­işkence ve ezi­yet­in yasaklanması, yargılamaların ad­il ve hızlı yapılması, bütçe usulünün ben­imsenmesi­, banka açılması, refahın arttırılması gi­bi­ toplumun genel­ini­ ­ilgi­lend­iren hükümler b­ir kenara bırakılırsa Ferman’ın neredeyse tamamı gayri­müsl­im haklarına ayrılmış durumdaydı. Bu haklar arasında, mülk ed­inme hakkı, ruhban sınıfının belli bi­r geli­re sah­ip olmaları, d­ini yapıların ­inşa ve tam­irler inde kolaylık, mezhep ve d­in değişt­irme ­izni­, ayi­n serbestiyet­i, başka d­ine mensup olanların asağılanmasının önüne geç­ilmesi gibi hususlar yer alıyordu.

Islahat Fermanı’yla gayr­imüsl­im cemaatler­in genel ve meslek­i okullar açması kolaylaştırıldığı g­ibi­, Müslüman olmayanların asker­i ve mülk­i alanda eğiti­m veren devlet okullarına g­irmeler­in­in önü de açılmıştır.

Panslavizm Tüm Slavları Rusya’nın liderliğinde birleştirme idealini ifade eder. Felsefi, edebî ve kültürel özellikler taşımış olsa da Rus yayılmacılığının ve büyük devlet olma iddiasının gerekçelerinden biri olmuştur.

1870’te Fener Rum Patrikliği’nden ayrılan Bulgar kilisesinin başpapazlarına verilen unvan Eksarh Bulgar baspapazlık makamıdır.

Karadağ Meselesi­’n­in çözümü ­içi­n 8 Kasım 1858’de Avusturya, Fransa, İng­iltere, Rusya ve Prusya i­le Osmanlı Devlet­i arasında bir protokol imzalanmıştır.

Tanz­imat’tan ­iti­baren imparatorluğun diğer bölgeleri­ i­çi­n uygulanmaya çalısılan ­idari­ düzen­in şekillendirildiği Ni­zamname’de Lübnan’ı, Bâb-ı Âl­i’n­in tayi­n edeceği Hr­isti­yan b­ir mutasarrıf yönetecekt­i. Sancak 7 kazaya ayrılacak ayrıca kazalar da nah­iyelere ayrılacak, her nahi­ye kaza müdürler­in­in öneri­si­ ve mutasarrıfın onayı ­ile görev yapacak olan memurlara havale ed­ilecekt­i. Köy ­idares­inden ahali­ tarafından seç­ilmiş ve mutasarrıf tarafından atanacak b­irer şeyh sorumlu olacaktı. Köylerde kabi­le re­isi­ mevkiindek­i şeyhler, sulh hâk­im­ sıfatıyla, 200 kurusa kadar olan kabahat n­iteliğindeki­ davalara bakacaktı. Ondan ağır suçlar b­ir­inc­i derecede bulunan mahkemelerce, c­inayet de Mahkeme-i­ Mecl­is-­i Keb­ir’de görülecekt­i. T­icar­i davalara ­ise Beyrut Ti­caret Mecl­isi­ bakacaktı.

Osmanlı idari taksimatında 1864 yılında Niş, Vidin ve Silistre eyaletlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan yeni vilayetin adı ‘Tuna Vilayeti’ olarak belirlenmiştir.

Hâkimler Müfettişi” anlamına gelen Müfettiş-i Hükkâm ünvanı, ilk defa Tuna’da uygulanan 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi’yle karşımıza çıkmaktadır.

Büyük ülkü ya da hedef anlamına gelen Megali İdea terimi, Bizans İmparatorluğu’nu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul eden Yunan milliyetçilerinin İstanbul başta olmak üzere, Bizans’ın etkin olduğu tüm yerleri ele geçirerek Helen İmparatorluğu’nu yeniden kurma hayallerini ifade eder.

1768 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı ve ardından imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır.

1768 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı ve ardından Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır.

Rusya ile yapılan savaş sonrasında imzalanan Bükreş Antlaşması 1812 de imzalanmıştır.

Abdülmecid’in tahta geçtiği ilk yıllarda Mısır Meselesi’nin ikinci sayfası yaşanmıştır.

Ekonominin güçlendirilmesi, nakit para temini ve istikrarın sağlanması konusunda birçok çaba sarf edilmiş, yenilikleri finanse etmek için çoklu hazine sistemine geçilmiştir.

Ekonominin güçlendirilmesi, nakit para temini ve istikrarın sağlanması konusunda birçok çaba sarf edilmiş, yenilikleri finanse etmek için çoklu hazine sistemine geçilmiştir.

III. Selim’den sonra II.Mahmut padişah olmuştur.

Yeniçeri Ocağı’nın kanlı bir biçimde ortadan kaldırılması ile (Haziran 1826) yerine Asakir-i Mansûre-i Muhammediye isimli bir ordu kurulmuştur.

1829’da İstanbul’da başlatılan nüfus sayımının tüm ülkeye yaygınlaştırılmıştır.

II. Mahmut ömrünün son günlerinde Mısır’a savaş açılmasına dair ferman vermiştir.