Taşra Teşkilâtı ve Anadolu Islahatı
"Mütegallibe" nedir?
19. yüzyıl, Osmanlı taşra yönetiminde büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu nedenle, 19. yüzyıl boyunca taşra yönetiminde hangi nedenlerle yenilik yapma ihtiyacı hissedilmiştir? sorusu önemlidir. Bu dönemde, pek çok siyasi, askeri, idari ve iktisadi problemler ortaya çıktı. Taht kavgaları ve toprak kayıplarıyla şekillenen merkezdeki yönetim sorununa paralel olarak “âyanlar çağı” olarak bilinen 18. yüzyılda imparatorluğun taşradaki otoritesi de hayli zayıflamıştı. Böylece, geniş sınırları olan eyaletlerde devletin yerini, mütegallibe (derebeyi, zorba) adıyla halk üzerinde baskı ve zulüm yapan âyan ve eşraf, yani yerel hanedanlar/aileler almıştı. Devletin taşra üzerindeki güç ve otoritesini önemli ölçüde kaybettiği bu dönem, merkez-çevre ilişkilerinde olduğu kadar, taşra yönetimi ve düzeni açısından da ciddi sorunları beraberinde getirmişti.
Tanzimat uygulamalarının hedefine ulaflabilmesi için, vergilerin toplanarak mali durumun güçlendirilmesi amacıyla, taşra idaresinde yapılan ilk düzenleme nedir?
Tanzimat uygulamalarının hedefine ulaşabilmesi için, öncelikle vergilerin toplanarak mali durumun güçlendirilmesi gerekiyordu. Taşra idaresinde bununla ilgili ilk düzenleme, 1840’ta iltizamın kaldırılması ve yerine taşranın idari ve mali (özellikle vergi) işlerini yürütmek üzere muhassıllıkkların kurulmasıydı.
Meclis-i Umumi-i Vilâyet'in temel görev ve sorumlulukları nelerdir?
Bu meclis, sancak ve kazalardan seçilmiş Müslüman ve gayrimüslim üyelerden meydana gelirdi. Danışma meclisi niteliği taşıyan bu organ, bayındırlık hizmetleri, tarım, ticaret, vergi ve zabıta işlerini tartışır; hükümetin onayı olmadan hiçbir tedbir alamazdı. Valinin başkanlığında yılda bir kez toplanırdı. Bugünkü il özel idaresinin temelini oluşturan umumi meclisler, günümüzde İl Genel Meclisi adıyla varlıklarını sürdürmektedir.
22 Ocak 1871 tarihinde yayımlanan 128 maddelik İdare-i Umumiyye-i Vilâyet Nizamnamesi, ile 1864 Vilâyet Nizamnamesinde yapılan değişiklikler nelerdir?
- Memurîn-i icraiyye, Meclis-i İdare, belediyeler ile nahiye idarelerinin vazifeleri düzenlendi.
- Vilâyet yönetiminde iş bölümü artırıldı.
- Merkezi otorite güçlendi.
- Merkezi hükümetin temsilcilerinin baskın olduğu Vilâyet İdare Meclisi nihai karar organı haline getirildi; ayrıca, pek işlevsel olmayan merkez mutasarrıflık ve kaymakamlıklar kaldırıldı.
- İlk kez Vali Muavinliği görevi getirildi.
- Bazı memurların ismi değişti.
II. Abdülhamid saltanatının başında ilân edilen Kanun-i Esasi’de yer alan, taşra idaresiyle ilgili maddeler neleri kapsamaktadır?
II. Abdülhamid saltanatının başında ilân edilen Kanun-i Esasi’de, taşra idaresiyle ilgili maddeler de vardı. Anayasada, öncelikli olarak Osmanlı Devleti’nin bir bütün olduğuna vurgu yapılır. 108. maddeyle, valilere geniş yetkiler (tevsi-i mezuniyet) verilir; vilâyet idaresinde işbölümü ve görevlerin ayrılığı (tefrik-i vezaif) ilkesi kabul edilir. Vilâyet, sancak ve kazalardaki idare meclisleri ile Vilâyet Genel Meclislerine, bayındırlık, sanayi, ticaret ve tarımın geliştirilmesi ve eğitim ve öğretimin yaygınlaştırılması konularını görüşmek, vergilerin tespiti ve toplanması konularında ise yasa ve tüzüklerde aykırı gördükleri hususları ilgili makamlara bildirmek yetkileri verilir. Böylece, Vilâyet Genel Meclisleri, yönetimde daha etkin bir duruma getirildi. Seçimle teşkil edilecek Belediye Meclislerinin, vilâyet, sancak ve kazalardaki beledi işleri yürütmekle görevlendirilmesiyle belediye işleri, idari alandan ayrılmış oldu.
II. Abdülhamid'in taşra idaresini kontrol altına almak amacıyla kurduğu kontrol mekanizmaları nelerdir?
Güvenebileceği valileri taşraya yerleştiren padişah, valilerin yetkilerinin genişletilmesine öteden beri karşıydı. Nitekim, Osmanlı Mebusan Meclisi’nde hazırlanan ve valilerin yetkilerinin genişletilmesini öngören Vilâyetler Kanunu’nu veto etmişti. Taşra idaresinde Dahiliye Nezareti’ni devre dışı bıraktığı gibi, valilerin atama ve görevden alınmasını da bizzat üstlendi. Doğrudan padişahla iletişim kuran valiler ön plana çıktı; jurnal (ihbar) sistemi yaygınlık kazandı. Padişah, Sadrazam Kâmil Pafla’nın Aydın valiliğine atanma örneğinde olduğu gibi, güvenmeyip baflkentten uzaklaştırmak istediği üst düzey bürokratları taşra eyaletlerine atayarak valiliği bir “sürgün” aracı olarak da kullandı. Merkezden uzaklafltırılan vali ve bürokratlar, atandıkları yerlerde de takip edilir; gerekirse başka bir yerde görevlendirilir ya da tekrar İstanbul’a aldırılırdı. Doğal olarak bu durumda vilâyetlerde merkezden bağımsız mühim idari, mali ve askeri kararların alınıp uygulanması zorlaşmaktaydı. Bu ise, vilâyet idaresinde eskiden beri süregelen rüşvet, suiistimal, iltimas, emniyet ve asayiş sorunlarının kronikleşmesine yol açtı.Valilerin ve dolayısıyla da vilâyet idaresinin başarısız olmasında, özellikle Doğu Anadolu ve Arap vilâyetlerindeki sosyal yapının yol açtığı problemler, memur ve kolluk kuvvetlerinin yetersizliği, mali durumun bozukluğu, valiler ile kumandanlar arasında yaşanan asker-sivil (mekteplialayl›) otorite çatışması, mahalli eşraf ve ulemanın yönetime müdahalesi de etkili oldu.
Mekteb-i Mülkiyye'nin kuruluş amacı nedir?
Mekteb-i Mülkiyye: Mekteb-i Mülkiyye, 1859’da taşranın ihtiyaç duyduğu vali, mutasarrıf, kaymakam ve nahiye müdürü gibi mülki idarecileri yetiştirmek üzere kurulmuştu. 1877’de yeniden düzenlenerek yüksekokul düzeyine getirildi ve bugünkü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin temelini oluşturdu.
II. Abdülhamid döneminde, başta 93 Harbi’nin getirdiği toprak kayıpları, asayiş sorunları, idari ve coğrafi nedenlerle kurulan iller hangileridir?
Anadolu’da Bitlis; Rumeli’de Kosova; Arap bölgelerinde ise, Musul ve Basra vilâyetleri.
Sicill-i Ahvâl Defterleri ne amaçla kullanılırdı?
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan bu defterler, 1878-79 yıllarından itibaren Dahiliye Nezareti tarafından tutulmaya başlandı. Burada, merkez ve taşrada görev yapmış çeşitli kademelerdeki idareci ve memurların sicil kayıtları mevcuttur. Bu işi, Sicil-i Ahvâl Komisyonu yapmaktaydı.
II. Abdülhamid döneminde "Kocabaşı" isimli kişilerin görevi neydi?
1860’lara kadar gayrimüslimlerin köy ve mahallelerini kocabaşı ve papazlar yönetir ve aynı zamanda muhtarların işlevini görürlerdi.
İdare-i Nevâhi (Nahiyeler İdaresi) düzenlemesi ne zaman yapılmıştır?
6 Nisan 1876
Anadolu ıslahatının iki temel sebbei nedir?
Ermeni meselesi ve 1877-78 Osmanl›Rus Harbi
Ermeni olaylarının arkasındaki asıl sebep nedir?
Ermenilerin asıl amacı, vilâyât-ı sitte denilen altı doğu ilinde (Erzurum, Van, Sivas, Bitlis, Mâmuretülaziz, Diyarbekir) özerk bir yönetim kurmaktı. Oysa, bu bölgelerin tamamında azınlık durumunda ve dağınık hâlde yaşamaktaydılar.
II. Abdülhamid, Anadolu ıslahatı sırasında, Anadolu Vilâyetleri Umum Müfettiflliği'ne kimi getirmiştir?
Ahmed Şakir Paşa
Anadolu Islahatı müfetttişi Şakir Paşa'nın ıslahat ve denetleme çalışmalarına örnekler veriniz.
Vilâyât-i Sitte’nin tamamını denetleyen Şakir Paşa, hazırladığı raporlarda, vilâyetlerde yolların yetersizliğine dikkat çeker ve bunun iktisadi ve ticari hayata olumsuz etki ettiğini belirtir; ayrıca, güvenlik tedbirleri alınmasını, yolların yapılarak kara ve nehir ulaşımıyla haberleşmenin geliştirilmesini, tarım ve ticaretin desteklenmesini, orman ve madenlerin işletilmesini, şirketlerin kurulup özel teşebbüsün desteklenmesini önerir. Bu önerilerin bir kısmını bizzat hayata geçirdi.
Anadolu ıslahatı müfettişi Şakir Paşa'nın karşılaştığı yerel idarelerdeki bozukluklar nelerdi ve bu konuda ne yaptı?
Şakir Paşa’nın karşılaştığı önemli bir sorun da yerel idarelerdeki bozukluklardı. Bunlar, vilâyetlerin gelir-giderlerinde ortaya çıkan dengesizlikler, vergilerin tahsil edilememesi, memur maaşlarının düşük olması ve zamanında ödenememesi gibi sorunlardı. Paşa, memur maaşlarına zam ve yüksek maaşlarda da indirim yapılmasını istedi. İncelemelerinde, Müslümanların gayrimüslimlere göre daha kötü durumda bulunduğunu ve dolayısıyla ıslahata muhtaç olduğunu gördü. Vilâyet bütçelerini dengelemeye ve uzun süredir ödenemeyen maaşları ödemeye çalıştı.
Anadolu Islahatı için hangi vilayet pilot bölge olarak kabul edilmiştir?
Erzurum
İttihat ve Terakki Cemiyeti, yönetimi ne zaman ele geçirmiştir?
1913’teki Bâbıâli baskınıyla
II. Meşrutiyet döneminde, 1908’de Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından ilhak edilmesi ve Bulgaristan’ın bağımsızz olması, 1911’de İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal etmesi, Arnavutluk’un bağımsızlığını ilânı ve Balkan Savaşları sonunda Balkanlar’ın büyük bir bölümünün elden çıkması gibi gelişmeler Osmanlı taşra idaresini nasıl değiştirmiştir?
Başlangıçta Osmanlıcılık anlayışıyla hareket eden İttihatçılar, Trablusgarp Savaşı’yla birlikte özellikle Müslüman-Arap unsurlara karşı İslâmcılık siyasetini sürdürdü; yönetime egemen oldukça, uygulanacak reformlar için “merkeziyetçi” ve zaman zaman da otoriter bir yönetim anlayışını benimsediler. Balkanların kaybıyla sonuçlanan Balkan savaşları ise, Osmanlıcılığın yerine “Türkçü” siyasetin belirginleşmesini sağladı; ancak, burada bir Pantürkizm söz konusu değildi.
1913 tarihli Vilayet Kanunu ile 1864 Nizamnamesi arasındaki temel farklar nelerdir?
1913 tarihli yasa, aslında bazı küçük değişikliklerle 1864 Nizamnamesinin devamını öngörmekteydi. Bununla birlikte, gittikçe artan idari, iktisadi ve toplumsal ihtiyaçlar nedeniyle, idari birimlerdeki işbölümünü genişletti; yerel işlerle bunları yapacak kimselerin uyacakları kuralları belirledi; ayrıca, farklı derecelerdeki idare meclislerinin kuruluş ve görevlerinde de bazı değişiklikler yaptı. Kanunda, vilâyet özel idaresine yer verildi; vilâyet bütçesi, gelir-giderleri, alacak ve borçları gibi konular düzenlendi. II. Abdülhamid döneminde olduğu gibi, Meşrutiyet idaresi de belediyecilik alanında merkeziyetçi bir politika uyguladı; ancak, II. Meflrutiyet döneminde, hem İstanbul’da hem de taşra vilâyetlerindeki belediyecilik faaliyetleri istenilen seviyede olmadı. Bununla birlikte, belediyecilik hizmetleri eskiye göre geliflmiş; belediye örgütleri de daha modern bir yapıya kavuşmuştu.