aofsorular.com
SİY302U

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE ORTA DOĞU

3. Ünite 20 Soru
S

Soğuk savaşın ilk yıllarında ABD İran ilişkileri nasıldı?

ABD’ye göre İran'daki olası bir Sovyet nüfuzunun, bölgedeki diğer ülkelerde domino etkisi yaratma riski bulunmaktaydı ve bu nedenle İran'ın silahlandırılması ve güçlendirilerek desteklenmesi gerektiği savunulmaktaydı. Şah’a danışmanlık yapan ve kolluk görevinde İran Jandarmasına yardımcı olan bir Amerikan askeri misyonu bulunmaktaydı. ABD tarafından İran'a birkaç yıl içinde 110 milyon doların üzerinde askeri yardım yapılmış ve İran Ordusu da bölgedeki etkin güçlerin arasına girmiştir.

S

Soğuk savaşın ilk yıllarında İngiltere'nin Ortadoğu'daki etkinliği ne durumdaydı?

İkinci Dünya Savaşının hemen ertesinde Savaş’tan oldukça yıpranarak çıkan İngiltere, Ortadoğu’daki nüfuzunun, özellikle de Mısır'daki nüfuzunun korunması için yoğun çaba harcamaktaydı. Mısır'ın yanı sıra Irak, Ürdün, Kuveyt ve Filistin üzerinde var olan etkin İngiliz denetimi devam ettirilmek istenmekteydi. Diğer yandan Ortadoğu’nun silahlanmasında İngiliz tekeli söz konusuydu. İngiltere bu dönemde bölgedeki silahlanma faaliyetlerinin yüzde 50’sinden fazlasını tek başına yapmış ve bu stratejisinde Mısır, Ürdün ve Irak'taki monarşileri daha ön planda tutmuştur.

S

1. Arap-İsrail savaşı nasıl başladı?

İngiltere 1 Ocak 1948’de Filistin Manda Yönetimini 14 Mayıs’ta sona erdireceğini ve bölgeden çekileceğini duyurdu. İngiltere'nin çekilmesine saatler kala, Yahudilerin İsrail devletinin kurulduğunu ilan etmesiyle Mısır, Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün ve Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki Birinci Arap-İsrail Savaşı başlamış oldu.

S

İsrail devletinin kurulmasına bölgede güç sahibi ABD, SSCB ve İngiltere'nin tavrı ne olmuştur?

Birinci Arap-İsrail Savaşında ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere'nin tutumları da önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda ABD, İsrail devletinin ilanından 11 dakika sonra bu devleti tanıyarak destek verirken SSCB ilandan üç gün sonra İsrail’i tanımış; İngiltere ise 1949 Ocak ayında fiilen tanıdığı İsrail’i, resmi olarak tanımamayı 1950 Nisanına kadar sürdürmüştür.

S

1950'de yayınlanan üçlü deklarasyonun amacı neydi?

ABD, İngiltere ve Fransa tarafından 25 Mayıs 1950’de açıklanan Üçlü Deklarasyon, Ortadoğu'daki silahlanmayı ilk kontrol girişimidir. Deklarasyon, Orta Doğu ülkelerine yönelik bir silah ambargosundan ziyade kontrollü silah satmayı amaçlamaktaydı. Buna göre Orta Doğu’ya üç ülkenin onayı olmadan silah satışı yapılmayacaktı. Ancak gerek üç ülkenin farklı çıkarlara sahip olmaları gerekse Mısır'ın Sovyetlerden silah alımı, bu mekanizmanın ortadan kalkmasına neden olmuştur.

S

Süveyş kanalının önemi nedir?

1869’da hizmete açılan Süveyş Kanalı, Hint Okyanusu ile Akdeniz arasında Kızıldeniz üzerinden bir bağlantı kurmakta ve önceleri Batı Avrupa’ya ulaşmak için Afrika kıtasını dolaşan ticari gemilerin yolunu yarı yarıya kısaltmaktaydı. Bu nedenle kanal, stratejik açıdan oldukça önemliydi. Kanalın kontrolü, 1956’da Mısır'ın millileştirme kararına kadar Kanal Şirketi'nin elinde olup çoğunluk hisseleri İngiltere ve Fransa’ya aitti.

S

Süveyş Savaşı, İsrail, İngiltere ve Fransa için nasıl sonuçlar doğurmuştur?

İsrail, bu savaştan kısa vadeli ve doğrudan en kazançlı çıkan taraf olmuştur. İngiltere ve Fransa, savaştan askeri anlamda kazançlı çıkmakla beraber, savaşın orta ve uzun vadeli sonuçları değerlendirildiğinde siyasi açıdan mağlup oldukları söylenebilir. Zira Süveyş Savaşı İngiltere'nin Orta Doğu’dan tasfiye edilmesi sürecini beraberinde getirmiş ve bir dönem Orta Doğu ülkelerinin çoğunda önemli bir nüfuza sahip olan İngiltere'nin bu etkisi kısa süre içinde ortadan kalkmaya başlamış ve yerini Amerikan nüfuzuna bırakmıştır. Fransa da Cezayir ayaklanması nedeniyle girdiği Savaşta Nasır’ı devirememiş, Cezayir sorunu konusunda ilerleme kaydedememiş ve 1962’de Cezayir’in bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.

S

Süveyş Savaşı, ABD açısından hangi sorunları yaratmıştır?

Süveyş Savaşı'nın ardından ABD'nin bölgedeki çıkarlarını koruması için önlenmesi gereken iki önemli sorun ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki, İngiltere'nin
bölgedeki nüfuzunun erimesi sonucunda oluşan güç boşluğunun Sovyetler Birliği tarafından doldurulması ihtimaliydi. İkinci sorun ise Nasır'ın siyasi olarak
bayraktarlığını yaptığı “Arap milliyetçisi akımların, bölgede Batı Bloğuyla iyi ilişki içinde bulunan geleneksel rejimler üzerinde baskı oluşturmasıydı.

S

Eisenhower Doktrini Ortadoğu için ne vaat ediyordu?

Eisenhower’ın 5 Ocak 1957’de Kongre’ye verdiği mesajda açıklanan Eisenhower
Doktrini ile ABD, Orta Doğu’ya yönelik net taahhütlerde bulunmaktaydı. Buna göre ABD bölge ülkelerine yapacağı ekonomik ve askeri yardımın yanı sıra talep edilmesi halinde doğrudan Amerikan askerlerini gönderip rejimleri koruyacaktı.

S

Mısır ve Suriye tarafından kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin yapısı nasıldı?

Mısır ve Suriye olmak üzere iki bölgeden oluşması öngörülen BAC’ın (Birleşik Arap Cumhuriyeti) başkenti Kahire olacaktı. Her bir bölgenin kendine ait Yürütme Konseyinin olması öngörülmekteydi. Yasama organının Nâsır tarafından atanan 400 kişiden oluşacağı BAC’da, Devlet Başkanı olan Nâsır’ın ikisi Suriyeli ve ikisi Mısırlı olmak üzere dört yardımcısı olacaktı. Ancak uygulamada BAC, merkezî yapısıyla Suriye’nin yavaş yavaş Mısır karşısında eridiği bir sürece doğru gitmekteydi. Temel Bakanlıkların neredeyse tümü Mısırlıların kontrolüne bırakılırken gerçekleştirilen bazı uygulamalarla Suriye’nin önemli siyasi figürlerinin siyasal sistem dışında bırakıldığı görülmekteydi.

S

Arap Birliği Federasyonu nasıl kuruldu?

ABD ve İngiltere, Mısır-Suriye birleşmesinin Irak ve özellikle de Ürdün üzerindeki etkilerini dengelemek için BAC’a alternatif olarak Arap Birliği Federasyonu'nun kurulmasını desteklemişlerdir. Bu bağlamda Irak ve Ürdün 14 Şubat 1958’de Arap Birliği'ni kurduklarını ilan etmişlerdir. Büyük ölçüde BAC’ın Arap milliyetçisi söylemlerinin Ürdün’de yarattığı istikrarsızlığı önlemek için oluşturulan Arap Birliği, BAC’dan daha kısa ömürlü olacak ve Irak’ta 1958 Temmuz’unda gerçekleştirilen darbe ile son bulacaktır.

S

Yemen'deki iç savaşın tarafları kimlerdi?

27 Eylül 1962’de bir grup Nâsır yanlısı subay, yönetimi ele geçirerek Yemen Arap Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan etmişlerdir. Ancak el Bedir yanlısı güçlerin buna karşı çıkmalarıyla 1967’ye kadar sürecek olan bir iç savaş başlamıştır. Suudi Arabistan, Mısır tehdidini dengelemek için Ürdün’le bir araya gelerek Yemen’deki Kralcı güçlere destek vermeye başlamıştı.

Kraliyetçi güçlerin galip gelmesi durumunda, Mısır'ın o dönemde karşılaştığı izolasyon artacak ve Nâsır’ın bölge genelindeki etkisi büyük ölçüde sınırlandırılmış olacaktı. Nâsır destekli Cumhuriyetçilerin üstün gelmesi durumundaysa bu durum en fazla Suudi Arabistan ve Ürdün gibi monarşileri zor durumda bırakacaktı.

S

Altı Gün Savaşı nedir?

1967 Arap-İsrail Savaşı 5-11 Haziran 1967 tarihleri arasında yaşandığından, Altı Gün Savaşı olarak da adlandırılmaktadır.

S

1967 Arap-İsrail Savaşı'nın askeri sonuçları ne olmuştur?

Savaş öncesinde 20.250 km² toprağı elinde bulunduran İsrail, savaş esnasında Gazze Şeridi, Sina yarımadası, Golan tepeleri, Batı Şeria ve Kudüs'ü işgal ederek kontrolü altında bulundurduğu toprakları 88.000 km²'ye çıkarmıştır.
Ayrıca 120.000'i Suriyeli, 250.000'i Mısırlı ve gerisi Filistinli olmak üzere 500.000'den fazla kişi mülteci konumuna düşmüştür.

S

1967 Savaşı’nın Mısır üzerindeki etkisi ne olmuştur?

Mısır, Suudi Arabistan başta olmak üzere geleneksel Arap yönetimleri açısından bir tehdit olmaktan çıkmış; tersine ekonomik açıdan bu ülkelere bağımlı bir hale gelmiştir.

Nâsırizm olarak ifade edilebilecek ve Mısır'ın 1952'den beri diğer ülkeleri ve halkları peşinden sürükleyen Pan-Arap düşüncesinin öncüsü konumunda olduğu akım sona ermiştir. Suudi Arabistan ve Körfez monarşileri ekonomik açıdan iflasın eşiğine gelen Mısır'a, Yemen'deki askerlerini çekmesi ve rejimlerini rahat bırakmaları karşılığında ekonomik yardım yapmaya başlamışlardır. Bu çerçevede Nâsır'ın siyasal propagandasının en temel silahı olan Kahire merkezli Arapların Sesi radyosu kapatılmış, Mısır Yemen'deki askerlerini çekmeye başlamış ve Arap Birliği, Nâsır'ın politikaları için sürükleyici bir yer olmaktan çıkmıştır.

S

1973 Arap-İsrail Savaşı hangi isimlerle de anılır?

1973 Arap-İsrail Savaşı, literatürde Ramazan ayında yaşanması nedeniyle "Ramazan Savaşı", Yahudilerin kutsal günü olan Yom Kippur gününde yaşanması nedeniyle "Yom Kippur Savaşı" ve ekim ayında yaşanması nedeniyle de "Ekim Savaşı" şeklinde adlandırılmaktadır.

S

Çok yoğun cephane kullanılan 1973 Arap-İsrail savaşının silah tedariği nasıl karşılanmıştır?

Savaşın ilk saatlerinden itibaren yaşanan yoğun çatışmalar, Arap ve İsrail tarafının sahip olduğu silah kapasitelerini zorlamaları sonucunu doğurmuştu. Her iki taraf, savaşın ilk haftası içinde neredeyse İkinci Dünya Savaşı'nda kullanılan mühimmata yakın bir büyüklükte cephane harcamıştı. Arap tarafının silah tedarikçisi olan SSCB ve İsrail’in temel silah tedarikçisi olan ABD'nin tutumu, savaşın gelişiminde önemli rol oynamış ve yoğun çatışmaların yaşandığı savaşın 19 gün boyunca sürdürülmesine neden olmuştur. Zira her iki süper güç de Savaş boyunca destekledikleri ülkelere yoğun bir mühimmat tedarikinde bulunmuşlardır.

S

Mısır'ı Camp David Anlaşmalarına götüren sebepler nelerdi?

Mısır, Sovyet silahlarıyla desteklense de Amerikan silahlarıyla desteklenen İsrail karşısında kesin bir üstünlük kazanamayacağına ikna olmuştu. Savaşın Arap ülkeleri açısından sağladığı psikolojik rahatlamayı, İsrail’le sağlanacak bir uzlaşmayla birleştirmek ve böylece Arap Orta Doğu’sunun kurtarıcısı rolünde bölgesel liderliğini perçinlemek düşüncesi de doğmuştu. Sovyetler’den uzaklaşma karşılığında ABD'den gerekli destek alınabilecekti. Bu fikirler doğrultusunda ABD'nin arabuluculuğunda 978 Eylül ve 1979 Mart'ında Mısır ile İsrail arasında Camp David Anlaşmaları imzalanmıştır 

S

Camp David Anlaşmaları sonrası İsrail'in icraatları neler olmuştur?

İsrail Mısır'la antlaşma yaptıktan sonra Kudüs'ü ilhak etmiş ve başkenti ilan etmiş, Lübnan'a saldırmış ve güney Lübnan'ı işgal etmiş, Filistinliler üzerinde uyguladığı baskıyı arttırmış ve işgal altındaki topraklarda yasa dışı yeni yerleşimler kurarak işgali kalıcı hâle getirmeye çalışmıştır.

S

1973 Savaşı'nın en belirgin ekonomik etkisi ne olmuştur?

Orta Doğu'da 1973 Savaşı sonrası dönemin en önemli sonuçlarından birisi, şüphesiz petrol fiyatlarındaki artış ve bu artışa paralel olarak bazı petrol üreticisi Arap ülkelerinin gelirlerinin artması olmuştur.