aofsorular.com
SİY302U

20. YÜZYILDA ORTA DOĞU: SÖMÜRGECİLİKTEN BAĞIMSIZLIĞA

2. Ünite 20 Soru
S

Lübnan toplumu hangi etnik ve dini gruplardan oluşmaktadır?

Lübnan’da % 30 dolayındaki Marunilerin dışında, ülkede en kalabalık nüfusu oluşturan % 50’ye varan Sünni ve Şii Müslümanlar ile Müslüman nüfusu içinde sayılan Dürziler ve % 10 dolayındaki Grek-Katolikler ve Grek-Ortodokslar ile % 5-10 dolayındaki Katolik Ermeniler bulunmaktaydı.

Lübnan'ın pek türdeş olmayan toplumsal yapısı geçmişte olduğu gibi yeni dönemde de ulusal birliğin kurulmasının önünde önemli bir engel olarak durmaktaydı.

S

Ulusal Pakt'a göre Lübnan yönetimi nasıl oluşuyordu?

Lübnanlı Müslüman ve Hristiyan liderler arasında 1937’de başlatılan bir geleneğe dayanan, fakat kurumsal nitelik kazanması 1943’teki “Ulusal Pakt”la söz konusu olan uzlaşmaya göre, cumhurbaşkanı Hristiyan, başbakan Müslüman olacaktı. Ulusal mecliste temsil 6’ya 5 (6 Hristiyan'a karşılık 5 Müslüman) oranında gerçekleştirilmişti ve kabinede Marunîler ve Sünni Müslümanlar ikişer veya üçer bakanla temsil edilirken, diğer unsurlar birer bakanlığa sahip olacaktı.

S

Cemal Paşa'nın Suriye yönetiminin sonuçları ne olmuştur?

I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla beraber Osmanlı ordusunun Mısır-Suriye-Hicaz cephesinin komutanı olarak bölgeye gelen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın katı yönetimi karşısında Arap milliyetçiliğine ilişkin hareketlerin belirgin şekilde yoğunlaştığı gözlenmiştir. Çoğunluğu Avrupa ya da Amerikan üniversitelerinde eğitim görmüş Arap aydınları Osmanlı idaresindeki ülkede öncelikli birtakım idari reformlar yapılması talebiyle başlattıkları hareketi giderek yaygınlaştırarak Osmanlıya karşı bir bağımsızlık talebine dönüştürmeye başlamaları Cemal Paşa'nın sert tedbirleriyle karşılaşmıştır. 

S

Fransa mandasındaki Suriye kaç eyaletten oluşmaktaydı?

Fransa, Suriye topraklarını Halep, Şam, Lazkiye (Alawite State) ve Cebel-i Dürzî’yi dört ayrı eyalet haline getirerek her birinin ayrı hükümete ve ayrı Fransız danışmanlara sahip olmasını sağlamıştır. Bunların dışında İskenderun sancağı 1921’de Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın gereği olarak ayrı bir özerk idari yapıya kavuşturulmuştu.

S

Ürdün devleti nasıl kuruldu?

1921’de İngilizlerin eliyle bir devlet haline getirilen Ürdün, önceden planlanmış bir politikanın ürünü olmaktan öteye daha ziyade bedevi Arap kabilelerinin yaşadığı bölgedeki istikrarı sağlama aracı olarak ve Prens Abdullah bin Hüseyin’in de İngiltere'nin bölgesel politikalarına hizmet edebilecek bir kişi olarak düşünülmesiyle ve biraz da gelişmelerin yönlendirmesiyle ortaya çıkmıştı. Başkent Amman, 1921’de nüfusu yaklaşık 2,500-5,000 dolayında, büyükçe bir köy niteliğindeydi.

S

İngiltere'nin 1881 yılında Mısır'ı işgal etmesindeki temel amaçları nelerdi?

İngiltere'nin 1881'de Osmanlının denetiminde ve egemenliğinde bulunan Mısır'ı işgal etmesinde emperyal çıkarları ve Süveyş Kanalı'nı denetim altında bulundurmak istemesinin yanında, kendisinden önce Fransa'nın harekete geçerek Mısır'ı işgal edebileceği olasılığı da büyük bir rol oynamıştır.

S

İngiltere, Mısır'ın ekonomik kaynaklarını nasıl kullandılar?

İngiliz tekelleri en iyi topraklardan yüz binlerce dönüm toprağı ele geçirmişler, fabrikaların, madenlerin, demir yollarının ve sulama tesislerinin birçoğunu denetim altına almışlardı. Süveyş Kanalı Şirketi'nin paylarının da % 45'i İngiliz hükümetinin elinde bulunuyordu. Ayrıca ülkenin tüm mali sisteminin İngiliz bankalarının denetimi altında bulunduğu için bu bankalar Mısır'a verdikleri borçların yalnız yıllık faizleri olarak 4 milyon pound gibi yüksek bir para almaktaydı.

S

1936 Antlaşması Mısır ile İngiltere ilişkilerini açısından ne ifade etmekteydi?

Mısır'ın işgalinin sona erdiğini bildiren 1936 Antlaşması, aslında İngiliz varlığını hukukileştiriyordu. Mısır daha 1922'de bağımsız ve egemen bir devlet olarak ilan edilmişti ama İngiltere'nin bu bağımsızlığı ciddi biçimde sınırlayan dört şartı, İngiltere'nin yabancıları Mısır'ın içişlerine karışmaktan menetmeleri ve kapitülasyonların devam edecek olması bir bağımsızlık sözünü özden mahrum etmiş, Mısır bir çeşit protektora olmaktan kurtulamamış ve Mısır'ın de jure statüsü ile de facto durumu arasında önemli farklar sürüp gitmişti.

S

1962 yılında kurulan Yemen Arap Cumhuriyeti’nin nasıl bir yapısı vardı?

İmamlık rejimine son verilerek Yemen Arap Cumhuriyeti'nin kurulduğu açıklanırken, bunu ilk tanıyan ülkelerin Sovyetler Birliği ile Mısır olması ve Moskova ile hemen bir ekonomik yardım anlaşması imzalanması yeni rejimin doğrultusunu ortaya koymaktaydı. Hatta bu dönemde Yemen'in bütün kurumları Mısır'ın neredeyse bir kopyası niteliği taşımaktaydı. Bu bir anlamda Mısır'ın bu yeni rejimin kendi doğrultusunda ilerlemesine, kendi kurumlarını ve dış politikasını kendi gereksinimlerine göre belirlemesine izin vermemesi anlamına gelmekteydi. Hatta Yemen'in kendi başına bir askeri gücü olmasına bile izin verilmemişti. Dolayısıyla bu dönemde Devlet Başkanı Sallal'a Nasır'ın kuklası gözüyle bakılıyordu.

S

Irak monarşisi nasıl sonlandı?

1958'de General Kasım tarafından düzenlenen ve Kral II. Faysal, Prens Abdullah ve Nuri Said'in öldürülmeleriyle sonuçlanan kanlı darbeyle Irak'ta monarşi sona ererken, Irak politikasında Nasır ve Baas'ın etkisinin artması ve ülkenin giderek Doğu Bloğuna kayması söz konusu olmuştur.

S

Humeyni'nin ölümünden sonra İran dış politikası nasıl şekillendi?

Humeyni'nin 1989'da ölümünden sonra İran'ın dış politikasında ideolojik unsurlar yerine pragmatik unsurlar öne çıkmaya başlamıştır, sınır komşusu olan ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. İran, söz konusu politika değişikliğini Rafsancani (1989-1997) ile başlatmış olsa da bu konuda somut adımlar atmaya esas olarak Hatemi(1997-2005) ile beraber başlamıştır. Ancak söz konusu olumlu imaj oluşturma çabalarının Ahmedinejad döneminde yeniden tersine döndüğü görülmüştür.

S

İran'ın nükleer programı ne tür sorunlar yaratmaktadır?

Devrimin hemen sonrasında İran'ın nükleer programı sürdürmesi ve bu konuda uluslararası denetim mekanizmasının faaliyetlerine kuşkuyla yaklaşması ABD arasındaki ilişkileri gerilimli bir sürece soktu. İran, nükleer faaliyetlerinin ve uranyum zenginleştirmesinin amacının salt barışçıl nükleer enerji üretimine ve bu bağlamda nükleer santrallere yakıt teminine yönelik olduğunu iddia ederken ABD bu faaliyetin nükleer bomba yapımına da yönelik olabileceğinden kuşku duymakta ve uranyum zenginleştirme faaliyetine kalıcı şekilde son vermesini istemektedir.

S

Vahhabi devlet kurma fikri nasıl ve ne zaman doğmuştur?

Arabistan yarım adasında bir Vahhabi devleti kurma projesi oldukça eskiye gitmektedir. Suudi Arabistan’ın modern tarihi 18. yüzyılın ortalarındaki bir ittifak ilişkisine dayanmaktadır. 1744’te Nejd Emiri Muhammed İbn-i Suud ile Muhammed İbn-i Abdulvahhap arasında kurulan ittifak çerçevesinde Vahhabi inanışına dayalı bir devlet kurma çabası da başlatılmış oluyordu.

S

Suudi Arabistan'daki ulema ve ümera sınıflarını hangi aileler oluşturur?

Ulema ve Ümera adı verilen iki sınıftan oluşan Suudi Arabistan'da Ümera sınıfını Suud ailesi, Ulema sınıfını ise Şeyh ailesi oluşturmuştur. Örneğin 1990'lı yıllara gelindiğinde yapılan tahminlere göre Ulema ve Ümera sınıfını oluşturan bu iki ailenin toplam sayılarının 100.000 dolayında olduğu yönündeydi. Bunların dışındaki kabilelerin çok daha sınırlı bir ayrıcalığa sahip olduğu Suudi Arabistan, bu özellikleriyle bazılarınca otokrasi bazıları tarafından ise çöl demokrasisi olarak nitelenmektedir.

S

1973 Petrol Ambargosu'nun Suudi Arabistan'a etkisi nasıl olmuştur?

1973 petrol ambargosu uygulaması Suudi Arabistan'ı arkasından yaşanan fiyat artışlarıyla birleşince ummadığı bir gelire kavuşturmuştur. Böylece Suudi Arabistan, bir çöl krallığından finansal bir güç haline gelmiş oldu.

S

OPEC hangi amaç doğrultusunda kurulmuştur?

1960'ta ilk önce beş ülke (İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuela) arasında imzalanan bir anlaşmayla kurulan daha sonra on üç üyeye ulaşan OPEC'in temel amacı, önemli bir ham madde kaynağı haline gelmiş olan petrol üzerinde daha fazla denetime sahip olmak, özellikle fiyatlandırma politikaları konusunda ortak hareket etmeyi sağlamaktı.

S

Kuveyt'i demokrasi uygulamaları açısından diğer körfez ülkelerinden ayıran yönler nelerdir?

Sadece 1920'den önce Kuveyt'te mukim olanların oy kullanabildikleri bir seçimle oluştuğu, Emir tarafından zaman zaman feshedildiği ve meclisin yarısının Emir tarafından atandığı için yine de gerçek anlamda bir parlamento ve gerçek anlamda bir demokratikleşme saymak mümkün değildir. Ancak muhalefetin kısmen kendini ifade etme imkanı bulduğu seçimle oluşan bir parlamento ve sınırlı bir söz ve ifade özgürlüğü ile sınırlı bir basın özgürlüğünün söz konusu olduğu Kuveyt'i şüphesiz diğer bölge ülkelerinden farklı bir kategoride değerlendirmek gerekir.

S

İran ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında en önemli sorun nedir?

İran'ın 1971'den beri Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait üç adayı (Küçük Tunb, Büyük Tunb ve Ebu Musa) işgal etmeye devam etmesi hem emirlikler arasındaki ilişkileri hem de Birleşik Arap Emirlikleri ile İran arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemektedir.

S

Umman hangi yönleriyle diğer körfez ülkelerinden ayrılır?

Umman, Hürmüz Boğazı'nın ağzında bulunan Musandam yarım adasıyla, Körfez trafiğinin kontrolünü elinde tutmaktadır. Umman birçok bakımdan diğer Körfez ülkelerinden ayrılmaktadır. Geniş bir toprağa sahip olan Umman diğerlerinden farklı olarak aynı zamanda önemli bir tarım ülkesidir. Ayrıca Körfez ülkelerinden İran, Irak ve Bahreyn'de Şiiler, diğerlerinde ise Sünniler çoğunlukta olduğu halde Umman'da hariciliğin ılımlı bir kolu olan İbadiler çoğunluğu oluşturmaktadır. Umman diğer Körfez ülkelerinden farklı olarak, onu önemli kılan asıl unsur geçmişten günümüze petrolden ziyade stratejik konumu olmuştur.

S

Bahreyn'in finans dünyasındaki yeri nedir?

sermaye hareketlerini kolaylaştırma yönünde önemli düzenlemeler yapmış olan Bahreyn, bu özellikleriyle önemli bir finans, ticaret ve bankacılık merkezi haline gelmiştir. Bahreyn bu haliyle ayrıca bölgesel ve uluslararası interbank para piyasasının ve kıyı (offshore) bankacılığının da önemli merkezlerinden biri olma özelliğini kazanmıştır. 23.000 (2012) dolar kişi başına düşen milli geliriyle Körfez'in en düşük gelirli ülkesi olan Bahreyn'de hukuk firmaları, sigorta şirketleri ve yönetim, organizasyon ve halkla ilişkiler konularında faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar giderek yaygınlaşmıştır.