ORTA DOĞU NERESİ? ORTA DOĞU'NUN DEMOGRAFİK, EKONOMİK VE SİYASİ YAPISI
"Orta Doğu" kavramı ilk kez kim tarafından kullanılmıştır?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra literatürde kullanımı yaygınlaşan "Orta Doğu" kavramını ilk defa Amerikan deniz tarihçisi ve stratejisti Alfred Thayer Mahan (öl. 1914), 1902 yılında National Review’de yayınlanan "The Persian Gulf and International Relations" başlıklı yaZısında, Arabistan ile Hindistan arasındaki bölgeyi ifade etmek için kullanmıştır. Yazısında Basra Körfezi’nin stratejik önemi ile bölgede Alman İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya’nın nüfuz mücadelelerini anlatmaya çalışan A. T. Mahan, "Orta Doğu" (Middle East) kavramını jeostratejik içerikte ve Süveyş’ten Singapur’a kadar uzanan deniz yolunun bir bölümünü anlatan bir bölge için kullanmıştır.
Şark Meselesi kavramı neyi ifade eder?
Şark Meselesi, büyük devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki rekabetinden kaynaklanan bir dizi krizi anlatır. Zaman içerisinde anlam kapsamı değişmiştir. 19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruması, ikinci yarısında Avrupa’daki toprakların paylaşılması 20. yüzyılda da tüm toprakların paylaşılması anlamında kullanılmıştır.
Dar anlamda Orta Doğu kavramı hangi ülkeleri kapsamaktadır?
Bugün Orta Doğu kavramının dar anlamda Türkiye, İran, Mezopotamya, Arap Yarımadası, Körfez Ülkeleri ve Mısır’ı içine alacak şekilde kullanıldığı söylenebilir. Daha geniş anlamda Libya, Sudan, Eritre, Cibuti ve Afganistan’ı da içerecek şekilde kullanıldığı; bazı çalışmalarda ise kapsamın daha da genişletilerek Atlas Okyanusu’ndan Mısır’a kadar tüm Kuzey Afrika’yı içine alacak genişlikte kullanılmakta olduğu da görülmektedir. Hatta bazı çalışmalarda Orta Doğu kavramının kapsamına Kafkasların ve Orta Asya’nın da dahil edilerek kapsamın iyice genişletildiği de dikkat çekmektedir.
"Çevreleme Politikası" kavramı neyi ifade etmektedir?
Çevreleme (Containment) politikası, Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin güneye doğru yayılmacı politikasına karşı izlediği askeri, ekonomik ve diplomatik unsurlar içeren dış politika stratejisi. 1947’deki Truman Doktrini çevreleme politikasının ilk yansıması olarak kabul edilir. Temel amacı komünizmin yayılmasını engellemek ve Amerika’nın güvenliği ile yurtdışındaki etkisini geliştirmek olan çevreleme politikası Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa, Orta Doğu, Çin, Kore ve Vietnam’da giriştiği genişleme politikasına karşı oluşturulmuştur.
Orta Doğu’daki nüfus temelde hangi etnik gruplardan oluşmaktadır?
Orta Doğu’daki nüfus temelde üç ana etnik gruba ayrılır: Samiler, Hint-Avrupa grubuna mensup olanlar ve Turanî grubu içerisinde yer alanlar.
Orta Doğu'daki etnik gruplardan Hint Avrupa grubu içerisinde yer alan gruplar hangileridir?
Orta Doğu'daki etnik gruplardan Hint Avrupa grubu içerisinde İranlılar, Ermeniler, Kürtler ve Rumlar ile bazı küçük gruplar yer almaktadır. Bunlarda ağırlık İranlılarda olup İran’da ve bölgedeki diğer bazı ülkelerde yaşamaktadırlar.
N. S. Hopkins ve S. E. İbrahim’in Arap toplumu üzerine yaptıkları araştırmaya göre Orta Doğu toplumlarının genel özellikleri nelerdir?
N. S. Hopkins ve S. E. İbrahim’in Arap toplumu üzerinde 1980’lerin başında gerçekleştirdikleri araştırmada vardıkları sonuçlar Orta Doğu toplumları için genelleştirilebilir. Buna göre Orta Doğu toplumlarının genel özellikleri şunlardır:
- Orta Doğu toplumlarında hızlı bir nüfus artışı gözlenmektedir.
- Orta Doğu toplumlarında çocuk ve gençlerin oranı yüksektir.
- Orta Doğu toplumlarının çeşitli sosyal sorunları bulunmaktadır.
- Orta Doğu’da nüfusun ülkeler arasında ve ülke içerisindeki dağılımında dengeli bir tablo söz konusu değildir. Bazı ülkelerde ve yerlerde nüfus yoğunluğu aşırı derecede seyrederken bazı ülke ve yerlerde son derece düşük yoğunluktadır.
- Orta Doğu toplumları hızla kentleşen toplumlar olup bu artış çeşitli sosyo-ekonomik problemlere yol açmaktadır.
- Ülkelerdeki nüfusun kompozisyonu monolitik bir yapı arzetmeyip heterojen bir yapıdadır.
Günümüzde Lübnan ve Suriye’de yaşayan ve Şiiliğin İsmailiye kolundan etkilenen dini topluluk hangisidir?
Dürziler günümüzde Lübnan ve Suriye’de yaşayan Şiiliğin İsmailiye kolundan etkilenen farklı inançlara sahip dini topluluktur.
İslam dininin Hariciyye mezhebinin alt kollarından birini temsil eden ve günümüzde özellikle Umman'da varlığını sürdüren grup hangisidir?
İbadiler, İslam dininin Hariciyye mezhebinin alt kollarından birini temsil eden İbadiyye mezhebine bağlı olanlar. İslam tarihinin belli dönemlerinde etkili olan Hariciyye mezhebinin diğer kolları günümüze ulaşamazken İbadiyye kolu varlığını korumuştur. Hariciyye mezhebi içindeki en ılımlı ve Ehl-i Sünnet’e en yakın kollardan biri olan İbadiyyeye mensup olan İbadiler günümüzde özellikle Umman’da varlığını sürdürmektedirler.
Yemen'in resmi mezhebi hangisidir?
Zeydilik günümüzde Yemen’de yaşamakta olup Yemen’in resmi mezhebidir. Zeydiler, halifeliğin Zeyd bin Zeynelabidin’e ve soyundan gelenlere ait olduğunu savunan Şii-Zeydiyye fırkası mensuplarından oluşur. Zeydiler halifeliğin Zeynelabidin’den sonra oğlu Zeyd’e ve onun soyundan gelen kimselere ait olduğunu söylemelerinden dolayı bu adı almışlardır.
Günümüzde Şiilik'in resmi inanç olduğu ülke hangisidir?
Müslüman kimliği monolitik bir kimlik değildir ve kendi içerisinde farklı dini gruplara, mezheplere ve eğilimlere bölünmektedir. Müslümanlar açısından çoğunluk Sünnilerde ise de İran’da ve Irak’ta Şiiler çoğunluğu temsil etmektedirler. Türkiye’de Hanefilik, Arap Yarımadasında Hanbelilik, Mısır’da Şafilik egemen konumdadır. Sadece İran’da Şiilik resmi inançtır. Bunun yanında Suriye, Irak ve Lübnan ile Suudi Arabistan’ın doğu illerinde ve Körfez ülkelerinin bazılarında büyük bir Şii nüfusu vardır.
Orta Doğu ülkelerinin ekonomik yapısındaki en önemli kalemi oluşturan sektör nedir?
Orta Doğu ekonomik alanda tarihte kıtalararası ticaret yolları, günümüzde ise zengin enerji kaynakları sebebiyle stratejik bir konuma sahiptir. İsrail dışarıda tutulduğunda bölgedeki bütün ekonomiler gelişmekte olan sınıfta yer almaktadır. Bununla birlikte toplam milli gelir ile kişi başına düşen ortalama gelir açısından ülkeler arasında büyük farklılıklar dikkat çekmektedir. Ülkelerin doğal ve demografik yapısındaki farklılık ekonomik yapılarında da görülür. Bölge ülkelerinin ekonomik yapılarında öne çıkan en önemli sektör petrol ve petrokimya sanayiidir. Dünyada mevcut toplam ham petrol rezervlerinin %57.3'ü bu bölgede bulunmaktadır. Petrol rezervleri bakımından zengin olan ülkelerin başında İran, Irak, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan gelmektedir. Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Yemen ve Mısır ise petrol bakımından yoksul sayılırlar.
Orta Doğu'da petrol üretecisi ülkeler ile petrol bakımından yoksul sayılacak ülkelerin bir arada varlığı bölgenin ekonomik yapısını nasıl etkilemektedir?
Dünyada mevcut toplam ham petrol rezervlerinin %57.3'ü Orta Doğu'da bulunmaktadır. Petrol rezervleri bakımından zengin olan ülkelerin başında İran, Irak, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan gelmektedir. Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail, Yemen ve Mısır ise petrol bakımından yoksul sayılırlar. Petrol üreten Bahreyn, İran, Irak, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin toplam milli gelir ile kişi başına düşen ortalama gelir rakamlarındaki yükseklik petrolden kaynaklanmakta olup bu durum bölge ülkeleri arasında büyük eşitsizliklere sebep olmaktadır. Ülkelerin toplam ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında petrol üreticisi ülkelerin ihracat rakamları yüksekken, ödemeler dengesi açısından ise petrol üreticisi olmayan ülkelerin (Suriye, ve Lübnan gibi) toplam ithalat rakamlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Ekonomik refah ve gelişmişlik açısından petrol ihraç eden ülkeler ile petrol fakiri ülkeler şeklinde bir ayırım anlamlı gözükmektedir. Zengin petrol kaynaklarının bulunduğu ve buna dayalı sanayiinin geliştiği ülkelerin ekonomik yapıları ile buna dayalı sosyal gelişmişlikleri diğerlerinden farklı özellikler göstermektedir. Petrol üreticisi olan ve olmayan ülkeler arasında milli gelir artışında gözlenen farklılık tamamen petrolden kaynaklanmakta olup bu durum ülkelerin kalkınmalarına da yansımaktadır. Ayrıca ülkelerin dış ticaret dengelerine bakıldığında petrol ihraç eden ülkelerin genellikle pozitif, petrol fakiri ülkelerinse negatif değer verdikleri görülmektedir. Dış ticaret açıkları genellikle dış borç yoluyla kapatılmaya çalışıldığından ekonomik büyüme petrolü olmayan ülkeler için ciddi sorun teşkil etmektedir. Bu bakımdan dünyanın en zengin ülkeleri ile dünyanın en fakirleri arasında yer alan ülkelerin bu bölgede bulunmaları şaşırtıcı değildir.
Orta Doğu'nun gelir bakımından en zengin ülkeleri hangileridir?
Orta Doğu’da ekonomik zenginlik bakımından iki zıt kutup bulunmakta ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt kişi başına düşen yirmi bin dolar üzerindeki gelirle bölgenin en zengin ülkeleri olarak öne çıkarken Filistin ve Yemen beş yüz doların altında kişi başına düşen gelirle bölgenin ve aynı zamanda dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer almaktadır.
Safevi Hanedanlığı hangi dönemde ve hangi coğrafyada hüküm sürmüştür?
Safeviler, 1501 ile 1738 yılları arasında bugünkü Azerbaycan, İran, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye’nin doğu kesiminde hüküm sürmüş, tarihte ilk defa Şiiliği resmi mezhep olarak benimsemiş olan egemen hanedandır.
İngiltere ve Fransa'nın Orta Doğu topraklarını paylaşmasını öngören gizli anlaşma hangisidir?
Sykes-Picot Antlaşması, 16 Mayıs 1916’da İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye’nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır. Antlaşma Osmanlı topraklarının bir kısmını Rusya’ya, bir kısmını İngiltere’ye, bir kısmını da Fransa’ya veriyordu. 19.yüzyılda bölge üzerinde Batılı sömürgeci güçlerin egemenlik ve nüfuz mücadeleleri öne çıktığında bölgenin siyasi haritasında da çeşitli değişiklikler olmuştur. Bugünkü siyasi sınırların şekillenmesinde Batılı güçlerin bölgeye yönelik emelleri ile Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilmesinin büyük rolü olmuştur. Osmanlı Devleti bölgeden çekilince savaş yıllarında imzalanan Sykes-Picot Antlaşmasına göre İngiltere ve Fransa Orta Doğu’ya yerleşerek İngiltere Filistin, Irak ve Şarkü’l-Ürdün bölgelerinin Fransa da Suriye ve Lübnan’ın manda yönetimlerini ele geçirmiştir.
Mısır ve Suriye arasında 1958’de ilan edilen ve her iki ülkede gerçekleştirilen referandumla onaylanan siyasi birleşme ile ortaya çıkan devlet hangisidir?
Mısır ve Suriye arasında 1 Şubat 1958’de ilan edilen ve her iki ülkede gerçekleştirilen referandumla onaylanan siyasi birleşme ile ortaya çıkan devlet Birleşik Arap Cumhuriyeti'dir. Yemen de birliğe katılmışsa da Suriye’nin bir askeri darbe sonunuda birlikten ayrılması üzerine 28 Eylül 1961’de son bulmuştur. Birliğin dağılmasına karşın Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti adını 2 Eylül 1971’e kadar korumuştur.
Orta Doğu'da monarşi ile yönetilen ülkeler hangileridir?
Bölge ülkelerinden Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Ürdün, Kuveyt ve Umman feodal aileler tarafından yönetilen monarşilerdir. Suudi Arabistan’da Suudi ailesi, Bahreyn’de el-Halife ailesi, Katar’da es-Sani ailesi, Ürdün’de Haşimi ailesi, Kuveyt’te es-Sabah ailesi ve Umman’da da Kabus ailesi iktidarı elinde tutmaktadır.
"Arap Baharı" kavramı neyi ifade etmektedir?
"Arap Baharı", Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen başta olmak üzere Arap Dünyasında siyasi iktidarların politikalarına karşı başgösteren protestolar ve halk ayaklanması hareketleri. Protestolar, işsizlik, siyasi yozlaşma, baskıcı yönelim, yolsuzluklar ve ağır ekonomik şartlar gibi çeşitli sorun sonucunda patlak vermiştir. Önce Tunus’ta patlak veren iktidara karşı protesto ve gösteriler bir tür domino etkisi göstererek diğer Arap ülkelerine de yayılmıştır. Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’de iktidarların değişmesine yol açan gösteri ve protestolar Cezayir, Ürdün, Fas, Bahreyn ve diğer ülkelerde bastırılmıştır. Suriye’deki gösteriler ve halk ayaklanması iktidarın silahlı güçlerince kanlı şekilde bastırılmış olmakla birlikte ülkede kaos devam etmektedir.
Müslüman Kardeşler örgütünün Mısır'daki siyasi etinliği ne şekilde gelişmiştir?
Müslüman Kardeşler (İhvanü’l-Müslimin), Hasan el-Benna tarafından 1928 yılında Mısır'da kurulan siyasi örgüttür. Örgüt, Kur’an ve Sünnet’in kılavuzluğuna modern bir toplum kurulmasını savunur. 1952 Darbesinden sonra kapatılmış, altı lideri vatana ihanet suçlamasıyla idam edilmiştir. 1980’lerden sonra tekrar canlanan Müslüman Kardeşler Örgütü’nün sivil kurumları giderek daha etkin olmaya başlamıştır. 2005 parlamento seçimlerinde Bağımsız adaylarla katılmış ve 88 sandalye kazanmışken Hüsnü Mübarek’in iktidardan uzaklaştırılmasından sonra yapılan Kasım-2011 ve Ocak-2012 seçimlerine katılmış ve en yüksek oyu alıp birinci parti olarak parlamentoya girmeyi başarmıştır.