Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Soyvetler Birliği İlişkileri
Soğuk Savaş'ın ilk adımları ne olmuştur?
İran Azerbaycan’ı, Doğu Türkistan (Sincan) ve Türkiye ile ilgili krizler, Soğuk
Savaş’ın nasıl ve nerede başladığı sorularını cevaplamakta yardımcı olmaktadır.
Sovyetlerin sınırlarındaki bu üç bölgeyle ilgili gizli kararları ve Sovyet organlarının
bu gizli kararları gerçekleştirmek için attıkları adımlar, daha sonra “Soğuk Savaş”
olarak adlandırılan dönemin ilk unsurlarını teşkil etmiştir
Sovyetlerin Türkiye üzerindeki planları ilk ne zaman anlaşıldı?
Molotov’un 19 Mart’ta Türk-Sovyet Anlaşmasının feshedileceğini ilan etmesi,
hem Türk siyaset çevreleri hem de Türk basını için beklenmeyen bir gelişme olmuştur. SSCB 20 yıldır iki ülke arasındaki ilişkileri düzenleyen bir anlaşmayı açık olarak reddetmiştir. Bu durum, ilişkilerin karmaşık bir hâl alma sürecine girdiğini ve Sovyetlerin Türkiye üzerindeki iddialarının ciddiliğini gösterir niteliktedir.
Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu politikasında Türkiye’nin öncelikli yeri olduğu görülmektedir. Bunun nedeni ne olabilir?
Belgeler ve kaynaklar etraflıca incelendiğinde, Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu politikasında Türkiye’nin öncelikli yeri olduğu görülmektedir. Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın test alanı olması sadece bir rastlantı değildir. Sınırların Yakın Doğu ve Akdeniz’e doğru genişletilmesi fikri, burada, İngiltere’nin de doğrudan katılımıyla SSCB ile ABD arasındaki ilk karşılaşmayı doğurmuştur.
Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’ı ne zaman feshedildi ve bildirildi?
17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nın feshedileceği, 19 Mart 1945 tarihinde bildirildi.
Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nın feshedilmesinin nedeni ve önemi nedir?
Molotov “özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen değişiklikler nedeniyle, anlaşmanın yeni şartları karşılayamadığı ve ciddi iyileştirmeler yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu” ekledi (İngiliz Ulusal Arşivleri, FO 371/48774). “Radikal şekilde değişen uluslararası konjonktür” temelde bir bahaneydi: Anlaşma 7 Kasım 1945 tarihinde sonlandırıldı. Feshetme ise bir tehdit olarak algılanmalıydı (Barnes Dışişleri Bakanı’na telgraf, ABD Ulusal Arşivi, doc. 761.67/4-2445).
Molotov’un 19 Mart’ta Türk-Sovyet Anlaşmasının feshedileceğini ilan etmesi,
hem Türk siyaset çevreleri hem de Türk basını için beklenmeyen bir gelişme olmuştur. SSCB 20 yıldır iki ülke arasındaki ilişkileri düzenleyen bir anlaşmayı açık olarak reddetmiştir. Bu durum, ilişkilerin karmaşık bir hâl alma sürecine girdiğini ve Sovyetlerin Türkiye üzerindeki iddialarının ciddiliğini gösterir niteliktedir.
Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nın feshedilmesi ile ilgili ABD nasıl bir gelişme ön görmüştür?
Sarper, Packer’e, “Sovyetlerin Türk toprakları olan Kars veya Ardahan
üzerindeki iddialarını sürdüreceklerine inanmadığını ancak sorunun iki taraflı değil çok taraflı olduğunu vurgulayarak Montrö Sözleşmesi’nin yeniden gözden geçirilmesi için baskı yapmasını olası bulduğunu” belirtmiştir (ABD Ulusal Arşiv, doc. 761.67/4-2845). 1925 Sovyet-Türk Anlaşması’nın feshedileceğinin ilanı hakkında bilgi aldıktan sonra, ABD Dışişleri Bakanlığı 18 Nisan 1945 tarihinde “Sovyet-Türk İlişkilerinde ABD’nin Çıkarı” adlı gizli bir tutanak hazırlayarak Ankara’daki ABD temsilciliğine göndermiştir. Belgeye göre, “Sovyetler Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti politikasıyla, Çarlık Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik politikası arasında çok büyük fark bulunmamaktadır. Rusya’nın Türkiye ile ilgili olarak çıkarları genelde aynı kalmıştır: Güvenlik ve Türk boğazları aracılığıyla açık denizlere erişim isteği” (ABD Ulusal Arşiv, doc. 761.91/4-1845). Türkiye ve TürkSovyet ilişkileri konusunda derin bir analiz sonrasında, söz konusu belge şöyle sonuçlanmaktadır: “ABD, Montrö Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi konusundaki herhangi bir öneri için tavrını (1) eğer olacaksa Türkiye’nin egemenliği ve bağımsızlığına etkisi, (2) Boğazlar aracılığıyla yapılan ticarete serbestlik prensibi açısından etkisi, (3) uluslararası güvenlik sistemine uygunluğu ve (4) daha geniş olarak Balkanlar ve Doğu Akdeniz bölgesindeki siyasi ve stratejik etkilerini dikkate alarak temellendirmelidir.”
Molotov antlaşmanın tekrar görüşülebilmesi için hangi taleplerde bulunmuştur?
Sumer, İngiltere Büyükelçisine şunları ifade etti: “Molotov, yeni bir anlaşma müzakeresine başlamadan önce, Türkiye ile Rusya arasındaki olağan üstü sorunların çözülmesinin en iyisi olacağı yönündeki fikrini dile getirdi.
Bu sorunlar: a) 1921 Rusya-Türkiye Anlaşması (Molotov bu anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye bırakılan topraklardan geri çekilmenin baskı altında yapıldığını ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söylemiştir), b) Boğazlarda Rusya’ya üs verilmesi, c) Montrö Sözleşmesi’nin revizyonu ile ilgili Rusya ve Türkiye arasında bir anlaşmadır”
Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nın iptali ve Molotov'un talepleri üzerine İngiltere Büyük elçisi hangi antlaşmayı öne sürerek Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumaya çalıştı?
Büyükelçi, Sovyet hükûmetineTürklerle Montrö Sözleşmesi’ni tartışmadan önce, İngiliz ve Amerikalılarla istişare etme sorumluluğu
veren ve Stalin’in Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne zarar verecek eylemlerde bulunmama sözü verdiği Yalta Anlaşması’na atıfta bulunmuştu
Potsdam Konferansı hangi tarihte gerçekleşti?
17 Temmuz 1945
Sovyetler'in Türkiye sorunu Potsdam Konfreansı'nda resmi olarak gündeme getirildi mi?
Türk sorunu ve Boğazlar meselesi 13 Temmuz 1945 tarihinde Potsdam’da gayriresmî olarak bir akşam yemeği sırasında tartışıldı. 22 Temmuz tarihinde mesele, Başkan Truman’ın başkanlığını yaptığı altıncı oturum gündemine alındı.
“Sovyet-Türk İlişkileri Üzerine” isimli bir belge 18 Ağustos tarihinde SSCB Dışişleri Bakanlığında Sovyetlerin Türkiye'den toprak talebi üzerine hangi devletler tarafından hazırlandı?
Ermenistan ve Gürcistan
Gürcistan hangi bölgeleri geri istiyordu?
Gürcü Dışişleri Bakanlığı Batum bölgesinin güneyini; Artvin, Ardahan
ve Oltu yörelerini istedi.
Kavtaradze raporunda Ermenistan'a hangi bölgenin verilmesi planlanmıştı?
Kavtaradze raporunda son olarak Ardahan ve Oltu’nun Ermenistan’a verilmesini planladı
4 Eylül 1945 tarihinde, G. Kiknadze 7 maddelik “Türkiye Tarafından İlhak Edilen Gürcü Toprakları Hakkında” başlıklı bir başka not yazdı ve Viacheslav Molotov, Andrei Vyshinskiy, Vladimir Dekanozov ve SSCB Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Bölümü Müdürü İvan Samylovskiy’e gönderdi. Birinci madde hangi konu ile ilgiliydi?
“16 Mart tarihinde imzalanan Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri ile Türkiye Arasında Dostluk ve Kardeşlik Anlaşması ile Transkafkasya Cumhuriyetleri ve Türkiye arasında
13 Ekim 1921 tarihli anlaşma baskı altında akdedilmişti. Sovyet Transkafkasyası geçmişte Batum bölgesinin güney kısmı ile Artvin, Ardahan ve Oltu bölgelerinin tamamını ve aynı zamanda geçmişte Erivan Guberniya’sı içerisinde yer alan Sürmeli’yi kaybetti.”
Sovyet taleplerine Ankara radyosu nasıl bir tepki vermiştir?
22 Aralık tarihinde Ankara Radyosu, Moskova Radyosundan gelen tehditlere cevap olarak Türkiye’ye karşı Sovyet talepleri hakkında
özel bir program yayınladı. Ankara Radyosu Türkiye’nin başka ülkelerin topraklarına ihtiyacı olmadığını ancak gerektiğinde kendi topraklarını savunmaya hazır olduğunu; bu sebeple, Türkiye’nin Moskova Konferansı’nın bu konuyu gündeme getirmesini ve Türkleri sinirlendirmesini beklemediğini duyurdu: “Eğer bu bir sinir
harbiyse, herkes bilmelidir ki Anadolu’da yaşayan Türkler sinirlerini bağımsızlık için savaşırken güçlendirmişler ve çelik kadar sağlam hale getirmişlerdir” (Kiknadze’den Charkviani’ye, Dış Basında Yankılar, AGP: 72).
ABD'nin Türkiye'nin stratejik ortağı haline gelmesinde hangi ülke rol oynamıştır?
Sovyetler Birliği’nin 1945-1947 arasında sürdürdüğü yayılmacı politikaları, Türkiye’yi
Amerika’nın stratejik ortağı hâline getirdi; Türkiye bir anlamda Soğuk Savaş için başlangıç
noktası oldu. Yeni arşiv belgeleri Türkiye krizinin Stalin’in ölümüne kadar sürdüğünü kanıtlamaktadır.
Sovyetler Türkiye ile ilgili taleplerini değiştirdiklerini ne zaman açıklamıştır?
30 Mayıs 1953’te Molotov, Türk Büyükelçisi Faik Hozar’ı Dışişleri Bakanlığına “Sovyet
hükûmeti adına Sovyet-Türk ilişkileri hakkında bir
açıklama yapmak üzere” davet etti. Molotov şunları
ifade etmiştir: “Ermenistan ve Gürcistan hükümetleri, iyi komşuluk ilişkileri, daha güçlü bir barış ve
güvenlik için toprak taleplerinden vazgeçmelerinin
mümkün olduğunu düşünmektedir. Sovyet Hükümeti Boğazlar konusundaki önceki pozisyonunu değiştirmiştir. Sovyetler Birliği’nin Boğazlar bölgesindeki
güvenliğinin, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından
aynı oranda kabul edilebilir bulunan şartlar dahilinde sağlanabileceğine inanmaktayız. Sovyet Hükümeti SSCB’nin Türkiye üzerinde herhangi bir
toprak talepleri olmadığını teyid etmektedir”
(AFP RF, cilt 5: 11-13).
Sovyetler ve Türkiye'nin toprak ve boğazlar üzerindeki tartışmaları Gürcü akademisyenler makale yayınlayarak desteklemiştir. Bu duruma Türkiye nasıl tepki vermiştir?
20 Aralık tarihinde birçok Sovyet gazetesinde
yayınlanan Gürcü akademisyenlerin makalesi,
Türkiye’den sert tepkiler aldı. Aynı gün TBMM
dışişleri bütçesini görüşüyordu. Komutan Kazım Karabekir Paşa (Birinci Dünya Savaşı sonunda Doğu Cephesi Komutanlığı yapmış olan
ve 1921 Eylül-Ekim aylarında gerçekleşen Kars
Konferansı’nda Türk heyeti başkanlığını yapan
İstanbul milletvekili) şu ifadeleri kullanmıştır:
“Ruslarla dostluk anlaşmasını imzaladığımızda,
taraflar, heyet başkanları, ordu komutanları, siyasetçiler ve gazeteciler şifahi ve yazılı olarak şu
prensipleri teyit ettiler: Türk-Rus husumeti, Çarlık
Rusyası ve Osmanlı’ya uzanmaktadır. Bu husumeti
tamamen gömdük. Moskova ve Kars Anlaşmaları,
bu husumetin mezarı olmalıdır. Bu ölüyü tekrar
canlandırmamalıyız.” Sonrasında ise Sovyet taleplerine tepki gösterdi: “Kars bölgesi kime aittir? Kars
yüzyıllarca Türklerin yaşadığı Türk topraklarıdır,
Rus Çarlığı tarafından kısa süreliğine işgal edilmiştir. Biz bu toprakları hiçbir zaman Ruslardan
almadık, yalnızca iki kez geri döndük. Birinci
Dünya Savaşı sırasında Ruslar bu toprakları terkettiler: Orada ne Rus nüfus, ne de Rus askeri vardı”.
Sovyetlerin taleplerini Türkiye batıdaki hangi ülkelere nasıl izah etmiştir?
11 Ocak günü H. Saka, İngiliz
Dışişleri Bakanı E. Bevin ile görüştü ve Türk-Sovyet
ilişkilerini tartıştı. Bevin’i 1921 yılında Türkiye ile
Sovyet Rusya’sı arasında imzalanan Moskova ve Kars
Anlaşmaları hakkında bilgilendirdi. H. Saka “Kars
Anlaşması’nın Türk ve Sovyet Hükûmetleri arasında
sınır konusunda kesin çözüm için özgürce müzakere
edildiğini ve Stalin’in de müzakerelerde yer aldığını
ve haritada sınır hattını çizdiğini” ifade etti (ABD
Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/3-2646). Ayrıca Bakan,
17 Ocak tarihinde Londra’da ABD Dışişleri Bakanı
Brynes ile görüştü. Brynes, Türk toprakları üzerinde
ve Çanakkale’de askeri üsler kurma yönündeki Sovyet isteği karşısında endişelerini dile getirdi. Türk Bakan, Amerikalı muhatabına ülkesinin Moskova’dan
bu yönde hiçbir resmî talep almadığını söyledi ve altı
ay önce Sovyetler Birliği’nin 1925 yılında imzalanan
anlaşmanın gözden geçirilmesi için gerekli koşulları
açıkladığını ekledi. Buna göre, Sovyetler Birliği Kars
ve Ardahan’ı geri istiyor ve Boğazlar rejiminin gözden geçirilmesini talep ediyordu. Bu bölgelerin etnik
kompozisyonunun sorulması üzerine Türk Bakan,
Kars ve Ardahan’da yaşayanların Türk olduklarını,
Türkçe konuştuklarını ve Türk hükûmetinin sunduğu demokrasiden tamamiyle hoşnut olduklarını ifade
etti (ABD Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/1-1746; Doc.
761.67/3-446).
22 Ağustos’ta, Türk hükûmeti, İngiltere ve ABD ile yaptığı istişareler neticesinde oluşturduğu tutumunu açıklayınız.
Montrö Sözleşmesi’nin 29. maddesi, ABD ve Sözleşmenin taraflarının istekleri doğrultusunda; Türk hükûmeti Sözleşmenin yenilenmesine yönelik düzenlenecek bir konferansa itiraz etmiyordu. Nota’da Sovyetler Birliği’nin Boğazlar Rejimini sadece Türkiye ve Karadenize kıyısı olan ülkelerle sınırlamak istediği ve bu durumun Sözleşmenin yapısı ve revizyon sürecine karşı engel oluşturacağı ve Sözleşmenin sürekliliğini baltalayacağı belirtildi. Nota, Sözleşmenin en azından 1956 yılına kadar yürürlükte kalması gerektiğin belirtiyordu. Türk hükûmeti, bu yaklaşımın, Sovyetler Birliği’nin Sözleşmeye taraf olan diğer ülkelerin etkinliğini azaltmaya yönelik niyetini gösterdiğini iddia etmiş, ve bu tarafların söz hakkı olan eşit üyeler olduğunu belirtmiştir. Türkiye, Sovyetler Birliği’nin, Boğazların ortak savunma rejimini kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı izlediğini belirtmiştir.
SSCB'nin dağılmasının Türkiye'ye olumlu etkisi ne olmuştur?
Sosyalizmin yaşadığı kriz, 1990’lı yıllarda
SSCB’nin dağılmasına neden oldu. ABD ve Türkiye arasında Soğuk Savaşı’n başında gelişen iş
birliği, stratejik bir ortaklığa dönüştü ve güçlendi.
SSCB’nin dağılmasıyla Türkiye, Karadeniz ve Kafkaslarda (Hazar Denizi bölgesinde) daha da önemli
bir aktör hâline geldi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi,
Türkiye Rusya Federasyonu ilişkileri açısından yeni
bir dönemi başlatmıştır. Soğuk Savaş’ın zor yılları
ardından Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Konseyinin temel üyelerinden ve hem siyasi hem
iktisadi açıdan en büyük ortaklarından ve bölge
ülkelerinden biri olmuştur. Stalin’in politikalarına
hedef olmuş olan Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına destek veren ilk ülkeler
arasında yer almış, ABD ve NATO’nun stratejik
ortağı olmuştur.