OKULÖNCESİNDE FEN EĞİTİMİ - Deneme Sınavı - 2

Uzağı görememe ya da diğer adıyla miyopluk, göz yuvarlağının normalden uzun ya da göz merceğinin normalden kalın olması durumunda oluşan bir göz kusurudur.

Sürtünme katsayısının arttırılması durumunda p yükünün çekilmesi daha zor olacağından F kuvvetinden kazanç sağlamak zorlaşacaktır.

Kepler’in Birinci Yasası: Her bir gezegen, odaklarından birinde Güneş bulunan farklı elips yörüngelerde hareket eder.

Kepler’in İkinci Yasası: Gezegeni Güneş’e birleştiren doğru parçası, eşit zaman aralıklarında eşit alanlar süpürür.

Kepler’in Üçüncü Yasası: Her gezegenin Güneşe olan ortalama uzaklığının kübünün (R³), o gezegenin Güneş etrafındaki bir tam dolanım süresinin karesine (T²) oranı sabittir (R³/T²=sabit).

Dünya, Güneş’ten itibaren üçüncü gezegen ve büyüklük itibariyle dördüncü gezegendir.

Dünya’mız kendi ekseni etrafında 24 saatte döner. Dünya’mızın bu hareketi sonucu gündüz ve gece olayları oluşur.

Dünya’mız kendi ekseni etrafında dönerken aynı zamanda Güneş etrafında da döner. Dünya’mız bu dönüşünü 365 gün 6 saatte tamamlar. Bu süreye 1 yıl denir. Dünya’mızın bu hareketi sırasında dönme ekseni, Güneş etrafında izlediği yörünge düzlemine dik değildir. Dünya’mızın dönme ekseni, Güneş etrafındaki dönme düzlemine dik doğrultuyla 23,5 derecelik açı yapmaktadır. Bundan dolayı bir yıl boyunca gece ve gündüz süreleri aynı kalmaz, yılın değişik zamanlarında Dünya’nın Güneş’ten aldığı ısı ve ışık enerjisi değişir. İşte bu durum mevsimlerin oluşmasını sağlar.

Termometre ısıyı ölçer.

verilen seçeneklerin hepsi kuvvetin etkileri arasındadır.

Yapılan bu işlemlerin sebebi sürtünmeyi azaltmaktır.

Çay kaşığı kaldıraçlar sınıfına girmez.

Cisimlerin elektrik yüklü olup olmadıklarını, yüklü iseler yükünün cinsini anlamamıza yarayan alete elektroskop denir.

Eğer ışık bir ayna yüzeyi ya da parlak bir metal yüzeyi gibi pürüzsüz bir yüzeye çarparsa düzgün olarak yansır ve bu yüzeylerde bir görüntü görebilirsiniz. Eğer ışık bir duvar ya da bir kitap sayfası gibi pürüzlü bir yüzeye çarparsa bu yüzeylerden dağınık olarak yansır.

Verilen kurallar düzlem aynalar için geçerlidir

Yakınsak mercekler: İnce kenarlı mercek de denilen bu merceklerin kenarları ince ortası şişkindir.
Iraksak mercekler: Kalın kenarlı mercek de denilen bu merceklerin kenarları kalın ortası çukurdur.

Retina gözün ağ tabakasıdır.

Diğer seçenekler alternatif enerji kaynaklarıdır.

M.S. 6.yüzyıldan 10. yüzyıla kadar geçen süre içinde İslam dinin yaygınlaşması bilim Dünyasına yön veren bir unsur olmuştur. Bu dönemde yaşamış İslam Dünyası bilginleri Klasik Yunan dönemine ait bilginlerin eserlerini Arapçaya çevirerek bilgilerin gözden geçirilmelerini, geliştirilmelerini ve korunmalarını sağlamışlardır.

Bilimsel bilgiyi oluşturma sürecinin başını çeken ilk çalışmalar gökyüzü ile ilgilidir. Gökyüzü ilk çağlardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Yapılan ilk gözlemler gökyüzüne dair olmuş ve bu gözlemlerin sonucu olarak temel bilimlerin ilki olan astronomi doğmuştur

Milattan önce 384 ve 322 yılları arasında yaşamış olan bilgin Aristo ortaya koyduğu evren modelinde Dünya’nın evrenin merkezinde sabit ve hareketsiz olduğunu ve etrafında 56 gökcisminin yer aldığını öne sürmüştür. Aristo’nun ortaya koyduğu geosantrik evren modeli farklı bilim insanları tarafından yapılan gözlemler sonucunda yanlışlanarak, merkezinde Güneş’in bulunduğu heliocentrik evren modeli ortaya koyulmuştur. Bu durum sanılanın aksine bilimin ve bilimsel bilginin mutlak doğru ve değişmez olmadığını göstermektedir. Bu da bilimin değişken doğasına işaret etmektedir.

Bilim insanların bir parçası olduğu geniş bir kültürel yapının içinde gerçekleşir ve bu kültürel yapının çeşitli özelliklerinden etkilenir. Bu bilimin sosyal ve kültürel doğasıdır. Bilimin etkilendiği kültür özellikleri arasında politika, sosyal yapı, felsefe, din gibi öğeler yer alır. Kopernik'in merkezinde Güneş’in bulunduğu heliocentrik evren modelini ilk olarak Konumlarıan Göre Gök Cisimlerinin Devinimine İlişkin Teoriler Üzerine Yorum adlı eserinde açıklamış fakat heliocentrik evren modeli Hristiyan inanışının ve Katolik kilisesinin desteklediği Dünya merkezli evren anlayışına ters düştüğü için bu eseri yaşamının son günlerine kadar yayınlamaması bilimin sosyal ve kültürel doğasına işaret etmektedir.

Dünya merkezli (geosantrik) evren modelini ilk olarak ortaya koyan gökbilimci Aristo'dur.

Suyun hacmi arttıkça kütlesi de artar genellemesine ulaşılır