ÇOCUK EDEBİYATINDA MASALLAR
Çocuklara edebiyat ürünlerini okumak düşüncesinin ardındaki amaç nedir?
Çocuklara edebiyat ürünlerini okumak veya okutmak düşüncesinin ardında; çocuklara edebiyat ürünlerinin zevkli, serüven dolu ve heyecanlı kapılarını aralama düşüncesi kadar onların edebiyat eğitimlerine ve duyarlıklarına yatırım yapmak, düşüncelerini daha etkin kılmak gibi kültürel ve eğitsel bir amaç da bulunmaktadır. Başka deyişle çocuk edebiyatı ürünleri; çocuğu daha sistemli düşünmeye alıştırmayı, onda kültürel bir birikim sağlamayı amaçlayan ve aynı zamanda da onun edebiyat konusundaki duyarlığını artırmayı öngören metinlerdir.
Masal nedir?
Masal; olağanüstü olaylarla biçimlenmiş, içinde ahlaksal ve dinsel öğretiler barındıran kısa anlatıdır.
Masalların kaynağı nereden gelmektedir, açıklayınız.
Masalların kaynağı çoğunlukla mitolojik kökenlerde, antropolojik kökenlerde veya psikolojik kökenlerde aranır. Çoğu araştırmacı, masalların kaynağını mitolojide yani abartılmış kahramanlık öykülerinde arar. Buna göre masallar; gücü, görünüşü veya rastlantılar sonucunda önemli işler yapmayı başarmış kişileri abartarak gizemli bir öykü oluşturur. Bu nedenle çoğu kişi için masal demek, kaynağını mitsel anlatılardan alan abartılı bir öykü demektir. 1. Kunoş gibi araştırmacılar ise masalların daha çok belli bir yöreye veya topluluğa ait olduğunu savunurlar. Buna da antropolojik köken demek yerinde olur. Örneğin Kunoş’a göre masallar, Hindistan’a dayandırılır. Her ne kadar Kunoş gibi düşünenler varsa da masalların tümüyle Hindistan kaynaklı olduğu kabul edilmemekte ve farklı bakış açıları getirilmektedir. Bu konuda Kunoş bile ulusal nitelikteki masalları ayırt ederek tek bir kaynağın egemenliğini yadsımaktadır. Çünkü benzeri sorunları ele alan ve anlatı özellikleriyle ana çatı bakımından birbirleriyle köklü ayrılıklar gösteren masallar, belli kültürlerin malı olarak varlıklarını kanıtlamıştır. Gökşen’in (1985) von der Leyen’den aktardığına göre ise masallar, mitoloji ve kahramanlık efsanelerine dayanır. Masalların kökleri Îndo-Cermen devrine kadar uzanır, farklı kültürlerde aynı masalların yaşaması ise bu masalların kültürler arası etkileşim sonucu yayılmasına işaret eder. Ancak istisnalar kuralı bozmayacağından masalları Îndo-Cermen kültürü içinde değerlendirmek gerekir. Aslında masalları psikolojik bir köke dayandırma çabaları da vardır. Bunlar arasında, Ciravoğlu’nun (1998) da aktardığı gibi masalların kaynağının rüya olduğunu savunanlar veya Freud’un öne sürdüğü ve masalların kökünün baskı altına alınmış istekler olduğu gibi açıklamalar vardır. Carl Gustav Jung, Bruno Bettelheim ve Erich Fromm da masalların kaynağını psikolojik kökende arayanlardandırlar.
Masalların toplumsal boyutunu tartışınız.
Geleneksel masal olarak adlandırabileceğimiz böylesi anonim oluşumlu masalların ağızdan ağza aktarılması, aynı zamanda onun toplumsal bir yanının da olduğunu belirtir. Yani aynı masallar bile hangi toplulukta, hangi kültürde ve hangi zaman diliminde anlatılıyor ve dinleniyorsa o toplumun değerlerini de alarak aktarılmaktadır. Yani aynı masallar, nesilden nesile geçerken ana çatısını korusalar bile içlerinde temsil edilen değerler, nesneler ve düşünceler değişebilmektedir. Böylece masalın toplumsal ve dinamik bir özelliğinden söz etmek olanaklı hale gelmektedir. Ancak bugün, derleme ve yazıya aktarılma sonucu masalların bu dinamizminin yok olduğu da söylenebilir.
Konut kapıcıları hangi kanuna tabidir?
Bütün konut kapıcıları İş Kanunu’na tabidir
Tezel masalların kendinden önceki kuşaklardan aldığı mirası, içinde yaşadığı topluma göre değiştirmesi gerçeğini nasıl anlatmaktadır?
Masalların kendinden önceki kuşaklardan aldığı mirası, içinde yaşadığı topluma göre değiştirmesi gerçeğini Tezel şöyle dile getirir: Başlangıçta belki gerçek olayların bir hikâyesi olan masal, ağızdan ağıza geçtikçe, hafıza ve çevre değiştirdikçe, asıl söylenen unutuldukça aslındaki birtakım ögeleri yitirmiş, bunların yerine daha çok hayalî öğeleri toplamış; ama halk ruhundaki iyilik, haktanırlık ve adalet duygularını daima kendinde saklamıştır. Burada da özellikle vurgulanan, masalların içindeki olayların belki de bir zamanlar gerçek ya da gerçeğe uygun olduğu; ancak aktarım sürecinde masalların kendi özüne epeyce yabancılaştığı, belli bir süre sonra da ilk anlatılan öykü ile hiçbir ilişkisi kalmadığı yönündedir. Bu durumda masalların kökenini arama çabaları da bir ölçüde önemini yitirmiş olarak görülebilir.
Masalların özellikleri nelerdir?
- Masallar anonimdir (toplumun ortak malıdır)
- Masallar olağanüstü olaylarla örülüdür
- Masallar içlerinde tek yönlü bir ders barındırır ve karşıtlıklardan oluşur
- Masal kişileri klişe tiplerdir
- Masallar dünyayı ve insanlığı simgeler
- Masallarda şiddete ve kötü güçlere sıklıkla başvurulur
Masalların anonimliği hakkında kısaca bilgi veriniz.
Masalların ilk kez kim tarafından, ne zaman, nerede anlatıldığı bilinmemektedir. Masalların kaynağı konusundaki tartışmalar bile bu konuda açık bir görüş birliği sağlayamamaktadır. Benzer masalların coğrafi olarak birbirinden uzak bölgelerde anlatılması şaşırtıcıdır. Ancak masalların anlatılırken ağızdan ağıza kültürler arası yolculuk yaptığını ve anlatıldığı kültürün rengine göre biçimlendiğini düşünecek olursak bu durumu bir ölçüdeanlayabiliriz. Günümüz masal araştırmacıları, masalların anonim olduğu gerçeği üzerinde birleşmektedirler.
Masalların anonim olduğunu yönelik göstergeler neler olabilir, örnek veriniz.
Masalların herhangi bir yöreyle ve belli kişilerle özdeşlik göstermemesi bu türün anonim olduğunun başka bir göstergesi olarak görülebilir. Gerçekten de çoğu masalda yöre özellikleri, yer adları, gerçek kişilere ait belirleyici özellikler bulunmaz. Bu bakımdan masallar, herhangi bir coğrafyanın ve kültürün ürünü olmaktan uzaktır.
Masalların olağanüstü olaylarla örüntülü olması hakkında bilgi veriniz. Bu olağanüstü örüntüye örnek veriniz.
Hangi türü olursa olsun gerçekten de bütün masallarda yoğun bir düş gücü egemendir. Zaman zaman mantıklı bir olay örgüsüne tanık olduğumuz masallarda bile asıl belirleyici olan, nesnel olayların yanındaki olağanüstü (fantastik) olaylardır. Hemen her masalda, bizim gerçek dünyamızda gerçekleşmesi olası olmayan ögeler vardır. Bunlar kimi zaman gizemli, rastlantılara dayalı olaylardır. Örneğin insanların yüz yıl uyuması, sabır taşı adlı bir taşın olaylar karşısında çatlaması, efsunlu bir öpücüğün büyüyü çözmesi gibi. Kimi zaman efsunlu sözlerdir: Büyüler, büyülü olduğuna inanılan sözler gibi. Kimi zaman gerçekte var olmayan cadılar, periler, ejderhalar gibi kişi ve tiplerdir. Bazen de öldükten sonra yeniden dirilme; insandan hayvana, hayvandan insana dönüşme, güçsüzün güçlü karşısında şaşırtıcı zaferler kazanması türünden örnekler bulunur.
Kibritçi Kız masalından alınabilecek ders nedir?
Kibritçi Kız masalındaki kız, zavallı ve yoksuldur; ama başkalarına yardım duygusu onun erdemli yanını ortaya çıkarır. Özellikle de dinlerin içinde barındırdığı yardımlaşma olgusunun tipik bir simgeleşmesi olarak görülecek bu davranış; sosyal yardımlaşma, kendini feda etme gibi erdemli öğütler taşıdığı için inançlı veya inançsız bütün insanlar tarafından özdeşleşilerek alımlanmaktadır.
Kapıcının işe alınmasında yapılan kapıcılık sözleşmesinde bulunması gerekenler nelerdir?
Kapıcının işe alınmasında yapılan kapıcılık sözleşmesinde; iş sözleşmesinin türü ve çalışma biçimi ile işveren ve işyeri adı ve adresi, kapıcının kimliği, işe başlama tarihi, yapacağı işler, temel ücreti ve varsa ücret ekleri, ücret ödeme şekli ve zamanı, çalışma süresi ve ara dinlenmesi, varsa özel hükümler, düzenlenme tarihi ve tarafların imzası konularının bulunması gerekir.
Masal kişilerinin klişe tipler olması ne demektir? Örnek vererek açıklayınız.
Hemen her masalda yer alan kişilerin tek tip diyebileceğimiz özellikleri vardır. Başta iyi yürekli olarak tanıdığımız bir kişi, masalın sonuna kadar bu özelliğini korur. Kötü olarak tanıdıklarımız ise masalın sonuna kadar aynı “kötü” karakterinin âdeta bir tutsağıdır. ÖrneğinKeloğlan, her masalda ve her durum karşısında saf, temiz yürekli, dürüst ve olağanüstü zekice buluşları olan biridir. Ya da ikiyüzlü çizilen bir vezir, her zaman kötülük yapmak üzere programlanmış gibidir. Okur olarak bizler, bir tiplemenin neden kötü ya da iyi yürekli olarak çizildiğini tam olarak bilmeyiz. Çünkü bu tiplemeler, toplumdaki tek bir olgunun simgeleri olarak varlık kazanmışlardır. Örneğin Keloğlan, saf ama iyi yürekli insanları simgeler. Kötü dev çıkarcı, açgözlü, kaba güç ile kendini bütün değerlerin üzerinde görenleri temsil eder. Cadılar ise çirkinlikleri ve kötü kalpli olmaları nedeniyle toplum dışı olarak çizilirlerken her zaman acımasız, zalimdir ve güzel, iyi yürekli olanları kıskanan ve onlara karşı harekete geçen tiplerdir. Cadılık kavramı yalnızca Orta Çağ’ın karanlık havasının yarattığı bir olgu değil, aynı zamanda çirkin ve kötünün de simgesi olarak çoğu masalda kullanım alanı bulmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse hemen bütün masal türlerinde ve örneklerinde var olan roller, kalıplaşmış bir biçimde sunulur. Bu rolleri temsil eden kişilerin karakter özellikleri hiç değişmez ve bunlar bir anlamda toplumun bir yansıması durumundadır. Bu özelliği sayesinde masallar, okurunun/dinleyeninin kendisi ile kolay özdeşleşmesini ve yalın bir biçimde aktarmak istedikleri dersin alınmasını sağlar.
Masaların dünyayı ve insanlığı simgelemesini ne demektir, açıklayınız.
Masallardaki olaylar ve kişiler, sergilendiği biçimiyle her ne kadar olağanüstü, abartılı ve gizemli bir dünyayı anlatıyor olsa bile yine de her yönüyle bizim dünyamıza işaret etmektedir. Çünkü masalın içerdiği bütün kötülükler, gerçek anlamda bizim gerçek dünyamızda da işlenmektedir. Kötü yürekli insanlar, çıkarları uğruna ötekileri yok etmeye uğraşanlar, kendi doyumu için başkalarını yemeye çalışanlar masalların içinde geçmesine karşın bizim gerçek dünyamızın hiç de yabancısı değillerdir. Bu anlamda bakıldığında masalın abartılı anlatım ve simgesel boyutunun amacı, aslında bizim dünyamızda ve bizlerin arasında geçen ilişkileri, yoğun ve simgeci bir anlayışla anlatmak ve vurgulamaktır. Ortaya koyduğu sonuçlar ile de okurların ders çıkarmalarını bekler.
Çağdaş masallar hakkında bilgi veriniz.
Çağdaş masallar, geleneksel masalların tersine masalın temel anlatım biçimini koruyarak belli bir yazar tarafından belli bir zaman diliminde yazılan masallardır. Bunların çoğunda güncel olaylar ele alınır. Geleneksel masalın temel anlatım özelliklerini belirleyen olağanüstü güçlerin yoğunlukla kullanılması, karşıt özelliklerin bir çarpışma içinde sunulması ya da iyi-kötü karşıtlığı, dersler verme kaygısının ön planda tutulması belli ölçüde de olsa çağdaş masalda varlığını korumaktadır. Bu temel anlatı özellikleri korunarak belli kişiler tarafından yazılan ve içinde günümüzün değerleriyle olası konularının yer aldığı olaylar çağdaş masalı belirleyen özellikler olarak gösterilebilir.
Masal paradilerinde amaç nedir?
Amaç, yine çocuğu bilinçlendirmek ya da çocuğun kendi sorunlarını tanımasına yardımcı olmak ve onu rahatlatmaktır.
Sophie Brandes’in Pamıık Prenses 1985 başlığıyla yazılan masal parodisi hakkında bilgi veriniz.
Sophie Brandes’in Pamıık Prenses 1985 başlığıyla yazılan masal parodisi, gençler arasındaki uyuşturucu sorununa ışık tutmayı amaçlar. Sorunsal, okulöncesi eğitimin konusu olmasa da bu çarpıcı örneği, benzer masal parodilerinin öğretmenler tarafından da düzenlenebileceği inancıyla vermek istiyoruz. Masal parodisinde Pamuk Prenses, günün gençlik modasını tam olarak uygulayan; fakat çağın olumsuz koşullarını da yaşayan hırçın bir genç kızdır. Evde üvey annesi onu, o da üvey annesini sürekli kıskandığından çeşitli sorunlar çıkar. Onu evden uzaklaştırmak isteyen annesiyle babası çeşitli yollar ararlar. Oysa Pamuk Prenses, günün koşullarına göre kendi başının çaresine bakmayı yeğler. Bu arada yaşadığı yoğun gerilim, onun baş ağrılarının artmasına ve durmadan ağrı kesici almasına neden olur. Sonunda her şeyden bıkan Pamuk Prenses, yedi müzisyen gencin ev işlerini yapmak üzere onların yanma taşınır. Burada mutludur artık. Gençler ona çok iyi davranır. Ancak üvey anne onu kıskandığından burada da rahat bırakmaz. Bu nedenle kısa sürede uyuşturucu bağımlısı olan Pamuk Prenses, soluğu hastanede alır. Burada tanıştığı yakışıklı psikoterapist Doktor Prens, onu tedavi olması konusunda ikna eder. Böylece tedaviye başlanır. Görüldüğü gibi parodi, Pamuk Prenses masalının biçimini ve kişileri çok benzer biçimde kullanıyor. Ama olaylar ve sorunlar hem abartılmış hem güncel kılınmıştır. Uyuşturucu kullanımı sorunu da çarpık aile ilişkileri içinde ele alınmıştır. Buradaki amaç, bilinen motiflerden yola çıkılarak çocukların, gençlerin dünyasının sorunlarını betimlemek, onlara yaklaşabilmek. Bu parodi Almanya ve Alman çocukları için yazılmıştır. Bizim toplumumuzda da üvey anne, üvey baba ya da uyuşturucu kullanımı, evden kaçma gibi sorunlar var. Bu sorunlar karşısında çocuğa yalnızca öğüt vermek yeterli değildir. Bunun yerine ona eğitim sürecinde kendini bulabileceği metinler vererek onu kendi sorunları konusunda bilinçlendirmek akılcı ve verimli bir yol olabilir. Masal parodileri de bu bağlamda hem eğitici hem eğlendirici bir alt tür olarak değerlendirilebilir.
Geleneksel masallar kaç bölümden oluşur? Açıklayınız.
Geleneksel masallarda çoğunlukla üç ana bölüm göze çarpar. Bunlar; döşeme ya da giriş, gövde ya da asıl masal, sonuç ya da üç elma bölümleridir. Giriş bölümünde çoğunlukla tekerlemelerle masalın düşsel yanı daha baştan vurgulanır. Masalın içinde de yer yer geçebilen tekerlemeler, masal deyince herkesin aklına gelen “Bir varmış, bir yokmuş...” ile başlayan, olağanüstülüğü, gerçekdışılığı sezdiren öğelerdir. Bunlar kimi masalda kısa, kimisinde de birkaç sayfa tutacak kadar uzun olabilir. Türk masallarında bu bölümler genellikle uzundur. Bir ölçüde söz sanatının da göstergesi olan bu bölüm, bir anlamdaokuru veya dinleyeni düşsel yolculuğa hazırlar, ona uyarılarda bulunur. Ancak bu tekerlemelerin masalın konusuyla hiçbir bağlantısı yoktur. Gövde bölümü ise masalda yer alan kişilerin tanıtıldığı, asıl olayların arka arkaya sıralandığı, gerilimin tırmandırıldığı bölümdür. Tekerleme ile asıl masal ya da gövde arasına yeniden “Evvel zaman içinde” ya da “Bir varmış, bir yokmuş” gibi bir geçiş konarak asıl masala geçildiği belirtilebilir. Sonuç bölümü Türk masallarında çoğunlukla üç elma bölümü olarak adlandırılır. Bu bölümde masalın sonunda neye ulaşıldığı, gerilimle süren olayların nasıl sonuçlandığı birkaç tümceyle özetlenebilir. Bu bölüm, bir özet niteliği taşımasının yanı sıra dinleyenlerin ya da okurların gönlünü alma amacına yöneliktir. Çoğunlukla mutlu biten masaldan herkesin bir ders çıkarması burada öğütlenir.
Çocuklar için yazılacak masallarda hangi özelliklerin bulunması gerekir?
Çocuklar için yazılacak masallarda hareket ögesi, canlılık ve serüven aranması gereken özelliklerdir.
Masal anlatan kişi masalı anlatırken nelere dikkat etmelidir? Neleri yapmalı neleri yapmamalıdır? Açıklayınız.
Masalı anlatan kişi; anlattığı masalı ciddiye almalı, anlatma öncesi ve sunuş aşamaları konusunda hazırlık yapmalı. Anlatılacak masal konusunda çocuklar hazırlanmalı ve anlatma/okuma süreci başlamadan önce çocukların güdülenmesi için masal hakkında kısaca konuşulmalı. Masal bütün olağanüstülüğü ile gerçek dışı bir dünyada geçer. Masallar çocuğun mantığına yakın bir dünya kursalar bile çocuklar bunların gerçek dışı olduğunu bilir. Zaten giriş bölümü ile diğer bölümlerde söylenen tekerlemeler de masalın gerçek dişiliğini vurgular. Bütün bunlara rağmen anlatıcı kişi, masalı inanarak ve canlı okumalı ki masal masalsılık bağlamındaki inandırıcılığını yitirmesin. Anlatıcının, sıkılıyor izlenimi uyandırmaması ve masalın gerekli etkiyi bırakması için aceleci olmaması ve okuduğu/anlattığı masalı sıradanlaştırmaması gerekir. Akıcılığın sağlanması için masalın daha önceden iyi bilinmesi gerekebilir. Anlatanın masalı iyi bilmesi, belki de ezberlemesi gerekebilir. Ancak ezber, mekanik okumayı/anlatmayı getireceğinden pek tercih edilen bir yol değildir. Anlatıcı, masalın bazı bölümlerini unuttuğunda birden şaşkınlığa kapılmamalıdır. Anlatılan masalın özüne aykırı düşmedikçe unutulan yerler daha sonra yeri geldikçe eklenebilir. Masallar aynı zamanda eğlendirme işlevine de sahip olduklarından anlatıcı kişi vücut dilini, ses tonunu, vurgu özelliklerini kullanarak anlattığı masalı neşeli ve zevkli bir hale getirebilir. Ayrıca şairane anlatım kaygısına kapılarak abartılı ve kuşku yaratacak biçimde masal anlatmak, masalın büyüsünü bozduğu gibi dinleyenlerin de sıkılmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra anlatım sürecinde anlaşılmayacağı var sayılan olaylar ve ögeler, gereksiz biçimde açıklanmaya çalışılmamak. Anlatıcı kişinin el kol hareketleri, mimikleri, vücut dili, ses tonu,vurguları masal sunumunun asıl vitrinini oluşturacağından masal anlatan kişinin bir tiyatrocu titizliğiyle konuya eğilmesi gereklidir.
Özellikle okulöncesi çocuklar ile yapılacak masal çalışmalarında dikkat edilmesi gereken noktalar neler olabilir?
Özellikle okulöncesi çocuklar ile yapılacak masal çalışmaları için bazı önerileri ana çizgileriyle şöyle sıralayabiliriz:
- İyi bir anlatıcı/okuyucu, çocuk ile masal arasında yapıcı ilişkiler kurulması açısından zorunludur.
- Masal sunumundan önce ve sonra yapılacak çalışmalarda, çocukların düşüncelerini özgürce dile getirmelerine olanak sağlamak gerekir. Böylece çocuğun alımlaması denetlendiği gibi onun düşüncelerinin de önemli olduğu kendisine sezdirilmiş olur.
- Masallar konusunda yapılacak alıştırmaların yaratıcı olmalarına dikkat edilmelidir. Örneğin bilinen veya daha önceden okunmuş bir masalın çocuklara anlattırılması, masalın yarıda kesilerek sonunun çocuklar tarafından anlatılmasını sağlamak, gerçek yaşamla masal arasında ilişki olup olmadığı gibi konularda tartışmalar açmak vb. Aslında böylesi yaratıcı çalışmalar her metin türü için yapılabilir.
- Okulöncesi çocukların eğitiminde gerçekleştirilen öteki etkinlikler ile masal çalışmaları bütünleştirilebilir. Örneğin resim dersinde, masalın içindeki bazı ögelerinin resimlerinin yapılması istenebilir. Böylece ilgili olgu hakkında her çocuğun kendi alımlaması su üzerine çıkacaktır. El işi etkinliklerinde de benzer çalışmalar yapılabilir. Kukla ve bez bebek, karton şekiller öğretmenlerin yardımlarıyla gerçekleştiğinde masallarda geçen kişiler somutlaştırılabilir. Böylece bir düş ürünü olan masalların içindeki nesne ve olayların çocukların düş güçleri aracılığıyla somutlaşması gerçekleşir. Bu da çocuğun kendini gerçekleştirmesi, düş ile gerçek arasında yaratıcı ve yapıcı köprüler kurması açısından yararlı çabadır.
Edebiyatımızın masal derlemecileri ve masal yazarlarına örnek veriniz:
Orhan Şaik Gökyay, Adnan Binyazar, Ayhan Göksan, Erdal Öz vardır. Bunların ötesinde masal derlemecileri ve masal yazarları olarak Eflâtun Cem Güney, Pertev Naili Boratav, Suat Arsal, Naki Tezel, Oğuz Tansel, Tahir Alangu, Mehmet Tuğrul, Elvan Pektaş Deniz, Tarık Dursun K, Zeki Burdurlu, Ülkü Tamer, Can Göknil, Aytül Akal, Ayla Çınaroğlu, Mustafa Ruhi Şirin, Kemal Özer gibi adlar ilk akla gelenlerdir.