aofsorular.com
ÇGE108U

ÖĞRENME YAKLAŞIMLARI

3. Ünite 22 Soru
S

Çocuklarda öğrenme anlayışını şekillendiren iki geleneksel görüş nelerdir? Kısaca açıklayınız.

Çocuklarda öğrenme anlayışını şekillendiren iki geleneksel görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden ilkini ortaya koyan Rousseau çocukların doğal olarak masum ve saf olduklarını ancak dış dünyayla etkileşimle birlikte bu niteliklerini kaybettiklerini ifade etmektedir. Rousseau dış dünyayla etkileşim içinde kalan çocukların zarar görme risklerini ortadan kaldırmak ve çocukları korumak için çocuklara yetişkinlerin düşünme biçimlerinin kazandırılması zorunluluğuna inanmaktadır. Locke tarafından ortaya atılan ikinci görüşe göre ise çocuklar boş bir levha (tabula rosa) ile doğan, yetişkinler tarafından bilgilendirilmeyi ve eğitilmeyi pasif bir şekilde bekleyen bireylerdir. Dolayısıyla bu geleneksel görüşlere göre çocukluk ve öğrenme yetişkin yaşamına hazırlanma süreci olarak görülmektedir.

S

Piaget'nin öğrenmeye ilişkin görüşleri nelerdir?

Öğrenmeye ilişkin modern görüşler, özellikle Piaget’nin görüşlerinden yola çıkarak çocukları öğrenme sürecinde edilgen, bilgiyi dışarıdan olduğu gibi alan bireyler olarak görmekten çok, öğrenme sürecinde etkin, kendi şemaları çerçevesinde anlamlandıran bireyler olarak görmektedir. Bu bağlamda Piaget 0-2 yaş döneminde öğrenmenin fiziksel eylemler yoluyla; 3-7 yaş döneminde sezgisel süreçlerle; 8-11 yaş döneminde mantıksal ancak gerçek yaşantılara bağlı süreçlerle ve 12-15 yaşlarında ise öğrenme ve düşünmenin deneyimlerden kurallar üretme ve soyutlamalar yapma yoluyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.

S

Erken çocuklukta öğrenme yaklaşımı seçiminde nelere dikkat edilmelidir?

Çocuklarda öğrenmeye ilişkin anlayışları şekillendiren geleneksel ve modern görüşler çerçevesinde tüm öğretim sürecenin şekillendirilmesi ve başta öğrenme yaklaşımlarının seçilmesi ve uygulanmasına da yön vermektedir. Erken çocuklukta kullanılacak öğrenme yaklaşımları, çocuğun öğrenme sürecine ilgi duyması, motivasyonunu artırması ve katılımının sağlanması boyutlarına hizmet etmelidir. Bu anlamda çocuklarda yaratıcılık, merak duygusu, özgüven, girişimcilik ve bağımsızlık gibi yönlerinin geliştirilmesi amaç edinilmelidir. Dolayısıyla öğrenme yaklaşımlarının seçiminde çocuklarda geliştirilecek özelliklerin yanı sıra, eğitim ortamının özellikleri, öğrencilerin gelişim düzeyleri, süre ve diğer olanakların da dikkate alınması gerekmektedir.

S

Türk Eğitim Sistemi’nde okulöncesi eğitimin amaç ve görevleri nelerdir?

Türk Eğitim Sistemi’nde okulöncesi eğitimin amaç ve görevleri 1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 20. maddesinde şu şekilde sıralanmaktadır (Resmî Gazete, 1973):

Madde 20. Okulöncesi eğitiminin amaç ve görevleri, milli eğitimin genel amaçlarına

ve temel ilkelerine uygun olarak,

1. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak;

2. Onları ilköğretime hazırlamak;

3. Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı yaratmak;

4. Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.

S

Öğrenme yaklaşımı nedir ve hangi öğrenme yaklaşımları vardır?

Öğrenmeye ilişkin yeni bir zihinsel yapılanmayla birlikte birçok araştırma ortaya koymaktadır ki öğrenme yaklaşımı ve araştırma becerileri öğrencilerin öğrenme niteliğini etkileyen en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Zira öğrenci merkezli eğitim anlayışı öğretim/öğrenme etkileşiminde öğrenme ve öğrenciyi öğretmenin ne yapması gerektiğinden daha çok öğrencinin ne yapacağını ortaya koyması bağlamında merkeze almaktadır. Bu anlayış da öğrenme yaklaşımı kavramını ön plana çıkarmaktadır. Öğrenme yaklaşımı kavramını ilk defa Marton ve Saljo (1976) tarafından tanımlanması ile birlikte konuya ilişkin pek çok araştırma yürütülmüştür. Öğrenme yaklaşımı kavramı öğrencilerin öğrenmeye yönelik motivasyonlarını ve uygun stratejileri kullanmasını ifade etmektedir. Marton ve Saljo 1976 yılında öğrencilerin bir okuma parçasını nasıl öğrenmeye çalıştıklarına yönelik yaptıkları çalışmalar sonucunda öğrenmeye yönelik yüzeysel ve derinlemesine öğrenme yaklaşımlarını olmak üzere iki yaklaşım belirlenmiştir. Daha sonraki bir çalışmada ise Ramsden (1979), stratejik yaklaşım olarak adlandırdığı üçüncü bir öğrenme yaklaşımı belirlemiştir. Biggs (1987), stratejik yaklaşımı, başarı yaklaşımı olarak adlandırmıştır.

Öğrenme yaklaşımları yüzeysel, derinlemesine ve stratejik olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

S

Yüzeysel öğrenme yaklaşımı nedir?

Yüzeysel öğrenme yaklaşımı, öğrencinin öğrenme görevinin gerekliliklerini yerine getirirken en az sorun çıkaracak yolla işi tamamlama niyetine dayanır. Dışsal beklentilerin karşılanması yoluyla zor durumda kalmayı önleme, olumsuz sonuçlardan kaçınma yollarının aranması söz konusudur. Bu yaklaşımı tercih eden öğrenciler, öğrenme etkinliği üst düzey bilişsel süreçleri işe koşmayı gerektirdiği hâlde, düşük bilişsel düzeyli etkinlikleri kullanma eğilimi göstermektedirler.

S

Yüzeysel öğrenme yaklaşımında öğrenciler ne tür davranışlar gösterirler?

Yüzeysel öğrenme yaklaşımında öğrenciler;

• Öğrendikleri şeyi tekrarlamak için öğrenmeye çalışırlar,
• Değerlendirmeler yapabilmek için gerekli bilgileri ezberler,
• Ezberci öğrenmeyi kullanırlar,
• Dar bir bakış açısı kullanır ve ayrıntılara yoğunlaşır,
• Örneklerden ilkeler çıkarsamada başarısızdırlar,
• Ders gerekliliklerine çok sıkı bağlıdırlar,
• Başarısızlık korkusu ile motive olurlar.

S

Derinlemesine öğrenme yaklaşımı hangi özelliklere sahiptir?

Derinlemesine öğrenme yaklaşımı öğrenilen materyallerin uzun süre hatırlanmasına, benzer olmayan durumlara uygulanmasına ve geri getirilmesine teşvik eden doğal bir anlama olgusuna öncülük etmektedir. Derinlemesine öğrenme yaklaşımının dört temel özelliği ortaya atılmaktadır:

  • İyi yapılandırılmış bilgi, kavramlara, bütünleştirilmiş bilgiye ve de birikimli deneyimlere dayalıdır.

  • Uygun motivasyon düzeyi, içsel motivasyon ve öğrenilecek materyale yönelik geliştirilen sahiplik duygusuna dayalıdır.

  • Öğrenci etkinliği pasif değil aktif öğrenmeye dayalıdır.

  • Öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci etkileşimini kapsayacak şekilde diğerleri ile

    etkileşim ön plandadır.

S

Derinlemesine öğrenme yaklaşımına sahip öğrenciler hangi davranışları gösterirler?

Derinlemesine öğrenme yaklaşımını tercih eden öğrenciler anlama amacını öncelikli hale getirirler ve bilginin otorite tarafından sunulmasını beklemek yerine kendi muhakemeleri ile edinmeye çalışırlar. Bu yaklaşıma sahip öğrenciler;

• Etkin bir şekilde konuyu ya da materyali anlamaya çalışırlar,
• İçerikle güçlü bir etkileşime geçerler,
• Öğrenmede kanıt, sorgulama ve değerlendirmelerden yararlanır,
• Geniş bir bakış açısına sahiptirler ve başkalarının düşünceleri ile ilgilidirler,
• İlgileri tarafından motive olurlar,
• Yeni bilgileri önceki bilgileri ile ilişkilendirirler,
• Günlük deneyimleri ile kavramları ilişkilendirirler,
• Ders gerekliliklerinin ötesinde okuma ve araştırma yapmaya eğilimlidirler.

S

Stratejik öğrenme yaklaşımını kısaca açıklayınız.

Derinlemesine ve yüzeysel öğrenme yaklaşımlarında ayrı olarak John Biggs ve Noel Entwistle yürüttükler araştırmalarla bu iki yaklaşımın birlikte kullanılmasını kapsayan stratejik öğrenme yaklaşımını ortaya atmışlardır. Stratejik yaklaşım mümkün olan en yüksek not alma niyetine dayalı olarak ortaya çıkan, iyi örgütlenmiş ve etkin araştırma yöntemlerinin benimsenmesini içermektedir. Bu öğrenciler yüzeysel veya derinlemesine öğrenme yaklaşımlarından kendilerine ve amaçlarına uygun gördüklerini kullanırlar, yüksek düzeyde rekabetçi bir motivasyona sahiptiler ve zaman yönetimi önem taşıyan bir araçtır.

S

Stratejik öğrenme yaklaşımını kullanan öğrenciler ne tür davranışlar sergilerler?

Derinlemesine öğrenme yaklaşımını tercih edenlerin tersine, stratejik öğrenme yaklaşımını kullanan öğrenciler, yapılan işin doğasından ziyade, ortam tarafından çok daha fazla etkilenmektedirler. Herhangi bir öğrenme durumunda bu tür öğrencileri yüzeysel ya da derinlemesine yaklaşımları kullanan öğrencilerden ayırmak zor olabilmektedir. Çünkü bu öğrenciler yüksek not almayı güvence altına alacaklarına inandıkları her türlü süreci işe koşabilirler. Bu amaçla çok sayıda başka stratejileri de göz önünde bulundururlar. Dolayısıyla stratejik öğrenme yaklaşımını benimseyen öğrenciler amaçları doğrultusunda yüzeysel ya da derinlemesine öğrenme yaklaşımlarının stratejilerini birlikte veya ayrı ayrı işe koşabilirler.

S

Öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımlarının öğrenmeye nasıl bir etkisi vardır?

Çağdaş eğitim sistemlerinde 20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli paradigmatik dönüşümler yaşanmaktadır. Bu değişimlerden en önemlisini,  öğretmenden öğrenciye bilginin aktarılmasını içeren öğretim paradigmasından, öğrencilerin keşfettikleri ve bilgiyi yapılandırdıkları öğrenme paradigmasına geçiş oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalar, öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımlarının öğretim sürecine dâhil edilmesiyle öğrenme ortamlarının daha enerjik, canlı, zevkli hâle geldiği ve öğrencilerin öğrenmesine katkı sağlandığını ortaya koymaktadır. Yine meta analiz çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımları, akademik performansın artırılması, öğrenmeye yönelik tutum ve eğitim programlarının devamlılığı üzerinde olumlu etkilere sahiptir.

S

Aktif öğrenme nedir?

Aktif öğrenme çağdaş eğitim anlayışına uygun olarak, öğrenme sürecinde öğrencinin sorumluluğunu vurgulayan ve ön plana çıkaran bir yaklaşımdır. Açıkgöz (2005)’e göre aktif öğrenme, öğrenenin öğrenme sürecinin sorumluluğunu taşıdığı, öğrenene öğrenme sürecinin farklı yönleri ile ilgili karar alma ve öz düzenleme yapma fırsatlarının verildiği ve karmaşık öğretimsel işlerle öğrenenin öğrenme sırasında zihinsel yeteneklerini kullanmaya zorlandığı bir süreçtir.

S

Aktif öğrenmenin temel özellikleri nelerdir?

Genel olarak özetlenecek olursa aktif öğrenmenin temel özellikleri şunlardır:

  • Öğrenciler edilgen dinleyiciden daha etkin olarak sürece katılırlar,
  • Öğrenciler okuma, tartışma, yazma gibi etkinliklere yönelirler,
  • Bilgi aktarımınından daha çok öğrenci becerilerinin geliştirilmesine odaklanılır,
  • Daha çok değerler ve tutumların keşfedilmesi üzerine vurgu yapılır,
  • Öğrenci motivasyonu yüksektir,
  • Öğrenciler anında öğretmenden dönüt alırlar,
  • Öğrenciler analiz, sentez ve değerlendirme gibi daha yüksek düşünme becerilerin işe koşar.
S

Öğrenme ortamında bireylerin birbiriyle etkileşim türleri nelerdir?

Öğrenme ortamında bireylerin birbiriyle etkileşimlerinin üç farklı türünden söz edilmektedir:

• Sınıfın en iyisi olmaya yönelik rekabetçi etkileşim,
• Tamamen kendi öğrenme amaçlarına odaklanan bireyselci etkileşim ve
• Kendi amaçaları kadar diğerlerinin de öğrenme amaçlarını başarmasıyla ilgilenen işbirlikçi etkileşim.

S

İşbirliğine dayalı öğrenme nedir?

Gelişiminde Dewey, Vygotsky ve Slavin’in öncülük ettiği, bilimsel yaklaşım ve demokratik tutumun baskın olduğu işbirliğine dayalı öğrenme, öğrencilerin küçük gruplar halinde çalışarak ve birbirinin öğrenmesine yardım ederek öğrenmeyi gerçekleştirme süreci olarak tanımlanabilir. İşbirlikli öğrenme genel olarak sosyal bağlılık teorisi, bilişsel gelişim teorisi ve davranışçı öğrenme teorisinin sentezidir. İşbirlikli öğrenme, insan doğasına ve öğrenme-öğretme sürecinin niteliklerine en uygun yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.

S

İşbirlikli öğrenme yaklaşımının en önemli özelliği nedir?

İşbirlikli öğrenmenin en önemli özelliği, öğrencilerin ortak bir amaç doğrultusunda küçük gruplar hâlinde birbirlerinin öğrenmesine yardım ederek çalışmalarıdır. Grup üyeleri ya birbirlerine öğreterek ya da her biri işin bir kısmını yaparak yardımlaşırlar. Gruptaki bir öğrencinin öğrenmesi, gruptaki diğer öğrencilerin öğrenmelerinden ya da harcadıkları çabalardan etkilenmektedir. Bu nedenle, gruptaki herkes birbirinin öğrenmesinden sorumlu olmaya ve birbirinin öğrenmesini sağlamak için yeteneklerini son sınırına kadar kullanmaya özendirilmektedir. Bu öğrenmede, öğrenciler ve öğretmenler işbirliği dinamiklerinin parçalarıdır ve birlikte bir sınıf içinde içli-dışlı olan bir öğrenme ve sosyal atmosfer yapısı içindedirler

S

İşbirlikli öğrenmeyi diğer öğretim yaklaşımlarında ayıran başlıca özellikler nelerdir?

İşbirlikli öğrenmeyi diğer öğretim yaklaşımlarında ayıran başlıca özellikler şöyle sıralanabilir:

  • Öğrenme 4-5 kişilik küçük gruplar içinde gerçekleşir.
  • Öğretmenin rolü, öğrencileri yönlendirme ve öğretim materyallerini hazırlamaktır.
  • Öğrenmede, öğrenciler arasındaki etkileşim önemli rol oynar.
  • Öğrenciler arası yarışma yerine gruplar arası yarışma söz konusudur.
  • Öğrencilerin başarı ya da başarısızlığı gruplara aittir.
  • Sınıftaki farklı yetenek ve kişilik özelliğine sahip öğrenciler bütünleşir ve dostluk duyguları artar.
  • Öğrencilerin sadece bilişsel yönleri değil duyuşsal ve sosyal yönleri de gelişir.
S

Sorgulamaya dayalı öğrenme nedir ve temel özellikleri nelerdir?

Sorgulamaya dayalı öğrenme, öğrencilerin sorularını, düşüncelerini ve gözlemlerini öğrenme yaşantılarının merkezine yerleştiren bir öğrenme ve öğretme yaklaşımıdır.

Genel olarak sorgulamaya dayalı öğrenmenin temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Farklı biçimlerde çözümler sunmaya olanak sağlayan açık uçlu sorunlar veya senaryolar ile uğraşma,

  • Öğrenciler sorgulama yöntem ve teknikleri ile yönlendirilir,

  • Sorgulama öğrencilerin varolan bilgiyi kullanmalarını gerektirir ve onların gerekli öğrenme gereksinimlerini tanımlar,

  • Görevler öğrencilerin merak duygusunu harekete geçirir, aktif bir şekilde keşfetmeye ve yeni kanıtlar aramaya teşvik eder,

  • Problemin analiz edilmesi, uygun cevapların ve kanıtların sunulması sorumluluğu öğrencilerdedir.

S

Probleme dayalı öğrenme sürecinin aşamaları nelerdir?

Genel olarak probleme dayalı öğrenme süreci, küçük grup tartışmalarıyla problemin sunumu, tanımı, araştırılacak soruların belirlenmesi, öğrencilerin bağımsız öğrenme yoluyla topladıkları bilgilerin ve önerilerin, dolayısıyla problemin çözümünün ele alındığı ve değerlendirmelerin yapıldığı bir etkinliktir (Açıkgöz, 2003). Bu süreç boyunca izlenecek adımlar aşağıdaki gibi ele alınabilir:

  • Öğretmenin problem durumunu tasarlaması
  • Öğrencilerin probleme hazırlanması
  • Problemin öğrencilere sunulması
  • Problemin analiz edilmesi
  • Problemin tanımlanması
  • Gerekli bilgilerin toplanması
  • Olası çözümlerin üretilmesi
  • Çözüm yolunun kararlaştırılması
  • Çözümün sunulması
  • Değerlendirme
S

Gardner'ın çoklu zeka kuramına göre hangi zeka türleri vardır?

Gardner (1999) zekânın pek çok özelliği ve etkinliği kapsayan bir kavram olduğunu ve sekiz türe ayrılabileceğini ileri sürmektedir. Bu zekâ alanları; 1. Sözel-Dilsel Zekâ Alanı, 2. Mantıksal-Matematiksel Zekâ Alanı, 3. Görsel-Mekânsal Zekâ Alanı, 4. Bedensel-Kinestetik Zekâ Alanı, 5. Müziksel-Ritmik Zekâ Alanı, 6. Kişilerarası-Sosyal Zekâ Alanı, 7. içsel-Özedönük Zekâ Alanı, 8. Doğacı Zekâ Alanı’dır.

S

Çoklu zeka kuramı okullarda hangi amaçla kullanılabilir?

Gardner, çoklu zekâ kuramının okullarda aşağıda sözü edilen üç amaç için kullanılabileceğini söylemektedir. Bu temel amaçlar şöyle sıralanabilir:

Öğrencilerde arzu edilen yeteneklerin geliştirilmesi: Bu amaçla, kimi zaman hafife alınan zekâlarla ilgili olabilecek yetenekler geliştirmek istenebilir. Örneğin, toplum çocukların bir müzik aleti çalmasını istiyorsa okulun müzik zekâsını geliştirmeyi bir değer durumuna getirmesi gerekmektedir.

Bir kavrama, ders konusuna ya da bilim dalına farklı zekâ alanları ile yaklaşılması: Okul programları gereksiz ayrıntılarla doludur. Zamanın önemli bir bölümünü temel kavramlara, üretici düşüncelere, gerekli sorulara harcayarak öğrencilerin bu fikirleri ve bu fikirlerin taşıdıkları anlamları tam olarak kavramalarına olanak tanımak çok daha anlamlıdır. Bu süreçte merkeze temel kavramlar alınmalı ve bunlar farklı zekâ alanları kullanılarak işlenmelidir.

Öğretimin bireyselleştirilmesi: Öğrenme yaşantısında, öğrencilerin her birinin heyecanlandığı, güdülendiği ve zaman ayırmaya değer bulduğu bir konunun varlığı, büyük önem taşımaktadır. Bir diğer deyişle her öğrencinin ilgi duyduğu bir alanda “gerçek temas kurduğu” bir dönem yaşaması gerekir. Bu deneyimin gerçekleşebilmesi, geleneksel zekâ anlayışından yola çıkarak tüm öğrencilere aynı olanaklarını sunumuyla değil, her birine geniş bir yelpazede olanaklarını tanıması ile olanaklı olacaktır. Eğer, bireylerin zihinlerindeki farklılıklar, yadsınacak yerde dikkate alı- nırsa eğitim bireyler için çok daha etkin bir işlevi olacaktır.