aofsorular.com
SOS115U

Nüfusun Bileşenleri: Hanehalkı ve Medeni Durum

5. Ünite 20 Soru
S

Biyososyal yapı neye dayalıdır?

Biyososyal yapı, biyolojik ve fiziksel özellikle- re dayalıdır. Bu özellikler doğumda mevcut olan ve görece değişmeyen, “atfedilen” özellikler olma eğilimindedirler. Biyososyal faktörler yaş, cinsi- yet, ırk ve etnisiteyi içerir ve etnisite dışında hepsi biyolojide köklüdür. Etnisite, ortak bir kültürel mirasa dayanır, ancak etnik gruplar içindeki içsel evlilik genellikle ortak fiziksel özellikleri destekleyen bir gen havuzunun gelişmesine neden olur.

S

Sosyokültürel yapı daha çok hangi durumlarda oluşur?

Sosyokültürel yapı daha çok insan ilişkileri sonucunda oluşur. Sosyokültürel özellikler, top- lum üyelerinin sosyal yapı içinde sahip oldukla- rı konumları yansıtırlar. Sosyokültürel faktörler, açık toplumlarda atfedilmekten çok “kazanılır- lar”. Bu faktörler kültüreldir, çünkü etkilenenler toplum tarafından verilen özellikleri üstlenirler. Sosyokültürel faktörler, medeni durum, gelir, eği- tim, meslek ve dini kapsar. Sosyokültürel yapıyı oluşturan medeni durum ve sosyal sınıf gibi alt nüfuslar, sosyal farklılıkları ve sosyal eşitsizlik- leri belirlerler. Bu alt nüfuslara üyelik, bireyin yaşam standardı ile yakından ilişkilidir. Ayrıca, sosyokültürel yapı doğum ve ölüm oranları gibi demografik özellikleri etkiler. Özellikle medeni durum doğurganlığı ve göçü doğrudan ve ölüm- lülüğü dolaylı olarak etkiler. Evlenen nüfusun oranı, evlenme yaşı ve evliliklerin ölüm ve boşan- ma yoluyla ne ölçüde sonlandığı doğum oranını ve dolayısıyla nüfus artışını etkiler. Ayrıca, ölüm ve göç oranları medeni duruma göre önemli öl- çüde değişebilmektedir. Görüldüğü üzere medeni durum nüfus dinamiklerinin tüm yönlerini ko- şullandırmaktadır. Medeni durum aynı zamanda işgücüne katılım, okullaşma ve kentsel-kırsal yer- leşmeler gibi sosyal bilimcilerin ilgilendiği diğer tüm konuları etkilemektedir.

S

Hanehalkı terimini açıklayınız?

Hanehalkı, toplu olarak bir konut biriminde ya- şayan bir veya daha fazla kişiden oluşan demografik birimdir. Bir konut, bir daire, hatta özel bir yaşam alanı olarak kullanılıyorsa tek bir odayı paylaşanlar bile hanehalkı olarak kabul edilir. “Özel hanehalkı” ya da “özel yaşam alanı”, “içerisinde oturanların binadaki diğer kişilerle birlikte yaşamadığı ve birlikte yemek yemediği mekân” olarak tanımlanmaktadır.

S

Özel Hanehalkı nasıl tanımlanır?

Özel Hanehalkı; Aralarında akrabalık bağı bulunsun ya da bulunmasın aynı konutta veya aynı konutun bir bölümünde yaşa- yan, temel ihtiyaçlarını birlikte karşılayan, hanehalkı hizmet ve yönetimine iştirak eden bir veya birden fazla kişiden oluşan topluluktur.

S

Aile kavramı neyi kapsar?

Aile, aynı evde birlikte yaşayan, soy bağı, evlilik veya evlat edinme yoluyla birbiriy- le akraba olan, iki veya daha fazla kişiden oluşan bir sosyal gruptur.

S

Üçüncü bir aile türü olan tek ebeveynli aileyi tanımlayınız?

Üçüncü bir aile türü “tek ebeveynli aile” olarak tanımlanmıştır ve yaygınlaştığı için önemi artmaktadır. “Tek ebeveynli aile; ebeveynlerden birinin boşanma, ayrılık ya da ölüm nedeniyle yokluğu durumunda diğer ebeveyn ve çocuklarının bir arada yaşadığı bir aile modeli”dir

S

Hanehalkını karakterize eden önemli bir kavram “hanehalkı stratejileri”dir. Hanehalkı stratejileri kavramını açıklayınız?

Hanehalkını karakterize eden önemli bir kavram “hanehalkı stratejileri”dir. Bu kavram hane üyelerinin çalışma, geçinme ve işbölümü durumunu için geliştirilmiştir. Özel olarak, “Hane çalışma stratejileri” kav- ramı, “Hane bireylerinin zamanlarını piyasa ekonomisi, evde yapılan üretim ve evde yapılan tüketim alan- larında nasıl kullandıklarını ifade etmektedir”. Hane çalışma stratejileri çoğunlukla toplumsal cinsiyete ve yaşa dayalı olarak örgütlenmektedir. “Hanelerin çoğunda kadınlar evde yapılan üretim ve tüketim işlerini üstlenmekte, erkekler ise genellikle piyasada gelir getiren işlerde çalışmaktadır.” Hane çalışma stratejileri iktisattaki faydacılık anlayışına göre değerlendirildiğinde, hane üyeleri arasında yapılan iş bölümü hane- nin faydasını çoğaltmaktadır. Eleştirel sosyoloji açısından değerlendirildiğinde ise bu iş bölümünün erkek egemen yapıdan temellenen eşitsizlikleri sürdürdüğünü ortaya koymaktadır. Örneğin, erkeğin piyasada gerçekleştirdiği faaliyetler değerli, kadının hanede gerçekleştirdiği faaliyetler değersiz görülebilmektedir

S

Dünya genelinde ortalama hanehalkı büyüklüğü hane başına kaç kişi olarak belirlenmiştir?

Dünya genelinde ortalama hanehalkı büyüklüğü hane başına 2-9 kişi arasında değişmektedir. 2019 yılında dünya ortalama hanehalkı büyüklüğü 4.1 kişidir. Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin çoğunda, hane başına 3 kişiden az olan “küçük ortalama hanehalkı” büyüklükleri geçerlidir. Örneğin, hanehalkları ortalaması; İsveç’te 1.8 kişi, Monako’da 1.9 kişidir, Almanya, Norveç ve Danimarka’da 2.0 kişidir, ABD’de 2.6 kişi ve Sırbistan’da 2.9 kişidir. Doğu Asya ve Karayipler’deki bazı ülkeler de “küçük ortalama hanehal- kı” büyüklüğü sergilemişlerdir.

S

Hanehalkı büyüklüğünün azalmasıyla birlikte, hanelerde azalan bir diğer değişkeni açıklayınız?  

Hanehalkı büyüklüğünün azalmasıyla birlikte, hanelerdeki çocuk üye sayısı da azalmaktadır. Hanede bir veya daha fazla çocuğun bulunması, özellikle eğitim ve sağlık hizmetleri için kaynak talebi ve tahsisi ba- kımından, hanehalkının öncelikleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Hanehalkı büyüklüğünün yüksek olduğu Afrika ve Asya ülkelerinde, hanelerin ezici çoğunluğu (%80’den fazlası) en az bir çocuk içermekte- dir. Çoğu OECD ülkesinde, çift hanelerin yaklaşık %50’sinde çocuk üye bulunmaktadır. Örneğin bu oran İzlanda’da %60 ve İsrail’de %70’tir. Buna karşın, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki çoğu ülkede hanehalkları- nın sadece küçük bir kısmı (%40’tan azı) çocuk içermektedir. Bulgaristan ve Almanya’da, hanehalklarının %20’den azında çocuk üye vardır. Japonya, Finlandiya, Almanya ve ABD’de çocuksuz çift haneler daha sık görülmektedir

S

Artma eğiliminde olan, tek kişilik hanehalklarının oranı hakkında neler söylenebilir?

Artma eğiliminde olan, tek kişilik hanehalkları- nın oranı hem genç yetişkinlerin ebeveyn evinden ayrılma eğiliminden hem de yaşlıların çocuklarıyla birlikte yaşama veya bir yaşlı bakım kurumunu ter- cih etme eğilimlerinden etkilenmektedir. Tek kişi- lik hanehalkları Estonya, Finlandiya ve Norveç’te tüm hanehalklarının yaklaşık %40’ını oluşturmak- tadır. Buna karşın, bu oran Portekiz’de %20 ve Meksika’da %10 dolayındadır.

S

Çocukların ve yaşlıların birlikte ikamet etmelerinin en yaygın olduğu iki kıta hangisidir. Açıklayınız?

Çocukların ve yaşlıların birlikte ikamet etmeleri Afrika ve Asya’da yaygındır. Hem 15 yaşın altında bir çocuğu hem de 60 yaş ve üzerinde bir yaşlıyı içeren hanehalklarının çoğunluğu üç veya daha faz- la kuşaktan üyelerin birlikte ikamet ettikleri “çok kuşaklı hanehalkı”dırlar, geriye kalanı ise yetişkin çocukları olmadan torunlarıyla oturan yaşlıların “atlanmış kuşak hanehalkı”dırlar (skipped generation households). Giderek yaygınlık kazanan “atlanmış kuşak haneleri” daha çok ebeveynlerin ebeveynlik rollerine ilişkin yetersizliklerinden ya da ölümlerin- den kaynaklanmaktadır

S

"Medeni Durum" kavramını açıklayınız?

Evliliğin kurulma ve çözülme süreçleri, temel sosyo-demografik değişkenlerdendir ve medeni durum olarak kavramsallaştırılır. Neredeyse tüm kültürlerde gözlenen dört medeni durum farklı statüler olarak tanımlanmıştır: Bekâr (hiç evlen- memiş olanlar), Evli (evlilik sözleşmesi ile birleşmiş olanlar), Dul (eşi ölmüş olanlar) ve Boşanmış (yasal olarak evlilik sözleşmesi son bulmuş olanlar). Bazı ülkeler “ayrı yaşayan evli” statüsünü de tanımıştır ama bu yaygın değildir. Medeni durum statülerin- den bazıları daha geniş kategoriler altında birleş- tirilebilir. Örneğin, demograflar hiç evlenmemiş, boşanmış ve dul olanları birleştirmek için “evli ol- mayanlar” terimini kullanırlar. “Evlenmiş olanlar” terimi şu anda evli olanları, boşanmış olanları ve dul olanları kapsar. “Önceden evli olanlar” terimi ise şu anda boşanmış olanları ve eşi ölmüş olanları kapsar.

S

Evlilik ne demektir?

Evlilik, İki yetişkin birey arasındaki top- lumsal olarak kabul edilen ve onaylanan bir cinsel birleşimdir

S

Eş seçme sürecini etkileyen değişkenleri açıklayınız?

Genel olarak, “eş seçme süreci”ni, benlik say- gısı ve uyumluluk gibi “bireysel faktörler” ile mekânsal yakınlık ve yaşam biçimi gibi “sos- yokültürel faktörler” birlikte belirlemektedir.

S

“Evlenme yaşı” ile “Cinsel rüşt yaşı” farklı kavramlardır. Bu farkı kısaca açıklayınız?

“Evlenme yaşı” ile “Cinsel rüşt yaşı” farklı kavramlardır. Evlenme yaşı, ülkede me- deni kanunun belirlediği evlenmeye izin veren asgari yaştır. Cinsel rüşt yaşı ise, “bir kişinin yasal olarak cinsel eylemleri- nin bilincinde sayıldığı ve bu eylemlere rıza gösterebildiğinin yasal olarak kabul edildiği en küçük yaş” olarak tanımlan- mıştır. Cinsel rüşt yaşının altındaki cinsel olaylar hukuki olarak tecavüz veya cinsel istismar olarak kabul edilmektedir.

S

Birlikte yaşama (cohabitation) kavramını açıklayınız?

Birlikte yaşama (cohabitation) yani bir çiftin evli olmadan cinsel ilişki içinde birlikte yaşaması çoğu Batı toplumlarında yaygınlaşmakta ve meşruiyet kazanmaktadır. Örneğin Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda’da birlikte yaşayan çiftlere başvurma- ları hâlinde yasal izin verilmektedir. Bu yeni ilişki biçiminin temel özelliği “adanmış uzun süreli bir- liktelik” olmasıdır. Birlikte yaşama çocuksuz veya çocuklu formlarda olabilmektedir.

S

Artma eğilimi gösteren "birlikte yaşama”nın bireysel ve sosyokültürel nedenlerini tartışınız?

Artma eğilimi gösteren birlikte yaşama”nın bireysel ve sosyokültürel nedenleri vardır. Bir- likte yaşayanlar, birlikteliklerini yasal evlilik- ten daha esnek, daha az bağlayıcı ve daha az sürekli görmektedirler ve bu ilişkinin evliliğin olağan faydalarının çoğunu sunduğuna inan- maktadırlar. Araştırmacılar, Batı’nın cinsel devriminin ve kadınların eğitime ve meslek- lere daha fazla erişimi koşullarının özellikle Y kuşağı arasında birlikte yaşamayı yaygınlaştır- dığını söylemektedirler.

S

Özel evlenme oranının iki alt tipi vardır. Bunlardan "İlk Evlilik Oranı (First-Marriage Rate)"nı açıklayınız? 

İlk Evlilik Oranı (First-Marriage Rate): İlk kez evlenenlerin “hiç evlenmemiş” bekâr nüfusa oranıdır. (İlk evlilik oranı = Bir yıl içinde (kadın ve erkek) ilk evlilik sayısı / Yıl ortası 18 yaş ve üstü bekâr (hiç evlenmemiş) (kadın ve erkek) sayısı X 1000).

S

Özel Evlenme Oranı (Specific Marriage Rates)'nı açıklayınız?

Bir yıl içindeki evlenmelerin, o yılın ortasındaki evlenebilecek yaştaki nüfusa oranıdır. Yüzde (%) ya da binde (‰) olarak gösterilir. (Özel evlenme oranı = Yıl içindeki evliliklerin sayısı / Yıl ortası evlenebi- lecek yaştaki nüfus X 1000). Evlenebilecek yaştaki nüfus, evlenmeye uygun olan kişilerin toplam sa- yısıdır. Bu alt nüfus, asgari evlenme yaşını doldur- muş olan (18+ yaş) bekârları, boşanmış olanları ve dul olanları kapsar. Özel Evlenme Oranı (ÖEO), evlilik sayısındaki değişikliklere karşı kaba evlilik oranından çok daha hassastır ve hesaplanması biraz daha zordur. Sayımlar arası dönemler için payda, toplam nüfustan sadece biraz daha az hassasiyetle tahmin edilebilir. ÖEO, her cinsiyet için ayrı ayrı hesaplanmalıdır, aksi takdirde paydaki her olay iki kişiyi temsil ettiği için payda 2’ye bölünmelidir. Yaşa özgü evlilik oranları da her cinsiyet için ayrı ayrı hesaplanmalıdır, çünkü her yaştaki erkek ve kadın sayısı neredeyse hiç eşit değildir ve iki cinsi- yetin evlilikte farklı yaş modelleri vardır.

S

Genel (Kaba) Evlenme Oranı (Crude Marriage Rates)'nı açıklayınız?

Genel (Kaba) Evlenme Oranı (Crude Marria- ge Rates): Bu oran, toplam 1000 kişi başına yıllık evlenme düzeyini gösterir. Tanım olarak Genel Evlenme Oranı (GEO); “Bir yıl içinde resmî ka- yıtlara geçen evlenmelerin o yılın yıl ortasındaki toplam nüfusuna oranıdır”. Yüzde (%) ya da binde (‰) olarak gösterilir. (Genel evlenme oranı = Yıl içindeki evliliklerin sayısı / Yıl ortası toplam nü- fus X 1000). GEO, yaygın olarak kullanılmasına rağmen, çok tatmin edici olmayan ve potansiyel olarak yanıltıcı bir orandır. Çünkü bu oranın pay- dası öncelikle evlenmeye uygun olmayan nüfusu da (evli olanlar ve evlenemeyecek kadar genç olanlar) kapsadığı için, evlilik olayına “muhatap olan” nü- fusun bu olayların oluşumuna orantısı açık olarak ifade edilememektedir. Doğum oranlarındaki dal- galanmalar, yaş kompozisyonundaki değişiklikler ve hatta önceki yıllardaki evlilik oranlarındaki dal- galanmalar bu oranı etkileyebilir. GEO bu yetersiz- liğe rağmen, bazı ülkelerde nüfusun medeni duru- mu hakkında güncel ve kesin veri bulunmadığı için kullanılmaya devam etmektedir.