ALMAN İDEALİSTLERİ: FİCHTE,SCHELLİNG,SCHLEİERMACHER
Fichte, Kant’ın eleştirel felsefe üzerine hangi devrimsel çalışmaları yayımlamıştır?
1790’da bazı öğrencilerinin isteği üzerine Kant’ın eleştirel felsefesi üzerine çalışmaya başladı. Bu çalışma yaşamında devrimsel değişimlere yol açtı. 1792’de, Tüm Tanrısal Bildirişin Eleştirisi, 1793’te Fransız Devrimi Üzerine Kamunun Yargısını Düzeltmek İçin Tasarlanmış Katkılar adlı çalışmaları yayımlandı.
Fichte’nin felsefesinin bir etik idealizm olma niteliğini gözler önüne seren yapıtlar hangileridir?
Fichte 1796’da Doğal Hakkın Temeli adlı yapıtını, 1798’de Törebilim Sistemi başlıklı çalışmasını yayımladı. Her iki yapıt da bilim kuramının ilkelerine göre işlenmiş olmakla birlikte, Fichte’nin felsefesinin bir etik idealizm olma niteliğini açık bir biçimde gözler önüne sermektedir.
Fichte, her bilimin temel ilkesini neye dayandırır?
Fichte’ye göre her bilimin temel bir ilkesi vardır ve felsefe için bu ilke bilinçli varlık, düşünen ben olmalıdır.
Fichte, deneyim kavramını nasıl açıklamıştır?
Deneyim, deneyleyen birisinin daima bir şeyi deneyimlemesidir. Bilinç her zaman bir nesnenin bir özne tarafından biliniyor olmasıdır. Bu nedenle bilincin edimsel içeriğine baktığımız da, orada soyutlama yoluyla oluşturulmuş iki temel kavram buluruz, bunlar kendinde anlık ve kendinde şey kavramlarıdır. Bu durumda deneyim ya kendinde anlığın ürünüdür ya da kendinde şeyin etkisi olarak açıklanabilir.
Aşkınsal ben nedir?
Ben’i ne denli bilinç nesnesi yapmaya çalışırsak çalışalım her zaman nesneleşmeyi aşan bir ben kalır. Buna salt ya da aşkınsal ben denir ve felsefenin ilk ilkesi bu salt bendir.
Fichte’nin felsefi sisteminin üç temel önermesi nedir?
Fichte’nin felsefi sisteminin üç temel önermesi şöyledir: “Ben sadece kökensel bir yolda kendi varlığını koyar”, “Ben’in karşısında genel olarak bir ben-olmayan vardır”, “Ben’de bölünebilir bir Ben’e karşıt olarak bölünebilir bir ben olmayan bulunur.”
Fichte’nin üç temel önermesi Hegel ile nasıl ilişkilendirilir?
Fichte’nin üç temel önermesi tez, antitez, sentez şeklindeki Hegelci diyalektik yöntemin bir açımlanışı gibidir.
Fichte, mutlak beni nasıl açıklamıştır?
Mutlak ben salt bir etkinlik, sonsuz bir çabadır. Bu çaba ben-olmayanı, yani doğayı bir karşı tez olarak gerektirir. Doğa, ben’in ahlaksal özünü olgusallaştıracağı zorunlu bir ortamdır.
Fichte’ye göre insan doğası nasıl bir görünüm sergiler?
İnsan, dürtüleriyle zorunluluğun hüküm sürdüğü doğanın, anlama yetisi ya da kendini kendisi aracılığıyla belirleme eğilimiyle de özgürlüğün alanına aittir. İnsan doğası böylece ikili bir görünüm sergiler.
Hak kavramını Fichte ne şekilde tanımlar?
Hak, toplumsal bir kavramdır ve Fichte tarafından şu cümleyle belirlenir: “Özgürlüğünü ilişkiye girdiğin tüm başka kişilerin özgürlüğü kavramı yoluyla sınırla”. Bunu şu şekilde açıklamak olanaklıdır: Bir ussal varlıklar toplumunun her bir üyesinin özgürlüğünün anlatımını, topluluğun öteki üyelerinin de kendi özgürlüklerini anlatabilecekleri bir yolda sınırlıyor olması hakkaniyet kavramıdır.
Fichte’ye göre bireylerin istençleri neyi oluştururlar?
Fichte’ye göre bireylerin istençleri tek bir istenç halinde birleşerek genel istenci temsil eden devleti oluştururlar.
Schelling, Fichte felsefesine ilişkin hangi yazıyı yayımlamıştır?
Schelling’in 1795’te yayımlanan Felsefenin İlkesi Olarak Ben Üzerine başlıklı yazısı Fichte felsefesine ilişkindir.
Schelling’in felsefi gelişimi hangi aşamalarda ele alınmaktadır?
Schelling’in felsefi gelişimini dört aşamada ele almak geleneksel hâle gelmiştir: Bunlar, öznel idealizm, doğa felsefesi, özdeşlik felsefesi ve negatif ve pozitifin karşıtlığında felsefe şeklinde nitelenebilecek dört aşama ya da dönem olarak birbirini izlemiştir.
Schelling, Öznel İdealizm döneminin sonlarına doğru doğayı nasıl görmüştür?
Schelling Öznel İdealizm döneminin sonlarına doğru doğayı mutlak varlığın nesnel belirişi olarak görmeye başladı.
Schelling, doğa metafiziği ile hangi aşamaya yönelir?
Schelling’e göre Fichte, doğayı ben-olmayan olarak belirleyerek doğa ile tin, nesnel ile öznel arasında yapay bir ikilik yaratmıştır. Kendi doğa metafiziği işte bu ikiliği aşmaya yönelir.
Schelling’e göre filozof, doğa ile tini nasıl açıklamalıdır?
Schelling’e göre filozof, doğanın görülür tin olduğunu, tininse görülmez doğa olduğunu göstermelidir.
Schelling’e göre mutlak, tin ve doğanın özdeşliğini temsil ederken hangi mantıksal evreleri sergiler?
Tin ve doğanın özdeşliğini temsil eden Mutlak, üç mantıksal evre sergiler; 1. kendini ideal doğa olarak nesneleştirir, 2. nesnelleşmiş mutlak, öznellik olarak mutlaklığa dönüşür, 3. mutlak nesnellik ve mutlak öznellik yine tek bir Mutlak olarak belirir.
Schelling’’e göre tarih insan soyunun özgürleşme yolundaki gelişimidir. Tarih zorunluluk aracılığıyla özgürlüğün gerçekleşimidir.
Schleiermacher’e göre düşünce ve varlık arasındaki ilişki nasıldır?
Schleiermacher’e göre düşünce ve varlık birbirleriyle ilişkilidir. Bu da iki yolla olur: ya düşünce kendisini doğaya uydurur ya da doğayı kendisine uydurur. Bu iki yol insanda başlar ve tanrıda birleşir, özdeşleşir.
Schleiermacher’e göre düşünce varlığa nasıl bağlanabilir?
Schleiermacher’e göre düşünce ve varlık birbirleriyle bağlantı içindedirler. Ona göre düşüncenin varlığa bağlanabilmesi için iki yol vardır: Birincisi bilimsel ya da kuramsal bilgide olduğu gibi düşünce kendisini varlığa uydurabilir ve bilimsel kavram ve yargılarımızın bütününe karşılık gelen varlık doğa olarak adlandırılır. İkinci yol olarak düşünce varlığı kendisine uydurmaya çalışır. Bu yol ahlaksal etkinliğimizin yoludur.
Schleiermacher’e göre metafizik ve ahlakın din ile ilişkisi nasıldır?
Schleiermacher’e göre hem metafizik hem de ahlak, din ile bütünlenmeye gereksinim duyarlar. Sonsuz bütünlüğün temel dinsel sezgisi olmaksızın metafiziğin kavramsal yapısı boşlukta asılı kalacaktır ve yine din olmaksızın ahlak felsefesi insanın oldukça yetersiz bir kavramını verecektir. Çünkü ahlak açısından insan kendi yaşamının özgür ve özerk yöneticisi gibi görünürken dinsel sezgi ona sonsuz bütünlük üzerine, tanrı üzerine bağımlılığı göstermiş olur.
Schleiermacher, din felsefesine nasıl yaklaşır?
Schleiermacher, görüldüğü gibi din felsefesini dinsel deneyimin yorumlanışı olarak görmüş, bu konuda Spinoza’dan büyük ölçüde yararlanmıştır: Spinoza’ya göre tanrı insana ilişkin tüm kategorileri aşar. Tanrı ayrımlaşma ve karşıtlık içermeyen bir birliktir bu nedenle insan düşüncesinin kategorilerinden hiç biri ona uygulanamaz.
Schleiermacher, kavramsal düşünceye göre tanrı ve dünyayı nasıl değerlendirir?
Kavramsal düşünce yarattığı ayrımlaştırmayı tümüyle ortadan kaldıramadığı için tanrı ve dünyayı birbiriyle özdeş değil de bağlantılı olarak düşünür. Yani biri ötekini imler. Ne dünyasız bir tanrı olabilir ne de tanrısız bir dünya. Şu hâl de bu iki düşünce ne tam özdeşleştirilebilir ne de tam birbirlerinden ayrılabilir. Kavramsal düşünce evreni zorunlu olarak bu iki düşünce yoluyla kavrarken, bunları birbirine karıştırmamalıdır.
Schleiermacher’e göre bireysellik nasıl gerçeklik kazanır?
Schleiermacher’e göre bireysellik ancak başkaları ile ilişki içinde gerçeklik kazanır. Toplum da insan bireylerinin bir topluluğu olarak bireysel ayrımları gerektirir. Böylece toplum ve birey birbirlerine göndermede bulunan olgulardır.
Schleiermacher, kişileri birbirinden ayıran öz bilinçliliği nasıl açıklar?
Schleiermacher, öz bilinç formu için duygu sözcüğünü uygun bulur. Duymakduygulanmak, düşünmek ve yapmak bilincin üç formu olarak kişileri birbirinden ayıran öz bilinçliliği oluştururlar.