aofsorular.com
FEL301U

KITA RASYONALİSTLERİ:KARTEZYENLER,SPİNOZA VE LEİBNİZ

3. Ünite 20 Soru
S

VEsilecilik (okazyonalizm) ne anlama gelir?

Vesilecilik (occasionalizm) ruhtaki isteme ile bedendeki devinim arasındaki ilişkinin Tanrı tarafından kurulduğu ve Tanrı’nın tek gerçek neden olduğu görüşüne dayanan bir felsefi yaklaşımdır.

S

Malebrancehe'a göre bizi yanıltan şey nedir?

Malebranche da, Descartes gibi, bizi yanıltan şeyin duyular de¤il, istencimiz (irademiz) oldu¤unu söyler. İstencimizle acele karar vermek bizi yanlış yargılara sürükler. Örneğin sıcaklığı duyumsarken kimse onu duyumsadığına inanmakla aldanmış olmaz; ama duyumsadığı sıcaklığın kendi ruhunun dışında olduğu yargısında bulunursa aldanmış olur. Sıcaklık, renk, tat, koku, ses gibi duyumlar, bilinç içerikleri olarak, sadece ruhsal yaşantılardır ve dışsal nesnelerde bulunmazlar. Bunları dışsal nesnelere atfetmek yanlış bir yargıdır. Malebranche ikincil niteliklerin nesnel olmadığını savunarak Descartes’la bir kez daha uyuşur. Birincil nitelikleri duyusal olarak algılamak kendinde şeylerin ne oldukları konusunda yeterli bilgi vermez. Duyular sadece onlar›n bedenimizle ilişkilerini algılamamızı sağlar.

S

MAlebranche'a göre bir duyumda kaç öge bulunur?

Malebranche duyum üzerinde ayrıntılı biçimde durmuştur. Ona göre bir duyumda dört öge bulunur. Bunlar nesnenin eylemi (örneğin parçacıkların devinimi), bedendeki duyusal düzenek (duyu organlar›, sinirler ve beyin), ruhtaki duyum ya da algı ve buna ilişkin ruhun ortaya koyduğu yargıdır. Bu ö¤eler birlikte bulunduklar› ve eşzamanlı ortaya çıktıkları için duyumun ruhta oluştuğu anlaşılamamakta, duyumun nesnel temelinin dış dünyada olduğu yanılgısını doğmaktadır.

S

Spinoza töz kavramını nasıl tanımlamıştır?

Spinoza’ya göre töz, “kendiliğinden var olan, kendi kendisiyle kavranan, kavramı başka bir şeyin kavramına bağlı olmayan şeydir.” Bu tanımdan ç›kan sonuçlar şunlardır: töz varlığını kendisine borçludur, tözü var eden başka bir varlık yoktur.

S

Spinoza modus'u nasıl tanımlar?

Spinoza, modusu “tözün bir belirlenimi ya da başka bir şeyde var olabilen ve bu başka şey ile kavranabilen” diye tanımlar. Burada bir şeyin nedeni bir başka şeydir, onunki başka bir şeydir ve bu durum Tanrı’ya ulaşacak denli sürüp gider.

S

Spinoza'ya göre ortak kavramları ne üretir?

Deneyim esnasında aklın belirleyiciliği ortak kavramları da üretir. Bu tür kavramlar uzamın ve gerçekliğin öteki genel kavramlarıdır. Spinoza bunlara ortak kavramlar adını verir ve onları tümellerden ayırır.

S

Spinoza bilgiyi kaç bölümde inceler?

Spinoza bilgiyi, aşağıdan yukarıya üç ayrı bölümde inceler. En altta duyu deneyimleriyle elde edilen duyusal bilgi, ikinci aşamada aklın oluşturduğu ortak kavramlara dayanan bilimsel bilgi, en üstte ise Tanrı’nın sezgi yoluyla elde edilen tam bilgisi bulunur.

S

Spinoza paralelizm görüşünü ne için öne sürmüştür?

Spinoza, zihin-beden ilişkisi sorununu çözmek için paralelizm olarak adlandırılan bir görüş ileri sürdü. Ona göre ruh ve madde ayrı tözler de¤il, tek tözün sıfatları, yani tözün özünü oluşturan temel nitelikleridir. Bu biricik töz de Tanrı ya da Doğadır: Doğanın bir tek düzeni vardır ve ruh ile madde bu tek düzene dâhildir.

S

Spinoza'ya göre her insanın hayatta kalmak için sarfettiği çabaya ne ad verilir?

Spinoza’ya göre her insan hayatta kalmak ister. Bu çabaya conatus denir.

S

Spinoza iyiyi ve kötüyü nasıl tanımlar?

Spinoza, iyiyi ve kötüyü de haz ve acı kavramlar› ile ilişkili olarak tanımlar. Tözsel olarak iyi ve kötü yoktur; hoşlandığımız ve istediğimiz şeylere iyi, hoşlanmadıklarımıza kötü deriz. Böylece iyilik ve kötülük öznel bir değerlendirmeyi yansıtır.

S

Spinoza devletlerarası ilişkiler hakkında ne düşünmektedir?

Devletlerarası ilişkilerde Spinoza yine güç kavram›na geri döner: Devletler elbette birbirleriyle anlaşmalara girebilirler ama böyle anlaşmaları yürütmek için hiçbir yetke yoktur. Bu nedenle devletlerarası ilişkiler sonul anlamda yasa tarafından değil, güç ve öz-çıkar tarafından yönetilir. Devletlerarası bir sözleşme, onun tehlikeyi önleme ya da yarar sa¤lama temeli yürürlükte olduğu sürece geçerlidir.

S

Leibniz ilk olanaklar ile ne anlatmak istemektedir?

Leibniz bu tanımlanamayan terimlere ilk olanaklar (Primae possibilitates) adını verir çünkü bunlar kendilerinden türetilecek olan bütün önermelerin temelini oluşturmaktadır. Bu yöntem yeni önermelerin ve bunları da birleştirerek yeni önermelere ulaşmanın bir sanatını -birleştirme sanatını (ars combinatoria) ortaya koymaktadır.

S

Leibniz tüm gerçekliklerin böyle a priori ile çıkarsanabileceğini mi öngörüyordu?

Leibniz, hiç kuşkusuz tüm gerçekliklerin bu şekilde a priori olarak çıkarsanabileciğini düşünmüyordu. Örneğin, Paris’in Fransa’nın başkenti olduğu, Napolyon’un Fransız imparatoru oldu¤u gibi gerçeklikler, tarihsel olgular üzerine yap›lan araştırmalar yoluyla bilinen gerçekliklerdir. Ya da kedilerin miyavladığı, köpeklerin havladığı gibi gerçeklikler de empirik deneyimler aracılığıyla bilinen gerçekliklerdir. Ama Leibniz önerdiği tümdengelimsel matematik yapılı birleştirme sanatını mantık ve matematik dışında metafizik, fizik, hukuk gibi alanlarda do¤ru önermeler türetebilmek için kullanabilece¤ini düşünüyordu.

S

Leibniz doğruluk koşulları bakımından nasıl bir ayrım yapmıştır?

Leibniz’in bilgi konusundaki görüşleri büyük ölçüde önerme çözümlemeleri üzerine kurulmuştur: Mantıkçı kişiliğini bu alanda da göstermiştir. Ona göre her önerme bir özne-yüklem yapısı gösterir ya da bu yapıdaki bir önermeye ya da önermelere çözümlenebilir. şu halde önermenin özne-yüklem biçimi özseldir. Ancak tüm önermeler doğruluk koşulları bakımından aynı yapıda değildir. Leibniz bu bağlamda us (akıl) doğruluklarından ve olgu doğruluklarından söz eder. Leibniz, bu ayrımı Monadoloji isimli eserinde ortaya koyar.

S

Leibniz'a göre us doğrulukları hakkında bilgi veriniz. 

Leibniz’e göre us do¤rulukları insan zihninde doğuştan bulunan zorunlu doğruluklardır ve bunların aksinin düşünülmesi zihni çelişkiye sürükler. Buna karşılık deneyim yoluyla elde edilen olgu doğrulukları olumsal bir görünüm sergilerler.

S

Leibniz'e göre töz kavramını belirlemede en önemli ilişki nedir?

Leibniz’in önerme irdelemeleri töz kavramına ilişkin düşüncelerinde de etkili olmuştur. Önerme kavramındaki mantıksal ilişki, yani özne ve yüklem arasındaki ilişki, töz kavramını belirlemede en önemli etkendir. Öncelikle şunu öne sürer: Biz, çeşitli yüklemleri bir ve aynı nesneye ait olarak tasarlarız

S

Leibniz'e göre monad ne anlama gelir?

Leibniz’e göre duyulur nesne ya da cisimler bölünebilirdir. Yani cisimler birtakım bileşikler durumundadır. Bu durumda cisimlerin bölünemeyen, parçasız, yalın tözlerden oluştukları açıktır. Böylece bileşik tözler oldu¤u gibi yalın tözler de vardır; bileşik tözler bunların bir birleşiğidir. Leibniz duyulur şeyleri oluşturan bu yalın tözlere monadlar der. (Monad terimi Yunanca birlik ya da teklik anlamındadır). Bunlar doğanın gerçek atomları ya da şeylerin kurucu öğeleridirler.

S

Monadların uzamlı olmaması ne sonucunu doğurur?

Monadların uzamlı olmaması, maddesel olmadıkları sonucunu do¤urur. Leibniz monadları ruh kavramından yola çıkarak, tinsel olarak kurgulamıştır

S

Leibniz'e göre tamalgı ne anlama gelir?

Tamalgı, algının yani içsel durumun bilincinde olma ya da onu düşünme demektir.

S

Önceden kurulmuş evren ilkesi ne anlama gelir?

Önceden kurulmuş uyum ilkesi ad› verilen bir ilkeyi kabul etmesine bağlıdır. Leibniz’e göre tüm evren uyum içinde ve yetkin olarak işleyen bir sistemdir. Tanrı bu evreni sonsuz sayıdaki evren olanaklar› içinde en uygun olanı olarak seçmiştir. Bu evrende her şey yerli yerindedir ve birbirleriyle uyumlu bir birlik oluştururlar.