aofsorular.com
TAR220U

OSMANLI MİMARLIĞINDA BATILILAŞMA SÜRECİ

2. Ünite 20 Soru
S

Mimar Sinan’ın son eserlerinden biri olan Tophane, Kılıç Ali Paşa Külliyesi hakkında bilgi veriniz?

1588 yılında ölümüne kadar mimarlık faaliyetlerini sürdüren Mimar Sinan’ın son eserlerinden biri 1580 yılında tamamlanan cami, türbe, medrese ve hamamdan oluşan Tophane, Kılıç Ali Paşa Külliyesidir. Cami’nin plan şeması Ayasofya’nın küçük boyutta bir tekrarı olarak dikkat çekicidir. Bu plan şeması daha önce II. Beyazıt ve Süleymaniye Camilerinde de kullanılmış ancak farklılıklar göstermiştir.

S

Sinan’ın son eseri olarak tanımlanan Üsküdar, Atik Valide Sultan Külliyesi mimari plan şeması nasıldır?

Sinan’ın son eseri olarak tanımlanan Üsküdar, Atik Valide Sultan Külliyesi, 1579-83 yılları arasında, II. Selim’in eşi, III. Murad’ın annesi olan Nur-Banu Sultan adına yapılmıştır. Sinan’ın Süleymaniye’den sonra yaptığı bu ikinci büyük külliye, cami, medrese, hamam, imaret, türbe, tekke, sübyan mektebi, darül-kurra, darül-hadis, darüşşifa, tabhane ve kervansaraydan oluşmaktadır. Cami, mihrap duvarına paralel büyüyen dikdörtgen mekânın doğu-batı yönünde iki ayağa, kuzey-güney yönünde beden duvarlarına oturan altıgen bir merkezi kubbe ve onu destekleyen küçük yarım kubbelerle örtülmesi ile oluşmuştur. Kuzey yönünde bulunan son cemaat yeri çift revaklı, geniş bir saçakla şadırvanlı avluya doğru yönelmiştir.

S

Mimar Sinan’ın ölümünden sonra kim baş mimarlığa getirilmiştir? Eserlerinden hangisi günümüze ulaşmıştır.

Mimar Sinan’ın ölümünden sonra, Hassa Mimarlar Ocağı’nda, Mimarbaşı Sinan’ın yanında yetişen mimarların 16. Yüzyıl boyunca yapılan eserlerde hem klasik dönem özelliklerini sürdürdüklerini hem de kendi yorumlarını kattıklarını görmekteyiz. Mimar Sinan’ın kalfalarından olup suyolu nazırı olarak görev yaptığı bilinen Davud Ağa, Sinan’ın ölümü üzerine 1588 yılında baş mimarlığa getirilmiştir. III. Murat döneminde mimarbaşı olan Davud Ağa’nın ilk eserleri Sultan için yaptığı köşklerdir. Bunlardan biri Sirkeci’de bulunan Sepetçiler Kasrı olup günümüze kadar ulaşmış nadir örneklerden biridir.

S

Davud Ağa tarafından 1594 yılında inşa edilen Cerrahpaşa Külliyesi mimari plan şeması nasıldır?

Davud Ağa tarafından 1594 yılında inşa edilen Cerrahpaşa Külliyesi cami, medrese, hamam ve türbeden oluşmaktadır. Dikdörtgen planlı camide orta kubbe altıgen taban üzerine oturtulmuş ve dört bir yanından küçük yarım kubbelerle desteklenmiştir. Nişancı Mehmet Paşa Camisinde olduğu gibi caminin girişinde, iç mekânda bir revak oluşturulmuştur.

S

Topkapı Sarayı kompleksi hakkında bilgi veriniz?

Osmanlı İmparatorluğunun yönetim merkezi ile sultanların ve ailesinin ikametgâhı olan Topkapı Sarayı kompleksinin yapımına Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı yapılarla başlanmış ve daha sonra diğer sultanların yaptırdığı yapıların eklemlenmesiyle büyümüştür. 15. Yüzyıldan 19. Yüzyılda Dolmabahçe Sarayı’nın yapımına kadar olan süreçte resmi konut olarak görev yapmıştır. Yaklaşık 700 bin metrekarelik bir alanda kurulan saray kompleksi Fatih’in yaptırdığı Sur-i Sultani ile Bizans deniz surlarının birleşmesiyle oluşan ve kara tarafında kulelerle ile güçlendirilen bir iç kaleye dönüşmüştür (Kuban, 2007). Arka arkaya sıralanan dört avlu etrafında yer alan cami, kütüphane, devlet daireleri, köşkler, kasırlar, divanlar, mutfaklar, harem dairesi, çeşme ve bahçelerden oluşan saray, zaman içinde bugünkü halini almıştır. 

S

Batılılaşma döneminin ilk evresi hangi yıllardır?

Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasında ‘Lale Devri’ olarak adlandırılan süreç Batılılaşma döneminin ilk evresidir. 1718 yılında imzalanan Pasarofça antlaşmasının ardından Sultan III. Ahmet ve Nevşehirli İbrahim Paşa’nın önderliğinde başlatılan ıslahat hareketlerinin bir parçası olarak 1720-21 yılında ilk olarak Paris’e, ardından Viyana’ya, Petersburg’a, Berlin’e elçiler gönderildi. Bu elçiler gözlemledikleri Avrupa yaşam tarzını, kentleri, tiyatro ve opera binalarını, konutları, sarayları ve bahçeleri anlatan sefaretnameler yazdılar. Paris’e gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin seyahati sırasındaki gözlemleri ve yanında getirdiği çizimler değişimin biçimini belirledi.

S

İlk matbaa kim tarafından hangi yılda kuruldu?

Bu seyahatin ardından 1727 yılında İbrahim Müteferrika tarafından Müslüman toplumun ilk matbaası kuruldu. Bir yandan askeri alanda yenilikler yapılırken diğer yanda Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin beraberinde getirdiği Fransız mimarisi ve bahçelerine ait resimler değişimin modelini sağlamış oldu. Kısa süren bu ilk değişim çabası bir yeniçeri isyanı ile son buldu. Ancak yenileşme çabaları Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm kurumlarını kapsayacak biçimde sürdü.33

S

Lale Devrinde Kentsel ölçekte peyzaj düzenlemesi nerede ve hangi yıllarda yapılmıştır? Plan özellikleri nelerdir?

peyzaj düzenlemesi içinde oluşturulan rekreasyon alanları ile köşkler ve saraylar yeni tarz mimarinin hem kentsel hem de yapı ölçeğinde öncüsü olarak değerlendirilebilir. Lale Devri olarak adlandırılan ve 22 yıl süren bu dönemde Batı etkisiyle mimari ve kentsel yeniliklerin ortaya çıktığı görülür. Kağıthane deresi etrafında bir peyzaj düzenlemesi içinde oluşturulan rekreasyon alanları ile köşkler ve saraylar yeni tarz mimarinin hem kentsel hem de yapı ölçeğinde öncüsü olarak değerlendirilebilir. Kayserili Mehmet Ağa tarafından 1722 yılında inşasına başlanan Sadabad Sarayı ve çevresindeki düzenlemenin en dikkat çekici unsurlarından biri tasarlanmış peyzaj öğeleridir. Etrafında ahşap saray ve köşklerin sıralandığı ve Cedvel-i Sim adı verilen kanal, tasarımın temel öğesi olarak dikkat çekmektedir. Buna göre, doğal suyun bir kısmı oluşturulan kanal sistemine bağlanmış, oluşturulan kanalın etrafında mermer rıhtımlar düzenlenmiş, bazı bölgelerde kanal genişleyerek havuzlar ve bazı noktalarda kot farkı yaratılarak çağlayanlar oluşturulmuştur.

S

Batılı tarzların Osmanlı yapı programlarına uygulamasının kabul gördüğünün önemli örneklerinden birisi hangi camidir. Plan şeması nasıldır?

Sultan III. Mustafa döneminde 1758-61’de yapılan Üsküdar, Ayazma Camii Simyon Kalfa’nın öncülüğünü yaptığı Batılı tarzların Osmanlı yapı programlarına uygulamasının kabul gördüğünün önemli örneklerinden birisi olarak dikkat çekmektedir. Üsküdar’da Boğaz siluetine hâkim bir konumda bulunan cami, tek kubbeli plan şemasına sahiptir. Eğrisel merdivenleri, son cemaat yerinin üstünü örten ve geleneksel kubbenin yerini almış olan eliptik biçimli üst örtüsü, kornişlerle belirginleştirilmiş askı kemerleri ile yeni tarzı yansıtmaktadır.

S

Hıristiyan mimarların Osmanlı mimarisinde görülmeye başlamasının ilk örneği kimdir? Eserleri nelerdir.

Hıristiyan mimarların Osmanlı mimarisinde görülmeye başlamasının ilk örneği olan Simyon Kalfa’nın Nuru-u Osmaniye Camiiyle yarattığı tarzın beğenildiği daha sonra yapılan binalarda görülen etkisinden anlaşılmaktadır. Artık Osmanlı mimarisinde yeni strüktürel denemeler, plan şemaları, mekânsal arayışlar, kütlesel düzenlemeler yerine gösterişli ve yeni etkisini Avrupalı üslupların Osmanlı yapı programlarına uyarlanması ve bezeme ile sağlayacak olan bir tarz gelişmektedir. Bu tarz, 1766 depreminde zarar gördüğü için yeniden inşa edilen en eski camiler için bile geçerlidir. 

S

18. yüzyılın sonunda, Avrupa’da Fransız Devrimi gerçekleşirken iktidar olan Sultan III. Selimin gerçekleştirdiği yenilikler nelerdir?

18. yüzyılın sonunda, Avrupa’da Fransız Devrimi gerçekleşirken iktidar olan Sultan III. Selim (1789- 1807) askeri reformları hızlandırır. Bunun için yeniçeri ocağını kaldırarak Nizam-ı Cedid (Yeni Düzen) adı verilen ilk düzenli orduyu kurar. Düzenli ordunun ihtiyaçlarını karşılayacak olan tıbbiye, denizcilik, mühendislik ve coğrafya konularında eğitim veren okullar ve kışlalar kurulmaya başlanır. Avrupa’dan teknik ve askeri eğitim için uzmanlar getirtilir. 1773 yılında gemi inşaatı ve deniz haritacılığı konularında eğitim veren Mühendishane-i Bahr-i Hümayun Haliç, tersanesinde Baron de Tott tarafından kurulmuştur. III. Selim döneminde askeri teknik okulların kurulmasına devam edilir. Topçu subayı yetiştirmek üzere açılan Mühendishane-i Berri Hümayun ile bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesinin temelleri atılmış olur. Bu dönemde getirtilen yabancı uzmanlar ve mimarlar kent dokusunda ve siluetinde önemli değişiklere neden olan yapılar yaptılar. Barok, Rokoko ve Ampir üsluplarının motiflerini taşıyan Selimiye Kışlası, camisi ve İstanbul’da ilk gridal planlı yerleşim yeri olan Selimiye ve İcadiye mahalleleri kentsel doku ve siluetteki etkileri ile önemlidirler.

S

Çağdaş bir ordu ihtiyacı nedeniyle kışlaların yapımı kent siluetine neler kazandırmıştır?

Yenileşme çabası için gerekli binalar genellikle Sultan’ın kendi arazilerine, eski saray, köşk ya da bahçeler üzerinde yapılmaktaydı. Selimiye Kışlası da Mimar Sinan tarafından yapılmış olan Kavak Sarayı yıkılarak yapılmış, bu durum tepkilere neden olmuştu (Cansever, 1993: 48). Yenileşme sürecinin en önemli gerekçesi ve aracı olarak ortaya çıkan çağdaş bir ordu ihtiyacı nedeniyle kışlaların yapımına Rami, Taksim, Hasköy gibi kentin çeşitli yerlerinde 19. Yüzyıl boyunca devam edildi. Kışlalar, büyüklükleri ve oluşturdukları yeni kent silueti ile değişimin sadece mimari üslupta kalmadığını ve kentsel nitelik kazandığını göstermekteydiler. 

S

Dönemin Avrupa’da da hâkim olan mimari üslubuna uygun olarak eklektik bir tarz benimseyen Sarkis Balyan hangi binaları tasarlamıştır?

Avrupa’da eğitim almış yabancı mimarlar 20. Yüzyılın başına kadar olan süreç içinde mimarlık uygulamalarına hâkim oldular. 1864’de yapılan Beylerbeyi Sarayı, 1871 tarihinde yapılan Çırağan Sarayı ve Yıldız Sarayı içinde yapılan Mabeyn Köşkü, Paris’te mimarlık eğitimi görmüş ve II. Abdülhamid döneminde mimarbaşı olarak görev yapmış olan Sarkis Balyan tarafından yapılmış sivil mimari örnekleridirler. Dönemin Avrupa’da da hâkim olan mimari üslubuna uygun olarak eklektik bir tarz benimseyen Sarkis Balyan, kardeşleriyle birlikte Kandilli Adile Sultan Sarayı, Mecidiye Kasrı, Malta Köşkü ve Akararetler Sıraevlerini tasarlamıştır.

S

Dolmabahçe Sarayı kaç yıllarında hangi sultan tarafından kime yaptırılmıştır?

Değişimin öncüsü olan Sultan, geleneği temsil eden Topkapı Sarayı yerine yeniyi temsil eden Dolmabahçe Sarayını yeni ikametgâh ve yönetim merkezi olarak yaptırır. Sultan Abdülmecid tarafından Boğaz kıyısında, 1842-56 yıllarında Grabet Balyan’a yaptırılan saray eklektik bir Avrupa mimarisi tarzında yapılmıştır. İstanbul’un hem Osmanlı öncesi dönem hem de Osmanlı İmparatorluğu süreci boyunca tarihi yarımadada yoğunlaşan anıtsal dini yapılardan oluşan klasik silueti içinde yer bulmak yerine Haliç ve özellikle Boğaz kıyıları ve sırtlarında yoğunlaşan yeni yapı programları ve yeni yapı tarzları, İstanbul’un 20. Yüzyıla girerken oluşan yeni siluetinin ve kentsel fizyonomisinin yaratıcıları olmuşlardır. Yeni İstanbul artık daha çok tarihi yarımadanın karşısında yer almaktadır.

S

Birinci Ulusal (ya da Milli) Mimari adı verilen mimari üslubun gelişme süreci nasıldır?

  1. Yüzyılın başında yükselen kimlik ve milliyetçilik tartışmalarından etkilenen genç mimarlar Avrupa tarzları ve Avrupalı mimarların egemenliğine karşı tepki olarak yeni bir mimarlık söylemi oluşturmaya başladılar. Ulusal bir kimlik tanımına dayanan yeni ideolojik görüşün etkisiyle bir milli mimari hareket söylemi gelişti. Öncülüğünü Mimar Kemalettin Bey ve Vedat Bey’in yaptığı bu hareket Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar olan süreçte hâkim olan ve Birinci Ulusal (ya da Milli) Mimari adı verilen mimari üslubu geliştirdi.
S

Ulusal Mimari tarzın savunucusu olan Mimar Vedat Bey (Tek) hangi okulu bitirmiş ve hangi binaları tasarlamıştır?

Mimarlık eğitimini Paris’te bulunan Beaux Arts okulunda tamamladıktan sonra 1899 yılında İstanbul’a dönen Vedat Bey (Tek) Şehremaneti’nde göreve başlamış ve bir yıl sonra Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ders veren ilk Türk olmuştu. Mimar, Avrupa kökenli eğitimine karşılık bir Türk tarzı oluşturmayı amaçlamıştır. Vedat Tek’in ilk büyük tasarımı olan ve 1909’da tamamlanan Sirkeci’deki Büyük Postane binası korint başlıklarla birlikte çini bezeme, kemer ve kubbe gibi Osmanlı yapı öğelerini eklektik bir biçimde bir araya getirmiştir. Vedat Tek tarafından Ulusal Mimari tarzda yapılmış olan diğer önemli yapı Sultanahmet’te bulunan Defter-i Hakani binasıdır. Yapının iri kütlesi her katta farklı yükseklik ve çerçeve kullanarak oluşturulan pencere dizilerinin simetrik bir biçimde yerleştirilmesi ile düzenlenmiştir. En üst katta geniş saçaklar ve payandalarla biten yapı geleneksel konut mimarisinden esinlenmiştir. Yer yer kullanılan çini motiflerle bezenen yapı, geleneksel ve yerel yapı öğelerini kullanarak bir tarz oluşturmaya çalışmıştır. Haydarpaşa Vapur İskelesi ve Ankara Palas mimarın diğer önemli binaları arasında bulunmaktadır.

S

Ulusal Mimari tarzın diğer savunucusu olan Kemalettin Bey hakkında bilgi veriniz?

Ulusal Mimari tarzın diğer savunucusu olan Kemalettin Bey, 1891 yılında Hendes-i Mülkiye’deki eğitimini tamamlamış ve Jachmund’un asistanı olarak çalışmaya başlamıştır (Yavuz & Özkan, 2007). Lisansüstü çalışmalarını tamamlayarak Berlin’den dönmüş, mezun olduğu okulda dersler vermeye başlamış, 1909 yılında da Evkaf Nezareti’ne atanmıştır (Yavuz & Özkan, 2007: 48). Bu görevde çok sayıda yeni bina tasarlama ve tarihi binayı restore etme şansı bulan mimarın bu tarihi yapıları yakından inceleme şansı olduğu açıktır. Boğaz kıyısında, Bebek’te yaptığı cami kare taban üzerine tek kubbeli cami tipolojisine uygun ve sade bir şekilde yapılmış olup klasik Osmanlı camisi görünümüne sahiptir. Kemalettin Bey’in Sirkeci’de yaptığı Dördüncü Vakıf Han 1912-26 yılları arasında inşa edilmiş yedi katlı, büyük bir iş hanıdır (Yavuz & Özkan, 2007: 49). Kemerli pencerelerle özenle düzenlenmiş simetrik cephesi, en üste geniş saçakları ve köşelere yerleştirilmiş kubbeli kuleleri ile anıtsal bir cephe oluşturulmuştur. Osmanlı mimarisini çağrıştıran yapı öğeleri eklektik ve tarihselci bir yaklaşımla bir arada tasarlanmıştır. Kemalettin Bey’in bir yangın sonrası evlerini ve mallarını kaybeden düşük gelirli aileler için Laleli’de 1919-22 yıllarında tasarladığı Harikzedegan Apartmanları, ülkedeki ilk betonarme binalardan olup altışar katlı dört bloktan oluşmaktadır (Yavuz & Özkan, 2007: 50). Tarihi yarımadada inşa edilen ilk çok katlı toplu konut örneği olan bu yapı modern yaşamın gerektirdiği biçimde tasarlanmıştır.

S

Batılılaşma sürecinde kent yönetimi nasıldır?

18. yüzyılda İstanbul’un nüfusu hızla artmış ve 1844 yılında 391.000 olan nüfus 1886 yılında %44’ü Müslüman olmak üzere 851.527’e ulaşmıştır. Ağırlıklı olarak Sur içi ve Galata bölgesinde yoğunlaşan nüfus bir yandan eski yerleşim yerlerinde yoğunluğun artmasına, diğer yandan da yeni yerleşim yerlerinin oluşmasıyla genişlemeye neden oldu. Bu durum kentin geleneksel yöntemlerle idaresini ve imar faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini zorlaştırdı. Tanzimat öncesi dönemde Sultan II. Mahmut, 1831 yılında Şehreminliği ve Hassa Mimarlar Ocağını birleştirerek Ebniye-i Hassa Müdürlüğü’nü kurdu (Turan, 1963:178). Ancak, Tanzimat dönemi ile birlikte kent yönetimi, planlanması ve imarı konusunda köklü yenilikler yapıldı.

S

Ahşap yapıların yangına karşı dayanıksızlığı ve yangının hızla yayılarak geniş alanların tahrip olması yeni bina düzenlemelerini beraberinde getirdi. Bu nizamname nedir? Ne gibi sonuçlara yol açmıştır.

Ahşap yapıların yangına karşı dayanıksızlığı ve yangının hızla yayılarak geniş alanların tahrip olması yeni bina düzenlemelerini beraberinde getirdi. Yapıların kâgir malzemeyle yapılmasını zorunlu kılan Ebniye Nizamnameleri ve yangın sonrasında sokakların düzenlenmesi için hazırlanan Sokaklara dair Nizamnameler sokak genişliklileri ve biçimlerini belirledi ve yapıların kâgir malzeme ile yapılmasını sağladı. Ancak yangınlar sonrası yapılan düzenlemelerle gridal doku ve çok katlı, kargir binalarla yenilenen alanlar, geleneksel kent ile birlikte parçalı bir kentsel dokunun oluşmasına yol açtılar.

S

Kent Planlama konusunda İtalyan mühendis Luigi Stotari neler yapmıştır?

İtalyan mühendis Luigi Stotari bölgenin geleneksel dokusunu göz ardı eden gridal düzende, geniş ve düzenli caddeler planladı (Çelik, 1986: 53). 1864 yılında Kumkapı’dan Sirkeci’ye kadar olan bölgede yaklaşık 3500 binaya zarar veren büyük yangın sonrası kurulan Islahat-ı Turuk Komisyonu, bölgenin yeniden planlanması ve inşası için görevlendirildi (Tekeli, 1993: 27). Komisyon tarafından hazırlanan düzenli ve gridal yol sistemini uygulayabilmek için güzergâhta bulunan pek çok yapı yıkıldı (Çelik, 1986). Komisyon ayrıca yeni yapıların kâgir malzemeden ve belirlenen yapı uygulama esaslarına göre yapılmasını sağladı. 1870 yılında büyük bir yangın bu defa Galata’da büyük bir tahribata yol açtı. Sur içinde görülen uygulamalara benzer şekilde yeni kent planı düzenli ve gridal ilkelere göre gerçekleştirildi. Kenti modernleştirmek için eski dokuyu tasfiye eden ve gridal düzenlemeleri parçacıl bir biçimde kent dokusuna entegre eden bu tür müdahaleler kentsel dokunun ve fiziksel yapının karakterinin bozulmasına yol açtı.