aofsorular.com
MEİ301U

Kitle İletişimi, Kitle Kültürü ve Eleştirel Yaklaşımlar: Kültürel Çalışmalar

4. Ünite 20 Soru
S

Kültürel çalışmalar kapsamında üzerine en çok vurgu yapılan kavram nedir?

Hegemoni kavramı, kültürel çalışmalar kapsamında üzerine en çok vurgu yapılan kavramdır ve diğer tüm kavramların bir adım önünde konumlanmaktadır.

S

Kitle kültürünün insanları pasifize ettiğini ileri süren düşünce hareketi hangisidir?

Frankfurt okulu, Almanya’da 1923 yılında kurulan ve farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren Toplumsal Araştırma Enstitüsü çevresinde odaklanan düşünce hareketidir. Eleştirel kuramla özdeşleşen okul özellikle kültür endüstrisi kavramıyla, kitle kültürünün insanları pasifize ettiğini ileri sürmektedir.

S

Kültürel Çalışmalar hangi yönüyle Frankfurt Okulu'ndan ayrılmaktadır?

Kültürel Çalışmalar’ın kitle kültürüne yaklaşımı Frankfurt Okulu’na benzerlik göstermekle birlikte; kitle kültürü ile popüler kültür arasına bir ayrım koymasıyla bu gelenekten uzaklaşmaktadır.

S

Çağdaş Kültürel Araştırmalar Merkezi’nin ilk yöneticisi Hoggart, 'The Use of Literacy' adlı çalışmasında hangi konular üzerinde yoğunlaşmıştır?

Çağdaş Kültürel Araştırmalar Merkezi’nin ilk yöneticisi Hoggart’ın (The Use of Literacy) ve Raymond Williams’ın “Culture and Society” kitabı birer yıl arayla yayınlanmıştır. (1957-1958) Her iki kitap da geçmiş kültürün kaybolması ve geleneksel kültürün yeni kültürel oluşumların tehdidi altında olması gibi benzer konuları, benzer yaklaşımlarla dile getirmiştir. “Hepimiz orta sınıf aile hayatından geliyoruz diyen Hoggart, diğer orta sınıf kökenli entelektüel Williams gibi kendi çalışmalarında yüksek kültüre karşı popüler kültürün yanında yer almış ve otantik popüler kültürü, endüstriyel toplumların yeni başat kültürü olarak kabul etmiştir. “Hoggart’a göre geleneksel popüler kültür doğrudan halkın sosyal koşullarından doğan tecrübelerinden ve gündelik yaşam deneyimlerinden oluşmaktadır. Bu koşullarda üretilir ve tüketilir. Oysa kitle kültürü yanıltıcı ve yüzeyseldir.” Hoggart bu çalışmasında, İngiliz işçi sınıfı bağlamında yönetilenlerin, yönetenlere karşı geliştirdikleri stratejilere ilgisini yoğunlaştırır. Özellikle kitlesel yayıncılığın, orta sınıf kültürünü son 20-30 yıl içerisinde nasıl değiştirdiğini inceleyen Hoggart, bu çalışmasında kitlesel üretimin ve tüketimin, toplumsallaşma sürecindeki değiştirme ve dönüştürme potansiyellerine dikkat çekmiş ve kültür endüstrisinin uzanamadığı, ulaşamadığı noktaları betimlemiştir.

S

İngiliz tarihci E. P. Thompson İngiliz işçi sınıfının oluşumunu nasıl ele almıştır?

Thompson’a göre halkın ihtiyaç ve beklentilerinin kökleri eski düzendedir ve bu düzen çözülmeye başlamıştır. Ama bu çözülme süreci, aynı zamanda işçi sınıfının oluşma sürecidir. İşçi sınıfının oluşumu, halkın eski düzenin çözülüşü sırasında yaşadığı deneyimler ve bu deneyimlere verdiği tepkiler içinde ortaya çıkan bir işçi sınıfı bilinciyle yakından ilgilidir. Bu işçi sınıfı bilinci, özellikle, hayatları altüst olmuş insanların siyasi ortama hakim olan politik iktisat mantığıyla hesaplaşması içinde biçimlenir.

S

Frank Raymond Leavis'in kurduğu Scrunity hareketinin çalışma alanı nedir?

Scrunity hareketi: Marksist, seçkinci ve akademik bir oluşum olan Scrunity hareketinin ana temasını “organik topluma duyulan özlem” oluşturmaktadır. Scrunity, üç ayda bir çıkan bir edebiyat/eleştiri dergisidir ve bu yayında yer alan yazarlar kültüre ana hatlarıyla aynı pencereden bakmaktadırlar. 

S

Raymond Williams kültür kavramını nasıl ele almıştır?

Williams, özellikle kültür, toplum ve ekonomi arasındaki bağlantıları işaret ederek, bu üç kavramın modernizmin gelişim sürecinde birbirlerini etkilediklerini ve belirlediklerini ileri sürmüştür. Bu bağlamda kültür Williams’ta, estetik bir kavram olmanın ötesinde, öncelikle sosyolojik bir olgu olarak ele alınmaktadır. Williams, Marx’ın “Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı” isimli kitabının önsözünde belirttiği, “altyapının üstyapıyı belirlemesi teorisini” tamamıyla kabul etmemekte ve kültürel belirlenimciliğe karşı, insan doğasının ele geçirilemez boşluklarına vurgu yapmaktadır.

S

Raymond Williams televizyonun kültürel işlevini nasıl değerlendirmiştir?

Williams’ın çalışmalarında televizyonun kültürel işlevi önemli bir yer tutmaktadır. Sadece televizyon değil, gazete, radyo ve sinema gibi diğer kitle iletişim araçlarının da toplumsal değişmede oynadığı rol, zaman zaman kitleleri yönlendirmek için bu araçların hakim sınıflar tarafından kullanılması ve iletişim sürecinde kitlelerin konumu Williams’ın önem verdiği konuların başında gelmektedir. Williams’ın sözleriyle, bir aktarıcı olmanın çok ötesinde “kültürel bir form, bir davranış kümesi olan” televizyonun doğru analiz edilmesi, kültürel yapının doğru anlaşılması adına zorunludur.

S

Stuart Hall popüler kültürü nasıl tanımlamaktadır?

Hall, popüler kültürü iktidar bloğu ile halk bloğu arasındaki bir mücadele zemini olarak tanımlar: “Popüler kültür daima iktidar ilişkilerinin bir parçasıdır; içinde iktidarın elinde bulundurduğu güce karşı direnmenin ve bu güçten sıyrılmanın izlerini taşır. Kısmen hegemonyanın yükseldiği ve aynı anda güvenlik altına alındığı yerdir. Sosyalizmin ve sosyalist kültürün bilinçli bir şekilde kendini ifade ettiği bir alan değildir; ama aynı zamanda sosyalizmin yapılandırıldığı en önemli alanlardan biridir. Popüler kültürün önemli olması bu nedenledir.

S

"Aktif izleyici" teorisi nedir?

Etkin izleyici teorisi, iletişim sürecinde izleyicilerin kendi kararlarına ve gerçeklerine medya metinlerinden ulaşmaya muktedir olduklarını ve metni sadece öngörülen şekilde değil, birçok anlama olanak veren farklı biçimlerle okuyabileceklerine vurgu yapar. Medya metinleri egemen söylemler içinde yapılandırılmış olmalarına rağmen alılmama anında farklı okuma biçimleri mümkündür. “Bu yaklaşım 80’lerde ve 90’larda medya metinlerinin dizilerde, romanlarda, haberlerde ve eğlence programlarında anlam oluşturma sürecini açıklamaya yönelik çalışmalarına kaynaklık etmiştir. Bu çalışmalar, hegemonik söylemin oluşmasında medyanın oynadığı rolü işaret ederken, aynı zamanda hakim söylemi izleyicilerin hangi noktalarda zaafa uğratabildiğini gözler önüne sermektedir.

S

İngiliz Kültürel Çalışmalar Ekolü hangi disiplinleri kullanmıştır? 

İngiliz Kültürel Çalışmalar Ekolü’nü, herhangi bir geleneksel disiplin ile tanımlamak ve sınırlamak olası değildir. Sosyoloji, antropoloji, psikoloji, linguistik, eleştirel edebiyat, sanat teorisi, müzik, felsefe ve politika, kısacası olguları açıklamak için hangi disipline ihtiyaç varsa Kültürel Çalışmalar onu alır ve kendi çalışmaları doğrultusunda kullanır. Bu yüzden çoğu zaman inter-disipliner olarak tanımlanmaktadır.

S

Kültürel Çalışmalar adını nerden almıştır?

Kültürel Çalışmalar adını 1964 yılında Birmingham Üniversitesi’nde Centre Contemporary Cultural Studies (CCCS- Çağdaş Kültürel Araştırmalar Merkezi)’den alır.

S

Kültürel Çalışmalar kitleye ve kültüre nasıl bir anlam yüklemiştir?

Kültürel Çalışmalar’a kadar medya metinlerini alımlamada kitlenin güçsüzlüğünden dem vurulmuş ve dayatılan ideoloji karşısında savunmasız olduğu varsayılmıştı. Kitleye ve kültüre yüklediği anlamla Kültürel Çalışmalar; metnin esas anlamının tüketilme anında ortaya çıkacağını ileri sürmüş ve kitlenin kendi özgür seçimini yapabilme yetisine sahip bireylerden oluştuğunu imlemişlerdir.

S

Richard Hoggart edebiyatı nasıl değerlendirmiştir?

Hoggart için edebiyatın son derece merkezi ve belirleyici bir önemi vardı. O’na göre, gerçekten edebiyatı ve okumayı bir disiplin olarak özümsemek; İngiliz kültürel yaşamını, tarihini, sosyolojisini çözümlemek ve anlayabilmek açısından, sosyal bilimciler için eşsiz bir dayanak noktası oluşturur.

S

Raymond Williams kitle kavramını nasıl açıklamıştır?

Kitlelere karşı bütüncül yaklaşımların karşısında yer alan Williams, “Kültür ve Toplum (1958)” kitabında şu radikal tespiti yapmakta ve bu kavramı sorumsuzca kullanan entelektüellerin yüzüne cesurca ayna tutmaktadır: “Kitle oldukça komplike bir terimdir. Kendimizi, arkadaşlarımızı, iş arkadaşlarımızı ve yakın çevremizi kitle olarak görmeyiz de kitleleri hep ‘diğerleri’ olarak tanımlamaktan hoşlanırız. Kitle sözcüğü daima ‘ötekini’ çağrıştırır. Başka insanlar da bizleri kitle olarak tanımlarlar. Kitleler diğer insanlardır. Aslında kitleler yoktur, sadece insanları kitleler olarak görme biçimleri vardır."

S

Raymond Williams hegemonyanın nasıl bir işlevi olduğunu tespit etmiştir?

Hegemonya sadece yukarıdan dayatılan fikirler ve manipülasyon yoluyla gerçekleşemez. Hegemonya ancak; yaşanan hayatın tüm deneyimleri ve pratiklerinin bir araya gelmesi ve aralarındaki ortak uyum ile gerçekleşir.” Dolayısıyla Williams, hegemonyayı etkin bir süreç olarak tanımlamakta ve toplumsal yapıdaki bütünleştirici işlevine gönderme yapmaktadır.

S

Stuart Hall popüler kültür ürünleri ve toplumsal kesimler arasında nasıl bir bağ kurmuştur?

Hall’a göre, farklı toplumsal kesimler hayat tarzlarını, zevklerini, beğenilerini kısacası ideolojilerini popüler kültür formları aracılığıyla dışa vururlar. Bu açıdan popüler kültür ürünleri çeşitli toplumsal kesimlerin kendilerini ifade ettikleri mücadele alanı ve aracıdır.

S

Stuart Hall hangi konular üzerinde çalışmıştır?

Hall’ın çalışmaları sadece ideoloji ve metnin çözümlemeleriyle sınırlı değildir. Son dönem çalışmalarında azınlıklar, post/modernizm, post/kolonyalizm, yeni zamanlar üzerine çalışan Hall; son derece üretken ve bir o kadar da etkin bir sosyal bilimcidir.

S

İngiliz kültürel incelemelerin etkisi hangi nedenle Almanya'da Fransa'da olduğu kadar etkili olmamıştır?

İngiliz etkisi Kıta Avrupa’sında farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Fransa’da, semiyotikçilerin, Barthes’in ve Fransız yapısalcıların etkisinde seyretmiştir. Almanya’da Frankfurt Okulu’nun etkileri devam etiği için, İngiliz kültürel incelemelerin etkisi, Fransa’da olduğu gibi, fazla olmamıştır.

S

Kültürel Çalışmalar kitleye karşı nasıl bir yaklaşımı tercih etmiştir?

Kültürel Çalışmalar, kitleye yönelik önyargılı, umutsuz ve küçümser bir yaklaşımı takip etmek yerine; insana inanan, özgürlükçü ve - metodolojisi sorgulanabilir olsa da- duyarlı ve derinlikli bir yaklaşımı tercih eder. Bunda da en önemli etken sosyal bilimlerin tüm disiplinlerinden beslenmelerinin yanı sıra, iki kurucusu Hoggart ve Williams’ın öncelikle edebiyatçı olmaları bu yüzden sanatı, özellikle de edebiyatı diğer tüm disiplinlerin üzerinde konumlandırmalarında aramak gerekir.