MEDYADA DİL KULLANIMI - Deneme Sınavı - 12

Mikro-elektronik ve iletişim teknolojilerinin 1950’li yıllardan başlayarak günümüze geçirdikleri belli başlı evrelere baktığımızda, mobil ya da kablosuz iletişim teknolojilerinin özel bir konuma sahip olduğunu görüyoruz. Doğru cevap A'dır.

Eski Yunan düşünürlerinden Demokritos dilin insanın duygusal dünyasındaki belli seslerden kaynaklandığını öne süren ilk düşünürdür. Bu görüşe göre dilin ortaya çıkıp gelişimi insan duygularının bilinçsiz anlatımları ve ünlemlerine dayanmaktadır. Doğru cevap B'dir.

II. Dünya Savaşının ardından bilimsel ilginin arttığı Yapısalcılığın öncü isimleri dilbilimci Ferdinand de Saussure, antropolog Claude Levi Strauss ve kültür-edebiyat eleştirmeni Roland Barthes’dir. Doğru cevap D'dir.

Saussure, artsüremli gelişimin (yani dili geçirdiği evrim içerisinde inceleme) dilin incelenmesinde tek süreç olmadığını ve bir sözcüğün tarihinin anlamını ancak çok yetersiz bir şekilde açıklanabileceğini öne sürer. Doğru cevap E'dir.

İdeolojinin farklı tanımları vardır; kullanılan bağlama göre her bir tanım uygun olabilir. Bu tanımlar şöyledir:

• İdeoloji yanlış bilinçtir,

• Bir grubun üyelerinin köklü inançlarıdır,

• Yanlış düşünceler veya inançlardır,

• Fikir sistemleridir,

• Bir grubun dünyayı algılama ve yaşama şeklidir.

Doğru cevap B'dir.

Temsiller iki boyutludur:

i) “ne”lerin medyada betimlendiği

ii) “nasıl” betimlendiği veya nasıl sembolleştirildiğidir.

Doğru cevap D'dir.

Kamuoyu: Halkın, kendilerini ilgilendiren siyasal konular veya güncel olaylara değin görüşlerinin medya aracılığıyla etkin anlatımıdır. Doğru cevap A'dır.

İmge, bir tür enformasyondur. Toplumsal, estetik ve kültürel uzlaşımlara göre üretilen imge, üç boyutlu olmaktan çok iki boyutludur. Doğru cevap B'dir.

İnternet aracılığıyla dünyadaki tüm bilgisayarların ağ oluşturacak şekilde birbirine bağlandığı ve sosyal, ekonomik ve politik tüm ilişkilerin ağlar aracılığıyla gerçekleştirildiği toplum biçimi ağ toplumu olarak nitelendirilmektedir.

İnsanları öznel, yorumlayıcı pratiklere çağıran her türden görsel malzemenin yaratımı, dolaşımı ve bu malzemelerle bağlantılı görme ve varolma pratiklerini ifade eden tanım Görsel Kültür'dür.

Yapısalcı düşünürlere göre dil kişisel değil, toplumsal bir olgudur. Dolayısıyla doğru yanıt A'dır.

Modern dilbilimin kurucusu olan Ferdinand de Saussure (1998: 44), dil (langue) ile söz (parole) arasında ayrımı yapan ilk düşünürdür.

Yukarıda Görüntüsel Gösterge tanımlanmaktadır. Buna göre doğru yanıt B'dir.

Roland Barthes, gösterge sistemlerini çözümleme anlamına gelen göstergebilimin kurucusudur.

Barthes, göstergelerin ikinci düzeyde işleyişine ilişkin olarak üç yoldan ikincisinin mit olduğunu belirtir. Düşünür mit kavramını “bir kültürün, gerçekliğin ya da doğanın bazı görünümlerini açıklaması veya anlamasını sağlayan bir öykü” olarak tanımlar.

Medyada temsiller sözcükler, görsellik ve müzik gibi pek çok farklı dilsel aracın kullanımıyla mümkündür. Dolayısıyla doğru yanıt D'dir.

İdeolojinin farklı tanımları vardır; kullanılan bağlama göre her bir tanım uygun olabilir. Bu tanımlar şöyledir:
• İdeoloji yanlış bilinçtir,
• Bir grubun üyelerinin köklü inançlarıdır,
• Yanlış düşünceler veya inançlardır,
• Fikir sistemleridir,
• Bir grubun dünyayı algılama ve yaşama şeklidir.

İnsanların birden fazla gruba aidiyetleri vardır. Bu açıdan baskın ve alt konumlu gruplararası ilişkiler tek boyutlu değildir. Yani bir grupta baskın olan biri bir başka grupta alt konumda olabilir. Örneğin bir kadın örgütünde lider konumunda olan bir kadın bir siyasi parti içerisinde hayli alt statülü olabilir. Buna göre doğru yanıt E'dir.

Eski Yunan düşünürlerinden Demokritos ise dilin insanın duygusal dünyasındaki belli seslerden kaynaklandığını öne süren ilk düşünürdür. Bu görüşe göre dilin ortaya çıkıp gelişimi insan duygularının bilinçsiz anlatımları ve ünlemlerine dayanmaktadır.

Yazı, gerçekte sözlü konuşmaya dayalı olan kelimeleri görsel mekana yerleştirmiştir. Matbaa ise kelimenin mekana yerleşmesini daha da sağlamlaştırmıştır. Elektriğin icat edilmesiyle görüntüye hareket/devinim verilmiştir böylelikle yazılı-görsel kültür iç-içe geçerek yeni bir kültürel dönüşüm başlamıştır. Bu kültürün gelişip-yaygınlaşmasında televizyon, görsel ve işitsel özellikleri kendi bünyesinde toplayan bir araç olarak en önemli rolü üstlenmiştir.