MEDYADA SAHİPLİK SORUNU VE TEKELLEŞME EĞİLİMLERİ
Oligopol piyasası nedir?
“Oligopol” ise az sayıda firmanın birlikte etkinlikte bulunduğu ve karşılıklı bağımlılığın söz konusu olduğu bir piyasa biçimidir.
Medya alanında tekelleşme türleri nelerdir?
Medya alanında genel olarak üç farklı tekelleşme türünden söz edilmektedir. Bunlar; (1) Yatay tekelleşme, (2) Dikey tekelleşme, (3) Çapraz tekelleşme.
Yatay tekelleşme nedir?
Yatay tekelleşme, “şirketlerin, belirli bir alt sektörde birden fazla ürünle ya da kuruluşla o sektördeki farklı hedef kitleleri ve dolayısıyla piyasayı kontrol etmeye çalışmalarıdır”
Dikey tekelleşme nedir?
“Dikey tekelleşme”, hammadde kaynağının ya da temel üretim girdilerinin sağlanmasından üretimi tamamlanmış metanın tüketiciye ulaştırılmasına kadar süren üretim zincirinin bütün halkalarını kontrol etmeye dönük bir yoğunlaşma biçimidir. Üretim sürecinin tamamı, tek bir merkezden kontrol edilmeye başlandığında dikey tekelleşme eğilimi güç kazanmaktadır.
Medyada çapraz tekelleşme nedir?
Önceleri tek bir kitle iletişim aracı çerçevesinde etkinlik gösteren kuruluşların, başka alanlara da el atarak etkinliklerini yaygınlaştırmalarıdır.
Medyada tekelleşmenin en önemli nedeni nedir?
Medya kuruluşlarında verimliliğin arttırılabilmesi ve en fazla kârın elde edilmesi arayışı tekelleşmenin en önemli nedeni olarak görülmektedir.
Türkiye’deki medya alanına ilişkin deregülasyon politikaları sonucunda oluşan bürokratik kurumlar nelerdir?
Türkiye’deki medya alanına ilişkin deregülasyon politikaları sonucunda oluşan bürokratik kurumlar ise şunlardır: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve “Bilgi Teknolo- jileri ve İletişim Kurumu” (BTK).
Çapraz promosyon nedir?
Çapraz promosyon bir kültür endüstrisi ürününün yeniden tüketimini sağlamak için farklı yöntemlerin kullanılarak kâr maksimizasyonunun arttırılması ya da en fazla kârı elde etmeye dönük faaliyetler dizisidir.
Medya endüstrisinde tektipleşme nasıl olmaktadır?
Medya endüstrisindeki yoğunlaşma sonucunda medyada çapraz promosyonun artması, çapraz promosyona uygun olmayan ürünlerde bir azalmaya ve sonuçta kültürel ürünlerde bir tektipleşmeye neden olmaktadır.
İletişim alanındaki yöndeşme süreci ““teknolojik” düzeyde nasıl tanımlanmaktadır?
İletişim alanındaki yöndeşme süreci “ekonomik”, “teknolojik” ve “düzenleyici” olmak üzere üç temel düzeyde tanımlanmaktadır. Yöndeşme, teknolojik bir olgu olarak iletişim şebekelerinin aynı tür servisleri taşıyabilme yeteneğidir. Bir başka deyişle, akıllı telefon, televizyon ve kişisel bilgisayarların çeşitli fonksiyonlara sahip ve farklı hizmetler sunabilen yeni ev içi cihazlar yaratmak için bir araya gelmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
İletişim alanındaki yöndeşme süreci “ekonomik” düzeyde nasıl tanımlanmaktadır?
Ekonomik boyutları göz önüne alındığında ise yöndeşme, iletişim endüstrisinin basılı yayıncılık, radyo-televizyon yayıncılığı, telekomünikasyon ve enformasyon gibi farklı sektörleri arasındaki sınırların yeni iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte ortadan kalkmasını; üretim, dağıtım ve tüketim gibi tüm iletişimsel süreçlerde sektörler arası geçirgenliğin artmasını ifade etmektedir.
1980 sonlarında hızlanan ve günümüze uzanan süreçte Türkiye’de medyadaki tekelleşme eğiliminin arka planında yatan nedenler nelerdir?
1980 sonlarında hızlanan ve günümüze uzanan süreçte medyadaki tekelleşme eğiliminin arka planında yatan nedenler ise şöyle özetlenebilir (Sönmez, 2003):
- Siyasi arenada medya desteğine duyulan gereksinim,
- Promosyonla büyüme,
- Özel radyo ve televizyonlara geçiş,
- 1989-1993 ve 1995-2000 dönemi hızlı büyüme konjonktürü,
- Dağıtımda ve reklamda gerçekleştirilen kartel anlaşmaları,
- Medya sektöründe gerçekleştirilen anti-sendikal işbirliği
Kültürel üretim sürecinde, dikey ve yatay tekelleşmenin birbirini destekleyen işlevleri nelerdir?
Kültürel üretim sürecinde, dikey ve yatay tekelleşmenin birbirini destekleyen işlevleri vardır. Dikey tekelleşme, sermaye dolaşımının denetimi olanağını sağlamaktadır. Yatay tekelleşme ise çapraz promosyon çerçevesinde bir ürünün yeniden tüketiminin mekanizmalarını kurmaktadır. Böylece, tüketimin sürekliliğini ve dolayısıyla kâr maksimizasyonunu mümkün kılmaktadır.
Rekabet medyada tekelleşme sürecini nasıl etkilemektedir?
Medyadaki tekelleşmenin bir diğer nedeni ise gazetelerin diğer kitle iletişim araçları ile olan rekabetidir. Gazeteler radyo, televizyon ve internet yayıncılığının gelişimiyle reklam gelirlerinin önemli bir bölümünü yitirmiştir. Özellikle, televizyon normal olarak basına gelecek reklam gelirlerinin önemli bir bölümünü kendine çekmektedir. Televizyon reklamlarının tekelleşme konusunda yarattığı etki, gelirlerin azalmasına yol açması yüzünden dolaylı bir etkidir.
Maliyetlerdeki artış, reklam gelirleri sayesinde kapatılan gelir açığı gazeteleri satışlarını arttırabilmek için birbirleriyle yarışa itmektedir. Bu yarış, güçlü olanların kazandığı, güçsüzlerin ise ortadan kalktığı bir mücadeleye dönüşmüştür. Bu durum, gazeteler açısından bir bakıma, varlık-yokluk savaşıdır.
1980’ler Türkiye’sinde sermayenin medyaya girişini iktisadi anlamda özendirecek faktörler nelerdir?
1980’ler Türkiye’sinde sermayenin medyaya girişini iktisadi anlamda özendirecek belli başlı nedenler şunlar olmuştur: Dördüncü gücü paylaşma, siyasi çevrelerde saygı görme ve elindeki silahla korkutma, bu sayede diğer sektörlerdeki yatırımların etkinliğini devlet ihaleleri alarak ve devlet bankası kredilerinden yararlanarak arttırma, devlet teşviklerinden ve diğer rantlardan öncelik kapma, medyayı diğer banka ve şirketlerin reklamlarında kullanma, medyayı kullanarak pazarlama faaliyetlerini arttırma, finans sektörünün gözde olduğu 1980 sonrası dönemde saygınlık ve güven isteyen finansçılıkta medyadan yararlanma.
Medyada yaşanan tekelleşme eğilimi nasıl tanımlanır?
“Medyada yaşanan tekelleşme eğilimi” ise bir medya şirketinin aynı alanda etkinlik gösteren bir diğer şirketi kendi kontrolü altına alabilecek orandaki bir payını satın alması şeklinde tanımlanabilir.
Günümüz küresel medya pazarında faaliyet gösteren en büyük çokuluslu şirketler hangileridir?
- Disney,
- AOL-Time Warner,
- Sony,
- News Corporation,
- Viacom,
- Vivendi.
Klasik liberal yaklaşımda medyanın önemi nasıl tanımlanmaktadır?
Medya sivil topluma ilişkin dengelerde “dördüncü güç” olarak tanımlanmakta ve yasama, yürütme, yargı güçlerinin yanı sıra diğer bir bağımsız güç olarak önemi vurgulanmaktadır. Demokratik toplumlarda birbirinden bağımsız ve her birinin ayrı bir önemi olan bu dört güç sivil toplumun sacayakları olarak an- lamlandırılmaktadır. Bunlardan birinin eksikliği ya da işlevsellikten uzaklaşması liberal düşünürlere göre, sivil toplumun hem özerkliğini hem de özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır.
90’lı yıllarda Türkiye’de medya sektöründe ne gibi gelişmeler olmuştur?
1990’lı yıllarla birlikte, medya sektöründe gerçek anlamda basın dışı sermayenin eşdeyişle, holdinglerin sektöre sızmasından söz edilebilir. Holdingler sahip olduğu güçle bir yandan pazar mekanizmasında daha küçük yayın gruplarına şans tanımazken; diğer yandan da siyasi iktidar ile organik ilişkileri sonucunda sektörde çapraz tekelleşmeye yol açmıştır.
Türkiye’de medya alanındaki tekelleşme eğilimi ne gibi sonuçlar doğurmuştur?
Medya kurumunun ve gazetecilerin özgürlüğü sorunu, medya ve demokrasi arasındaki ilişkinin olumsuz etkilenmesi, editöryal bağımsızlığın erozyona uğraması, haber üretiminde yeni bir sürece geçilmesi, yeni bir gazeteci tipinin doğuşu ve medyaya karşı bir güvensizliğin doğması.