MEDENİ HUKUK I

Hukuka uygunluk sebepleri, zarar görenin rızası, üstün nitelikteki bir özel yararın varlığı, üstün nitelikteki bir kamu yararının varlığı ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kişilik haklarına yapılan saldırı olarak sayılabilir.

Kişilik haklarına haksız saldırı sonucunda saldırıda bulunan kişi sebepsiz olarak zenginleşmiş olabilir. Bu durumda saldırıya uğrayan kişi vekaletsiz iş görme davası açabilir.

Takma ad, bir kimsenin belli bir işi yaparken gerçek ismini gizlemek amacıyla kullandığı takma addır.

Düz hat hısımlığı olarak da adlandırılan üstsoy-altsoy hısımlığı, biri diğerinden gelen, yani birbirlerinden üreyen kişiler arasındaki hısımlıktır.

İtibari yerleşim yeri, herkesin mutlaka bir yerleşim yerine sahip olması ilkesine dayanmaktadır. Diğer taraftan kişinin belli bir yerde oturma niyeti yoksa fiilen oturulan yer iradi yerleşim yeri sayılmaz ve yasal yerleşim yeri, velayet altındaki küçükler ile vesayet altındaki kişiler bakımından söz konusudur.İtibari yerleşim yeri, Yalnız II

Önleme davası, henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte, bir takım belirtilerden yakın bir zamanda gerçekleşmesi mümkün görülen bir haksız saldırı tehlikesine karşı açılan ve daha gerçekleşmeden bu saldırıyı önlemeyi amaçlayan davadır.

Özel hayat alanı, şeref ve onur, ekonomik özgürlüğe sahip olup, ekonomik hayata katılabilmek, isim üzerindeki haklar sosyal haklar kapsamında yer alır.

Ad, bir kimseyi hemcinslerinden ayırmaya yarayan, onu belirleyen bir tanıtım aracıdır. Kişiye sıkı sıkıya bağlı olup, devredilemez ve temlik edilemez nitelik taşır. Herkesin bir adının olması gerekir

Adın korunması kapsamında bu işlem gerçekleştirilemez.

Kişilik haklarına hukuka aykırı bir saldırının gerçekleşmesive bu saldırının halen devam etmesi durumunda açılması gereken dava saldırıya son verilmesi davasıdır.

Evlatlığın oğlu onun altsoyu olup evlat edinenin mirasçısı olur.

TMK. m. 21’e göre, ''Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır.''

Hısımlık, sadece gerçek kişiler bakımından söz konusu olan ve insanların arasındaki yakınlık bağını ortaya koyan bir kurumdur.

Kuruluş ve doğuş şekillerine göre hısımlık, kan hısımlığı, kayın hısımlığı ve evlat edinmeden doğan hısımlık olmak üzere üç türe ayrılır.

Doktrinde yerleşim yeri, bir kimsenin oturmakta olduğu, iş ve aile ilişkilerinin merkezi olan yer olarak tanımlanmaktadır.

Yerleşim yeri; iradi yerleşim yeri, itibari yerleşim yeri ve yasal yerleşim yeri olmak üzere üçe ayrılır.

Türk Medeni Kanunu’na göre, yerleşim yerine iki temel ilke hakimdir. Bunlar, yerleşim yerinin tekliği ilkesi ve yerleşim yerinin zorunluluğu ilkesidir.

TMK. m. 19/1'e göre, "Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir." Söz konusu hükme göre bir yerim iradi yerleşim yeri olabilmesi için, öncelikle kişinin orada fiilen oturması gerekir. Aynı zamanda kişinin burada sürekli kalma niyetinin olması gerekir.

Kişilik hakları; fiziki (maddi) kişilik hakları, manevi (deruni) kişilik hakları ve sosyal kişilik hakları olmak üzere üç temel grupta toplanabilir