aofsorular.com
HUK105U

Kişi ve Kişilik Kavramları, Kişiliğin Başlangıcı ve Sona Ermesi, Gerçek Kişiler, Hak ve Fiil Ehliyeti

3. Ünite 20 Soru
S

Medeni hukukta kişi kimdir? 

Medeni Hukukta haklara ve borçlara sahip olabilen, haklardan yararlanabilen varlığa kişi denir. Kişi denilince tüm insanları ifade eden gerçek kişilerin yanı sıra, belirli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş olan mal veya kişi topluluklarını ifade eden tüzel kişiler aklımıza gelir.

S

Tüzel kişilere kişilik tanınmasının temel amacı nedir? 

Kişi kavramı içine hem gerçek kişiler (insanlar) hem de tüzel kişiler girmektedir. İnsanların yanında tüzel kişilerin de kişi olarak tanınmasının temel amacı toplum ihtiyaçlarına cevap verebilmektir.

S

Medeni kanunda tüzel kişi olarak sayılanlar hangi tüzel kişilerdir? 

Medeni Kanununda dernekler ve vakıflar tüzel kişi olarak kabul edilir. Ticaret Kanununda ise ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği bulunduğu kabul edilir.

S

Dar anlamda kişilik nedir? 

Dar anlamda kişilik kavramı, haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneğini, diğer adıyla hak ehliyetini ifade eder. Bu anlamı bakımından kişilik esasen kişi kavramıyla aynı anlama gelir.

S

Geniş kişilik kavramı nedir? 

Geniş anlamda kişilik kavramı ise, sadece hak ehliyetini değil, aynı zamanda fiil ehliyetini (medeni hakları kullanma ehliyeti) de içine almaktadır. Bu anlamda kişilik kavramı kişi kavramından daha geniş olup, hak ve fiil ehliyetlerini, kişisel durumları ve kişilik haklarını da içerir. Başka bir ifadeyle, kişilik kişiye bağlı ve hukuk düzeni tarafından korunan tüm bedeni, manevi ve hukuki değerleri içerir.

S

Kişilik hakkı nedir? 

Kişilik hakkı,  kişinin maddî, manevî ve ekonomik bütünlüğü ve varlıkları üzerinde sahip bulunduğu mutlak haktır. Örneğin, bir kimsenin, ismi, resmi, sağlığı, vücut bütünlüğü, onuru, şerefi üzerindeki hakları kişilik hakları olarak nitelendirilir.

S

Gerçek kiş nedir? 

Modern hukuk düzenlerinin tamamında tüm insanlar gerçek kişi olarak tanınırlar. Ancak tarihin her döneminde bütün insanlara kişilik tanınmamıştır. Örneğin Roma İmparatorluğu döneminde tutsaklar ve köleler kişi sayılmamış, tıpkı bir eşya gibi alınıp, satılmışlardır. Türk hukukunda bütün insanlar kişi olarak kabul edilmektedir. Kişilik bakımından Medeni hukukta eşitlik ilkesi geçerlidir. Gerçekten de TMK. m. 8’e göre, “Her insanın hak ehliyeti vardır. / Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, hak- lara ve borçlara ehil olmada eşittirler”.

S

Gerçek kişilerde kişiliğin başlangıcı ne zamandır? 

Kişilik doğumla başlar. Diğer bir ifadeyle kişiliğin kazanılabilmesi için doğumun tamamlanmış olması ve çocuğun sağ doğmuş bulunması gerekir. Gerçekten de, TMK. m. 28’e göre, “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer”. Çocuğun tamamıyla veya “tam” doğmasından kasıt ana rahminden tam olarak ayrılması; sağ doğmasından kasıt ise, ana rahminden tamamen ayrıldıktan son- ra bir an bile olsa yaşaması, bir kere bile olsa nefes alması demektir.

S

Hak ehliyeti ne zaman elde edilir? 

TMK m. 28/II hükmüne göre, “Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder”. Bu hükümden anlaşıldığı üzere, çocuk sağ doğmak koşulu ile doğumdan önceki zamanda hak ehliyetine sahip olmaktadır. Örneğin, sağ doğmak kaydıyla ana karnındaki çocuk mirastan yararlanır.

S

Kişiliğin sona ermesinin en doğal sebebi nedir? 

Gerçek kişiliğin sona ermesinin en doğal sebebi ölümdür. Kişi ölümle birlikte hak sahibi olma niteliğini ve kişiliğini kaybeder. Ölen kişinin kendi malvarlığı üzerindeki hakları mirasçılarına geçer. Ölümün ne zaman meydana geldiği hususunun belirlenmesi tıp biliminin alanına girmektedir.

S

Ölmüş olunduğunun ispatı külfeti kime aittir? 

Bir kişinin ölmüş olduğunun ispatı, bundan kendi lehine bir hak çıkaracak olan kimseye düşer. Gerçekten de TMK. m. 29/I’e göre, “Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse, iddiasını ispat etmek zorundadır”.

S

Kişisel durum sicili nedir? 

Ölümün ispatı kural olarak nüfus sicilindeki kayıtlara göre olur. TMK. m. 30 hükmüne göre, “Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. / Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir”. Nüfus memuru, ölüm olayının kendisine bildirilmesi üzerine, bu durumu nüfus siciline işler. Nüfus sicilindeki mevcut kayıtların doğru olmadığını iddia edenin bu iddiasını ispatlaması gerekir.

S

Ölüme ilişkin karineler nelerdir? 

Medeni Kanunda ölümün ispatını kolaylaştırmak, hatta bazen mümkün kılmak amacıyla bu hususta iki karine bulunmaktadır. Yasal karine niteliği taşıyan bu karineler, ölüm ve birlikte ölüm karinesidir. 

S

Birlikte ölüm karinesi nedir? 

Birlikte Ölüm Karinesi, TMK. m. 29/II’de düzenlenmiştir. Bu hükme göre, “Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse, hepsi aynı anda ölmüş sayılır”. Bu karine, özellikle birbirine mirasçı olacak konumdaki kişiler açısından çok önemlidir. Bu durumda aynı anda öldükleri kabul edildiği için söz konusu kişiler birbirinin mirasçısı olamayacaklardır. Birlikte ölüm karinesi de adi bir karinedir.

S

Gaiplik nedir? 

Gaiplik, ölüm haricinde gerçek kişiliği sona erdiren hallerden bir diğeridir. Gaiplik TMK. m. 32 vd. da düzenlenmiştir. TMK. m. 32’ye göre, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir”.

S

Gaiplik hangi koşullarda söz konusu olur? 

Bir kimsenin gaipliğine ancak iki halde karar verilebilir. Bunlar; “ölüm tehlikesi içinde kaybolma” ve “uzun zamandan beri kendisinden haber alınamama”dır. Ancak her iki halde de bir kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için belli bir sürenin geçmesi gerekir. Bu süreler, TMK. m. 33’e göre, ölüm tehlikesi hali için bir yıl; uzun zamandan beri haber alınamama için ise, son haber alınma tarihinden itibaren beş yıldır. 

Kanunun aradığı şartlar gerçekleşmiş olsa bile gaiplik, ölüm karinesinde olduğu gibi kendiliğinden gerçekleşmez. Bunun için mahkemeden gaiplik kararının alınması gerekmektedir. İlgililer görevli ve yetkili mahkemeye başvurmalıdırlar. Kural olarak bir kişinin yasal ve atanmış mirasçıları “ilgili” kabul edilir. Bu başvuru, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşim yeri edinmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesine yapılır (TMK. m. 32/II). Böyle bir yer de yoksa Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemeleri yetkilidir.

S

Hak ehliyeti nedir? 

Haklara ve borçlara sahip olabilme, başka bir ifadeyle hak sahibi olma ve yükümlülük altına girme ehliyetine hak ehliyeti denir. Hak ehliyeti TMK. m. 8’de düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, “Her insanın hak ehliyeti vardır. / Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler”.

S

Hak ehliyetine sahip olma koşulları nelerdir? 

Hak ehliyeti tüm kişilere tanınan bir ehliyet olup, hukukumuzda medeni haklardan yararlanma bakımından “genellik ve eşitlik” ilkesi geçerlidir. Hak ehliyetine sahip olmanın tek koşulu, gerçek kişilerde sağ ve tam doğum, tüzel kişilerde ise, ka- nunun öngördüğü şekilde kurulmuş olmaktır. Hak ehliyetine sahip olma bakımından bunun dışında hiçbir koşul aranmaz. Bu çerçevede hak ehliyeti pasif bir ehliyettir, bu ehliyete sahip olabilmek için kişinin her hangi bir davranışına ihtiyaç yoktur.

S

Fiil ehliyeti nedir?

Fiil ehliyeti, bir kişinin bizzat kendi fiil ve iş- lemleriyle kendi lehine hak ve aleyhine borç yaratabilme, yani kendi fiilleri ile hak kazanma ve borç altına girebilme ehliyetidir. Bu ehliyet, hukuka uygun eylem ve işlemler yapabilmeyi ve hukuka aykırı eylemlerden de sorumlu tutulmayı gerektirir. Yani fiil ehliyeti bir yönü ile hukuki işlem ehliyetini, diğer yönü ile de haksız fiil ehliyetini kapsamına almaktadır. Gerçekten de, TMK. m. 9’a göre, “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir”.

S

Tam ehliyetli nedir? 

Tam ehliyetliler fiil ehliyetinin tüm koşullarını yerine getiren kişilerdir. Yani, ayırt etme gücüne sahip, ergin olan ve kısıtlanmamış olan kişilerdir. Bunlar her türlü hukukî işlemi yapabilirler ve tüm hukuka aykırı fiillerinden dolayı da sorumludurlar.

Tam ehliyetliler, aynı zamanda dava ehliyetine de sahip olduklarından, mahkemelerde davacı ve davalı sıfatıyla bulunabilirler ve her türlü yargılama hukuku işlemlerini kendi başlarına yapabilirler. Dolayısıyla tam fiil ehliyetine sahip olurlar.